Amerika’nın Kenya’dan alıp Türkiye’ye teslim ettiği APO, için öyle bir alt yapı kurdu ki planını muhteşem bir şekilde uyguladı. APO yakalandığı zaman, koalisyon hükümetinin ortağı yapılmış Bahçeli, milliyetçi kardeşlerimizi frenlemesini bilmişti.
 
Şair-Yazar merhum Abdurrahman Karakoç ta, o zaman yazdığı bir yazıda sanki o zamandan bugünleri görerek "sistem MHP’yi koalisyon ortağı yaparak APO’yu idamdan kurtardı. Belli bir süre sonra APO meclise de girecek, bakında görün" demişti. Bazılarına bu öngörü o zaman ÜTOPİK gelmişti. Ama görünen o ki APO yakalandığı zaman MHP‘nin hükümet ortağı olması ile idam tehlikesi ortadan kalkmıştı. Düşünün, her gün medyada bebek resimleriyle takviye edilerek "bebek katili" diye çarçaf çarşaf haber yapılan bir kişi, MHP'nin hükümet ortağı olmadığı bir zamana denk gelseydi ne olurdu? Çok basit; Milliyetçiler ortalığı karıştırıp bir şekilde devleti idamı uygulatmak zorunda bırakabilirlerdi...
Bu örneği verirken de "idam terörü çözer" de demiyorum. Çünkü II.Sultan Abdülhamid'in meşhur bir sözü var bilinen; "düşmanını yok edersen yerine yenisi ve bilinmeyeni gelir" demişti. Önemli olan "düşmanı öldürmek" değil onu ikna ederek "birlikte yaşanabileceğine" inandırmaktır.

Devlet Bahçeli, "başbakanlığı" başkalarına teslim etti
 
Devlet Bahçeli, kendi imzası ile APO’yu idamdan kurtarmasını başkasına yıkmak için "bizim imzaladığımız belgenin bir yerinde APO’nun idam edilebileceğine imkan vardı" diyor. Ve kendisinin de 3.5 yıl söz sahibi olduğu otuz yıllık terörü, "dozerle kandili yerle bir ederek bitirmekten" bahsediyor.
 
Sayın Bahçeli, PKK toplanıp kandilde dozerle ezilmeyi bekleyecek kadar aptal bir örgüt değil. İşte bu zihniyet "her şeyi silahla çözeriz" diye düşündüğü için PKK palazlandıkça palazlandı. Bugün ekonomik olarak PKK öyle bütçelere yön veriyor ki, daha dün anlaşıldı ki KIBRIS Rum kesimindeki bankalarda 2 milyar Eurosu bulunuyor...
 
Savaşa otuz yıl süre verenler barışa 6 ay süre vermiyor
 
1984 Eruh baskını ile PKK silahlı saldırılarını başlatmıştı. O günkü idareciler "PKK'yı doğuran sebepler nedir?" diye araştırıp cevabını bulmaya çalışsalardı, ne 40 bin vatan evladı hayatını kaybederdi, ne de servetimizi bu terör belasına harcamış olacaktık.
Başbakan Erdoğanı’ı ister sevin isterse sevmeyin, risk alarak ülkenin başına bela olan bir sorunu çözmek istiyor ama Devlet Bahçeli nerede ise bu durumu divan-ı harplik olarak ilan edecek.
 
Rahmetli Turgut Özal, bu işi çözmek için bir sürecin içine girmek üzereydi ama öldürüldü. Tayyip Erdoğan’ın bu işi çözmeye kalkması İsrail, ABD, Fransa, İngiltere ve Almanya’yı memnun mu edecek sanıyorsunuz? Bu devletler başta olmak üzere yer yüzündeki devletlerin yarısı Türkiye’nin terörden uzaklaşmasını kendi menfaatlerinden dolayı istemediklerini herkes biliyor.
 
Devlet Bahçeli’nin söylemesi gereken şu idi: Biz terör örgütü ile görüşülmesine sıcak bakmıyoruz. Ama 30 yıl savaşa süre verdik 6 ay da barışa süre vermek için olumlu veya olumuz bir şey konuşmayacağız. Hükümet ve PKK milli ve manevi hasletlerimizi rencide etmeden bu sorunu çözsünler." Evet, Bahçeli böyle dese daha hayra hizmet eder ve terör bitince, o da sürece yaptığı katkıdan dolayı oyunu artırır...
 
Bakınız sayın Bahçeli’nin terör çözümüne;
 
"İmralı’ya ip götür APO’yu as, Kandil'e dozerle girip yerle bir et..." bir de "Biz altı ayda terörü çözeriz", daha neler neler…
 
Terör olayına partiler üstü bakmak gerekir. İnsan kavgalı olduğu  kişi ile barış masasına oturur. Dünyada İngiltere, Filipinler, Fransa, kısaca nerede terör var ise o ülke idarecileri masada sorunlarını çözdüler.
 
Neden iş Türkiye’ye gelince, "TERÖR ile pazarlık olmaz" diyerek bizi sorunumuzu çözmekten alıkoyuyorsunuz?
 
Tam otuz yıldır bize okunan masal hep aynı; "Devletimiz güçlüdür, akan kan yerde kalmayacak, terörün kökünü kazıdık, bu son çırpınışları, devlet eşkiya ile pazarlık yapmaz" martavallarını tam 1984 Eruh baskınından bu yana dinliyoruz.


Hariçten gazel okumak kolay!

 
Güzel bir atasözümüz var ya “Bekara karı boşamak kolay” diye. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de, popülist hareket ederek bir yerlere mesaj vermek istiyor.
 
MHP içinde çok arkadaşım ve dostum var, bu yazımı okuyup 24 saat düşünmeden tepki vermesinler. Yirmi dört saat sonra tespitlerimden yanlış olduğumu ifade edenlerin sayısı 10'u geçerse yazımı yayından çekerim.
 
Son söz; sayın Bahçeli 30 yıldır çözülemeyen bu terör olayında sizin de 3.5 yılı Başbakan Yardımcısı olmak üzere en az 15 yıldır da Genel Başkan sıfatınız ile payınız olduğunu inkar edecek değilsiniz…
 
Olan oldu, gelen geldi, giden gitti, bari bundan sonra "kan ve gözyaşı olmasın" diye bir irade ortaya koyan taraflara "sadece 6 ay süre verin" sayın Bahçeli. Altı ay sonra sorunun çözümü yönünde size tatminkar cevaplar gelmez ise işte o zaman konuşun ve ben de "Sayın Bahçeli haklı" diyeceğim.
 
Bu ülkenin bir vatandaşı olarak, devletimizin masaya yumruğunu koyması ile işi çözmesini beklerim ama ne yazık ki bu sihirli değnek tam 30 yıldır ortada yok!
 
Savaşa 30 yılımızı ve 40 bin evladımızı kurban verdik… Neden, Barış’a da 6 ay süre vermiyoruz?

 
İstanbul Times / Hüseyin Çetiner