Bayramın son günü olunca, tribünlerde de bayram şenliğinin ve bereketinin olması normal aslında... Çocukken biz de bugün Ali Sami Yen’i dolduranlar gibiydik. Mahalleden birkaç arkadaşımızla birlikte, bayram harçlıklarını kaptığımız gibi doğru Ali Sami Yen’e gelir, soluğu, paramızın ucu ucuna yettiği açık tribünde alırdık. Maçta, boğazımız yırtılıncaya kadar bağırken, cebimizdeki son kuruşa kadar da köfte ekmek yer, maçtan sonra ise dolmuş parasını zar zor denkleştirip, öylece evin yolunu tutardık. Şu an oturduğum basın tribününden,  çayımı yudumlayarak rahat rahat izlediğim anlara nankörlük edip, ‘Nerede o eski bayramlar ?’ nostaljisi yapmayacağım ama, sahadaki futbolu ve takımı seyrettikçe, ‘Nerede o eski Galatasaray ?’ diyesi geliyor ne yazık ki insanın...
İlk maçta da yazmıştık.. Bellinzona denen takım, Galatasaray’ın üç dört gömlek altında bir ekip. Basel’deki 4  3’lük mağlubiyetin ardından, İstanbul’a turistik gezi için gelen bir takımla oynuyor Galatasaray... Yani, yenemezse ayıp olur !
Tribünleri bayram coşkusuyla dolduran taraftarlar güzel futbol bekliyor, ama nerdee ? Öylesine zevksiz ve keyifsiz bir maç çıkıyor ki ortaya, ‘Allah’tan deplasmanda ilk maçı kazanmış Galatasaray’ yorumunu yapmaktan başka bir şey kalmıyor geriye...

Sağda kriz, solda bolluk
Maçın daha hemen başında, Arda belini tutmaya başlıyor, kıvrana kıvrana... Çok geçmeden de çıkıyor oyundan...  Zaten Arda’nın son günlerde yüzünden düşen bin parça. Hani, yakından takip etmesem ve bir gün önce Skibbe’nin ağzından ‘Ben O’nun sadece sağ kanatta oynamasını değil, Kewell’la birlikte sık sık sağdan sola yer değiştirmesini istiyorum’ sözlerini duymasam, gazetelerde çıkan ‘Sağda oynatıldığı için mutsuz, sakalını bile kesmiyor’ haberlerine, bile inanacağım  ! Ama yok!  Bir sorun olduğu kesin.
Karşılaşmaya dönecek olursak. Kewell’ın eksikliği takımı oldukça etkilemiş gibiydi.  Arda da çıkıp Alparslan girince, sağ taraftaki sıkıntıya inat, Volkan ve Hakan Balta ile birlikte tam üç sol bek birden oynadı Galatasaray’da...
16. dakikadaki  ilk ciddi gol pozisyonundan sonuç alınamadı. Lincoln’ün sağdan kullandığı korner atışından gelen ortaya, Servet yükselerek kafayı vurdu. Kalecinin üstünden filelere doğru giden topu, Manuel son anda çizgi üzerinden kafasıyla çıkardı.

Şık vuruş
24’de sağ taraftan ceza sahasına giren Lincoln, Dauda’nın arkadan itmesiyle yerde kalınca hakem Nikolaev penaltı noktasını gösterdi. Baros, şık bir vuruşla durumu 1-0 yaptı.
53’de Mauro soldan ceza sahasının içine girerken, Serkan’ın yaptığı harekete hakem Nikolaev bu kez Bellinzona lehine ‘penaltı’ dedi. Topun başına geçen Türk oyuncu Gürkan, meşin yuvarlağı ağlarımıza gönderedi: 1-1
64’te Gürkan sağdan ceza sahasına girerek çaprazdan sert vurdu. Sanctis’ten dönen topu bir kez daha tamamlamak istedi, ancak İtalyan kaleci gole izin vermedi.
85’te Lincoln’ün kullandığı serbest atıştan gelen ortaya oyuna sonradan giren Yaser yükselerek kafayı vurdu. Ağlara giden bu golle maçın skoru 2-1 olarak ilan edildi.

