SİYONİZMİN DÜNYA SİNEMASINA SÜRDÜĞÜ “KATİL HİTLER” gerçeği bize acaba dünyada ve Türkiye`de başka organizasyonlara, olaylara, savaşlara da sebep olmadığını nerden bilebiliriz! Bütün dünyayı bir gölge gibi gerçeğinin altında bir virüs gibi vücudun zayıf anını bekleyerek veya onu zayıflatmak için çalışmalar yaparak yok olmaya götürmeyeceğini görmemek  “ CELLÂDINI BEKLEYEN AŞIĞA” benzemekten öteye gidemeyiz.

 Bütün uluslar ve insanlık bu sinsi yapılanma karşısında aciz ve birlik olamamanın verdiği acıyı paylaşıyoruz. Her kılığa giren bu karanlık güçler artık dünya devletini kurmaya geliyor. Bunu yaparken bütün dünyayı kandırarak bugün SURİYE`de kimyasal patlamaları yaparak kendini haklı göstererek ve diğer bütün ülkelerdeki yandaşlarını da yanına alarak “VAAD EDİLMİŞ TOPRAKLARI” istila etmeye geliyor. Aynı IRAK ülkesinde nükleer ve kimyasal silah var diyerek, hatta daha sonra Saddam HÜSEYİN`e KUVVEYT senin 19. Eyaletin alma hakkına sahipsin deyip bunu yapan Irak`a daha sonra böyle bir şey yapamazsın diyerek bütün dünyanın önünde meşru bir istila gerçekleştirebiliyor.

Bütün masrafları da kurtardığı IRAK, KUVVEYT devletlerinin yer altı ve yer üstü kaynaklarına el koyuyor. Bu korsanlığın barış elçisi gibi gösterilmesi değil de nedir. “KURT KUZU POSTUNA BÜRÜNMÜŞTÜR.” “MİNAREYİ HAZIRLAYAN KILIFINIDA HAZIRLAMIŞTIR.” Sözleri bunların yaptıklarını anlatmaya az bile gelir.  

Bütün dünya suskun veya menfaatleri gereği hareket ediyorlar. Fakat bir gün size de sıra gelecektir. Kendilerinden başka kimseyi düşündükleri yok. Herkesi hedefleri doğrultusunda kullanmayı çok seviyorlar. İşleri bittiğinde ise buruşturup çöp tenekesine atıyorlar.

Önceki yazının devamı olarak Dr. Joseph GOEBBELS bakın daha neler söylemiştir.

Almanya`da biz gücü ele geçirmeden önce Komünist Parti`nin beyanları ahlaksızca zamanın durumuna göre değişmiştir. İlk etapta Almanya “VERSAILES GÜÇLERİ” `ne kurban edilmiş bir yarı – koloniydi ve Milletler Cemiyeti tarafından baskı altında tutuluyordu.

Fakat Nasyonal Sosyalizm Hareketi Alman halkı arasında gelişmeye başlayınca Komünist Parti bir “sosyal ve ulusal özgürlük” programı çıkardı. Ardından Berlin ve Moskova arasında Versailles`e ve Millet Cemiyeti`ne karşı bir proletarya konfederasyonu ilan ettiler.

Bugün Paris ve Prag arasında askeri bir anlaşma yapılmıştır ve Sovyetler şimdiye kadar tahkir ettikleri,  “LASTİK CEMİYET” olarak adlandırılan Milletler Cemiyeti`ne girmiştir.

Sovyetler Birliği`nin sözüm ona barış politikası kendini, bir yandan olağan üstü bir hızla saldırgan bir savaşa hazırlanırken; diğer yandan çeşitli devletler arasında çatışma çıkarma çabaları içinde olan DÜNYA DEVRİMİ entrikalarıyla göstermiştir.

Batı Avrupa ülkelerinden halk sınıf ayrımı olmayan bir sosyal düzeyden bahsederken, Rusya`da ayrıcalıkla ve mülksüzleştirilmiş kastlar arasında şiddetli bir uçurum vardır. Sovyet propaganda “dünyadaki en mutlu gençliğe sahip çocuklardan oluşan bir cennetten” bahseder.

Lakingerçek durum bize milyonlarca hukuki mesnetten yoksun çocuk, çocuk işçiliği ve hatta çocuklar için ölüm cezasının varlığını gösterir. Bolşevik propaganda hilekârca “komünizmle kadının özgürleştirilmesinden,” bahseder. Fakat gerçek şudur ki; evlilik kurumu tamamen bir kenara bırakılmıştır.

