Haham Reichhorn 1869 senesinde Prag`da Hahambaşı Simeon - Ben – Yhuda`nın mezarı başında bir Nutuk söylemişti. Bu nutukun metnini veriyoruz. Okuyucularımızın bugün TÜRKİYE`de, diğer Müslüman devletlerinde ve dünyanın diğer ülkelerinde ne zalim oyunlarla “SİYONİST BİR AVUÇ GÖZÜ DOYMAZLARIN” neler yaptığını kendi ağızlarından 1869 yılından bir belgeyi biraz derin düşünmesini yorumsuz olarak yaşadıklarımızı karşılaştırmalarını rica ediyorum… SAHİP OLMAK HİÇBİR ŞEY, KONTROL ETMEK HER ŞEY…

“Biz, İsrail hükeması, Allah`ın bize vaat ettiği dünya hâkimiyetine doğru kaybettiğimiz terakkiyi ve Hırıstiyanlara karşı kazandığımız zaferleri gözden geçirmek üzere, her yüz senede bir, Şura halinde toplanmayı itiyat edinmişizdir.”

“Bu sene, bizim muhterem Simeon – Ben – Yhuda`nın mezarı başında toplanan bizler geçen asrın bizi hedefimize yaklaştırdığını ve ona ulaşmamızın çok yakın olduğunu iftihar ile temin edebiliriz.”

“Altun her zaman mukavemet edilmez bir kudrettir. Hep de öyle kalacaktır. Mütehassıs ellerin kullandığı altun, ona sahip olanlar için en faydalı bir manivela olacak ve ondan mahrum kalanları imrendirecektir. Altunla en müstakim vicdanlar satın alınır. Kıymetlerin bedelleri, bütün mahsüllerin rayiçleri onunla tespit olunur. Akdedecekleri istikrazlar temin edilmek suretiyle devletlere onunla tahakküm edilir.”

Başlıca banklar, bütün dünyanın borsaları, bütün hükümetlerin kredileri bugün elimizde bulunuyor.

Büyük kuvvetlerden biri de basındır. Basın, istenilen herhangi bir fikri tekrar ede ede nihayet doğru imiş gibi kabul ettirir.

“Tiyatrolar da buna benzer hizmetler görür. Her tarafta matbuat ve tiyatrolar bizim direktiflerimize boyun eğerler.”

“Demokrat rejimi durmadan övmek suretiyle Hıristiyanları siyasi partilere ayırarak, milli birliklerini yok edecek, aralarına nifak sokacağız. Onlar nihayet aciz kalacaklar ve daima müttehit ve davamıza sadık olan bankamızın kanununa boyun eğeceklerdir.”

“Hıristiyanların gurur ve hamakatlarını istismar ederek harplere sürükleyeceğiz, onlar birbirlerini boğazlayarak bizimkilere yer açacaklardır.”

“Toprağa sahip olmak daima nüfuz ve kudret doğurmuştur. İçtimai adalet ve müsavat namına büyük çiftlikleri parçalayacağız. Bu parçaladığımız toprakları candan dileyecek olan köylüler, az sonra işletme hesabına borçlanacaklar ve sermayelerimizin esiri olacaklardır. Büyük malikaneler sahibi olmak sırası bize gelecek ve toprağa sahip olmak bize, iktidar mevkiini temin edecektir.”

Piyasada altunun yerine kâğıt parayı geçirmeye çalışalım. Altunu kasalarımıza çektikten sonra kâğıda kıymet verecek de biz olacağımıza göre bütün hayata hâkim olacağız demektir.”

“İçimizde kendini vecd içinde göstererek halkı inandırmağa muktedir insanlar vardır. Bunları insan nev`inin saadetini gerçekleştirecek değişiklikleri anlatmak vazifesiyle kavimlerin arasına saldıracağız. Altunla ve müdahale yoluyla er geç Hıristiyan sermayedarları yıkacak olan proletoryayı kazanacağız. İşçilere rüyalarında bile göremeyecekleri ücretler vaad edeceğiz. Fakat bir taraftan da zaruri hacetlerin fiyatlarını yükseltmek suretiyle daha büyük faydalar temin edeceğiz.”

Bu suretle Hıristiyanları bizzat kendilerine yaptıracağımız ihtilalları hazırlayacağız ve bu ihtilalların semerelerini biz devşireceğiz.”

