Düşene bir tekme de sen vur anlayışım hiçbir zaman olmadı.  Ancak son yıllarda ülkemizi uçurumun kenarına getiren yapının Dinlerarası Diyalog Dediği gün bunların samimi olmadığını anladım ve hiçbir toplantılarına da katılmadım. 

Çünkü ALLAH indinde son din İSLAM’dır. Sanki Hıristiyanlık ve Musevilik’te halen geçerli bir din imiş gibi bir algı oluşturulmak istenmesi karşısında yapacağım şey bunlardan uzaklaşmaktı ve bende onu 25 sene önce kısa süreli bir kaç tane sohbetlerine katıldıktan sonra bunlar samimi değil diyerek arama mesafe koymayı rabbim bana nasip etti. Alt kategorideki Cemaat  ibadette, Orta Ticarette üst ise İHANETE fikri  bana mantıklı geliyor.

Başımdan geçen basit  bir olay ile alakalı bilgi vermek isterim 

Henüz Cemaat Hükümet kavgası başlamadan önce Zaman Gazetesinin Faiz verip alan bir bakanın reklamını yaptığını görünce genel yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı’yı iki kez aradım cevap vermedi.

Ben de gazetemizde haber yaparak (Arşiv sayılarında mevcut) bizim tersten okuduğunuz Zaman NAMAZ çıkıyor diyerek bir zamanlar Müslümanlar olarak destek verdiğimiz bir gazetenin FAİZ reklamı yapması  benim zoruma gidiyor demiş ve tepkimi ortaya koymuştum. Hiç unutmam o zaman bir iftara gitmiş ve orada arkadaşlarım gazete dağıtmıştı. Şirket cep telefonumuz o an bendeydi. İftar yerinde bir sürü kişi telefon açarak sen ne hakla Zaman gazetesini sorgular ve haber yaparsın diye beni üzmüşlerdi. Onlar bunu dedi diye ben yapacağım çalışmalardan vazgeçmedim.

Asıl konumuza gelecek olursak 

17-25 Aralık’tan önce bir zamanların hizmet hareketi veya cemaat olarak anılan yapı ile alakalı 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra medyaya yansıyan ifadeler ve bilgileri okuyunca veya duyunca inanın bana bunu yapanlar nasıl utanmadan biz Müslümanız diyorlar diye çok düşündüm.

Mesela bu örgütün Irak (Kuzey Irak)İmamının PKK kamplarında bilgi  toplayan MİT elamanlarının isimlerini PKK’lıra verdiğini ve PKK ‘ nın da  bir anda bir çok istihbarat elemanını infaz ettiği yazıldı.

Daha dün yapılan bakanlar Kurulu toplantısında MİT müsteşarının ve genel Kurmay başkanının verdiği bilgilerde PKK üst düzey yönetiminin bir araya geldiğini ve istihbarat birimlerince bu bilginin TSK’nın bölgede görev yapan komutanlarına iletildiği halde hiçbir gerekçe öne sürmeden  bu kişiler ile alakalı operasyon yapmadıkları ifade edildi.

PKK’nın Doğuda yaptığı kalkışma için TSK adına operasyonu yöneten bazı üst düzey komutanların bilerek askerleri ölüme gönderdikleri bunların yerine gelen yeni komutanların idaresinde daha az şehit verildiği ve daha kısa sürede bölge de olumlu  sonuçlar alındığı gibi KORKUNÇ bilgileri duyunca içim dışıma geliyor. 

TSK da görev yapan ve bu halkın makam, mevki, para, pul gibi kendisine lazım olan her şeyi verdiği halde neden kendi amirlerinin talimatlarını dinlemeyip de CIA ‘nın emirlerini iletenleri dinlediklerini anlayamıyorum.

Bu halkın vergileri ile alınan ve dış düşmana karşı kullanılması gereken Uçak, Tank, Silah, Gemi özetle TSK envanterinde olan teçhizatların bu halka karşı kullanılması KORKUNÇ bir hatadır. Buna katılan her komutan daha doğrusu komutan kılıklı HAİN ile aynı millete sahip olduğum için içim yanıyor yüreğim sızlıyor.

“Ben hicret ettim yalanı”

Malum Zat yaptığı hatalara kılıf bulmak için Peygamberimiz‘de Mekkeden Medineye Hicret etti  ben de ABD ye hicret ettim diyerek yaptığı yanlışlara dini bir kılıf uydurmak istiyor.

Bu konuda FETVA verecek bir bilgim yok. Ama sade bir vatandaş olarak şu farkı görüyorum. İslam Peygamberi Hz.Muhammed HİCRET için o zamanın en güçlü devletleri olan  BİZANS ve PERS imparatorluğuna hicret etmeyerek dinini daha rahat yaşayacağı Arap yarımadasının Mekke şehrine Hicret etmişti. Mekke deki Müşrikler artık peygambere yaşama şansı vermiyor ve Vahiy gelerek peygamber buna istinaden hicert ediyordu. YESRİP yani Medinei halka davet ederek seninle ölüme varız buraya gel dedikleri için HİCRET  edild. Bu basit açıklama bile FETO’nun samimi olmadığını gösteriyor. Sen Türkiye’de dinini yaşayamadın mı ki ABD’nin Pensilvanya eyaletine gittin. Burası gizli örgütlerin tarih boyunca karargahı olmuş bir yer.