Aile hayatında korkunç bir çözülme ve yok olma vardır. Kadınlar için işsizlik mevcuttur ve fuhuş ciddi bir şekilde artmıştır.

Teori ve pratiğin bariz bir şekilde birbirinin zıddı olduğu böyle bir rejim, mevcut durumunu hilekârlık ve ikiyüzlülük kullanmadan koruyamaz.

30 Ocak 1933`den önce Komünistler`in emriyle bir işçinin öldürüldüğü her seferde suç, Nasyonal Sosyalistler`e mal edildi.

Devamlı olarak Fırtına Birlikleri arasında yanlış isyan raporları vardı ve dürüst Alman işçisi grev kırıcı olarak damgalandı.

Horst Wessel Suikasti`nde halk arasındaki korku o kadar büyüdü ki Komünistler boyun eğmek zorunda kaldılar. Kendilerini temize çıkarmak için bu adice işlenmiş politik suçun, rakip iki davalının arasında çıkan anlaşmazlıktan kaynaklandığına dair bir hikâye uydurdular.

Hitler Gençliği`nin bir üyesi olan NORKUS, bazı Komünist canavarlar tarafından bıçaklandı. “Rote Fahne” utanmaz bir şekilde Norkus`un bir Nazi ajanı tarafından, öldürüldüğünü söyledi.

Naziler Alman Komünist Partisi tarafından kanunen yasaklı bir materyali ele geçirmek için kendi partilerinden on yedi yaşındaki bir üyeyi öldürmekle suçlandılar. Aynısı MAİKOWSKİ ve GATSCHKE suikastlarında da yapılmıştır.

Nasyonal Sosyalizm Alman Komünist Enternasyonal, Nasyonal Sosyalizme karşı propagandacı ve acımasız hikâyelerini anlatmaya başladı.

O zamandan beri komünistler Almanya`ya karşı dünya çapında sistematik bir propaganda yürütmektedirler. Çünkü Nasyonal Sosyalistler`in onların en tehlikeli düşmanları olduğunu anlamışlardı. Bugün aynı propaganda TÜRKİYE VE İSLAM üzerine oynanmıyor mu?

Bütün bu sonu gelmez komünist mağduriyet masallarının arasında, Alman emperyalizmi çıkarına savaş hazırlıkları hikâyeleri, Fransa`ya karşı bir rövanş hazırlıkları, Danimarka, Hollanda, İsviçre, Baltık Devletleri ve Ukrayna`dan ilhaklar, Sovyetler Birliği`ne karşı Alman haçlısı, Parti ve Hükümet, özellikle Parti ve Ordu arası anlaşmazlıklar, kitleler arasında yayılan hoşnutsuzluk, Almanya`da yaşayan önderlere suikastler, bir enflasyon hazırlığı ve tam ekonomik çöküşün geleceği, hükümlülere işkence edilmesi ve öldürülmesi, dini işkenceler ve her türlü kültürel vahşilik vardır.

Bu propagandacı aldatmaca binlerce kanal aracılığıyla, binlerce yöntemle yayılmıştır. Burjuva entelektüelliği bazen bilinçsiz, bazen bilinçli olarak bu karalama kampanyasına dâhil olmuştur.

Bütün Avrupa başkentlerinde bu zehri tüm dünyaya yaymak için geniş ofisler kurulmuş, Komüntern tarafından yüklü miktarlarla bu ofisler işlerini gerçekleştirmeleri için finanse edilmiştir. Bu organizasyonlar uluslar arasında sürekli kargaşa merkezleridir. Mümkün olan bütün yollarla problem yaratmaktan hiç yorulmazlar.

Bu Bolşevik propagandadır. Hile, aldatmaca ve ikiyüzlülük kullanmak onların yaşadıkları form olmuştur. Amaçları ulusları birbirine karşı şüpheye düşürmek ve birbirlerinden nefret etmelerini sağlamak, böylece genel bir kargaşa ruhu yaymaktır.

Çünkü Bolşevikler, dağılmış ve şüphe içersinde bir çağ dışında Komünist İdeayı zafere ulaştıramayacaklarını çok iyi bilirler.

Almanya`da dinin inkârıyla hiçbir alakası olmayan, bilinçle alakalı derin sorulardan kaynaklanan bazı dini çatışmalar vardır.

Bu çatışmalar bazen zararsız bazen de kötücül eleştirilerle istismar edilirler ve onlarla Bolşevik Enternasyonal`in mutlak dogmatik ateistliği arasında bir paralel çizilir. Bu paralelin tuhaflığının farkına varmak için Komünizm`in teori ve pratiğinden birkaç örnek vermek gereklidir.

