TÜRKİYE’NİN ATEŞLE İMTİHANI

Öyle bir bela ki; tam tamına 35 yıldır yakıyor, yıkıyor, can alıyor, vicdanları, yürekleri parçalıyor, en önemlisi de annelerin ciğerlerini kül ediyor.  Bu imtihanın adına “ateşle imtihandan” başka ne diyebilirim ki?!... Öyle acılar yaşatıyor ki bu bela, kayalar, dağlar bile gözyaşlarıyla ona ses veriyor. Her toprağa düşen Mehmetçiğe ve gence kurtlar bile ağlıyor. En merhametsiz kobra yılanları bile hüngür hüngür ağıtlar yakıyor.

Ama bazıları var ki; o kurtlardan, kobra yılanlarından daha merhametsiz olduğu görülüyor. O çakalar ve yılanlar; “Saltanatım sürsün de kim ölüyorsa ölsün, umurunda değil!” diyorlar. O çakal ve itleri ilelebet susturacak tek bir formül var, işte o formül halkın buna “DUR” demesidir. Kürdüyle, Türküyle, ele elle verip bu çakalar sürüsünü, bu it sürüsünü yok etmeliyiz. Dün Madımak’ı hatırlatan bir linç Sinop’ta gerçekleşti. Bu ülkenin halkı tarafından seçilmiş vekilleri, legal bir partinin temsilcileri linç edilmeye çalışıldı. Bu linçe seyirci kalan emniyet birimlerini, valiyi, mülki amirlerine ne demeli? Diyarbakır’da ki göstericiye kamyon kamyon sıkılan biber gazları Sinop’ta tükenmiş miydi? Diyarbakır’da “orantılı müdahale” Sinop’ta neden “Müdahaleye gerek yok” denildi. Milletvekilinin aracının parçalanmasını keyifle izlemekte neyin nesi? Bu vekili seçen Kürtlerin verdiği vergiden maaşını aldığını bilmiyor mu emniyet personeli...

NE YAPILMAYA ÇALIŞILIYOR?

Ayıp, günah ve yazık bu yapılanlar. Tamda çözüm arifesinde yapılanlara seyirci kalmak, tepkisiz kalmak ancak ve ancak çözüm istemeyenlerin işi... Sinop emniyeti ve Sinop valisi olaya müdahale etmeme gerekçesini derhal açıklamalı... Kimden ve niçin tehdit aldıklarını deklere etmeli. Vali tehdit mi edildi, edildiyse ne ile tehdit edildi ki; olanlara seyirci kalındı?!... Bunların ivedilikle ortaya çıkarılması barışın tesisi için büyük önem arz etmektir. Bir diğer önemli husus ise, Sinop Valisinin ve emniyet müdürünün derhal görevden alınması gerekliliğidir. Çünkü bu yapılanlara seyirci kalanların cezasız bırakılması, başkalarına da cesaret kaynağı olabilir. Zaten çözüm istemeyenlerin de el ovuşturduğu durum budur. Bu bağlam da, yapılmaya çalışılanlara, hem halk hem de devletin zirvesi sesiz kalmamalı... Türkiye’nin “Muz Cumhuriyetti” olmadığını herkes bilmeli. Hukuk devleti ve “Eşit yurttaşlık” talepleri tam olarak uygulandığı bu olayla ortaya konulmalı. Ak Parti vekillerine linç girişimi yapılması durumunda seyirci kalacak Vali ve emniyet müdürüne hangi yaptırımlar uygulanıyorsa, BDP vekilleri için de aynı yaptırımlar uygulanmalı/uygulanmalı ki; Kürt halkı devletin şefkat elini sırtlarında hissedebilsin ve çözüm sürecine daha güçlü katılsın.  

HALKIMIZ KOYUNMU ?

Başbakanın dediği gibi; “Gidip dinlemek zorunda değilsin!” Dinlemek zorunda olmadığın bir toplantıyı sabote etmek ve toplantıya katılanları “linçe” kalkışmak en hafif tabiri ile “Vatan hainliğidir.” Bu vatan hainleri yüzünden yıllardır kan akıyor, yılardır anneler ağlıyor. Ben linçe katılan gençleri kınamıyorum, o gençleri galeyana getiren “vatan hainlerini” ve “Çıbanbaşlarını” kınıyorum.
 
Onlar; Ak partinin, bu terörü çözmemesi gerektiğine inanıyorlar. Bunun için de ellerinden geleni yapıyorlar ve bu mantık ile hareket ediyorlar. Ak parti terörü çözerse, rantlarının kökünden kuruyacağını biliyorlar. Bu sebeple gençleri galeyana getirip, Türkiye’de gerekirse bir iç kargaşanın çıkmasını istiyorlar, ama hevesleri kursağında kalacak! Artık bu milleten “NAH” destek alırlar, bu millet her şeyi görüyor, değerlendiriyor ve ona göre kararını veriyor.

Onlar, Aziz Nesin’in saçma iddiasını halen savunuyor ve halkı koyun sanıyorlar... Hayır, efendim bu halk hiçbir zaman koyun olmadı. Bu halk vatanın bekası için acılara düccar olmasına rağmen sadece sabır etti.   


İstanbul Times / Hekimoğlu  Süleyman Özcan