Tamam iğne bir türlü çarşafa batmak istemedi, ama sonunda direnen Genel Başkan Deniz Baykal çarşaflı kadına CHP rozetini taktı. Güzel Laçin, Eyüp'te kocasıyla birlikte CHP'ye üye olan Erzurumlu bir kadın. Onun medyaya yansıyan tek özelliği kara çarşaflı olması. Bir de Karabayır ailesi var, pazar günü İstanbul'un yeni ilçelerinden Sultangazi'de törenle CHP'ye katılan 'kara çarşaflı' bir aile. CHP yanlısı köşe yazarları "AKP ile farkı kalmadı," dediler. Savunanlar, "Müteddeyyin kesim sosyal demokrat değerlere uzak değildir," ve "Toplumun her kesiminden insan CHP'ye girerse kime ne zararı olur?" dediler. "Bir de bu ne perhiz bu ne lahana turşusu" ile "Biz bu tiyatroyu çok seyrettik" minvalinde yazanlar vardı. Öyle ya CHP, partiye kabul ettiği bu çarşaflı kadınların ne parti sıralarında yükselip Meclis'e girmesine onay veriyordu, ne de eğitim için üniversiteye gitmesine. Bunu da Baykal 'siyaset faktörü' ile açıklıyor, "Onlar bu çarşafı siyaset yapmak için giymiyor," diyordu. Türkiye'nin önde gelen kalemlerinin bu sayfada derlediğimiz yazılarını yazmasına bu iki 'çarşaflı' isim neden oldu. Çünkü 'karaçarşaf' ve 'CHP' yan yana gelemez iki tabir iken, CHP'nin türban karşıtı genel başkanı bu üyelere kendi elleriyle parti rozeti bile takmıştı. Sorular, tartışmalar, iddialar birbirini izledi. Medya, bu gelişmeye genellikle şüpheyle yaklaştı, inandırıcı bulmadı. Cepheden karşı çıkan, olumlayan ve eleştirilerini dile getiren yazarlar bu hafta ne dediler...
 
SAVUNANLAR
 
 
ERTUĞRUL ÖZKÖK, HÜRRİYET, 21 Kasım 2008
"Mesela, Baykal'a şu soruyu kimse sormadı: 'Siz çarşaflı kadınları partiye alıyorsunuz. Dini sembollerle ilgili siyasetiniz de değişecek mi?' Bildiğim, takip ettiğim kadarıyla, CHP'nin bu politikalarında bir değişiklik yok. Kurultayda da olacağını sanmıyorum. Buna rağmen türbanlı, çarşaflı kadınlar partiye geliyor, oy vereceğini söylüyorsa, bunun kime zararı var? Gay'ler CHP'ye oy verdiği takdirde, gay evliliğine izin vereceğim diyor mu? Hayır... Federasyon isteyen Kürtler geldiği takdirde, federasyon tezini kabul ediyor mu? Hayır... Öyleyse toplumun her kesiminden insan CHP'ye gelirse kime zararı olur?"

FİKRET BİLA, MİLLİYET, 21 Kasım 2008
"Mütedeyyin kesim, sosyal demokrat değerlere uzak değildir. Altta kalanın canı çıksın ilkesiyle çalışan vahşi kapitalizme, gelir dağılımı adaletsizliğine, eğitimde, sağlıkta fırsat eşitsizliğine, yolsuzluğa, hırsızlığa, rüşvete, yetim hakkı yenmesine, adaletsizliğe, hukuksuzluğa, kayırmacılığa, din ticaretine karşıdırlar. Ayrıca ulusal çıkarlara ve değerlere de bağlıdırlar. Bu değerler, sosyal demokrat değerler ve ideallerle çelişmez. Sadece dinine bağlı oldukları için dinci partilerin arka bahçesi gibi görülmeleri yanlıştır. Dini değerleri istismar ederek bu insanları kandırmak bir yere kadar mümkündür."