Komünist Enternasyonalin programında açık ve özgür bir şekilde belirlenmiştir ki her türlü dine karşı mücadele acımasız ve sistematik bir şekilde sürdürülmelidir. LENİN “DİN HALKIN AFYONUDUR VE BİR FUZEL YAĞI ÇEŞİDİDİR,” demiştir. Bu sözleri “WORKS”`ün yedinci cildinde yayınlanmıştır.

İkinci Ateizm Kongresi`nde BURHAR`IN, “DİNİN KASATURAYLA YOK EDİLMESİ GEREKTİĞİNİ,” söylemiştir. JAROSLAWSKI adıyla, Sovyetler Birliği`nde Militan Ateistler Birliği`nin lideri olan, YAHUDİ GUBERMANN şöyle demiştir:

“Bütün dini dünya konseptlerini yok etmek bizim görevimizdir… Eğer tek sınıfın zaferi için, geçen savaşlarda olduğu gibi, on milyon insanın yok edilmesi gerekliyse bu yapılmalıdır ve yapılacaktır.”

The Ateist`in 6 Kasım 1930 sayısında, Militan Ateistler Birliği`nin merkezi organı olan aylık dergisi şöyle yazmıştır:

“Dünyanın bütün kiliselerini yakmalı ve bütün hapishanelerini yerle bir etmeliyiz.”

Sovyetler Birliği`nin bütün eğitim kurumlarında dini eğitim yasaktır. Onun yerine sistematik bir Marksist ateizm eğitimi getirilmiştir. On sekiz yaşından küçük çocukların dini aktivitelerde ve dualarda yer alması yasaktır. 8 Nisan 1929 kilise yasası manevi ve dini toplulukları bütün haklarından mahrum eden bir durum yaratmıştır. Bütün din adamları ve aileleri mülksüzleştirilmiş Sovyet vatandaşlara dâhildir ve dolayısıyla otomatik olarak hayatlarını kazanmak için çalışma haklarını kaybederler ve istendiği zaman konutlarını terk etmekle yükümlüdürler.

Bolşevik ateizmi belirleyen hukuksal prensiplerin dünya konsepti ve teorisi işte budur ve bu prensiplerin pratikte de aynı şekilde uygulanmıştır.

Sovyet rejimi altında 1930`a kadar 31 piskopos, 1600 papaz ve 7000 keşiş öldürmüştür. 1930`un istatistiklerine göre hapishanelere kapatılmış ve açlık derecesinde yaşayan 48 piskopos, 3700 papaz ve 8000 keşiş ve rahibe bulunmaktadır.

“Üçüncü Enternasyonal `e karşı Uluslar arası Cemiyet” Cenova`da, Rusya`da 40000 papazın tutuklandığını, sürgüne gönderildiğini ve öldürüldüğünü gösteren 1935 istatistiklerini açıklamıştır. Neredeyse bütün Ortodoks kiliseleri ve şapelleri ya yıkılmış ya da dini ibadete kapatılıp kulüp, sinema veya ambara dönüştürülmüştür.

Gücü elimize geçirmemizden önce Ateist propaganda Marksistler tarafından Almanya`da da sürdürülmüştür. Kuvvetlerini devirmeyi başardığımız bu oluşum, bu saydığım korkunç uygulamaların destekçisi olmuştur.

Yalnızca Sosyal Demokratik “Alman Özgür Düşünürler Derneği`nin” 600.000 üyesi olmuştur. Komünist “Proleter Özgür Düşünürler Derneği`nin” ise 160.000 üyesi oluşmuştur.

Almanya`da aralarında Eric WEINERT, Felix ABRAHAM, Dr. Levy – LENZY ve diğerlerinin de bulunduğu, Marsist Ateizmin entelektüel liderlerinin neredeyse istisnasız tamamı YAHUDİ`dir.

Üyelerden noter huzurunda kiliselerinden ayrıldıklarını ilan ederek, iki Mark harç ödemeleri istenmiştir. Ateizmle savaş bu şartlar altında devam etmiştir. 1918 ve 1933 yılları arası yalnızca Alman Protestan Kiliselerinden iki buçuk milyon (2.500.000) insan ayrılmıştır.

Bu ateist toplulukların cinsellikle ilgili uyguladıkları programın talepleri halkla açık toplantılarında ve dağıtılan broşürlerinde de bol bol bahsedildiği gibi şu şekildedir:

1 – Kanunun kürtaj suçuyla ilgili bölümlerinde tamamen fesih ve devlet hastanelerinde ücretsiz kürtaj olma hakkı.

2 – Fuhuş faaliyetlerine karışmamak ve serbest bırakmak.

