Bursa Emniyet Müdürü Ali Osman Kahya, muhtarlarla yaptığı ’Huzur Toplantısı’nda, en çok park, bahçe ve ormanlık alanlarda yapılan fuhuş şikayetine maruz kalmış. “Bu sorun benim de kanıma dokunuyor” diyen Emniyet Müdürü Kahya’nın çaresizlik içinde verdiği yanıtı AK Parti Hükümeti’nin dikkatine sunuyoruz…
 
Dolaşmak için ben de evimden dışarı çıkınca, Kültürpark’ta her ağacın altında bir çift var, her çalının dibi yatak odası gibi. Her şey meydanda. Bunlar benim de kanıma dokunuyor. Ama iki taraf gönüllü olunca yapacak bir şey yok. Yasalar buna izin vermiyor. Biz kolluk kuvveti olarak sadece uyarıyoruz…"

Böyle giderse bu bizim daha iyi günümüz. Ne yazık ki, toplumumuzda, özellikle de gençler arasında utanma duygusu her geçen gün azalıyor. Öyle ki emniyet müdürünün şikayet ettiği çalı diplerindeki yatak odaları, evet ne yazık ki utanarak, üzülerek, büyük endişe duyarak söylemek durumundayız; bugün caddelere, meydanlara hatta ve hatta toplu taşıma araçlarına taşınmıştır
 
Bazı insanlar arsızlıkta adeta birbirleriyle yarışa girmiş durumdalar. Otobüste, metroda, vapurda gündüz vakti ve onlarca insanın gözü önünde utanmadan, sıkılmadan, çok af buyurun dudak dudağa öpüşebilmektedir. Olmaz olsun böyle çağdaşlık…
 
Türk toplumunun sigortası durumundaki ar ve hayayı itibarsızlaştırmak isteyenlerin oyununa gelmemek lazım. Burada anne-babalara çok önemli, ‘vebal’ sayılacak görevler düşüyor. Önce ebeveynler kendilerine çeki düzen vermeli. Televizyonun karşısında oturduğunda izleyeceği program çocuğuna örnek olmalı. Bugün, abuk sabuk, toplumun değer yargılarını rencide eden, müstehcen kokan dizileri izleyen anne-babaların, yarın çocuklarından hesap sormaya hakları olur mu?
 
Maneviyat yükselirse şiddet düşer
 
Türkiye’de şiddetin dozu o kadar yükselmiştir ki gazeteler üçüncü sayfalarını bu haberler için ayırmıştır. Yüzde 98’i, 99’u Müslüman olduğu bildirilen ülkemizde şiddetin böylesine yüksek seyretmesi mantıklı mı?
 
Şiddet içeren vukuatlara baktığımızda insanın tüyleri diken diken oluyor. Annesini, babasını katledenden, eşini çocuğunu kesen babalara kadar, kan donduran olaylara ne yazık ki şahit oluyoruz.
 
Bu olayları gerçekleştirenlerin profillerine baktığımızda ayan beyan görüyoruz ki, maneviyat eksikliği var. Allah korkusu olan biri, bu yaptıklarının hesabını vereceği günü düşünerek böyle olaylara yaklaşabilir mi? Bir hırsız, çaldığı eşyanın karşılığında elinin kesileceğini bilse böyle bir işe kalkışır mı? Halbuki, el kesme ahrette vereceği hesabın yanında çok daha hafif. Ama bu bilinçte olmadığı için adam hapisten çıkıp tekrar hırsızlık yapıyor…
 
İşte bunun için, şiddetin dozunu düşürmek için toplumun maneviyatını yükseltmek lazım.
 
Bir çok anne-baba, “çocuğumuza gücümüz yetmiyor” diyebilir. Ağaç yaşken eğilir. Bu nedenle çocuklarımızı küçükken koruma altına almalıyız. Onları küçük yaşlardan başlayarak, hayasız- arsız dizilerden, insanlardan uzak tutmalıyız…
 
Yeri gelmişken hatırlatmakta yarar var. Bakın İmam-Hatip okulları arlı, hayalı, maneviyatı güçlü nesil yetiştirmek için çok iyi imkanlar sunuyor. Hani “ağaç yaşken eğilir”, “temel eğitim önemlidir” deriz ya. İşte bu okullar gelecek nesiller için biçilmiş birer kaftan gibi. Bakın terör olaylarına, bakın hırsızlık, yolsuzluk, fuhuş veya diğer olaylara; İmam-Hatip kökenli kaç kişiyi göreceksiniz?    


İstanbul Times / Müslüm Aktürk