AHMET HAKAN, HÜRRİYET, 19 Kasım 2008
"Görmüyor musun? AKP yandaşları, senin çarşaflıyı / türbanlıyı adam yerine koyman karşısında bile nasıl da hırslandılar, nasıl da çileden çıktılar... 'Ne güzel... Baykal çarşaflı / türbanlı kadınlara sahip çıkıyor... Memlekette kardeşlik hukuku gelişiyor... Şahane vallahi' falan diyeceklerine... 'Eyvah' çekiyorlar... Sana laf çakıyorlar... Memnun değiller yani senin bu hamlenden... Demek ki bu muhteremlerin asıl derdi, memlekette kardeşlik hukukunun gelişmesi falan değilmiş... Demek ki 'çarşaf/türban', hakikaten de bunlar için bir 'rant' kapısıymış... Öyle olmasaydı... Sen çarşaflıyı, türbanlıyı adam yerine koyunca sevinirlerdi, mutlu olurlardı... Seni yere göğe koyamazlardı yahu... Ama bak, bunun yerine, 'Aman gitti gidiyor bizim rant' makamından feveran ediyorlar..!"

OKTAY EKŞİ, HÜRRİYET, 20 Kasım 2008
"Ya CHP yönetimi -Kurultay'dan sonraki en yetkili organ olan Parti Meclisi'nin haberi olmadan- çok önemli bir politika değişikliği yapmış ve 'türban'ı artık sorgulamamaya karar vermiştir. Yahut da 'seçim taktiği' sayılacak bu şovla yetinecektir. İkincisi söz konusuysa, 22 Temmuz öncesindeki türbanlı genç kız afişleri ne kadar işe yaradıysa, bu defaki de en çok o kadar işe yarar. Daha doğrusu hiç işe yaramaz. Çünkü aklı olan hiç kimse 'aslı' orada iken 'taklit' mala itibar etmez. O nedenle CHP seçim kazanmak için AKP'ye benzeyeceğine, laiklik ilkesinden ödün vermeden çarşaflılar dahil toplumun geniş kesiminin desteğini kazanacak politika üretmeyi öğrenmelidir. Bu zor geldiği için kolaycılığa kaçmak ne CHP'yi iflah eder ne de Baykal'ı..."

FEHMİ KORU, YENİ ŞAFAK, 18 Kasım 2008
"Seçime gidilen ortamlarda CHP bunu hep yapıyor. Birkaç seçim önce de, Deniz Baykal'ın CHP'si, başörtülü kadınları kampanya afişlerinde kullanmıştı. Baraja takılıp Meclis dışı kaldıkları ve Baykal'ın genel başkanlığı terk etmek zorunda kaldığı seçimde miydi, yoksa bir öncekinde mi, tam hatırlamıyorum. Çarşaflı kadınların yakasına rozet takmak da bir ilerleme elbette, fakat bu yeni yaklaşımı özgürlük alanını genişletme amaçlı başka jestlerle desteklemedikçe tek bir fotoğraftan fazla medet ummamak gerekir. Bu tür yaklaşımlar, sağlam teorik kabullerle içselleştirilmeden partililere dayatılırsa, daha önce de yaşandığı gibi, yeni söylemin câzibesine kapılanlardan daha fazla küskünler yaratabilir."
ŞÜPHE İLE KARŞILAYANLARŞÜPHE İLE KARŞILAYANLAR
ERGUN BABAHAN, SABAH, 19 Kasım 2008
"Normal koşullarda bir siyasi partinin giyim kuşamına, inancına bakmadan kapısını herkese açması çok güzel. Ancak yakın geçmişinde kadınların kıyafetinden başka bir sorunla uğraşmayan, varlık nedenini başörtülü kadınlarla mücadele olarak gören bir partinin bu değişimini zincir kırıyoruz demekle geçiştirmesi kabul edilemez. CHP, kadın, kıyafet, özgürlükler, eğitim hakkı gibi konularda bir değişim sürecinden geçme kararı almışsa, bunu toplumla paylaşmak durumundadır. Yoksa, bu tamamen siyasi oportünizm kapsamına girer ve bugün gelinen noktada pek hoş görülmez, görülemez. Gelinen noktada CHP'nin tavrı, 'üniversiteye gitme ama CHP'ye gir ve partime oy ver. Sonra da evinde oturmaya devam et', biçiminde özetlenebilir."

