Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sürekli oligarşi bürokrasi ve kırtasiyeciliğin fazla olduğundan bahseder ve bunda da çok haklı olduğunu düşünüyorum.
 
Ancak son yıllarda birçok konuda oligarşi bürokrasi ve kırtasiyecilik aldı başını gidiyor.
“Şu demiş, bu demiş” demiyorum. Gazetemizin neşriyatçı kuruluşu olan “ÇETİNER RADYO TELEVİZYON GAZETECİLİK YAYINCILIK SAN.TİC.A.Ş.”nin sene sonu ticari defterlerini tasdik edecektik. Eskiden üç tane (Kebir, yevmiye, envanter) ticari defter tasdik ederdin, iş biterdi. Oysa sözde “oligarşi bürokrasi ve kırtasiyecilik azalacaktı” söylemi AK Parti’nin iktidar öncesi en önemli argümanı idi. Ama sanki birileri bunun tam tersine işler yapıyor gibi gelişmeler mükellefin canını yakıyor.
 
Bu sene yeni getirilen defterlere bakar mısınız?
 
-Müdürler kurulu karar defteri
-Ortaklar pay defteri
-Damga vergisi defteri
 
“O dedi, bu dedi, şu dedi” şeklinde iddiada bulunmuyorum, bu olayı kendim yaşadım halende yaşıyorum.
 
Bizim şirkette müdür enflasyonu yok. Tek bir müdürümüz var ve bize “Müdürler Kurulu Karar Defteri” zorunluluğu getirmişler. Bu defteri getiren kim ise “Bunun devlete ve millete faydası nedir?” açıklamasını isterim.
 
“Ortaklar Pay Defteri”, buna ne gerek var, zaten ortakların payı Ticaret Sicili Gazetesi’nde yazılı.
 
Hele “Damga Vergisi Defteri”nin mantığını kavrayan varsa beri gelsin. Zaten yeni muhasebe sistemi ile yüzlerce hesap var. Yevmiye, kebir vs.vs.’nin bir yerine, ödenen damga vergisi yazılamaz mı ki, bunun için ayrı bir defter isteniyor.
 
ÖNCE NOTERLER BİRLİĞİ’NE
 
Mesela Karar Defteri için Türkiye Noterler Birliği (TNB)’ye “50 sayfa” dediğinizi düşünün. Ama kırtasiyeciye gittiğin zaman “Defter 71 sayfa” denildiğinde, girdiğin kayıtları o şekilde düzeltmek zorunda kalıyorsun…
 
GELİŞMEMİŞ ÜLKELERİN ARGÜMANLARI
 
Mühür, kaşe, tasdik, kontrol vs.vs. gibi iş ve işlemleri gelişmiş batı ülkelerinde ve ABD‘de görmek zor. “Bunu nereden biliyorsun?” diyenler olursa şunları söylemek isterim… Ağabeyim 1992’den beri Amerika Birleşik Devletleri’nde ticaret yapıyor. Zaman zaman yaptığımız ziyaretlerde iki ülke arasındaki farkı hemen görüyoruz.
 
Bir süre önce kendisini ziyarete gittiğim zaman A-4 kağıdının üstüne “INVOICE” yani Türkçe karşılığı olan “FATURA” yazarak bir müşterisine sattığı malın faturasını o şekilde tanzim ettiğini gördüm. Ben hayret ederek “Burada fatura bu şekilde mi oluyor?” dediğim zaman “Evet burada devletin halka güveni var. Devlet adil bir vergi alıyor halk da hile ve yalana başvurmuyor” cevabını vermişti abim. Zaten gelişmiş ülkelerde vergi, fatura üzerinde değil bankada dönen para üzerinden oluyor.

İTO, RESEN KAPATMA İŞİNİ NİÇİN YAPMIYOR?
 
Vergi dairelerinin yerinde bulamadığı ve ulaşamadığı firmaları resen kapatıp hiçbir işlem yapmayan firmaların bir yükten kurtulması adına yaptığı çalışmayı ticaret odaları niçin yapmıyor?
 
Firma sahibi işini döndüremediği için pılını pırtını toplayıp açtığı yeri kapatıyor. Haklı olarak vergi dairesi de “Mademki mükellef olarak sana ulaşamıyorum o halde resen yani sana sormadan firmanı kapatıyorum” diyerek, zaten ölü olan mükellefin firmasını kendi kayıtlarında kapatıyor.
 
Ama ticaret odaları bu durumu baz alarak zaten artık mükellef olmayan firmayı kayıtlarından düşürmek için hiçbir yasal düzenlemenin içinde yer almaları oda kayıtlarında on binlerce ölü üyenin mecburen beklemeleri için çalışma yapmaları zaten işi ters giden mükellefi bir de oda aidatı, aidat zammı ve diğer masraflarla karşı karşıya bırakıyor.
Bu konuda malime en az 150 tane mail gelmiş durumda.
 
İstanbul Ticaret Odası Başkanı Dr.Murat Yalçıntaş’a, TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu’na, Teknoloji ve Sanayi Bakanı Nihat Ergün’e ve diğer yetkililere şunu hatırlatmak istiyorum: Vergi dairelerinin resen kapattığı mükelleflerin borçlarına ve diğer prosedürlere takılmadan hemen kayıtlarından silmeleri bir çok sıkıntıyı giderecektir. Bu işlem İstanbul’da en az İTO üyelerinin % 20’sinin içinde çıkılmaz sorunlarını giderecektir.
 
Bu konuda Başbakan Erdoğan’ın da elinden geleni yapması gerekir.
 
ESNAF İYİ DEĞİL
 
Son yıllarda esnafın hali pür melali hiç de iç açıcı değil. Zaten Ticaret Odası kayıtlarına göre;
 
-Kapanan firma sayısı artıyor  (Birde parası olmadığı için kapatma işlemi yapamayan firma sayısı da az değil).
-Ödenmeyen çek ve senet sayısı artıyor.
-Vergi dairelerinin resen kapattığı firma sayında da ciddi artış var.
 
Özetle; “Esnaf can çekişiyor” dersem, kimse bu tespitime “itiraz edemez” diye düşünüyorum.
 
Bir ülkede esnaf ve öğrenciler yaşamında memnun değilse “O ülkede çok şey olur” dersek yalan olmaz.
 
İstanbul Ticaret Odası, vergi dairelerinin resen kapattığı firmalar için hiç bir bedel istemeden vergi mükellefiyeti düşen firmaları kayıtlarından düşürüp, hem kendisi hem de mükellefe rahatlık oluşturacak adımı atması yararlı olur...