Sayın Doğan 30 Mart 2014 yerel yönetim seçimlerinin 1.yıl dönümündeyiz diğer bir ifade ile siz bir  yıllık meclis üyesisiniz.Neler diyeceksiniz ?  
 
Evet Yerel yönetim seçimlerinin birinci yılında sizinle bir araya gelerek gündemi değerlendiriyoruz. Bildiğiniz gibi biz Başakşehir’de muhalefet partisine mensup meclis üyesiyiz. Genelde iktidar olan parti istediği bütün maddeleri oy çokluğu ile meclisten geçiriyor. Bizim grup olarak ilkemiz halkın yararına olan maddelere evet zararına olanlara da hayır oyu veriyoruz.Belediye olarak bir yıl içinde dikkat çeken agresif herhangi bir icraatimizin olduğunu söylemek zor.  Bu imkanlara göre Başakşehir Belediyesi daha güzel işler yapabilir diye düşünüyorum.


Ülke olarak son aylarda Ekonomik gidişat ile alakalı Cumhurbaşkanı başta olmak üzere ülkeyi yönetenlerin tedirgin olduğu gözleniyor.Bu durum için neler diyeceksiniz ? 

Toplumda CHP iktidara gelirse kriz olur şeklinde bir algının yerleştirildiği ve bu algının değiştirilmesi için veya yanlış olduğunun halkımıza anlatılabilmesi için partimiz tüm bölgelerde STK ’ları, iş adamlarını, ekonomi  ile alakalı toplantılar yapmalı halka bu algının yanlış olduğunu anlatmalıdır.
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri büyüme performansı %5, Ak parti dönemlerinde de  %5 değişen bir şey yok.Sadece kelime oyunları var.
Kriz dönemlerinde dahi gelişmiş ülkeler büyüme hedeflerinden kolay kolay şaşmamıştır. Örneğin 2008-2012 döneminde Türkiye’nin büyüme hızı 3,2 iken gelişmekte olan ülkelerde bu oran %5,5 gibidir.


AKP Hükümeti halka hep bardağın dolu tarafını gösteriyor

Cemal Doğan,AKP, halka hep bardağın dolu kısmını göstermektedir. Boş kısmını göstermemektedir. Ekonominin iyi olması demek 100.000 TL mal edilen bir dairenin 300.000 TL’ye satılması demek değildir. Her yerde inşaat sektörünün olması ve herkesin kredi borçlanması ekonominin iyi olduğunu göstermez. Sanayinin durumu ? Kaç  adet endüstriyel fabrika açılmıştır? Kaç fabrika kapanmıştır ? Kar eden Cumhuriyetin fabrikaları niye kapatılmış veya özelleştirilmiştir ? Tarım ve hayvancılığın ekonomik değerlerinin durumunun da  iyi olduğunu savunmak saçmalıktır. Şu anki Hükümet mevcut dış borçları kapatmak için yeni borçlanmalara gidecek başka alternatifleri yok maalesef.
 

Zenginleşme adil olursa itirazım yok ama ülkemizde zenginleşme adil değil

AKP hükümeti öncesi ülkemizde dolar milyarderleri 5-6 yı geçmezken şimdi bu sayı 50-60 lara dayanmaktadır.
AKP hükümetinin sıcak paradan geçinen ve üretimi dışlayan bir ekonomi politikasıyla ilerlemesi artık imkansızdır.
Son zamanlarda AKP hükümeti doların yükselişi konusunda çaresiz kalmıştır.Bu çaresizlik maalesef tüm kesimi etkilemiştir.Dolardaki her 10 kuruşluk artış reel sektör ve Türkiye’ye 20 milyara yakın ilave bir yük getirmiştir.Bu yük ister istemez enflasyon değerlerini de yükseltmiştir.Bu yükselişin mağdurları ilk başta asgari ücretle geçinenler ve emekliler olmuştur.Enflasyonun %8.5-%9 aralığında olduğu bir durumda,ister istemez çalışanlarına  maximum %3 gibi bir zammın verildiği sistemde memur,emekli ve özel sektör çalışanlarının daha fazla zarar gördüğü görülmektedir.