ENGİN ARDIÇ, SABAH, 19 Kasım 2008
"Bu Deniz Baykal bir zamanlar alevler, dumanlar ve 'rock' müziği eşliğinde parti kurultayının sahnesine Michael Jackson gibi çıkmıştı, o zaman pek beğenmişlerdi. Ay çok şey, modern... Bir ara Alevi seçmeni kafakola almak için durduk yerde Hallacı Mansur'dan alıntılar falan yapmaya kalkmıştı, hoş karşılanmıştı. Ay çok hoşgörü... Şimdi çarşaflıyı aldı, tu kaka oldu. Uyan uyan Bayan Mevhibe, CHP'nin haline bak! Deniz Baykal kimseciklere yaranamıyor. Yukarı tükürse tayyöretekli ve iri kalçalı 'Mustafa Kemal rahibelerine' denk geliyor, aşağı tükürse karaçarşaflılara... Hokkabazlık yapacağına somut şeyler söylese, örneğin CHP amigolarının 'krize önlem almıyor' diye suçladıkları başbakana karşı, 'krize ne gibi önlemler alınması gerektiğini' falan açıklamayı denese, çarşaf konusu önemsiz kalacak."

HASAN CEMAL, MİLLİYET, 19 Kasım 2008
"Baykal, milliyetçilik yapıp bas bas bağırırken de, 'Örtülü kadınlarımız zincirlerini kırıyor' diye slogan atarken de samimi değil. Bu nedenle, örneğin MHP'ye ya da AKP'ye oy verecek olanların aklını böylesine yüzeysel taktiklerle çelmesi çok uzak ihtimal Baykal'ın. Biliyorum, Baykal'ın CHP'sine yine kerhen, yani istemeye istemeye, Baykal'a rağmen 'alternatifsizlik'ten oy verecek olanlar yok değil. Hatta bunun için Baykal'ın vitrininde süs bitkisi olmaya dünden hazır olanlar da malum... Ama bunlar seçim sandığında ne kadar etkili olur, Baykal'ın oyunu ne kadar artırır, yine de kuşkuluyum. Uzun lafın kısası: CHP lideri Baykal'ın türbanlı, başörtülü, kara çarşaflı kadınlarımıza parti rozeti takması pek öyle heyecan verici bir olay değil. Seçim zamanlarına özgü sıradan bir Baykal gösterisi..."

GÜNERİ CİVAOĞLU, MİLLİYET, 20 Kasım 2008
"Deniz Baykal bu kez karpuzunu kendi arazisinde yetiştirmek istiyor. Yani ta 1970'li ilk yıllarda kökleri olan bir politika çizgisi bu... Fakat... Siyaset boyutunda profesyonelce yazılmış olsa bile senaryonun bu son uygulaması profesyonelce değildi. Buram buram 'çadır tiyatrosu' kokuyordu. Daha düzeyli, daha inandırıcı bir vitrine daha akıllıca bir cast konabilirdi. CHP içindeki laik damara basılmadan teorisi oluşturulur, partinin genel çizgisi haline getirilebilirdi. Laik demokrasi için umutlarını CHP'ye bağlamış milyonları 'Son kale de mi düşüyor?' kuşkularına düşürmeyebilirdi. Sonunda başı örtülüsü de çarşaflısı da bizim insanımız. Türkiye'nin yarısını yok farz etmek mümkün mü? Onların AKP'ye değil, Atatürk'ün CHP'sine yönelmesi de güzel... Ama şu karpuz var ya... Onu iyi taşımak lazım. Yoksa gene düşer, bu kez CHP yarılır."

