Artık sağlıklı ve serinkanlı düşünme vaktimiz gelmedi mi ?

Çevrenize bir bakın sorun olmaması gereken bir çok konunun sorun olmasında en büyük etken yine bir insanlarız.
Küçük çocuklara karşı yapılan cinsel istismarda çığ gibi artış olduğu devletin resmi kayıtlarına yansımış durumda.
Her gün yüreğimizi yaralayan haberlerle sarsılıyoruz. Bir eğitimci hangi gerekçelerle kendisine emanet edilen küçük bedenlere kötülük yapabiliyor anlamak çok kolay değil.

Bir çok öğretmen okurum bu tür olaylardan dolayı toplumun öğretmenlere bakış açısı olumsuz olarak değişti diyorlar. Ve bir çoğu da kendisini  baskı altında hissediyor.

Öğretmende de ideal yok talebede de

İsmi lazım değil  kısa bir süre önce bir Türkçe öğretmenine gazetemizi verdim. Bana ben bile gazete kitap okumuyorum. Kendi okumadığım şeyi öğrencilere de tavsiye etmem diyerek eğitim istemimizin nerelere geldiğini örnekli olarak bana göstermiş oldu.

Ben de idealistlik berede kaldı dedim bana kimse okumuş  insana itibar etmiyor. Her şey paraya endekslenmiş durumda dedi.

Hani bir söz var ya TUZ da koktu diye. İşte eğitim sistemi şu an bu halde. Öğrenci DİPLOMA alıp iş bulmak için
öğretmen de Maaş almak için okula gidiyor.

Talebe ben bir ilim öğreneyim aileme, ülkeme ve dünyaya faydalı bir insan olayım demiyor.

Öğretmen de bu ülkeye yararlı olacak talebe yetiştireyim demiyor o da alacağı üç kuruş maaşın derdinde. Elbette öğretmen emeğinin karşılığı olan maaşı alacak. Buna bir itirazım yok.

Ancak  maaşını alırken de kabiliyetlerine göre de talebelerini mesleklere yönlendirip vatan ve millet aşkını aşılması da gerekir diye düşünüyorum. Öğretmen aileden çok talebe ile beraber çünkü.

Bana göre öğretmenlik diğer meslekler gibi değil.  Öğretmen evden çıkınca ailesine ben işe gidiyorum demez o ben OKULA gidiyorum der. Bundan dolayı da öğretmenlik diğer meslekler gibi değildir. Bir veli olarak dünya işlerinden dolayı okullarımıza, öğretmenlerimize  ve kendi evlatlarımıza yeterli vakti ayıramadığımızı düşünüyorum.
Allah korusun işlerimizde çuvallarla para kazansak bile evladımız kötü bir alışkanlığa müptela olursa o paranın bir anlamı olur mu ?

Bence olmaz. Zaten dinimiz de boşuna bir anne ve babanın evladına verebileceği en önemli  hediye İYİ bir ahlak ve düzgün bir yaşam diyor.

Başakşehir Mehmet Emin Saraç Ortaokulu, Lisesi ve Fatih Sultan Mehmet İlkokulu müdür öğretmen ve eğitim çalışanlarına saygı, sevgi ve muhabbetlerimi sunarım.

Ülkemde ölüm, kan ve gözyaşı istemiyorum

Türkiye’nin terör ile mücadelesi kaçınılmazdır. Ve bu yapılmalıdır. Ülkemiz 1980 li yıllarda sağ sol olaylarında on binlerce evladını kaybetti.

PKK.YPG,KCK ve TAK yani ismi ne olursa olsun bu tür yapılar’ dan bir şey  isteyecek değilim.

Ben bir baba ve bir gazeteci olarak ancak ülkemin seçilmiş Cumhurbaşkanından, başbakanından ve diğer kurum ve kuruluşlarından bir şeyler talep edebilirim.

