Gazeteci yazar Çetiner, ilk Kıblemiz olan Mescid- i Aksanın savunması sadece İsrail’e, karşı derme çatma silahlarla mücadele etmek HAMAS’a kalan bir şey olmadığını belirtti. Bu durum tüm İslam ülkelerinin sorunu olduğunu vurgulayan Çetiner, yapılan zulme sessiz kalmak veya uzaktan izlemek İslam ahlakına aykırı olduğunu ve İslam ülkelerinin ayıbı olarak tarihe geçeceğini dile getirdi.

İstanbul Times Haber Merkezi: Gökhan Karakurt

 İslam Ülkeleri’nin Dünya nüfusu üzerinde ki etkisi nedir?

  Müslüman ülke ya da İslam ülkesi tabiri, nüfusun büyük bölümü Müslüman olan ya da resmi dini İslamiyet olan ülkeleri ifade etmektedir. Müslümanlar günümüzde dünya nüfusunun %23’ünü oluşturuyor. Bu da gösteriyorki dünya nüfusunun yaklaşık 1,5 milyar civarında Müslüman olduğu anlamına geliyor. Nüfusunun büyük bölümü Müslüman olan yâ da resmi dini İslamiyet olan ülkelerin sayısı 63’tür.

 İslam ülkelerinin ortak hareket etmeleri nasıl mümkün olacak?

İslam dini bize “Bir yerde bir zulüm gördüğünüz zaman önce onu elinizle düzeltin. Buna gücünüz yetmez ise diliniz ile müdahale edin. Buna de gücünüz yetmez ise bu seferde imanın en zayıf halkası olan kalbinizle buğz edin” der.  Biz neler yapıyoruz şu ürünü bu ürünü almayalım. Bunu derken bebeklerin öleceği bomba ve kurşuna bedel temin eden markalara karşı elbette bir ambargo uygulansın. Ama bizler daha çok büyük işler yapabilmeliyiz.

  İslam ülkeleri şu an paramparça olmuş durumdalar.63 Ülkeden oluşan ve 1,5 milyar nüfusu olan bir topluluk 6 milyon Yahudi’nin elinde oyuncak olmuş durumda. Dünyanın hiçbir savaşında defin işlemi yapılacak bir bebeğin, cenaze törenine FÜZE yağdırılamaz. Hastane, okul ve dini mekânların bombalanması da tam İsrail’in yapacağı bir çalışmadır.

İsrail’e dur demek için mutlaka tüm İslam Ülkelerinin profesyonel askerlik yapacak bir büyük ordu kurmalı ve ortak hareketle bir birini desteklemelidir. Türkiye’nin başkomutanlık yapacağı ‘İSLAM ORDUSU’ mutlaka kurulmalı yoksa bütün İslam coğrafyası bu şekilde tek tek yok edilecektir.

 

İslam Ülkeleri’nin birleşmesi durumunda İsrail’le başa çıkmaları mümkün mü?

Yukarıda isimleri yazılan ülkelerin her birisi kurulan İslam ülkeleri ordusuna bir uçak ve 1 milyon dolar para ve ihtiyaç anında herkes ordusunun % 1 ini bu oluşuma tahsis etse İsrail bugünkü zulmü yapabilir mi?  İsrail değil hiçbir devlet bu oluşuma karşı herhangi bir İslam devletine saldırmayı aklından geçiremez.

Peki, Şartları nasıl olacak bu ordunun?

 Bunu yapabilmek için öncelikle günlük basit siyasi çekişmeleri bir kenara bırakmak gerekir.  Zillete boyun eğmek istemeyen İslam ülkeleri mutlaka zor anlarında yanlarında olacak İslam ordusunu kurmak için harekete geçmeleri gerekir. Bunu yapabilmek için sağlam ve onurlu bir duruş olmalı. Bana göre yürütme Kurulu içinde Türkiye, Endonezya, Hindistan, Malezya, Pakistan İran ve başka üç beş tane daha ülke yer alır diğer tüm İslam ülkeleri de doğal yönetim kurulu üyesi olmalı bireysel değil toplu hareket etmek gerekir.

Kurulacak İslam Ordusu’nun hedefleri neler olacak?

 Öncelikle İslam Ülkeleri Kuran’ın ruhuna göre yaşayacak ve ALLAH’IN ipine sımsıkı sarılırlarsa sorun diye bir şey kalmaz. Mezhep, Irk vs.gibi konuların konuşulması gerekir. Tek din, tek ALLAH’A inandığımız halde her birimiz ayrı bir partiye, cemaate dâhil olarak ana resimden uzaklaşmamak gerekiyor.

Osmanlı Devleti’nin Cihad anlayışıyla bir bağlantı kuruyormusunuz kurulmasına inandığınız İslam Ordusuyla ilgili?

 Evet, başımıza ne geldiyse Cihad anlayışını terk edip her ülkenin bireysel hareket etmesinden kaynaklandı. Eğer hem Müslüman olduğumuzu söyleyip hem de İslam ülkelerinde Osmanlının yıkılmasından sonra kan ve gözyaşı eksik olmuyorsa burada ciddi bir nebevi eksiklik söz konusudur.  İslam ülkelerinde her gün 30/40 kişinin ölmesinin artık haber değeri yok gibi bir şey. Biz artık İsrail’in canı istediği zaman Filistin’in üstüne bomba yağdırmaması için İslam ordusuna kesin bir dille ihtiyaç olduğunu belirtmek istiyorum.