MEHMET BARLAS, SABAH, 20 Kasım 2008
"Ama bunları Baykal söylediği için bazıları yadırgıyor. Çünkü alışılmış Baykal yaklaşımına göre 'Çarşaflılar ikiye ayrılır: Kara çarşaflılar, yeşil çarşaflılar' söylemi daha uygun düşerdi. Bu sözler alışılmış Baykal'dan başka bir Baykal'ı sahnelediği için bazıları ciddiye de almıyor bunları. 'Mutaassıp vatansever' bir Baykal portresi, doğal olarak yadırganıyor."

TAHA AKYOL, MİLLİYET, 21 Kasım 2008
"İyi de bu kitleler CHP'ye önemli oranda oy verirlerse 'laik cumhuriyet' güçlenir mi, zayıflar mı? Bunu bile düşünemiyorlar, çünkü bu insanlara 'ikinci sınıf vatandaş' gibi bakıyorlar; Maurice Larkin'in deyimiyle, 'cumhuriyetin paryaları!' Oyları da lazım değil! Ve Baykal hemen 'denge'leme yapıyor: 'Üniversitede türban, çarşaf isterlerse orada dur deriz!' Kapıcı, çamaşırcı, hizmetçi, temizlikçi, bulaşıkçı, çaycı ol! CHP'ye de oy ver! Ama çizmeyi aşma! Üniversitede okuma! Okuyup meslek sahibi olma! Otur oturduğun varoşta! Orada dur... Keşke CHP, Ecevit'in yaptığı gibi gerçek bir açılım yapabilse de, kendi 'yüzde yirmi'lik gettosunun dışına çıkabilse... O zaman demokrasi de, laiklik de daha bir sağlığa kavuşur."

TARHAN ERDEM, RADİKAL, 20 Kasım 2008
"Rozet takılan toplantının, CHP'nin oyunu arttırmak için değil, bu yeni ilçede parti adayının - Ercüment Karabayır - açıklanması için, onun adaylığını destekleyenlerin çalışmasıyla, onun parasıyla düzenlendiğini tahmin etmek zor değildir... Ancak bir soru var: Siyasal parti yöneticileri bu adamları parti yararını göz önünde tutarak ayırıp, partilerinin oylarını artırabilecekler midir, yoksa bu adamlar gözlerine kestirdikleri partileri kişisel çıkarları için kullanacaklar mıdır? 1963 seçimleriyle uygulanmaya başlayan model 2004 seçimine kadar genellikle uygulanmıştır. Bu olayda bir tuhaflık görüyorum: Beklenmeyen bir olup bittiyle karşılaşılarak yapılanların ve söylenenlerin, 'açılım' ve 'politika' olarak sunulması! Ya bunu, argo deyimle, yiyenlere ne demeli?"

ORAL ÇALIŞLAR, RADİKAL, 19 Kasım 2008
"Deniz Baykal'ın bu çıkışının anlamlı hale gelebilmesi için ülkemizin demokratikleşme alanında yaşadığı sorunlara da yönelmesi gerekiyor. Örneğin 1982 Anayasası'nı demokratik yönde değiştirmek için bir adım atabilir mi? Kürt sorununa siyasi çözüm için projeler geliştirebilir mi? Avrupa Birliği'ne uyum yasaları, askerin siyasetteki rolü konusunda yeni ve ileri şeyler söyleyebilir mi? AKP'nin 'devletçi dil' kullanan bir değişime yöneldiği tartışmaları yapılırken, CHP'nin onun tersi yönde bir demokratik atılım yapması mümkün mü?"

AHMET ALTAN, TARAF, 21 Kasım 2008
"Baykal mesela beni çok şaşırttı. Çarşaflı kadınlarla sarıldı, onlara partisinin rozetini taktı. Çok da iyi yaptı. Demek ki türbanlılardan, başörtülülerden, çarşaflılardan korkmuyor. Neden onların üniversiteye girmesine böylesine sert karşı çıktı? 'Türban' kavgasında, büyük bir korku ve dehşetle konuşup başörtüsüne karşı çıkıyordu, başörtülülerin kendisinden korkmadığına göre 'başka bir şeyden' korkup da öyle davranmış olmalı?"
Editör: TE Bilisim