3 – Evlilik ve boşanmayla ilgili bütün burjuva – kapitalist düzenlemelerden fesih.

4 – İsteğe bağlı resmi kayıt ve çocukların topluluk tarafından yetiştirilmesi

5 – Bütün cinsel sapıklık suçlarından fesih ve “CİNSEL SUÇLU” olarak hüküm giymiş bütün suçlulara genel af…

Bu tam anlamıyla, ulusların ve medeniyetlerinin bilinçli olarak yok edilmesi ve yerine toplum hayatının ana prensibi olarak barbarlığın getirilmesi amacını güden, sistemli bir çılgınlık örneğidir. Hatırlar mısınız?  Yakın zamanda TÜRKİYE`de“ZİNA” ile ilgili hükümet kanun çıkarmak istemişti de toplum ve meclisin diğer partilerinin baskısı sonucu geri çekmek zorunda kalmışlardı. Sadece hatırlatmak istedim.

Bu düşmanca dünya hareketinin arkasındaki adamlar nerededirler? Bütün bu çılgınlığın yaratıcıları kimdir? Rusya`ya bu gurubu kim nakletmiştir ve bugün onların diğer uluslara da hâkim olmasını saplamaya çalışıyordur?

Tüm bu sorunların cevabı anti – YAHUDİ POLİTİKAMIZIN VE YAHUDİLİĞE KARŞI TAVİZ VERMEYEN KAVGAMIZIN ARDINDAKİ SIRRI AÇIĞA ÇIKARIR…

Çünkü Bolşevik Enternasyonal gerçekte BİR YAHUDİ ENTERNASYONAL`den başka bir şey değildir.

Marksizm`i keşfedenler YAHUDİLER idi. Dünya Devrimini onlarca yıldır Marksizm`i kullanarak gerçekleştirmeye çalışanlar YAHUDİLERDİ.

Bugün dünyanın bütün ülkelerinde Marksizm`in başı olanlar YAHUDİLERDİR. Bu satanizm yalnızca bir ülkesi, ulusu ve ırkı olmayan bir göçebenin beyninde hayat bulabilirdi. Yalnızca böylesine satanist bir kötü niyete sahip birisi bu devrim hareketini başlatabilirdi.

Nitekim Bolşevizm, insanlığın ilkel içgüdüleri üzerine oynayan materyalizmden daha az acımasız değildir. Batı Avrupa medeniyetlerine karşı savaşında en aşağılık insanı tutkuyu, Uluslar arası YAHUDİLİK yararına kullanırlar.

Bu politik ve ekonomik fanatikliğin dayandığı teori TREVESLİ Rabbi`nin oğlu, YAHUDİ KARL MORDECHAI, namı değer “MARX” tarafından yaratılmıştır.

Aynı teorinin başka bir çeşidi Ferdinand LASALLE adlı bir başka YAHUDİ`nin beyninde yaratılmıştır. Losslauer bir başka Yahudi olan, adına önce Losslauer`e sonra Laselle ardından Lassalle`ye değiştiren, Chaim WOLFSON`un oğludur. Paris Komünü`nün İşgücü Bakanı, Leo FRAENKEL de Yahudi`ydi. Yahudi terörist Karl COHEN MARX`ın arkadaşıydı 7 Mayıs 1876`da Unter`den Linden`de, bu COHEN ki defa BISMARK`ı vurarak öldürme teşebbüsünde bulunmuştur.

Savaş öncesi günlerde Alman Sosyalist örgüt, “Vorwaerts`in” edidör kadrosu, çoğunluğu daha sonra Almanya`da Komünizmin lideri olan onbeş Yahudi`yi işe almıştır.

Aralarında Kurt Eisner, Rudolf HILFERDING ve Rosa LUXEMBURG vardır.

Birinci Dünya Savaşı boyunca Polanyalı Yahudiler Leo JOGGISCHER ve Rosa LUXEMBURG öncelikle Alman Ordusunun çöküşünü ve ardından Dünya Devrimi`ni getirmeyi amaçlayan güçlerin başındaydılar. Acaba bugün TÜRKİYE`de aynı oyunu oynamıyorlar mı? Bizi kim bilir neler bekliyor? Bizi komşularımızla savaşa götürmesinler veya güçsüz ordumuzun üzerine komşularımızı savaşa götüren bir sistemle karşı karşıyayız. Ey dünya ve Türkiye halkları farkında mısınız?

Daha sonra U.S.P.D`nin (Bağımsız Alman Sosyalist Partisi) başkanlığını yapan bir diğer Yahudi Hugo HAASE, 4 Ağustos 1914`de savaş borçlarını reddini talep etmiştir.