Bu GİZLİ Oluşuma destek veren bütün Hükümetler suçlu

Demirel, Ecevit , Özal, Çiller, Mesut Yılmaz, (Erbakan HARİÇ) Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere hazine arazilerini bunlara veren hadi okul yapın dediklerini hepimiz biliyoruz.

Rahmetli Erbakan bunların okullarına talebe veren ABD ye asker yetiştiriyor dediği zaman bir çoğumuz HOCA abartıyor dedik. Meğerse Merhum Erbakan bu oluşumun hata ve yanlışlarını herkesten önce görmüşte biz anlamamak için kendimizi zorlamışız.

Recep Tayyip Erdoğan ALLAH ve halkımız bizi afetsin diyerek hatasını kabul etti.  Ama bu yetmez. Paralel belasını bertaraf ettikten sonra ERDOĞAN başta olmak üzere hayatta olan eski başbakanlar samimi ve içten bir ÖZELEŞTİRİ yaparak haktan hellalik istemeleri gerekir. Onların bu cemaate karşı dikkatli olmayıp devlet içinde devlet oluşturmalarına zemin hazırladıkları için ŞEHY ŞAMİL’in annesi oğluna Gel Ruslara teslim ol dediği  için annesini yargılıyor ve ..kaç kırbaç cezasına çarptırıyor. 

Annem yaşlı ve zayıf. Ben onun varisiyim bu cezayı bana tatbik edin dediği gibi eski ve yeni liderlerimiz bu cemaate daha doğrusu örgüte yardım eden herkesin BEDEL ÖDEMESİ GEREKTİĞİNİ ifade etmelerinin alam ifade edebilmesi için kendileride MUTLAKA bir bedel ödemeleri gerekir. 

Bu örgüte destek veriyor diye adı lazım değil Lokanta ve pastaneler kapanmakla bir bedel ödüyorlarsa ki bunu doğru ve yararlı bulanlardanım. 

Mesela eski İstanbul valisi Hüseyin Avni Mutlu, Diyarbakır’da vali iken kamu kaynaklarını bu yapıya kullandırdığı için şu an Cezaevine atıldı.  Dosyası elimde yok başka suçu var mı yok mu onu da bilmem ama bu yapı ile HÜKÜMET arasında sorun olmadan önce bütün KAMU idarecileri her kapıyı sonuna kadar bunlara açmıyor muydu ?

İyi bir şekilde arınmak istiyorsak herkes yaptığı katkı oranında bedelini ödemelidir

Cumhurbaşkanı Erdoğan Canını ortaya koyarak daha önce kendi döneminde bu örgüte yaptığı katkı ve destekleri geri almak adına 17-25 Aralıktan bu yana Can Siperane çalışıyor.

ALLAH ve halkımız da bizi affetsin diyerek az da olsa bir bedel ödemesi yaptı. Aynı şekilde 1980 den sonra işbaşına gelen ve halen hayata olan bütün başbakanlar samimi ve içten bir şekilde kendi dönemlerinde yaptıkları (kanuni haklarını değil)  kıyakları mesela hazine arazilerini bedelsiz vermişler mi ?  başta olmak üzere here şeyi anlatarak Erdoğan gibi bu halktan en azında bir helallik dilemeleri az da olsa bizi mutlu eder.

Özetle Bakkal, Market , Lokanta sahipleri  bu oluşuma destek verdikleri için bugün mal varlıklarına el koyuluyorsa (ki bu doğru bir karar) bunlara trilyonlarca hazine arazisi verenler bir bedel ödemeyecek mi ? Ödemezlerse bu da bir haksızlık sayılmaz mı ?  


Adalet herkese lazım. Kimin suçu var ise mutlaka çekmeli, Eski ve yeni devlet idarecilerimizin ALLAH ve HALK bizi af etsin çıkışı yeterli olmazsa da en azında bunu yaparak halkın yüreğine sur serpmeleri gerekir.

Hükümet farkında ama ben de yine hatırlatmak isterim. Bu örgüt şu an işine son verilen kişilerin sayısı ne kadar çok olursa ileride Hükümetin o kadar zor bir süreç yaşayacağının farkında ve bu işten memnun gibi de görünüyor. Buna dikkat edilmelidir.

Bu tezgahı Erdoğan yaptı diyenlere ise şu cevabı veriyorum 

Her gün değişik meslek erbapları ile bir araya geliyoruz.  Bu yapı her yere para yağdırdığı içinde bazı insanların ruh aleminde ama az ama çok bir algı oluşturarak bu darbe girişimi Erdoğan organize etti diyorlar.

Bunlara cevabım şu oluyor:

Erdoğan’ı 25 yıldır tanırım. Takip eder izlerim ve partiyi kurduğu zaman mahalle başkanı, İlçe yönetim kurulu üyesi, ilçe başkan yardımcısı ve il koordinatörü görevlerim oldu. O kesinlikle 240 vatandaşını katledecek kadar  Kalbi kara değil.  

Hadi diyelim ki bu cevabım size tatminkar gelmedi. Bırakan 160 generali sıradan hangi insana ben bir senaryo yapacağım sen de burada oynayacaksın bunun sonunda sen VATAN haini damgası yiyeceksin ve darbeye teşebbüs suçu ile ömür boyu cezaevinde yatacaksın dersen bunu kabul edecek bir tek KİŞİ bana gösterin ben de ERDOĞAN’ın bu senaryoyu yaptığına inanayım diyorum.


İstanbul Times / Hüseyin ÇETİNER  - 17 Ağustos 2016