Çocuklarla ilgili çok ilginç bir kitap hazırladınız. Kitabın ismi, “Bir Sorum Var- Neden?” ben de buradan hareketle birden çok soru soracağım. İlk sorumu şu şekilde sormak istiyorum. Neden böyle bir kitap yazma gereği hissettiniz? Kısaca kitabın doğuş hikâyesini bize anlatır mısınız?

Sizin de bildiğiniz gibi 15 yılı bulan bir zamandır, radyolarda 'Tahterevalli' çocuk programını yapıyoruz. Bizim çocuk radyo programına başlamamızın öncesinde de çocuk hikâyeciliği var aslında.

16 yıl önce baba oluşumla birlikte çocuğumu nasıl yetiştirmeliyim sorusunun cevabını aramaya başlamıştım. Benim gibi dertleri olan arkadaşlarımla birlikte,  çocuklarımız ve bütün çocuklar için ne yapabiliriz diye düşünmeye başlamıştık. Evlerimizde onların gelişimine zarar vermemesi için televizyon tercih etmeyip, daha farklı görsel ve işitsel uyaranlar bulunmasına dikkat etmiştik. Radyo onlardan biriydi. Bulabildiğimiz eğitici bilgisayar oyunları ve kontrolümüzden geçmiş çizgi filmler de işimize yarıyordu. Keza bunların içinde en önemlisi hikâye kitaplarıydı ve çocuklarımızın kitaplarla haşır neşir olmasını önemsiyorduk. Fakat ülkemizde çocuk hikâyeciliği ve yayıncılığı 16 yıl önce maalesef günümüzdeki kadar gelişmemişti. Ayrıca çok fazla önemsenmiyordu. Bu yüzden alternatif bulabilmek oldukça zordu. 

Bunun üzerine arkadaşlarımızla çocuklarımız için hikâyeler yazmaya karar verdik. Bir yıl kadar devam eden bu süreçte çocuklarımıza kendi yazdığımız hikâyeleri de okumaya başladık. Çocuklar için bir şeyler yapabilme telaşı bizi daha sonra radyo yayıncılığına sürükledi ve az önce bahsettiğim Tahterevalli programını icra etmeye başladık. Bu radyo süreci bir müddet sonra bizi yazmaktan alıkoydu ve hikâye yazma serüvenine ara verdik ki zaten hepimizin ekstra yaptığımız işleri vardı ve yoğunduk. Fakat yarım kalan bu iş aklım bir köşesinde hep duruyordu. Birçok arkadaşımın 'söz uçar, yazı kalır' çocuklar için yazmalısın telkinleri zaman zaman beni tahrik ediyordu doğrusu. Bu tahrik kaderin bir cilvesi olarak bugün meyve vermiş oldu. Böylece, Zafer Yayın Grubu'nun teşvikiyle Özkan Öze'nin cesaretlendirmeleriyle Uğurböceği Yayınları’ndan seri olarak düşündüğümüz projenin ilk kitabı çıkmış oldu

Velhâsıl bu kitabın hikâyesi 16 yıl önce başlamıştı aslında...
 
ÇOCUKLAR HAYATI, SORULARLA ÇÖZMEYE ÇALIŞIRLAR
 
Peki, çocuklar zihinlerinde soruların cevabını bu kitapta bulabilirler mi?

Bu kitap, çocukların etraflarında olup biten yaradılış mucizelerinin 'Neden?', 'Nasıl?'larına onların dikkatini çekebilmek amacıyla hazırlandı. Kaldı ki serinin diğer kitaplarında bu amaç farklı konularla devam edecek.   

Malum olduğu üzere çocuklar, yaradılışları itibariyle kâinata dair büyük bir merak ve hayret içinde oluyorlar. Bu hisler, onları hayatı anlamaya ve öğrenmeye davet ediyor.
İlk çocukluk döneminde çevrelerini tanıma yolculuğu hep sorular üzerinden oluyor ki, çocukların 'Bu ne? Bu ne?' soruları en önemli sorular oluyor. Her insan bu dünyaya yaradılışın hikmetlerini aramaya geldiği için, aslında çocuk da sorularıyla fıtraten hikmeti aramaya çalışıyor.

Ne yazık ki, eğitim sistemimizin dayatmacılığı ve bazı aile yapılarımızın baskıcılığı çocukların bu ihtiyaçlarını köreltmek anlamında sonuçlar veriyor. Çocukların soruları, merakları, hayretleri sönüyor.  'Ben kimim?', 'Nereden geldim?', 'Nereye gidiyorum?', 'Bu gördüklerimin anlamı nedir?' gibi en kritik ve hayatî sorular maalesef sorular sorulmaz oluyor.

Biz bu manada, çocukların hayret ve merak duygularını tahrik ederek, onların yeryüzü ayetlerini okuma yolculuğuna davet etmiş olduk. Eğer hikâyemizin kahramanı Can'ın sorduğu soruları merak eden çocuklarımız varsa onlar da bu kitapta cevaplarını bulmuş olacaklar.
 