 İslam ordusun kurulması durumunda batılı ülkelerin, Birleşmiş milletlerin tepkisi ve yaptırımı caydırıcı olmayacak mı?

Birleşmiş Milletler, NATO, UNESCO ve benzeri tüm kuruluşlar kayıtsız şartsız ABD ve İsrail’in menfaatine hizmet ediyor. Benim düşündüğüm İslam Birliği referansını ayet ve hadis’ten alan bir oluşum. BM ne der, ABD ne der İsrail ne der diye düşünen bir birlik olmasın daha iyidir. Bu oluşum tamamen Asr-ı saadeti örnek alarak hiç kimsenin önünde eğilmeyecek kimseye zulmetmeyecek bir çalışma olacak. Bu oluşum BM ye veya başka bir kuruluşa karşı da kurulacak bir oluşum değildir. Ne ezen ve de temsil ettiği ülkeleri ezdiren bir yapı olmayacak. Tamamen hak ve adalet merkezli çalışan bir olum olacak.

 Türkiye’nin şu an İsrail’in Filistin’i bombalamasını nasıl değerlendiriyorsunuz sadece kınama ve ilişkileri yüzeysel askıya alınması sizce yeterli midir?

Türkiye diğer İslam ülkelerine göre en cesur çıkışları yapan bir ülke ama bunlar da yeterli değil.  Türkiye ekonomik olarak güçlü olsaydı ve Yahudi lobisine karşı dayanabilseydi daha sert yaptırımlarda yapardı ama imkânları olmadığı için bu kadarı ile yetinmeye çalışıyor. Askeri ve siyasi anlaşmaları iptal ederek İsrail’i yalnızlığa doğru itmesi gerekir. Daha sert yaptırımlar uygulayabilir diye düşünüyorum

  Orta Doğunun inşa edilmesinde Türkiye’nin gelecek Vizyonu hakkında ne düşünüyorsunuz?

 Orta Doğu Coğrafyasında eğer gerçekten huzur ve barış isteniyorsa yıllarca bölgeyi idare eden Osmanlının bir bakiyesi olan Türkiye Cumhuriyeti’nin bu oluşum içinde mutlaka yerini almalıdır. Buralarda yaşayan halklar ile bir şekilde akrabalık bağları ve din bağlarımız var. Adil ve düzenli bir oluşum ile bu bölge biraz rahat edebilir. Aksi halde mezhep savaşları başta olmak üzere bu alanda kan ve gözyaşı eksik olmaz. Ortadoğunun düzelmesi için şimdilik sevimli bir diktatörlük gerekli diye düşünüyorum.

 İslam ülkelerinin İslam ahlakına uygun çalışıp bu prensipleri yansıtacak kadar çalışkan ve dürüst olduklarına inanıyor musunuz?

 Hayır, zaten İslami kural ve kaidelere göre çalışmış olsalardı bugün yaşanan kan ve gözyaşı olamamış olurdu. Şu an hiçbir İslam ülkesinin Kur’an ve sünnet ışığında yaşamadığına inanıyorum. Zaten ahlak ve maneviyat çöküntüsü İslam âleminin en büyük sorunu olduğunu düşünüyorum.

 Türkiye’nin böyle bir durumda Batı ülkeleriyle olan çıkarları yerine Ortadoğu’nun mazlum halkıyla bir olacağına inanıyor musunuz?

 İnanmak istiyorum. Biz halk olarak daima mazlumdan yana olmuş bir milletiniz Şimdi de ezilen ve hakları elinden alınan mazlum milletlerin yanında olmamı gerekir diye düşünüyorum. Yahudilerin Hz.Musaya dedikleri sen iyisin ama bizim ekmeğimizi Firavun veriyor mantığı bana göre doğru değil. Zaten Avrupa Birliği Müslüman Türkiye’ye hep şaşı baktı. Kaldı ki şu an eski güçleri de yok. Türkiye Ortadoğu da iyi bir ağabey olabilir.

 Son olarak genel baktığımızda günümüz ve şartlarını ele aldığımızda geleceği düşünürsek İslam birliğinin kurulup ve zulme dur demesi biraz hayal ürünü değimlidir?

 Hayır değildir. Bu bir inanç meselesidir. Peygamber Efendimize risalet gelince Arap toplumu kız çocuklarını diri diri gömerdi. Birçok haksızlık almış başını gidiyordu. Nebevi metot ile bakarsanız en zor işler bile kolay olur. Bu işin olabilmesi için önce kafaların değişmesi gerekir. Bugünkü çarpık düzene göre düşünürseniz elbette zor ama benim hayalimdeki İslam birliği. Hak hukuk ve adalet üzerine kurulması gereken bir nizamdır. Zengine ayrı fakire ayrı bir karar veren TAGUTİ bir sistem ile yetişen birisi elbette bunu yapamaz.   Hakiki bir kardeşlik ve birlik ne zamandan beri hayal ürünü oldu. Bunun örnekleri İslam tarihinde var. Peygamberi örnek almamız gerektiğine göre bugünkü şartlar o zamankinden daha kötü değil.

 İslam birliği ve kardeşliği olmak zorunda.  Bu oluşum sadece Müslümanların değil diğer dinlere mensup kişilerin de haklarını savunacaktır.

Editör: TE Bilisim