Günümüzde İslam toplumları, batılılar tarafından sosyal, kültürel, ekonomik ve dinsel olarak sömürgeleştirilmiştir. Eğer Müslümanlar, dünyanın her yerinde sömürülmeye müsait olmasaydılar, sömürgeciler tarafından sömürülmeyeceklerdi. Batılı sömürgeciler, topraklarımıza ve vatanlarımıza geldiklerinde sömürülmeye müsait bir toplum görmeseydiler, ne yapacaklardı, geldikleri gibi geri gideceklerdi. Bu konuda çok ciddi araştırmalar yapan,  Malik Bin Nebi’nin müthiş bir sözü var: “Sömürülmekten daha kötü olan şey, sömürülmeye müsait olmaktır!” bizimde yazımızın ana konusu bu sözden gelmektedir.

Günümüzde halen, hayatın her yerinde sömürülmeye maruz kalıyoruz.  Türkiye’de sömürgeciliğe karşı bilinçli bir yapılanma yok. İslami değerlerin bütünüyle bütünleşmiş, bir toplum yok. İslam, Türkiye’de ve diğer coğrafyalarda parçalar halinde yaşanıyor, parçalar üzerinden mücadele veriliyor.  Bu mücadele ile yeni bir tarih, İslami bir medeniyet, İslami bir kültür, İslami bir dil inşa edilemez. Sömürülmeye müsait olduğumuz için, hiç bir şey sorgulamıyoruz.  Türkiye’de ve dünyada gelişen hadisleri yorumlarken, batının kavramlarını kullanıyoruz. Bunun içindir ki, batının kavramları ile özgürlük mücadelesi verilemeyeceğini idrak edemiyoruz.

Her şeye yeniden başlamak gerekiyor. Sil baştan. Her şeyden önce Türkiye’de ki eğitim sistemi mutlaka değişmesi gerekiyor.  Türkiye’deki eğitim sisteminin mutlaka seküler eğitim sisteminden, kurtarıp, İslami tevhidi eğitim sistemine dönmesi gerekiyor. Uzmanlar tarafından gerek Rasulullah  (s.a.s.) döneminin eğitim sistemi, gerekse, Osmanlı’nın eğitim sistemi iyi bir şekilde incelenmeli ve oralardan çıkış yolu bulunmalıdır.  Batıdan alınan eğitim, programı tarihin çöp sepetine atılması gerekiyor.

İnsanları, Kur’an bilinci ile sömürülmeye müsait olmaktan kurtarıp, sömürgeciliğe karşı ciddi bilinçli birer fert haline getirmek gerekiyor. İslam dünyasında, yaşanan katliamların hepsinin ana kaynağı batı sömürgeciliğidir. Batılı toplumlar, hiçbir zaman için, İslami bir toplumun varlığını kabul etmezler.

 Yazımızı sonlandırırken, Sömürgecilik nedir nasıl başlamıştır kısaca bunu hatırlatalım:

Sömürgecilik, yabancı bir toprağın işgalini, o toprağın işlenmesini ve oraya göçmenlerin yerleşmesini ifade etmek için kullanılan bir terimdir. Batı Tarihçiliği, sömürgeciliği Coğrafi keşifler dönemiyle başlatır. 1991 yılında yayımlanan Sömürgeci Fransa’nın Tarihi adlı eserde sömürgecilik macerasının Coğrafi Keşiflerle ve Kâşiflerle başladığı belirtilmektedir.

Avrupa’nın, Coğrafi keşiflerle birlikte başlayan sömürgecilik macerası her dönemde gelişerek büyümüş ve Avrupa devletlerinin gelişmesini sağlarken, bu durumun aksine sömürülen bölgelerde yaşayan insanların ekonomik, kültürel, sosyal alanlarda gerilemesine, kendi kültürlerinden koparak Avrupa kültürünü benimsemelerine neden olmuştur. Avrupa’nın sömürge olarak kullandığı bölgeler de uyguladığı politika genelde aynı olmuş ve insanlar öncelikli olarak Dinleri ve Dillerinden koparılıp asimile edilmiştir. ( Ahmet Asan, Akademik Perspektif)

İslam’ın yeniden tarihe dönmesi için, Müslümanların sömürgecilikten biran evvel kurtulmaları gerekiyor.

 Ne diyor, Üstad Malik Bin Nebi:

 

Ruhunu değiştirirsen, tarihin değişir!

 

Vesselam…

İstabul Times / Ziya Gündüz