BU ÇALIŞMAMIZDA, ÇOUKLARIN HİKÂYELERLE BİLGİ EDİNMELERİNİ AMAÇLADIK
 
Kitap anne- babalara ve eğitimcilere çocukların eğitimiyle ilgili ne gibi kolaylıklar sağlıyor?

Bu çalışmamızda çocuklarımızın okul hayatları boyunca karşılarına çıkacak bazı fen bilimleri temel konularını ele almaya çalıştık. Meselâ, bitkilerde hareket, canlılarda solunum, yağış, bakterilerde yaşam, bazı canlılarda işitme sistemleri gibi. Kurguladığımız hikâyelerde hem bilgi edinebilmelerini, hem de yaradılış hikmetlerinin peşine düşmelerini amaçladık. Böylece ailelere ve eğitimcilerimize bir kez daha çocuklarımızın hayret ve merak hislerinin sınırsızlığını ve önemini hatırlatmak istedik. Eminim ki, onlar bunu ziyadesiyle biliyorlar. Biz, bir de Can'ın maceralarıyla bunu göstermek istedik.

Bir de bu kitaptaki sorular gibi sorularla karşılaşıp cevap vermekte zorlanıyorlarsa şayet, çocukların algı düzeyine indirgenmiş bilgileri onlara sunmuş olduk. Umarım bunu başarabilmişizdir.
 
 ÇOCUKLARIN SORU SORMASI ÇOK ÖNEMLİ
 
Kitaptan bir öyküyü bizimle paylaşır mısınız?
Bu kitabın kahramanı Can, çok meraklı ve öğrenmeye hevesli bir çocuk. Gördüğü her şeyi anlamak ve öğrenmek için sürekli sorular soruyor. O, hafta sonları dedesinin köyüne gitmeyi çok seviyor ve orada birbirinden ilginç maceralar yaşıyor.  Fakat bu maceralar öyle herkesin yaşayacağı cinsten değil, biraz sıra dışı. Çünkü Can, merak ettiği bir konuda aklına soru geldiğinde ilginç bir şekilde mikro âlem dediğimiz dünyaya, yani gözle göremediğimiz o mini minnacık dünyaya küçülerek gidiyor ve sorularının cevabını o dünyanın kahramanlarından öğreniyor. Biz buna, Can 'olay yerinden' bildiriyor diyoruz.

Meselâ bunlardan birinde Can, ayçiçeklerinin yönlerini neden güneşe döndüğünü merak ediyor ve cevabını mikro alemde bizzat bu işte görevli hormonların dilinden dinliyor. Bu işle görevli hormonlardan oksin hormonu bitkilerdeki bu durumun nedenlerini Can'a bizzat işin gerçekleştiği yerde anlatıyor. Can her şeyi yerinde görüyor. Elbette bu süreçte başına her türlü işte geliyor. Bir salıncakta sallanırken ayçiçek tarlasına düşmesi, küçülerek ayçiçeğinin içine girmesi, hormonlarla buluşması ve bitkilerin güneşe yönelme nedenlerini öğrendikten sonra bitkinin köklerinden bir köstebek gibi bahçeye dönerek sorusunun cevaplarını bulmuş oluyor.
Bütün maceralarla birlikte emekli radyocu dedesinin onun gibi maceracı oluşu ve Can'a yaptığı sürpriz işin cabası.

Diğer ayrıntıları da hikâyeye bırakalım inşaallah..
 
ÇOCUKLARA GÜLMEK, MUTLU OLMAK ÇOK YAKIŞIYOR
 
Vermek istediğiniz mesajları eğlenceli öykü tadında vermişsiniz. Neden böyle bir yol izlediniz?

Bu doğru bir tespit. Yıllardır çocuklara yönelik yaptığım çalışmalarda mizahî unsurları  kullanıyorum. Radyo programlarım da buna en bariz örnektir ki, bu kitapta da böyle bir yol izledim.
Bunu şöyle izah edebiliriz aslında. Biz yetişkinler bir çocukla karşılaştığımızda ilk ne yaparız? Ona tebessüm ederiz değil mi? Çünkü çocuklara gülmek, mutlu olmak çok yakışır. Küçük bir bebeği bile severken bir şekilde onu tebessüm ettirebilmek için gıdıklamaya çalışırız. Karnından, boynundan, ayaklarından öperek o minik yavrularımızı gülümsetmek isteriz. Onlar kıkırdadıkça biz de güleriz ve mutlu oluruz.

İşte bunun gibi, bir yazıda veya bir kitapta kullanılan mizah, çocuğu gıdıklamak gibi bir şeydir. Böylece onların dikkatini ve ilgisini konuya daha kolay çekiyor ve daha uzun süreli etkileşim içinde kalabiliyorsun. Benim genel olarak bu yolu tercih ediyor oluşumun nedeni buna dayanır. Bir de tabii karakterimin buna müsait olması, çocukluğumda şakacı bir babanın ve aile çevresinde büyümüş olmamın da bunda etkisi olmuş olabilir.

Kitabın devamı niteliğinde bir seri olacak mı?