10 Kaım 1918`de Yahudi HAASE ve LANDSBERG`ide içeren “HALKIN ALTI TEMSİLCİSİ KONSEYİ” kuruldu. 16 Aralık 1918`de “Almanya`nın İşçi ve Asker Sovyetleri Genel Kongresi” ilk oturumu gerçekleştirdi.

Bu kongrede Yahudi Cohen – Reuss ve HILFERDING baş konuşmacılardı. Almanya`nın silahlı güçleri VIII. Ordu için Yahudi HODENBERG, IV. Ordu için Yahudi LEVINSOHN, Ordu A Kolu için Yahudi SIEGFRIED MARCK, B Kolu için Nathan MOSES, Kiev Ordusu için Jakob RIESENFELD ve Kassel Ordusu için Otto ROSENBERG tarafından temsil edildi.

Yahudi Rose LUXEMBURG`un başkan seçildiği ilk Komünist Parti kongresi 31 Aralık 1918`de yapıldı.

Rose LUXEMBURG`un da yetkili konuşmacılardan biri olarak bulunduğu Spartacus HAREKÂTI` nın Reich Konferansı 29 Aralık 1918`de yapıldı ve Karl RADER SOBERSEN adında bir Yahudi olan, Sovyetler Birliği resmi temsilcisi tarafından açıkladı.

6 Nisan`ı 7 Nisan`a bağlayan gece 1919`da Yahudi Eisner`in Münih`ten çıkarılmasından sonra orada Sovyet Cumhuriyeti ilan edildi.

Olayın lideri Yahudiler LANDAUER, TOLLER, LIPP,ERICH, MUESHAM ve WADLER tarafından yapıldı. 14 Nisan 1919`da Münih`te Yahudiler Levine – Nissen, Levien ve Toller`in başkanlığında ikinci bir Sovyet Hükümeti kuruldu.

Berlin`deki Alman Komünist Parti yayını Yahudiler MEYER, THALHEIMER, SCHOLEM ve FRIEDLAENDER tarafından kontrol ediliyordu. Alman Komünist Partisi lehine çalışan avukatlar Litten, Rosenfeld, Joachim, Apfel, Landsberg etc. YAHUDİYDİ. İyi bilinen Bolşevik Yahudi RAFFES şöyle yazmıştır:

Çarlığın Yahudilere karşı olan nefreti haklıdır çünkü altmışlardan buyana Yahudiler hükümetin devrimci partilerinden aktif birer üye olarak yer almışlardır.” Yani anlayacağınız hangi taşı kaldırsanız altından Yahudiler çıkıyor. Bu sizce tesadüf müdür?

1903`de İkinci Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi Kongresi`nde parti Bolşevik ve Menşevik yanlıları olmak üzere ikiye ayrıldı. Bu her iki partide de yetkili pozisyonlarda Yahudiler vardı. Bunlar şöyledir:

Menşevikler`de: Martor (ZEDERBAUM), Trotzki (BRONSTEIN), Dan (GURWITSCH), Martynov, Liber (GOLDMANN), Abramowitsch (REIN), Goreff (GOLDMANN) v.b…

Bolşevik`de: Önce Moğolistan Bolşevik Delegesi ardından ÇİN`de Bolşevik Devrimi hareketinin lideri olan BORODIN (GRUSENBERG), Frumkin, Hanecki (FUERSTENBERG), Sovyetler Birliği ve bütün dünyada ateist hareketin lideri JAROSLAWSKİ (GBERMANN), KAMENEW (ROSENFELD), LASCHWITSCH, eski Milletler Cemiyeti genel başkanı şimdi yabancı Sovyet Delegesi LITWINOFF (WALLACH), LJADOW (MADELSTAMM), RADEK (SOBELSOHN), 1919 – 1926 arası Komünist ENTERNASYONAL başkanı SINOWJEW, SOKOLNIKOW (BRILLIANT), LENİN`in iş arkadaşı ve yakın arkadaşı SWERDLOW…

1917 Ağustos`u başlarında Bolşevik Parti Altıncı Kongresi açıldı. Başkanlık komitesi üç Rus, altı YAHUDİ ve bir Gürcü`den oluşuyordu.

23 Kasım 1917`de Z.K. (MERKEZ KOMİTE)`nin tarihi oturumunu gerçekleşti. Silahlı ayaklanmaya burada karar verildi. Ayaklanmanın liderliğini devralmak amacıyla “POLTİK BÜRO” ve “DEVRİMCİ SAVAŞ MERKEZİ” kuruldu. Bolşevik devriminin vu politik ve askeri merkezleri iki Rus, altı Yahudi, bir Gürcü ve bir Polonyalıdan oluşuyordu.

