Zeytinburnu markamı değil mi tartışıla dursun biz yazımızı yazalım 

 Bu satırların yazarı olarak Zeytinburnu’nun 1984 de belediyelik olduğu günden bu yana geçen sürecini yakından takip eden birisiyiyim. 2008 de “Gelişim ve Değişim Tarihi İçinde ZEYTİNBURNU” isimli tamamı renkli ve kuşe kağıda basılmış 168 sayfadan oluşan bir kitap  yazarak ilçe ile alakalı borcumun minik bir kısmını ödeyen bir gazeteci yazarım.

Şimdi ilçeyi özetleyerek bir makalede olabilecek kadar size anlatmak isterim

Eskiden gece kondularımız vardı. Evimizde bir yemek pişirdiğimiz halde akşam dört çeşit yemek yerdik. Çünkü yaptığım yemeğin kokusu komşuma gitmiştir göz hakkı vardır diyerek herkes yaptığı yemekten bir tabak komşusuna verirdi.

Gece kondular gökdelen oldu ama insanlığımız ise CÜCE 

Bugün ise gece kondularımız Onaltı Dokuz oldu,Ottomare Suıts oldu,Depremde çadırkent olarak kullanacağımız söylenen Bozkurt amatör sahası kibrit kutusu gibi SAHİL PARK konutları oldu,bostan halimiz akıllımı delimi olduğunu bilmediğimiz Topkapı Merkez Evleri oldu. Evlerin zekasını bilemiyoruz ama bu projeyi yapanlar binlerce MÜSLÜMAN’ın yaşayacağı  pahalı KİBİR kulelerinde bir CAMİ dahi yapmayı akıl edemediklerini biliyoruz.

Zeytinburnu Stadı seçim vaadi olarak açılır kapanır olacaktı amaaa…

Bu ilçenin kitabını  yazan birisi olarak ilçemizin marka olması adına en çok katkı yapan kişi olduğuma inanıyorum. Başkan 2009 yerel yönetim seçimleri önce Zeytinburnu stadını açılır kapanır bir şekilde yapacağının  VAADİNİ verimişti.  Bırakın modern stadı yapmayı mevcut stadımızı bile Avrupa Uyum Yasaları martavalı çerçevesinde ERMENİLER'e kaptırdık. Bu rezilliği görünce Batsın Avrupa yasalarınız diyorum.

Bunlar bize Yunanistan BATI Trakya’da ,Romanya Köstence’de,veya kısaca bir zamanlar 23 milyon M2 ye hükmeden bir Osmanlı’nın varisi olan bizlere dünya üzerinde tek bina veya arsa verilmiş midir ki biz de paramız ile satın aldığımız STADI sırf gavurlar memnun olacak diye kendi ellerimiz ile bir ecnebiye veriyoruz. Bir T.C.vatandaşı olarak benim gönlüm böyle bir şempazeliğe razı değil. Dış işlerde MÜTEKABİLİYET ilkesi vardır.

Bizler İstanbul başta olmak üzere milyar dolarlık yerlerimizi Ermeni,Rum veya başka ECNEBİLERE verdik. Hükümet bu kararı alırken bizlere sordu mu ? Ben kendi adıma HAYIRRR derdim. Ne kadar yer veriyorsak BATI Trakya’da veya değişik yerlerde  daha önce bizim olan menkul veya gayri menkulümüzü aldıktan sonra buradakini verirdim. YOK ÖYLE yağma...

Zeytinburnu spor’u öldürenler ilçenin marka olduğundan bahsedemez

Bugün tanıtım ve marka olma yolunda sporun çok etkili bir yol olduğunu herkes bilir. Bizim yerel yöneticilerimiz kendi kişisel kaprisleri (Benim dediğim kişi neden yönetime girmedi,neden benim önerdiğim kişiyi başkan yapmadınız denilerek ilçenin Süper Ligdeki takımı yok edildi.) Bu ilçenin spor kulübü süper ligde olsaydı  bugün Zeytinburnu’nun tanınırlığı daha çok bilinirdi.

