Viral Üst Solunum Yolu Hastalıkları (GRİP, NEZLE)

Toplumda grip ile nezle tabirleri eşanlamlıymış gibi kullanılmaktadır. Oysa bunlar farklı hastalıklardır. Nezle hızlı başlar,  hafif seyreder, kolay iyileşir. Grip ise nezleye göre daha yavaş başlayan ve sıklıkla ateşin daha yüksek seyrettiği bir hastalıktır. Salgınlar yapar ve yatağa düşürür.

İstanbul Times Haber Merkezi / Gülay Tuncel 

Çok kolay ve hızlı bulaşan enfeksiyonlardır. Kişi hapşırdığında ya da öksürdüğünde virüs su damlacıkları halinde havada yayılır. Aynı ortamda bulunan kişilerin bu havayı solumasıyla virüs burundan solunum yollarına girer ve buraya yerleşir. Hasta kişinin hapşırırken ya da öksürürken ağzını eliyle kapatması, ortak havlu kullanımı gibi durumlar da hava yolu dışında temasla bulaşmayada neden olur. Böylece sağlıklı kişi de bu enfeksiyonla tanışmış olur. Bu virüsün az bir miktarı bile gribe yol açabilir. Vücuda girdikten sonra ortalama 2 gün kuluçka süresi vardır. Bu süre kısa olduğundan çok çabuk yayılır.

Grip tedavisinde, virüsün neden olduğu bulguları ortadan kaldırmaya yönelik tedavi uygulanır. Tedaviye belirtiler ortaya çıktıktan hemen sonra başlanması çok önemlidir. Böylece hastalığın süresi kısaltılır ve belirtiler şiddetlenmeden ortadan kaldırılır. Kesin tedavisi yoktur. Hastalık, 1 hafta sonra geçmeye başlar. Bu zaman içinde, beslenmeye biraz daha fazla dikkat etmek gerekir. Grip hastalarının mutlaka dinlenmeleri gerekir. Bol sulu besinlerle beslenmek iyileşmeyi hızlandırır.

Toplumda antibiyotik kullanımının gribi iyileştirdiği düşüncesi vardır. Bu çok yanlıştır çünkü antibiyotikler virüse etki etmezler. Ayrıca sıklıkla antibiyotik kullanmak, bakterilerin direnç kazanmasına neden olur. Tedavide kullanılan ilaçlar; hastanın şikayetlerini azaltmak, hastalık dönemini daha rahat atlatmasına yardım etmek için verilir. Özellikle yaşlılarda ve bağışıklık sistemi zayıf insanlarda grip; zatüre, bronşit gibi daha ağır tablolara neden olabilir. Bu gibi durumlarda agresif tedavi seçenekleri uygulanır.

Nezle gribe göre daha hafif seyreder, hiç tedavi edilmesede 1 hafta içinde kendiliğinden iyileşir. Tedavi sadece hastayı rahatlatmak için verilebilir.

Grip aşısı inaktive edilmiş influenza virüslerinden veya antijenlerinden yapılıyor. Aşı uygulandıktan sonra bağışıklık sistemi aşıdaki inaktif virüse karşı antikorlar oluşturuyor. Daha sonra, aktif virüsle karşılaşıldığında, önceden oluşmuş antikorlar enfeksiyon oluşumunu önlüyor veya ağır hastalık riskini azaltıyor. Grip aşısı grip virüsüne karşı korunmak isteyen herkese karşı uygulanabilir ama özellikle uygulaması gereken hastalık grupları şunlardır:

·      Hamileler

·      50 yaş veya daha yaşlı kimseler

·      Kronik hastalığı bulunan kişiler

·      Sağlık alanında çalışan doktor, hemşire ve sağlık personelin tümüne uygulanmalıdır.

Grip aşısının mutlaka salgın başlamadan önce yapılması gerekiyor. Aşının etkisinin ortaya çıkması için aşağı yukarı 2-3 haftalık bir süreye ihtiyaç duyuluyor. Dolayısıyla, grip aşısı için en uygun zaman sonbahar, özellikle de Eylül ve Ekim ayları.

Teorik olarak aynı sene grip geçiren kişilere aşı yapmaya gerek kalmaz. Çünkü virüs doğal olarak alınmış ve vücutta gribi takiben koruyucu antikorlar sentez edilmiştir. Bunlar bir süre aşı gibi ve aynı derece de koruma sağlarlar. Tabi ki geçirilen enfekyionun grip olup olmadığını bilmekte de zordur. Bu durumda hemen akla şu soru gelmektedir. Acaba grip geçirenlere aşı yapşılırsa bir problem teşkil edermi? Hayır grip geçirenlere aşı bir yan etki yapmaz.

Grip aşısı olsak da olmasak da her şıkta gribe karşı ve diğer virüslere karşı kendimizi koruma olasılığımız mevcuttur. Bunun en temel uygulaması hijenik şartlara iyi uymamızdan geçer. İyi bir hijyenik uygulama bizim bulaşıcı hastalıklara karşı en önemli defansif mekanizmamızdır. Özellikle toplu taşıma araçlarını kullanıyorsak elimizi ağzımıza ve burnumuza götürmekten kaçınmalı, indikten sonra en kısa zamanda ellerimizi sabunla yoğun biçimde yıkamalıyız. Hastaysak çevremizdekilere bulaştırmamak için hapşırırken veya öksürürken bir mendille ağzımızı kapamalıyız. Salgın zamanlarında kalabalık yerlerde maske kullanımı biraz rahatsız edici olsada enfeksiyondan korumakta etkilidir.

