İstanbul World Political Forum (IWPF) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Eyüp Özgüç, son dönemde yaşanan ekonomik ve siyasi krizler çözülemiyorsa, bunun dünyada yeni bir konferansa, yeni bir anlayışa ve uluslararası ekonomik ve diplomatik örgütlerin yeniden yapılanmasına ihtiyaç olduğunu gösterdiğini belirterek, ''Bu düzen, çok taraflılık, katılımcılık, adil bir ekonomik dünya düzeni ve kapsayıcı bir kültürel birliktelik içermelidir'' dedi.

Özgüç, Türk Vakfı tarafından bu yıl ''Yeni Bir Dünya Kurmak-Building A New World'' ana temasıyla düzenlenen ''2. İstanbul World Political Forum IWPF''nin açılışında yaptığı konuşmada, dünyanın hızla değiştiğini, geçen yüzyıla damgasını vuran ideolojilerin, karşı karşıya olunan yeni zorluklara çözüm getiremediğini, bunların küresel rekabetin yeni dünyasına, hızlı teknolojik gelişmelere, kadınların rollerindeki devrime, çevre üzerindeki yeni tehditlere ve daha güçlendirici açık siyaset talebine cevap veremediğini ifade etti.

Toplumu bir araya getiren sosyal adaletin, ekonomik verimliliğin düşmanı değil, ortağı olduğunu dile getiren Özgüç, ''İnsanların daha az bölünmüş bir toplum ile daha üretken bir ekonomi arasında seçim yapmaları gerekmediğini anlamalarını sağlamalıyız. Her ikisini de isteyebiliriz ve bunun için de esaslı derecede, yeni çözümler üzerinde çalışmalıyız'' dedi.

Özgüç, sosyal yardım ve gelir dağılımı meselesinde esas hedefin, insanların bu yardımlara muhtaç olmalarına müsaade etmek değil, onlara istihdamla gelen mali bağımsızlığı sağlamak olması gerektiğini vurgulayarak, ''Ekonomi konusunda hükümetler, kendileri ile iş dünyası ve sivil kuruluşlar arasında modern bir endüstriyel ve ticari ortaklığı teşvik etmeliler. 21. yüzyılın daima ekonomik değişmelere gebe bir dünyada, modern bir sivil toplumun belirleyici ilkelerini araştırmanın vakit alacağı aşikardır. Kamu sektörü ile özel sektör arasında işbirliğini geliştirebildiğimiz sürece, sivil toplumun desteğiyle hem ekonomik, hem de sosyal açıdan daha iyi bir dünya yaratabiliriz'' şeklinde konuştu.

Eğitim konusundaki politikanın, sadece bir kesim için değil, herkes için mükemmeli istemek olması gerektiğinin altını çizen Özgüç, ''Eğitimin en iyi ekonomi politikası olduğuna ve geleceğin gereksiniminin, eğitim ve teknolojinin birliği olduğuna kesin olarak inanıyorum'' dedi.
    
'Herkesi kapsayan ve kucaklayan, yeni ve adil bir düzene ihtiyaç var'' 
   

Özgüç, dünyadaki insanların özellikle işsizlik sorunu nedeniyle umutsuzluğa kapılabildiklerini dile getiren Özgüç, konuşmasını şöyle sürdürdü:

'Hızla değişen dünyada, son 4 yılı kapsayan bir ekonomik kriz ve bir yılı aşkın süredir politik bir deprem var. Sözünü ettiğim bu politik ve ekonomik değişim, bölgesel değil, küreseldir. Ekonomik kriz ve değişim talebi, demokratik veya ekonomik olarak geri kalmış ülkelerde değil, dünyanın refah düzeyi en yüksek ülkelerinde de yaşanıyor. Herkesi kapsayan ve kucaklayan, yeni ve adil bir düzene ihtiyaç var. En son dönemde yaşadığımız ekonomik ve siyasi krizleri çözemiyorsak, bu demek oluyor ki dünyada yeni bir konferansa, yeni bir anlayışa ve uluslararası ekonomik ve diplomatik örgütlerin yeniden yapılanmasına gereksinim vardır. Bu düzen, çok taraflılık, katılımcılık, adil bir ekonomik dünya düzeni ve kapsayıcı bir kültürel birliktelik içermelidir. Toplumları birleştiren sosyal, politik ve ekonomik adalet, düşmanımız değil, dostumuzdur.''

Özgüç, son iki yıldır ''İstanbul World Political Forum''un yapılmasını engellemek isteyenlerin olduğunu ve bu çabaların hala devam ettiğini ifade ederek, ''Onlara vereceğim cevap çok açık ve nettir, doğruyu söylemekten ve dünyayı değiştirmekten vazgeçmeyeceğiz'' dedi.
    
''Arap Baharı''nın mimarlarından Harara 
   
''Arap Baharı''nın mimarlarından olan ve Time dergisi tarafından ''yılın adamı'' seçilen Ahmet Harara da Arap Baharı'nda ülkesi Mısır'da yaşadığı olayları anlattı.

Harara, geçen yılın haziran ayında halkın sahalara indiğini ve polisle çatışmaların başladığını söyledi.

''Öfke Cuması'' dedikleri cuma günü, bir subayın kendisine copla vurduğunu, ardından tabancayla ateş ettiğini anlatan Harara, ''Biz Mısır'daki gösterilerde Hüsnü Mübarek'in görevi bırakmasını, yönetimi devretmesini istiyorduk o dönemde. Hüsnü Mübarek, 30 yıldan fazla süredir ülkeyi yönetiyordu. Devrimimiz hala devam etmektedir çünkü biz adalet, hürriyet ve özgürlük istiyoruz'' diye konuştu.

Harara, Mısır'da geçmişte muhalefette olan ve Arap Baharı'nda birleşen ''Müslüman Kardeşler'' ile bazı siyasi partilerin, askeri yönetimin ''ekmeğine yağ sürmeye'' başladıklarını savunarak, şöyle devam etti:

''Askeri Konsey, anayasadaki bazı maddelerin değiştirilmesi için bir referandum yapılmasını önermişti. O dönemde ordudan bazı birlikler katliam yaptı, 20 kişi hayatını kaybetti. Aynı ayda, Tahrir Meydanı'nda birçok kişi tutuklandı, işkenceye maruz kaldı.

Orada kadınlara bile tecavüz etme girişimlerine şahit olduk. Hristiyanlar'a karşı da saldırı gerçekleştirildi. Geçen yıl Kasım ayında Muhammed Mahmut döneminde de seçim yapıldı ve bir katliam daha gerçekleştirildi. Ben orada bir gözümü daha kaybettim ve 25 kişi yanarak katliamda can verdi. Bu yıl 25 Ocak'ta Mısır halkı tekrar sokaklara çıktı ve askeri yönetimi tekrar protesto etti. Aslında yine siyasi İslam hareketleri, yine askeri yönetimin ekmeğine yağ sürdü. Port Said'de de bir katliam daha gerçekleşti. 78 kişi hayatını kaybetti.''

Mısır'da yaşanan olayları videoya çekerek internet üzerinden yayınladıklarını ifade eden Harara, ''Devrimimiz devam etmektedir. Biz demokratik sivil bir devlet istemekteyiz. Devlet ayrım yapmamalı. İnsanların dinine, rengine ve mezhebine karşı eşit olmalı. Şu anda Mısır'da öğrenciler bu devrimi götürmektedirler. Herkes kendine düşen çabayı göstermektedir. Arap Baharı devam etmektedir'' dedi.
(AA)

Kaynak: aa