Yatırımcılar Marka şehrin isminden utanır mı ? 

Belediye başkanının Zeytinburnu artık bir marka sözüne ciddi bir muhalefet gösteren CHP’li Meclis üyesi Hasan Hüseyin Üsküdar son yıllarda Doğudaki köyünden ilçemize gelenlere değil Zeytinburnu doğumlulara veya en az ilçenin son otuz yılını bilenlere sorun bakalım kaç kişi Zeytinburnu’nda yaşamaktan memnun ve Zeytinburnu marka şehir diyecek diyor.

Üküdar bu sözünü şöyle sürdürmüştü; Eğer ilçe dediğiniz gibi marka olsaydı Bakırköy’den Zeytinburnu okullarına öğrenci gelirdi. Burada Dev inşaat yapanlar projelerinde ZEYTİNBURNU ismini kullanmak bir yana bu ilçede oldukları halde sanki Bakırköy veya Merter delermiş gibi tanıtım yapmazlardı dedi. 

Zeytinburnu marka ise neden hiçbir inşaat projesi isminde Zeytinburnu’nu geçirmiyor ?

Bir önceki ay Zeytinburnu Belediye Meclis toplantısında sert konuşmalara neden olan Marka şehir iddiası daha çok konuşulacağa benziyor. İlçenin önemli inşaat projeleri Zeytinburnu ismi ile anılmaktan rahatsız. Ülke gündemine giren ASTAY Grubun projesi lan 16 /9 adresinde Bakırköy sahilini ön plana çıkardı.  SİMPAŞ’ın ucube binası olan OTTOMARE ise sanki başka bir ilçede yapılıyormuş gibi Zeytinburnu isminden çok kopuk yaşıyor. Hele KİPTAŞ’ın Zeytinburnu Sümer mahallesinde yapılan bir projesine SAHİL PARK,Koç’un taşkın ve ağaçlandırma alanına verilen imar ile yapılan konutların ismine   de “THE VELİEFENDİ İSTANBUL” ismi verildi. Burada gurur duyulacak tek şey var  ya İstanbul’un yerine KOSTANTİNOPOLİS deseydi ne yapacaktık ? 

Real İstanbul Merter Güngören’de mi yoksa Zeytinburnu’nda mı ?

İstanbul Times daha Real İstanbul’un temeli atılırken basılı materyallerinde Merter ‘i kullanmasına itiraz ederek mademki Zeytinburnu isminden utanıyorsunuz o halde gidin başka ilçede yatırım yapın demişti.

Hele işleri ters giden Ak Parti’nin kurucu ilçe başkanı Ahmet Dokumacı’nın Real İstanbul’un yapılacağı yerde MNG Holding ile görüşüp işi hal etmek üzere olan iki yatırımcı ile konuşarak burayı biz alacağız her birinize iki daire verelim siz çekilin talebinden sonra iş adamları başkanın siyasi bağlantılarını bildiklerinden dolayı mecburen ikişer daire alıp işin peşini bıraktıklarını biliyoruz. Dinimizin Rüşvet alanında verenin de ne olduğunu açıklar.

Ucube oteller kanuni ama ahlaki mi ?

Tercüman Bloklarının girişinde tuhaf bir şekilde her tarafında hatırlı bir yatırımcının ahbap çavuş  ilişkilerini kullanarak aldığı imar iznine göre verilen izin ile NİZİPLİOĞLU Grubun yaptığı bu otelin yeri bir garibe ait olsaydı Belediye kesinlikle bu şekilde bir imar vermezdi. Yetkililer bu çarpık ve UCUBE oteli içlerine sindiriyorlarsa  Orhan Baba’nın BATSIN BU dünya türküsünü kendilerine hediye ediyorum.

Mezarlık üstü otel nasıl hastane oldu ?

