Yaklaşık 37 yıllık gazetecilik hayatımın en zor dönemini Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde geçirdim. Anadolu Ajansı’nda çalışırken aracımız takla attı ölümden döndük, dağlarda yattık, mayınlı arazilerde dolaştık, terör bölgesi olduğu için ister istemez tehlikeli şartlar altında görev yapmak durumunda kaldık. Emekliliğe yakın kapağı Ankara’ya sonra da İstanbul’a attık ama günün moda tabiriyle söyleyelim; metal bir yorgunluk hissettiğim için emekli olduktan sonra gazetecilik mesleğinden vazgeçmeyi küçük bir şehre yerleşip rahatıma bakmayı planlamıştım. 

Kısa bir dönem işi böyle rölantide götürürken bir kardeşimizden şöyle bir öğüt almıştım: Dünya emekli olma yeri değildir. Burada tarlaya ekmeye devam et ki ahiret harmanında bol ürün (sevap) kazanasın…  Ayrıca zekatı sadece ‘para’ olarak düşünme! Mesleğinin de zekatı vardır. Topluma yararlı olacak haberler yapmak, yazılar yazmak mesleğin zekatı sayılır…

İşte o gün bu gündür her şeyi üzerime vazife sayarım. İlla yaşadığım il olması şart değil gezdiğim, dolaştığım her yerde gördüğüm bir güzelliği teşvik, kötülüğü ise engelleme adına elimden geleni yapmaya çalışırım. Elbette müspet sonuç almak isterim ancak başarılı olup olmama konusunu çok da kafama takmıyorum. Çünkü başarı ve başarısızlık elimizde olan bir şey değil. Rabbim kısmet etmişse olur ve seviniriz kısmet etmemiş ise “Bunda da bir hayr var” deyip geçeriz. Önemli olan “Yüce Rabbim’in rızasını kazanabilmek için” mücadele etmek… 

TALİHSİZ İFADE

Bu girizgahtan sonra gelelim başlıktaki meseleye. Eğirdir Belediye Başkanı Ömer Şengöl, SDÜ öğrencilerini kabulünde çok çok talihsiz, şöyle bir cümle kurmuş: Allah, elinin boş zamanında küçük bir şehir yapayım demiş, burayı yaratmış...

“Cahil” desen değil; yaş 70’e yaklaşmış, okumuş, güngörmüş bir zat Başkan Şengöl... “Acemi” desen o da değil; 1972 yılından beri siyasetle uğraşıyor, milletvekili adayı olmuş, tam 4 dönemdir belediye başkanlığı görevini sürdürüyor... Böyle titri olan bir şahsa böylesine büyük bir hatayı yakıştıramadım açıkçası.   

Bilgisine güvendiğim ilahiyatçı akademisyen bir dostuma danıştım meseleyi. Söyledikleri özetle şöyle: Zamanı yaratan Allah’ın zamana ihtiyacı olmaz. Kaldı ki dünya yaratılırken Eğirdir veya Isparta, Ankara, İstanbul ya da başka bir şehir, başka bir ülke farklı bir zamanda yaratılmamış… Ayrıca doğal bir güzellik verilmek istenseydi kutsal şehirler Mekke’ye, Medine’ye, Kudüs’e verilirdi… Sayın Başkan çok yanlış bir ifade kullanmış. Kötü niyetle değil ama farkında olmadan söylemiş bence…

Bunun üzerine Eğirdir Belediye Başkanı Ömer Şengöl’ü aradım ve konuyu izah ettikten sonra bu sözlerinin arkasında olup olmadığını sordum. Başkan Bey, bu mealde bir cümleyi ilk kez kullanmadığını daha önce de birkaç defa dile getirdiğini ancak Eğirdir’in güzelliğini vurgulamak için böyle söylediğini savundu…

BİLMEMEK AYIP DEĞİL

İtiraz ettim, yanlış yaptığını, günaha girdiğini söyledim. “Din adamı değilim bana inanmayabilirsiniz, açın müftü beyle konuşun, bakalım ne diyor. Hiç olmazsa bundan böyle yanlışa düşmeyin” dedim. 

Yüce Allah’a karşı, kabul edilemez böylesine çirkin bir ifade karşısında sessiz kalmayarak mesleğimin zekatını verdiğimi düşünüyorum. Bilmemek değil öğrenmemek ayıp. Başkan Şengöl, müftü beyi arayıp yanıldığını öğrenir mi öğrenmez mi bilemiyoruz ama bundan sonra bu konu hakkında yazacağımız yazının tonunun bu kadar yumuşak olmayacağını rahatlıkla söyleyebiliriz…