AKP Hükümeti İşsizlik konusunda da müthiş algı yapıyor

AKP işsizlik konusunda da halka hep bardağın dolu kısmını göstermektedir.AKP hükümeti iktidara gelmeden önce işsizlik oranı %6-%7 aralığında iken şimdi bu durum 12 yıl sonra %10-%11 arasındadır.Bu süre boyunca işsizlik düşmemiş,tam tersine yükselmiştir.Bir ülkede ekonomik veriyi gösteren en önemli etkenlerden biri istihdam ve işsizlik durumudur.
AKP  hükümeti Avrupa ülkeleri ile kendilerini kıyaslıyorlar.Avrupa^da bugün işsizlik oranı %2,5 civarındadır.Ekonomik büyüme dalgalı değildir.
Avrupa’da bir insanın yıllık geliri ile ülkemizde bir insanın yıllık geliri arasındaki fark daha büyüktür. İhracatın fazla olması gerekirken ithalat değerleri artmıştır çünkü ülke olarak üretim modelinden uzaklaşmaktayız.13 yıllık iktidarları sonucu AKP hükümeti yanlış ekonomi kararları ülkeyi dış borçlar sıralaması arttırmıştır. Dış ticari açığı ve cari açık büyümüştür ortalama şuan ki dış borç 375 milyar dolardır bu bir rekordur ve  bu borcun büyük bir bölümü ortalama %60’ı inşaat sektörünü oluşturuyor. Devletin bütçe açığı her geçen gün artmaktadır.Bir yıla göre yaklaşık %80 artmıştır.

Sıcak para ile ülke uzun süre yönetilemez

Yeni sıcak para arayışlarına giren AKP hükümeti tekrar ABD’nin kapısını çalmış yeni bir borçlanma ve özelleştirme modeli ile ABD’nin ayaklarına gitmiştir. Bu özelleştirmelerinin içindeki en önemlisi HES projeleridir. Bu sefer ABD bu talebe olumsuz cevap vermiştir.
Kısaca üretimin olmadığı yerde ekonomik kriz kaçınılmazdır. AKP hükümeti bu krizi her zaman halkımızdan saklamış ve yaklaşan seçimlere doğru bu açığı kapatmak için yine ya dün tüccarlığı ya da Milliyetçi sözler ile durumu toparlamaya çalışacak ama bu sefer halkımıza geren cevabı sandıkta verecektir

CHP Genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu başbakan olduğu zaman 11 milyon emekliye yılda 2 maaş ikramiye vereceklerini söyledi siz buna nasıl bakıyorsunuz ?
 
Genel başkanımız sayın Kemal  Kılıçdaroğlu’nun bu düşüncesini çok yerinde ve olumlu görüyorum.  30 veya 35 yıl ülkeye hizmet eden emeklilerimizi 1.000 veya 1.200 TL ye mahkum etmek adil bir durum değil. Buna kaynak olarak da ülkenin gücü ve imkanı var.Ekonomistler 2 ikramiyenin yılda  25 milyon  civarında bir kaynağa gereksinim duyulduğunu ifade ederek bununda bütçe içinde ayarlanabileceğini işin uzmanları zaten söylüyor. Bu kesinlikle popülizm değildir.  Zaten emeklilerimize verilmesi gereken bir haktır. Genel başkanımız ilk başbakan olduğu zaman hemen 2 ikramiye ile emeklilere destek olacağını ifade ederek çok önemli ve güzel bir konuya parmak
basmıştır. Biz halkın parasını yine halka vereceğiz. Başka partiler gibi halktan alıp zengine vermeyeceğiz.
 

Türkiye’de fabrika ve üretim bitiyor diyenlerin sayısı çok siz bu konuda neler söylemek istersiniz ?
 
Ben de bu görüşe katılıyorum. Son 12 yılda doğru dürüst fabrika veya üretim mekanları kurulmadığı halde var olanlarda kapandı. Üretim olmadan hakça bir bölüşüm olamaz. Üretmeden tüketen bir toplum haline geldik. Bu durumun değişmesi gerekir. Her ilçemizde bir fabrika mutlaka olmalıdır diye düşünüyorum.

29 Mart 2015 de Genel seçim için Milletvekili aday adayları ön seçime girecek neler söylemek istersiniz ?

 Demokrasinin en güzel örneğini genel başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun İzmir’de önseçime girmesidir. Bundan güzel bir örnek var mı ? Aslında kendisinin bu önseçime girme kararı ile  kurmaylarına da önseçimle aday olun mesajı vermiştir. Ama maalesef kimse ön seçim için aday olmadı. Ön seçim demek örgütün sesi demektir.Emeğin sesi demektir. Demokrasinin sesi demektir,işçiye,emekliye,köylüye ve partili tüm insanlarımızın düşüncelerine saygı demektir. Örgüte yıllarca emek veren arkadaşlarımızın meclise gitmesi için olmazsa olmazımızdır. Önseçim bugün emek harcayan arkadaşlarımızın meclise gidecek ki arkasından gelen arkadaşlarımız da daha çok çalışsın,mücadele etsin. CHP mensupları her zaman paraşütle gelen adaylara sağlıklı bakmamışlardır. Bugün  ön seçimle işçi bir kardeşimiz ,eğitimci bir kardeşimiz,doktor  bir kardeşimiz kısacası herkes aday olabilir ve hak eden de meclise gider.

Kısacası iktidar olmak istiyorsak örgütlü bir gücümüz olacak ve bu örgütün gücü de insanların düşüncesine,emeğine görüşüne saygı duyacaksın. Bu saygının adına da ÖN SEÇİMDİR.
 

 
Kaynak: İstanbul Times Haber Ajansı (İTHA)
 
 
Editör: TE Bilisim