O halde ülkemi yönetenlerden talebim şu olacak ; kucağında arkadaşı hunharca şehit olan POLİSİM, ASKERİM haklı olarak giriştiği silahlı mücadelede sağlıklı düşünmeyebilir.

PKK saflarında askerimize karşı silahlı bir mücadeleye girişenlere karşı devletimizin büyükleri bunun yanlış olduğunu ve kendi vatandaşımız olarak sizleri öldürmek istemiyoruz. Gelin bu bayrak altında kardeşçe yaşayalım ve ülkemize hizmet edelim gerçeğini bir şekilde bu oluşumun içinde olanlara anlatmalı.

Kimse bana  Polis, asker zaten sürekli teslim olun diyor sonra  ateş ediyor demesin. İşi buralara kadar getirmeden devletimiz bir çözüm bularak iç ve dış mihrakların hevesini kursağında bırakacak bir çözüm üretmelidir.
Öldürerek yok etmeyi düşünmek daha önceki hükümetlerin düşündüğü eylem ve söylemlerden farkı olmuyor. Şimdi birileri bana haklı olarak Ak Parti ve dolayısıyla Erdoğan değil elini gövdesini taşın altında koydu diyecek.
Evet ben daha önce bunları defalarca yazdım. Erdoğan çok ciddi bedeller göze alarak barış sürecini başlattı ama orada ciddi de hatalar yapıldı.

En büyük hatalar şu idi;

Her şey halkın gözleri önünde yapıldı (Dolmabahçe olayı)

Bu süreçte istihbarat bildiği halde PKK nın silah ve bomba tuzaklarına nasılsa barış süreci var denilerek müdahale edilmedi sıkça söylenir oldu. Bu da hata idi.

Doğu’dakiler başta olmak üzere halkın % 95’i bu terör olayları bitsin ülkede huzur ve barış olsun ister. Bunu da hepimiz seçilmiş meşru otorite olan devletimizin sağlamasını bekleriz.

Vekilleri yaka paça meclisten dışarı çıkarmak çözüm olmadı. Olmayacak. Çözüm ancak akıl, bilim ve kimseyi ezmeye kalkmadan ahlaklı bir şekilde yapılırsa işe yarar ve bu olaylar biter kanısındayım.

PKK biz TC.nin ..askerini,polisini öldürdük diyerek sevinirse bizim ordumuz ve polisimiz de biz …vatan haini öldürdük diye sevinirse bu iş 1984 den bugüne devam ettiği halde 2084’e kadar da devam eder. Yani özetle ölmek ve öldürmek ile bir çözüm olamaz. Ama yaşatmak üzerine kurulan her eylem daha değerli olacaktır.

PKK,KCK,ve diğer türevleri hayatlarının hatasını yaptılar. Haziran 2015 seçimleri öncesi HDP Türkiye partisi olma yolunda ilerliyordu. Suruç olayından sonra PKK silahlı eylemlere bulaşmayıp biz artık bu süreci geride bıraktık.
Bizim mücadelemiz artık TBMM. çatısı altında olacak diyerek halkın yaratına olan çalışmalar yapsaydı oyunu her seçim arttırıp muhtemelen üç dört seçim sonrası iktidar veya iktidar ortağı olması için hiç bir  engel yok iken kendi BEYNİNE Sıkarcasına silahlı eylemlere döndü.

Yine de zararın neresinde dönerse dönsün. Hemen bütün silahlı unsurlarını ülke dışına çıkarsın ve demokratik yollarla mücadele etsin. Hükümetin de Demirtaş başta olmak üzere yasaları geriye doğru işletip HDP vekillerini yaka paça meclis dışına itip zindanlarla tıkması işi daha da zor sokacaktır. Herkes akıllı hareket etsin ve ülkemi germesin.  

Barış gibisi yok. Kavga kin ve nefret hiçbir şeyde çözüm olamaz.Bütün Müslüman okurlarımın kutladığı  KUTLU doğum haftalarını tebrik ederim.

İstanbul Times / Hüseyin Çetiner  20 Nisan 2016