Parlamento`ya Nisan 1919`da sunulan İngilizce “RUSBOLŞEVİZM DOKÜMANLARI KOLEKSİYONU`nda”, Majestelerinin emriyle, Belge No: 6`da şunları belirtir: Sir M. FINDLAY`den Mr. BALFOUR`a bir telegraf (18 Ekim 1918`de teslim alındı.):

“Petrograd`daki Hollanda Bakanı 6 Ekim raporu, bugün teslim alındı, özellikle İngiliz vatandaşlarını ve İngiliz çıkarlarını etkileyen Rusya`daki durum, Bakanın gözetimi altında…”

“Moskova`a Chıcherin (Çiçerin) ve Karahan ile tekrar görüşmelerimi tekrarladım. Bütün Sovyet Hükümeti bir suç kurumu seviyesine inmiştir. Bolşevikler oyunun bittiğinin farkındadırlar ve bir suç çılgınlığı işine girmişlerdir…”

“Tehlike şimdi o kadar büyüktür ki, Rusya`daki Bolşevizm`e bir son verilmezse bütün dünyanın tehdit altında olacağı gerçeğine İngilizler`in ve diğer hükümetlerin dikkatini çekmeyi bir görev bilirim…

Bolşevizm`in acil bir şekilde bastırılmasının dünyanın şu anda en büyük problemi olduğunu düşünüyorum. Bolşevizm yılanının başı en başından ezilmezse öyle ya da böyle, bir ulusa sahip olmayan ve tek amacı mevcut düzeni bozmak olan Yahudiler tarafından organize edilen ve hala sürmekte olan savaş bütün Avrupa`ya hatta bütün dünyaya yayılacaktır..”

“Bu tehlikeyi engellemenin tek yolu bütün güçlerin yer aldığı kolektif bir harekettir.”

13 Kasım 1934`de Varşova`da çıkarılan ve Doğu Avrupa Yahudi yayınlarından biri olan “THE MOMENT” gazetesinde, “Laser MOISSEJEWITSVH KAGANOWITSCH” (STALIN`in vekili ve sağ kolu) adlı bir makale (In no: 260B) yayınladı. Makalede şöyle diyordu:

“Laser MOISSEJEWITSCH bir gün Çarın ülkesini yönetecek olan muhteşem bir adamdır…”

Yakında 21 yaşında olacak kızı şu an STALIN`in karısıdır…”

Laser MOISSEJEWITSCH Yahudiler`e karşı çok iyidir. Görüyorsunuz ki böyle bir adamın anahtar pozisyonlardan birinde olması iyidir.”

Yahudiler`in bütün nüfusa oranı % 1.8 iken, Parti ve Hükümet`te U.S.S.R.`nin en yüksek

Konseylerin de en yetkili pozisyonlarda 20`den fazla Yahudi ve yalnızca 17 Rus görüyoruz.

İçişleri Halk Delegesi (Daha önce Tscheka ve O.G.P.U.) Yahudi JAGODA`dır. Komünist Enternasyonal`da (“Dünya Devrimi Genelkurmay Başkanı) en önemli rolü oynayan Yahudi PJATNITZKİ`dir.

Bütün ülkelerde Bolşevik DEVRİM HAREKETİ`nin liderliği Yahudi ellerindedir. Polonya veMacaristan gibi bazı ülkelerde bu hareketin tek kontrolcüsü onlardır.

Mart 1935`de Yahudi Komünist SCHMELZ`e karşı açılan davada Polonya Emniyet Müdürü LANDEBZRSKİ, tanık olarak, Polonya`da komünist hareketler için tutuklananların yüzde 98`inin Yahudi olduğunu bildirmiştir.

Çin`in Bolşevikleştirilmesi hareketinin gerçek lideri YAHUDİ BORODIN – GRUSENBERG`dir.

Bununla birlikte hesabı kapatabiliriz.

Bu komünizmin gerçek yüzüdür. Bu onun teorisi, pratiği ve propagandasıdır.

Gerçeklerin, çoğunlukla resmi kaynaklardan toplanmış, açık ve sabit bir raporunu sundum. Lakin bu rapor etkileri normal medeni insanı şok edecek derecede korkunç ve tiksindirici bir duruma işaret etmektedir.

Bu “Proletaryanın Kapitalizm Boyunduruğundan Özgürleştirilmesi” gerçeği, hayal edilebilecek en kötü ve en acımasız kapitalizm çeşididir.

