Hürriyet Spor'un üç yalan haberi deşifre oldu. Bir de üstüne şike haberi var ki işin tuzu biberi oldu. Gazeteci Rıdvan Akar CNN Türk'teki köşesinde bir bir sıraladı..

Haberlerin yanlışlarını belgeleriyle gösteren Akar, Hürriyet Spor'u özür dilemeye çağırdı. Sözü fazla uzatmıyor ve Akar'ın tokat gibi yazısını virgülüne dokunmadan yayınlıyoruz.

1. Hürriyet Gazetesi Spor servisine göre kapalı altta oturanlar maç sırasında kapalı üstte oturanlara saldıracaktı. Haber yalan çıktı. Kimse kimseye saldırmadı ama Çarşı'nın tribün liderleri de maça sadece bir saat kala gönderilen tebliğ ile stada alınmadı.

2. Hürriyet Spor servisine göre maçın hakemi Fırat Aydınus bir zamanlar Çarşı taraftarıydı. Hakemi psikolojik baskı altına almanın en kestirme yoluydu. Hürriyet Spor bu iddiayı "öne sürülüyor" diye vermişti. Peki kim öne sürmüştü? Fenerbahçe taraftarlarının ANTU adı verilen sitesi. Belge var mıydı? Hayır. Hürriyet sadece ANTU sitesine bakarak bir hakeme kara çalıyordu.

3. Hürriyet Spor 106 yıllık Beşiktaş tarihi ile 102 yıllık Fenerbahçe tarihinin anlatıldığı derbi ekinde yaptığı değişiklikle Galatasaray ve Fenerbahçe arasında oynanan eski tarihli bir biletin üzerine Beşiktaş-Fenerbahçe yazarak belgeyi tahrif etmişti. İki köklü kulübün ortak tarihine ilişkin başka belge bulunamaz mıydı? Bulunurdu. Ama kolaycılıkla iş halledilivermişti.

Biz de yazdığımız bir yazıyla Hürriyet Spor Servisi'nin bu yanlışlarına dikkat çekmiş ve özür dilemesi gerektiğini belirtmiştik. Özür dilenmediği gibi 'özrü kabahatinden büyük' başka gelişmeler yaşandı. Yani Hürriyet Spor Servisi gazetenin saygınlığı ve inanırlılığına gölge düşürmeye devam etti.

Şimdi sözü ciddiyeti ve arşivciliği ile bilinen bir meslektaşıma Tuğrul Yenidoğan'a bırakacağım. Bakın Hürriyet Spor Servisi'nin 'çamur at izi kalsın' mantığı ile yaptığı bir haberde  (!) hangi hatalar yapılmış:

"Hürriyet gazetesinin "müzisyen" spor şefi sonunda Beşiktaş'a da bulaştı...

Bulaşmakla kalmayıp, iftira attı iftira...

Okuyun bugünkü Hürriyet gazetesini rezaleti görün...

Habercilik süsü verilerek sergilenen cehaleti ve bilgisizliği görün.

Hürriyet'e göre BEŞİKTAŞ ŞİKE TEKLİFİNDE BULUNMUŞ!

Hangi sezonda? 1985-86 sezonunda...

Hem de aracı Fenerbahçe kalecisi LUKOVCAN'mış...

Beşiktaş antrenörü Stankoviç'e Lukovcan aracılık etmiş, Gençlerbirliği futbolcularına şike teklif edilmiş...

Beşiktaş bu şike teklifinde bulunduğu sezonda şampiyon olmuş...

Spor şefi koltuğunda bir müzisyenin oturduğu Hürriyet gazetesi, futbolcu eskisi Halil İbrahim'in ağzından aynen bunları yazıyor:

"Zlatko beni dinledi, Beşiktaş'a maçı satmadı!

Gençlerbirliği'nde oynuyordum. Ankara'daki bir Beşiktaş maçı öncesi kampa girdik. Yanılmıyorsam 1985-86 sezonuydu. Beşiktaş'ın teknik direktörü Stankoviç idi. Oda arkadaşım olan Zlatko bana, "Maçı satmam için Beşiktaş bana 15 milyon lira önerdi. Para da Fenerbahçe kalecisi olan Lukovcan'a verilmiş. Maçı sattığım taktirde 15 milyon lirayı Lukovcan'dan alacağım söylendi. İş bu şekilde sağlama alınmış. Ama ben vatandaşım olan Lukovcan'a hiç güvenmiyorum. Sağlam biri değildir. Maçı satsam bile parayı o bana vermez" dedi.