MAÇIN RÖNTGENİ
Kırılma Noktası

YASER HAMLESİ

Yaser attığı gol galibiyeti getiren gol olduğu için, maçın kırılma anı da, hiç şüphesiz genç oyuncunun Teknik Direktör Skibbe tarafından oyuna alınması oldu.  Mehmet Topal’ı oyundan alarak, riske girme pahasına golü düşünen Alman hoca, forveti Yaser’le çiftleyerek amacına ulaştı. Genç oyuncu da ayağına gelen bu şansı iyi değerlendirmiş oldu.

Maçın Adamı
LİNCOLN
Brezilyalı yıldız Cassio Lincoln, kısır geçen maçın iyi adam yokluğunda, kötünün iyisi olarak bu unvanı almayı hak etti. Atılan ilk penaltı golünde, yerde kalarak golün hazırlayıcısı oldu. Yaser’in attığı ikinci golde ise ortayı yapan isim yine o oldu. Son maçlardaki çıkışını sürdürerek, taraftarların sevgisini yeniden fazlasıyla kazandı.

MAÇTAN NOTLAR
6’da 6 oldu
Galatasaray, Avrupa kupalarında üst üste 6. İsviçre temsilcisini de eledi. 1988-89’da Neuchatel’i (0-3/5-0), 1997-98’de Sion’u (4-1/4-1), 1998-99’da Grasshoppers’i (2-1/3-2), 2000-01’de Saint Gallen’i (2-1/2-2), 2007-08’de Sion’u (3-2/5-1) safdışı eden Cim-Bom, Bellinzona’ya da şans tanımadı. Aslan, 1963-64’te Zürih’e, 1965-66’da ise Sion’a elenmişti.


Tam 11 eksik
Cim-Bom’da durumları şüpheli olan Harry Kewell ile Sabri Sarıoğlu rövanşa yetişemedi. Tam 11 eksikle sahaya çıkan sarı-kırmızılı takımda sakatlıkları bulunan Ümit Karan, Serkan Çalık, Aydın, Hasan Şaş, Uğur, Orkun, Emre Göngör, Ferdi ve Linderoth da forma giyemedi. Sakatlığı düzelen Mehmet Topal 11’de görev yaparken, Nonda yedek soyundu.


Rehber Kubilay
Bellinzona takımı ile birlikte İstanbul’a gelen Galatasaray’ın eski futbolcusu Kubilay Türkyılmaz, İsviçre ekibine çok iyi tanıdığı Ali Sami Yen Stadı’nda rehberlik yaptı. Uzun yıllar İsviçre Milli Takımı forması da giyen Kubilay, Bellinzona kulübü yöneticilerine statla ilgili bilgiler verdi.


10 İsviçreli
Galatasaray ile Bellinzona arasında oynanan karşılaşmayı adeta medya ordusu takip etti. Mücadelede 70’i foto muhabiri olmak üzere toplam 230 medya mensubu görev yaptı. İsviçre’den gelen 10 gazeteci de müsabakayı izledi.


‘Tatile gelmedim’
Cim-Bom’un İtalyan kalecisi Morgan De Sanctis, büyük hedeflerle yola çıktıklarını belirterek başarılı olmak istediklerini söyledi. Galatasaray TV’ye konuşan 31 yaşındaki file bekçisi, “Türkiye’de şampiyon olmak ve UEFA Kupası’nda finale gitmeyi hedefliyoruz. Futbolculuk ve insani değerleri yüksek oyunculardan oluşan bir takımız. Ben de buraya tatil amaçlı değil, futbol oynamaya geldim” dedi.


Editör: TE Bilisim