Uluslar arası Yahudilik`te vücut bulan MAMMON İNANCI ve MATERYALİST DÜŞÜNCESİ altında planlanmış, işleme konulmuş ve uygulanmış ve tüm dünyaya yayılmıştır. Bu sosyal bir deney değildir.

Bütün uluslarda Hint Avrupa sınıflarının gaso ve yapması ve bir Yahudi cehennemiyle değiştirilmesi amacında muazzam bir sistemden başka bir şey değildir.

Kendilerini burada insanlığın özgürleştiricileri ve yeni bir öğretinin havarileri yerine koyan insanlar gerçekte, medeni dünya için anarşi ve kaosun habercisidirler.

Artık söz konusu olan politik bir bilinmezlik, bir soru değildir. Bu şey politik kurallar ya da disiplinlerle değerlendirilip, yargılanamaz. Bu politik bir maskenin altında yatan kötülüktür.

Dünya tarihi cetveline konulacak bir olay değil, aksine her bir ülkenin kendi hukuki sisteminde işlenmesi gereken bir konudur.

Gücü kazanmak ve elinde tutmak için kendi kullandığı aynı acımasız ve vahşi yöntemlerle karşılık verilmelidir. Burada hiçbir pazarlık olamaz çünkü Avrupa`yı tehdit eden tehlike ağırdır. Bir gecede dünyanın medeni uluslarına sızabilir ve evrensel bir facia yaratabilir.

Onunla barış yapan devletler çok yakın zamanda, Bolşevizm`i evcilleştirecek olanların kendileri olmadığını aksine Bolşevizm`in onları ayakları altında alacağını, tecrübeyle öğrenecekler. Komüntern`in uygulamalarını değiştirdiğini söylenemez.

Her zaman olduğu gibi, alenen Batının düşüşünü getirmeyi amaçlayan, propagandacı ve devrimci bir makine olarak kalacaktır.

Bolşevizm bütün ulusların, dinlerin ve medeniyetlerin düşmanıdır. Dünya Devrimi her zaman olduğu gibi şimdi de onun tek amacıdır. Stalin`in kendisi Ocak 1935`de, Savaş Komiserliği`nin bir organı olan “KIZIL YILDIZ” için muzaffer bir şekilde şöyle demiştir:

“Lenin`in bayrağı altında, proletar devrimle bütün dünyada zafer kazanılacaktır.” Komünist göçmen PIECK, bu yıl 28 Haziran`da gerçekleşen Yedinci Komüntern Dünya Kongresi`nde şöyle demiştir:

“Sosyalizm`in Sovyet Rusya`daki zaferi aynı zamanda Sosyalizm`in dünyadaki zaferinin de kaçınılmaz olduğunun kanıtıdır.” Kongreden bir gün önce “L`HUMANITE” (Fransız Komünist Organı) bunu coşkuyla kutlamıştır: “Çok yaşa Komüntern, çok yaşa Dünya Devrimi Genelkurmay Başkanı.”

Bolşevizmle yolculuk etmek ne politik alanda ne de hayatın genel disiplinleri alanında mümkün değildir.

Sovyetler Birliği`nin, Amerika Birleşik Devletleri tarafından tanınması komünist propagandanın, sayısız grevlerin ve tüm Amerika`da genel bir huzursuzluğun yükselmesine sebep olmuştur.

Fransa ve Sovyetler Birliği arasındaki askeri anlaşma, belediye seçimlerinde komünist oyların artmasına ve böylece diğer partiler kaybederken, komünistlerin 43 bölgede kazanmalarına ve daha önce tuttukları bölgelerin sayısını ikiye katlamalarına sebep olmuştur.

Çekeslovakya ve Sovyetler Birliği arasındaki askeri ittifak ordunun sabotaj edilmesine ve ardından yapılan seçimlerde komünist oyların beklenmedik bir derecede artmasına sebep olmuştur.

Her kim Bolşevizmle anlaşma yaparsa bundan esefle pişman olmak için pek çok sebebi vardır. Farklı uluslar için reçeteler yazmak ve onlara danışmanlık yapmak gibi bir düşünce kadar akıllarımızdan geçmeyen ve bize bu kadar uzak olan başka bir şey yoktur.

Biz onların iç işlerine dâhil olmayız. Sadece Avrupa`yı tehdit eden tehlikeyi görüyoruz ve bu tehlikenin büyüklüğünün farkına varılabilmesi için bir uyarı niteliğinde seslerimizi yükseltiyoruz.

