Osmanlı İmparatorluğunun karşılaştığı ilk dış göç olgusu 1789’da Kırımdan gelen göçle olmuştur.

Kırım, Ruslar tarafından işgal ve tahrip edildiği sırada (1771) 35.000 Kırımlı Türk kılıçtan geçirildi. Bu türlü şiddet hareketleri karşısında Anadolu ve Balkanlara göçler yapıldı. Bu göçlerin en önemlisi 1789-1790 yılları arasında oldu ve 1800’e kadar devam etti. Böylece yaklaşık 500 bin kişi Kırımdan ayrıldı.

1812 yılında Osmanlı devletinin Rusya’ya karşı Fransa’yla işbirliği yapması sonucu Ruslar Kırım Türklerine yeniden zulüm yapmaya başladılar Bir süre sonra göçlere Nogaylar’da katıldı.

93 Harbinden sonra göç hareketleri tekrar başladı ve toplam 400,000 kişi göç etmiş oldu

Kuzey Kafkasya’dan Göçler:

Türklerin yoğun olarak bulundukları bölgelerden biri olan kuzey Kafkasya’ya ilk Rus akını 1768’de oldu. Kuzey Kafkasya halkı önce Türklerle birlikte Ruslara karşı savaştı fakat düşman sayısının fazla olmasından dolayı yenilerek 10,000 kişilik bir kafile halinde Anadolu’ya göç ettiler.

1855-1859 yılları arasında Ruslarla yapılan bağımsızlık savaşı sonucu yenilgi alınmasıyla 1855-1863 yılları arasında 295,000 kişi Türkiye’ye göç etti.

1864’te Batı Kafkasya ve Kuban havalisinde Türkler bir ay içinde yurtlarını terk etmek zorunda bırakıldılar.

Bir milyondan fazla insanın büyük bir kısmı Ege limanları ve İç Anadolu’ ya gönderildi yaklaşık 400 bin kişi yolda öldü. 1886 yılına kadar yaklaşık 2 milyon insan Türkiye’ ye göç etmek zorunda kaldı. Bunlar arasında Türkler, Avarlar, Çeçenler ve Çerkezler vardır.

Osmanlı nereye gidersen git dememiş ?

Türkiye cumhuriyetinede zaman zaman göçler olmuş ancak devlet bu göçleri planlı ve programlı bir şekilde organize edemediği için bu olay ciddi bir sorun olarak halen yerini koruyor.

 İyi bir göç politikası olsaydı Suriyelilerin Büyükşehirlerde ne işi oldurdu ?

Halkımızın ekonomik dengesini bozan milyonlarca Suriyeli’nin İstanbul başta olmak üzere ülkemizin büyük şehirlerine akın eden aç ve çaresiz Suriye halkının bir çok hata ve yanlışı yapabileceği göz ardı edilemez. Hiç kimse savaş’ın hüküm sürdüğü Suriye de bunlar ölüme terk edilsin demiyor.Ancak sınır kapısından girdikten sonra neye giderse gitsin  tarzında devletin bir göç politikası da olmaz. Devlet veya Hükümet Suriye sınırında yer alan bir vilayetimizin sınırları içinde Tampon bir kamp kurar Birleşmiş milletlere burada 1 milyon sığınmacı var bunların günlük masrafı bu kadar para ben de BM ye üyeyim kaç üye varsa bu parayı bölüşmemiz gerekir demeli  idi.

Beşar Esad 6 ayda biter sorun çözülür yaklaşımı iflas etti

Türkiye İran,Rusya ve Çin’in Suriye ‘nin diktatörü Beşar Esad’a verdiği siyasi,maddi,manevi ve askeri desteğini hesaba katmadan  Beşar 6 ay içinde gidecek hesabı yaptı. Dört yıl dolacak Suriye de akan kandı azalma ve durma yok. Kimin gücü kime yetiyorsa rakibini en acımasız şekilde yok ediyor. Ülkemizin Dış İşleri Bakanlığı Ortadoğu ile alakalı hatalı bir strateji  ortaya koydu ama o strateji iflas etti.

Göç Politikamız yok. Bu gelen Suriyeliler Hakkari Şırnak veya çevrelerine yakın nüfus yoğunluğu fazla olmayan vilayetlerimizde misafir edebilirdik.

Türkiye bir an önce sağlıklı bir göç planlaması yapmak zorundadır.

Kaynak İstanbul Times Haber Ajansı (İTHA)

 

 

 

 

 

Editör: TE Bilisim