Hükümet ve İBB nin otel yapımlarına sağladığı kolaylıkları bilinen uyanık yatırımcı Kültür adası olarak ilan edilen bir yerde önce otel için inşaat izni aldı. İnşaat bitmek üzere iken ne olduysa oldu kim ait olduğunu bilmediğimiz BİRUNİ hastanesine devredildi.İnşaat yapmak için başta hastane olarak başvuru yapılsaydı acaba inşaat izni verilecek miydi  ?Bu inşaatın yapıldığı arsanın yarısının 1960 ihtilaline kadar mezarlık yeri olduğu,burada hizmet veren TIR firmasının azar azar mezarlığı arsaya dahil ettiği iddiaları var bu iddia doğru mu ?  Çünkü ismi bende saklı bir imam buraya kendi elleri ile mefta gömüsü yaptığını ifade ediyor.

Doğa Koleji Cevizlibağ Kampüsü deri atölyesini okul yaparken adeta binayı baştan yapar gibi bir çok değişiklik yaptı bu değişiklikler usulüne uygun olarak projelere işlendi mi ? 

Garip insanlar evlerine proje dışı minik bir çalışma yaparken haklı olarak Belediye zabıtası hemen başlarına dikiliyor. Ancak varlıklı,hatırlı kişiler tadilat izni ile adeta baştan yeni binalar yapmış gibi çalışmalarını rahat bir şekilde yaparken bırakın engel olmayı Belediyenin molozlarını aldığına şahit oluyoruz.

Buz hokeyinin kültürümüzde yeri var mı ? 

Zeytinburnu’nda Ecdadımızdan kalan yüzlerce tarihi yapımız her gün yok olurken ve bizim kültürümüz ile  iç içe olan ve buz hokeyine göre daha az masraflı olan ata sporumuz Güreş için bir şey yapmayan belediyemiz BUZ hokeyi kurduk diye övünmesi ne derece doğrudur ? Buz hokeyi bencillik ve şiddet içeren bir Amerikan sporudur. Neden Belediye buz hokeyi gibi pahalı olan bir spora yatırırım yaptı da aynı para ile binlerce evladımızın spor yapacağı bir GÜREŞ kulübü kurmadı ?  

Gökalp Mahallesi Şahit Komiser Günaydın Sokakta Yapılan Kont otelin yerinde kişiye özel imar verildi mi ?

Gökalp Mahallesinde bulunan kont Otelin yeri kısa bir süre önce satılmıştı. Mayıs ayı Zeytinburnu Belediye meclisinde gündeme geldi. CHP meclis üyeleri burada kişiye özgü imar verildiğini iddia ederek maddeye muhalefet olarak onay vermediler.

Belediye Ağır bakımın yerinde neden yeşil alan ve park için TOKİ ve ilgili kurumlardan arsanın  belli bir kısmını park ve yeşil alan olarak almadı ?
Zeytinburnu yeşil alan ve park olarak fakir bir ilçe olduğunu herkes bilir. Kibir kulesi yaparak halkın nefes almasını engellemek sosyal belediyecik değildi. 16 /9 için tartışılmadan bu kadar çirkin  binalar ortaya çıktı.Belediye TOKİ bu arsayı alan firmada % 30’unu ilçe halkının kullanımına sunmadan imar ve inşaat izni vermemelidir.

Zeytinburnu çarpık yapılaşmada,uyuşturucu kullanmada,Kontrolsüz göçü takip edememede MARKA Olmuş

Havuzda boğulan çocukların olduğu, her türlü uyuşturucu maddenin alenen satıldığı, Suriye,Afganistan başta olmak üzere hiçbir sosyal hakkı olmayan sığınmacıların kontrolsüz bir şekilde ilçeye gelip yaşamaları burada hayatı olumsuz yönde etkiliyor.Belediyenin elinde burada ne kadar sığınmacı olduğu ile alakalı bir istatistik bile yok. Kimse savaşta ölsün bize ne diyecek değilim ama yaşadığımız yerde de GÖÇÜN kontrollü olması gerekmez mi ? Bu kontrolsüz GÖÇ nedeni  ile bir çok vatandaşımızın  yaşamı bozuldu bozuluyor.