Gripten korunmanın başlıca yolu vücut direncinin düşmesini engellemekten geçer. Bu nedenle mevsim özelliklerine uygun giyilmeli, bol sulu gıdalar, taze meyve ve sebze tüketilmelidir. Hastalar ile yakın temastan, ortak eşya kullanımından kaçınılmalıdır. Uzun süre havasız ortamlarda bulunmamak gerekir. İşiniz gereği uzun süre kapalı bir alanda çalışmanız gerekiyorsa, düzenli aralıklarla hava almak için dışarı çıkmanız gerekir. Dışarı çıkacak imkanınız ya da vaktiniz yoksa dahi, birkaç dakikalığına bir pencere açarak bulunduğunuz ortamdaki havanın tazelenmesini sağlayabilirsiniz. Gribe yakalanmadan önce aşı yaptırarak doğal bağışıklığınıza yardımcı olabilirsiniz.

  Bademcik ve Geniz Eti Problemleri    

Sonbahar mevsiminde özellikle çocuklarda bademcik ve geniz eti problemlerinde artış görülür. Okulların açılması çocukların kapalı ve havasız  ortamlarda bir arada bulunmalarına sebep olur. Üst solunum yolu hastalıklarındaki artış çocukların sık hastalanmalarına neden olurken kalabalık ortamlar enfeksiyonun kolayca yayılmasına imkan tanır. Özellikle kreş ve ya oyun gruplarına yeni başlayan çocuklarda alışık oldukları floranın değişimi çocukların çok sık hastalanmasına neden olur.

Geniz eti daha çok çocukluk çağının problemi olmasına rağmen bademcik hem çocuklarda hem de erişkinlerde hastalık yapabilmektedir. Sık geçirilen enfeksiyonlar, hem hastanın günlük yaşamını etkiler, hemde sık ilaç kullanımına neden olur. Bademcik iltahabında yüksek ateş, boğaz ağrısı, yutma güçlüğü, halsizlik, yaygın kas ve eklem ağrısı sıklıkla görülen belirtilerdir. Ancak geçirilen enfeksiyonların en önemli sonuçları, kalp kapakçıkları, eklem ve böbreklerin risk altında olmasıdır.

Enfeksiyonları dışında bademcik ve geniz etinin büyüklükleri de önemli sonuçlara yol açar. Bademciklerin büyük olması; yutma, beslenme, konuşma sorunları ve ağız kokusu yapabilir. Geniz etinin büyük olması ise burun tıkanıklığı, ağzı açık uyuma, horlama, aşırı terleme, çocuklarda diş ve yüz gelişiminde problemlere neden olabilir.

Bademcik ve geniz etinin akut iltihaplarında tedavi genellikle ilaçlardır (antibiyotik,ağrı kesici vs.). Ancak enfeksiyon sıklığı çoksa, çocuğun gelişimini olumsuz etkiliyorsa, ilaç tedavisine yanıt alınamıyorsa ameliyat gerekebilmektedir.

Sinüs ve Orta Kulak Hastalıkları

Sonbahar mevsiminde üst solunum yolu hastalıklarının artışına paralel olarak çocuklarda ve erişkinlerde Sinüzit ve Orta kulak iltahabı sıklığıda artış gösterir. Genel olarak yüzümüzde gözlerin çevreside yerleşmiş olan sinüs dediğimiz boşlukların iltahaplanmasıdır sinüzit. Sıklıkla baş ağrısı, koyu yeşil ve ya sarı burun-geniz akıntısı, öksürük şikayetlerine yol açar. Yazın havuz ve deniz nedeniyle sık gördüğümüz ‘Dış kulak iltahabı’ sonbaharın gelmesiyle yerini ‘Orta kulak iltahabına’ bırakır. Sık yaşanan üst solunum yolu hastalıkları kulak boşluğunun etkilenmesine, enfekte olmasına neden olur.

Gribal enfeksiyonla başlayan süreçte açık renkli olan burun akıntısının koyulaşması, renginin yeşile dönmesi ve şikayetlerin 10 günden uzun sürmesi sinüzitin habercisi olabilir. Aynı şekilde burun tıkanıklığı ve akıntı sonrasında gelişen kulak ağrısı, tıkanıklık hissi ve işitme azlığı da orta kulak iltahabının göstergeleridir. Her iki durumda da tedaviyi güçlendirmek ek önlemler almak gerekir. Tedavi edilmeyen kulak ve sinüs enfeksiyonları durumun kronikleşmesine, kalıcı kulak hasarlarına (kulak zarının delinmesi, işitme azlığı, zarda yapışıklık vs.) ya da Sinüs problemlerine yol açabilir.

Röportaj KBB Uzmanı Op.Dr. Galip Arda PELEN

Kaynak :İstanbul Times  Haber Ajansı (İTHA)

 

Editör: TE Bilisim