“İstihazalarımızla, hücumlarımızla papazları evvela gülünç sonra da iğrenç bir hale getireceğiz; dinlerini de o kadar gülünç ve o kadar iğrenç bir kılığa sokacağız. Çünkü bizim dinimize, ibadetimize sıkı bağlılığımız onlara üstünlüğümüzü, ruhlarımızın üstünlüğünü isbat edecektir.”

“Bütün ehemmiyetli sahalara adamlarımızı yerleştirmiş bulunuyoruz. Musevi olmayanlara avukat ve doktor tedarikine çalışalım. Avukatlar bütün ilgilere vakıftırlar. Doktorlar, bir eve girdiler mi, artık onlar o evin sırdaşları ve vicdanların güdücüleri olurlar.

Fakat bilhassa tedrisatı(eğitimi) istismar edelim; böylelikle bize faydalı olan fikirleri neşretmiş ve dimağları istediğimiz kalıba dökmüş oluruz.”

“Eğer bizimkilerden herhangi biri adaletin pençesine düşmek bedbahlığına uğrarsa yardımına koşalım. Ve onu hakimlerin – bizzat kendimiz hakim olmamıza intizaren- ellerinden kurtarabilecek kadar şahit bulalım.”

“Hıristiyanların mağrur ve muhteris hükümdarları süse boğulmuşlardır. Birçok da orduları vardır. Biz onların çılgınlıklarının dilediği her şeyi tedarik edebilmelerine elverecek parayı temin edeceğiz ve böylelikle yularlarını elimize alacağız.”

“Erkeklerimizin Hıristiyan kızlarıyla evlenmelerine mani olmaktan sakınalım: Çünkü biz o kızlar vasıtasıyla en kapalı mahfillere hulul edeceğiz.”

“Kızlarımızın Musevi olmayanlarla evlenmeleri de bize daha az faydalı olmayacaktır. Çünkü, Yahudi bir ananın çocukları bizimdir. Hıristiyan kadınlarının, dinlerinin usul ve ameline bağlılıklarını gevşetmek için serbest izdivaç fikrini yayalım.”

“Muhakkar ve mazlum İsrailoğulları, asırlardan beri iktidara doğru bir yol açmağa çalıştılar. Artık hedefe ermek üzeridirler. Şimdi onlar mel`un Hıristiyanların iktisadi hayatlarını kontrolleri altına almış, siyaset ve örf üzerinde büyük tesirler gösterecek hale gelmişlerdir.”

“Önceden muayyen ve matlup bir anda Hıristiyanların bütün sınıflarını yakıp bize esir edecek ihtilali koparacağız. Çünkü, Allah`ın kavmine vaadi böylelikle yerine getirmiş olacaktır.”

Not: Görüldüğü gibi bu yazıda HIRİSTİYANLAR üzerinden anlatılanlar bugün TÜRKİYE`de olanlarla bizim MÜSLÜMANLARINDA yaşamış olduğu coğrafyada, hatta dünyanın nasıl bir kuşatma altında olduğu durumu okuyucularıma yorumsuz olarak sunuyorum. Ülkemizin, insanlığın, dinlerin ve bütün canlıların nasıl bir kin, öfke, soykırımla karşı karşıya olduğunu gösteren bu kendi ağızlarından söyledikleri ta 1869 yılında HAHAM REİCHHORN`un NUTUĞU (AMAÇLARI) olarak bugünlerde karşımıza çıkıyor. 

Protokolları merhum General SAMİ SABİT KARAMAN 1943`de dilimize çevirmiş, “Yahudi Tarihi ve Siyon Önderlerinin Protokolleri” adıyla yayınlamıştı. Bundan başka sayın Generalin dilimize çevirdiği değerli eserler vardır.

Bu nutuk Gringoire gazetesinin 16.10.1942 tarihli nüshasında yayınlanmış, sayın General tarafından dilimize çevrilerek protokollerin sonuna konmuştur.

Biz genç nesil olarak bu bize bırakılan bilinçlenme ve kendimizi savunma güdümüzle bizden sonra geleceklerin kaybolmaması için geçmişten ders alarak bu soykırıma dayalı düzeni bozmak adına sizleri uyanmaya ve mücadeleye katkı sunmaya davet ediyorum. Bütün kalaler zapt edilse de son söz Allah`ın izniyle “HAKKI HAKKA VERENLERİN” olacaktır…

Biz de bu mücadelede varız…  Çoğunluk olduğumuzu bildiğiz halde tekliğimizle yaşasak da… Emanete ihanet etmeden mücadeleye devam…

Kaynakça: HAİNLİĞİN SINIRI YOKTUR – MURAT AKBAŞ – TOGAN YAYINCILIK