Gençlere ve yetişkinlere ilmihal dersleri verelim talebine RED 

Eski Meclis üyesi iş adamı Muzaffer Uçar yıllar önce gençliğin uyuşturucu bağımlısı olma yolunda hızlı adımlarla ilerlediğini ve idealsiz bir şekilde büyüdüğünü ifade ederek REFAH partisi dönemindeki gibi evlerde İLMİHAL dersi yapalım teklifine “AK Parti" Rafah Partisi değildir diyenler Bonzai içen çocuklardan MEMNUN MU acaba ?

Muzaffer Uçar ta yıllar önce geçliğin içine sürüklendiği bu felaketi görmüş hiçbir rant beklentisi olmadan gençlerimize ilmihal dersi verelim derken adeta bugün 10 yaşına düşen uyuşturucu bağımlısı gençleri görmüştü. Ama onun bu anlamlı ve manidar teklifini  RDE edenlerin  çoğu bugün ZEYTİNBURNU’nun birinci sorunu UYUŞTURUCU madde içenler olduğunu ifade ediyorlar. Beyler basınınıza gençleri eğitici ve bilgilendirici yayınlar yapın biz de destek olalım mı dediniz yoksa ihale peşinde mi koştunuz ? Kapınızda bali ile kafayı bulan birisi var iken sizin GÖKDELENDE oturmanız size bir şey kazandırmaz. Zaten etrafınız balici ve madde bağımlısı dolu ise oturmak istesiniz bile oturamazsınızzz.

Bizler tevazu ve alçak gönüllükük yapınca bizi adam yerine koyan olmuyor YETER GARİ...

Bir yazar,bir gazeteci ve bir vatandaş olarak bu ilçenin tarihini,yaşamını,folklorunu kısaca yaşama dair ne varsa bilen birisi olarak bugüne kadar idarecilerimiz ve siyasi büyüklerimiz sahip olduğumuz bilgi birikimimizi ilçe halkı lehine kullanmalarını istedik.

Ancak gördük ki bir  hikaye yazan kişiye verilen değerin onda birisi bu ilçenin tozunu çamurunu yutan ve bugün siyaset yapanların çoğu için 2004 de HAPİS cezası alan birisi olarak halen geçmiş olsun bile demeyenler belediye yöneticileri var.

Hakkımı helal edip etmeyeceğime dair karmakarışık duygular içindeyim. Biz bedel ödedik ödüyoruz ama üstüne üstlük hak etmediğimiz bir şekilde bizlere AMBARGO UYGULANMASINI KESİNLİKLE AMA KESİNLİKLE KABUL ETMİYORUM.

Tarihi yaplarımız perişan neden turizime kazandıramıyoruz çünkü kültür ve sanattan anlayan danışman yok
 
Buradaki tarihi yapıların halkın faydasına sunulması adına defalarca öneri ve teklif yaptık. Bir sefer bile olsa Belediye yetkilileri tek bir kelime açıklama dahi yapmadılar.

ABD.liler George Washington’un Piposunu sergiledikleri müzeyi gezenlerden her yıl  milyonlarca dolar para kazanırken bizim Minaresi önde olan ender camilerden birisi olan ve 1452 de henüz İstanbul Feht edilmeden yapılan Tarihi Kazlıçeşme Fatih Camisini kaç turist geziyor ?

Bunun gibi ilçede yüzlerce tarihi mekan ve yer mevcut ama biz hiç birisini turizme açabilmiş değiliz. Yapılan tek şey yıllardır Kültür adası olacak denilen yere İNŞAAT İZNİ VERMEKLE meşgulüz. Örnek Belgrat Kapıda yapılan Biruni Hastanesi ve Mevlevihande yapılan TRİPLEX.

Yani  "İman yarabiden imar yarabiye" geçişin nimetlerini yaşayanlar alttakileri ezmeye kalkarsa bu işi uzun süremez diye düşünüyorum.

Son söz;"Tarihi yapıların turizm'e kazandırılması,insanlara eşit davranılması hak hukuk adalet mefhumları yok olmaya doğru hızla giderken İman Yarabbiden imar yarabiye geçenleri ALLAH'a havale ediyorum"


İstanbul Times / Hüseyin ÇETİNER