Bize kalırsa bu tehlikenin tamamen üstesinden geldik. Üstelik belki Almanya`da yaptığı işler dışında, Führerimizin inanılmaz hizmetleri, Almanya`nın dünya Bolşevizmi`ne karşı bu aşağılık Asyalı – Yahudi selinin dalgalarının kendi acısı içinde birbirine girip dağılmasına sebep olan bir bariyer olduğunu dünyaya duyurmuştur.

Bize yalnızca Bolşevizm`in dünyanın en büyük düşmanı olduğunu değil aynı zamanda onunda yüz yüze gelip onu yenmeyi öğretmiştir. Bu öğretinin yanında bütün ulus için daha yeni, daha asil ve daha iyi bir fikir yaratmıştır. Savaşlarımızı bu iddia veya fikrin Işığı`nda savaştık ve sınırlarımıza onun ışığıyla zaferi getirdik.

Bu fikir Almanya`yı Bolşevizm tehdidinden kurtarmamızı ve onu bütün Alman ulusu için kesin olarak sürgün etmemizi sapladı. Bugün bu sinsi güçle nasıl başa çıkabileceğimizi biliyoruz.

Ulusumuz bu kızıl anarşinin zehrine karşı bağışıklık kazanmıştır. Komünist dünya propagandasının yanlış ve içi boş sözlerine inanmayı reddetmiştir.

Ciddiyet, çalışkanlık, sabır ve disiplinle kendini, yine kendi kaderinden ortaya çıkan problemlerin çözümüne adamıştır. Tarih bir gün FÜHRER`e, BOLŞEVİZM`i devirerek Almanya`yı bu fena ve ölümcül tehlikeden kurtarıp, böylelikle bütün batı medeniyetlerinin önünde uzanan bu cehennem boşluğundan kurtardığı için teşekkür edecektir.

Dilerim, onun tarihi misyonunun büyüklüğünün anlaşılması gelecek nesillere bırakılmaz ve çağdaşlarımız tarafından da takdir edilip, onun gerçek öğretilerine göre davranılmaya başlanır.

FUHRER`İN VE PARTİ`NİN GERÇEK VE SADIK ESKİ BEKÇİLERİ OLARAK, BU DÜNYA TARİHİNİN TECRÜBE ETTİĞİ EN KARARLI MÜCADELEMİZDE, ONUN SANCAKLARI ALTINDA OLMANIN NEŞESİNİ YAŞIYORUZ…

Evet beyler bayanlar ADOLF HITLER`İN PROPAGANDA BAKANI DR. JOSEPH GOEBBELS neler söylediğini hep beraber yukarıdaki yazıda herkesle paylaşıyorum. Fakat bu “madalyonun ikinci yüzünü” şimdiye duyan var mı?  Sanmam! Fakat neden bunları bütün dünyadan sakladılar veya üstünü örttüler… Ben burada tarafsız bir yazar olarak bu yazıları yazıyorum.

Yine söylüyorum “KATİL SUÇLU FAKAT ONU AZMETTİREN DAHA SUÇLU DEĞİL Mİ?”

“SİZİ GİDİ SİZİ SİYONİZM YAHUDİLERİ KARDA YÜRÜ İZİNİ BELLİ ETME! BAK OLMADI İŞTE DEĞİL Mİ?”

Artık bu işleri gerçek ilim sahiplerine ve tarihçilerine bırakıyorum. Fakat insanlık tarihi gerçeklerle ne zaman yüzleşecekler… Yoksa yalan herkesin işine mi geliyor? BUGÜN TÜRKİYE ve DÜNYADA yaşananlara bu yukarda okuduklarınızdan ve geçmişten ders çıkardıktan sonra tekrardan baktığınızda neler düşünüyorsunuz? Bunu sizin kendi vicdanlarınızla baş başa bırakıyorum.

Alman Vatandaşları atalarınızın yapmış olduğu kötülüklerine ve güzelliklerine de sahiplenmek ve bilmek zorundanız. Kendinizden kaçmak nereye kadar değil mi? Bütün insanlık için geçerlidir.

Sevgi ve saygılarımızla… BİZLER BAĞCIYI DÖĞMEK DEĞİL, ÜZÜM YEMEKTE DEĞİL… İnsan olma sevdasının mücadelesi veriyoruz…

MÜCADELE HER YERDE… ATA MİRASI ULUS… MURAT AKBAŞ

Kaynakça: GERÇEK YÜZÜYLE KOMÜNİZM VE TEORİ VE PRATİKTE BOLŞEVİZM, HİTLER`İN PROPAGANDA BAKANI DOKTOR GOEBBELS – ÇEVİRİ – ZEHRA KÖROĞLU – BİLGE KARINCA