Zlatko ayrıca "Beşiktaş'ın o dönemdeki genel kaptanı Z.A., maçı sattığımın anlaşılabilmesi için bariz bir penaltı yapmamı istedi. Ama ben orta saha oyuncusuyum. Savunmada oynasam, tamam bu olur, ama ben orta saha oynuyorum, bu penaltıyı nasıl yapacağım" dedi. Ben de, "Yapma Zlatko" dedim. Vazgeçirdim. Zlatko beni dinledi. Harbi oynadı. Zlatko maçtan sonra, "Seni dinledim, parayı almadım. Ama bu parayı bizim takımdan başka oyunculara verdiler" dedi. O sezon Beşiktaş şampiyon oldu. "

Bak müzisyen...

Kimin kayığına bindin, o kayıkta batmadan ne kadar yolculuk edebilirsin bilmem...

Ancak gazetecilikten bihaber olduğunu her geçen gün tekrar tekrar ispat ediyorsun...

Şimdi bu yazacaklarımı iyi oku:

BİİİR:
1985-86 sezonunda Fenerbahçe'nin kalecisi YAŞAR idi, LUKOVCAN değil!

İKİİİ:
LUKOVCAN Fenerbahçe'ye 1986-87 sezonunda transfer oldu... Kim mi transfer etti? Fenerbahçe teknik direktörü STANKOVİÇ...! Bir daha yazayım, FENERBAHÇE TEKNİK DİREKTÖRÜ STANKOVİÇ!... Çünkü 1985-86 şampiyonluğundan sonra Stankoviç Beşiktaş'ı bırakarak eski takımı Fenerbahçe'ye geçti. Yani Lukovcan Stankoviç'e aracılık yaparak Gençlerbirliği futbolcularına bir şike teklifinde bulunmuşsa, bu takımın adı, yani ŞİKE TEKLİFİNDE BULUNAN TAKIMIN ADI: BEŞİKTAŞ DEĞİL FENERBAHÇE OLUR!

ÜÇÇÇ:
Lukovcan'ın Türkiye'de bulunduğu 1986-87 sezonunda BEŞİKTAŞ değil, oldukça tartışmalı bir lig sonunda GALATASARAY şampiyon oldu... Hani o meşhur Malatya, Denizli maçlarının yaşandığı, iğnelerin, Doğan marka otomobillerin bol bol konuşulduğu lig...

DÖÖÖRT:
Z.A. olarak o haber müsveddesine malzeme edilen ZEKERİYA ALP, Beşiktaş'ın efsane kaptanıdır. Ancak futboldan bihaber olan müzisyenler onun adını bu gibi işlere bulaştıracak kadar cahil ve cüretkâr olabilirler. Zekeriya Alp 1986-87 sezonunda Genel Kaptanlık yaparken çalıştığı teknik direktörün adı MİLOŞ MİLİTUNOVİÇ'tir, Stankoviç değil! Fenerbahçe kalecisi Lukovcan'ı ise hatırlasa hatırlasa o sezon Kadıköy'de Beşiktaş'tan 4 tane yediği 4-0'lık maçtan hatırlar, başka bir şeyden değil!"

İşte böyle. Mızrak bir kez daha çuvala girmedi. Hatırlatalım. Gazetecilik fikri takip işidir. Futbolculuk mesleğinde hatır şikesi yaptığını, para aldığını itiraf eden bir adamın ipiyle ancak bu kadar gazetecilik yapılır. Sonra biri yatsı vakti mumu üfler.

Hürriyet Spor böyle gazetecilik yapacaksa birileri de fikri takibini yapacak ve onları özür dilemeye davet edecektir.

Bozuk bir "saat" bile günde iki kez gerçeği gösterebilir.

Ama asıl vahim olan artık o "saat"ten umut kesilmesi ve hiç dikkate alınmamasıdır.

Hürriyet Spor'u bekleyen tehlike de budur.

Editör: TE Bilisim