Evet, bu kitap bir serinin ilk kitabı. Can, ilk kitapta köyde geçirdiği gün içinde merak ettiği 'neden?' sorularının cevabını aradı. İkinci kitapta yine köyde 'Nasıl?' sorularının cevabını arıyor olacak. Bu şekilde, değişik yer ve zamanlarda merakını ve hayretini çeken olayların, bir mana da hikmetini aramaya devam edecek.

Şuana kadar kitapla ilgili olumlu veya olumlusuz ne gibi tepkiler aldınız?

Öncelikle çocuklardan gelecek tepkileri çok merak ediyordum. 10 yaş çocuklarının kitabı 2 gün, 8 yaş çocuklarının ise 4-5 gün içinde okuduklarını öğrenince çok mutlu oldum. Hatta, bazı çocuklar kitabın arka kapağındaki Can'ı anlattığımız küçük metinciği şiir gibi ezberleyip evlerinde tekrar ediyormuş ki, bunu duymak çok keyif verici gerçekten.

Bunun dışında öğretmenlerimden de olumlu dönüşümler geldi. Çeşitli okullarda inşallah çocuklarla imza günlerinde buluşmak üzere planlamalarımızda yapıldı. Heyecanla bu buluşmaları bekliyoruz.
 
ÇOCUKLAR ALLAH’IN BİZE EMANETİ
 
Çocuk eğitimiyle ilgili kitap vesilesiyle neler söylemek istersiniz?

Buna dair elbette söylenecek çok şey var. Ama özellikle bir kez daha ifade etmek isterim ki, çocuklarımızın eğitimde onların hayret ve merak duygularını köreltecek yaklaşımlardan ve eğitim sistemlerinden uzak duralım.

Çünkü bu hisler, onların en büyük sermayesi. Onlar, bu sermaye ile hakikate ulaşacak ve yaratılış sebebine uygun bir hayat yaşacaklar.

Bir de şunu hiç unutmamak gerekiyor; Allah her insanı ahsen-i takvimde yaratarak ona en güzel kıvamı vermiştir. Bu nedenle belki de Allah, çocukları bize emanet ederken, bu mükemmel yaradılışa tekrar şahit olmamızı, çocuk aynasında kendimizi yeniden düzeltmemizi ve kontrol etmemizi istiyor. Yani belki de Allah, çocuklarımız vesilesiyle bizi yeniden terbiye ediyor.
Dolayısıyla çocuğa yaklaşımız da bu hakikati her daim göz önünde bulundurmamız gerekiyor.
 
ÜZERİNDE ÇOCUK KİTABI YAZAN HER KİTAP, ÇOCUK KİTABI KRİTERLERİNE SAHİP OLMAYABİLİYOR
 
Son olarak kitabınızla ilgili ve kitap okumayla alakalı son olarak neler söylemek istersiniz?

Son zamanlarda ailelerin ve eğitimcilerimizin çocukların kitaplara daha çok yönelmesi için gayret içinde olduğunu görüyoruz. Elbette bu çok sevindirici. Bu gayretleri takdirle karşılıyorum. Bununla birlikte çocuklarımıza seçeceğimiz kitaplarla ilgili çok dikkatli olunması gerektiği de bir gerçek. Doğru bir formasyonda hazırlanmış mı, pedagojik yaklaşımlar içeriyor mu, çocuk ruh sağlığına zarar verecek unsurlar taşıyor mu gibi sorularımıza cevaplar bulmalıyız.

Çünkü maalesef üzerinde çocuk kitabı yazan her kitap, çocuk kitabı kriterlerine sahip olmayabiliyor. Bu hususa mutlaka dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Mehmet Ağabey, bize zaman ayırdığın için sana çok teşekkür ediyorum.

Sizde “Bir Sorum Var- Neden isimli kitabıma ve çocuk konusuna gösterdiğiniz ilgiden dolayı bende size teşekkür ediyorum.
 
Mehmet Yaşar Kimdir?

1973'de İstanbul'da doğdu. İlk ve Orta öğrenimini aynı şehirde tamamladı. 1996 yılında İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Kimya Bölümü’nü bitirdi. Çeşitli kurumlarda eğitimci olarak çalıştı.
1999'da kızının doğumuyla birlikte çocuk merkezli çalışmalara yöneldi. Bu çerçevede bir arkadaş grubuyla iki yıl boyunca çocuk hikayeleri üzerine çalıştı.

1999 yılında çocuklara yönelik radyo programcılığına başladı. Bu tarih itibaren Türkiye radyolarının en uzun soluklu çocuk programı 'Tahterevalli'nin yapım ve sunuculuğunu üstlendi. 
2006 yılından beri İstanbul Bizim Radyo’nun Genel Yayın Yönetmenliği görevine devam ediyor.
2011'de çocuk alanında çalışan uzman arkadaşlarıyla Pedagoji Derneği'nin kuruluşunda görev  aldı ve derneğin  Yönetim Kurulu Üyeliğini üstlendi.

2013 yılında ise Türkiye’nin en yaşlı çocuk dergisi ‘Can Kardeş’in  Genel Yayın Yönetmenliğini  yaptı.
Halen 104.4 İstanbul Bizim Radyo'da, pazar sabahları Tahterevalli Programı'nda çocuklarla buluşmaya devam ediyor.

Söyleşi: Ziya GÜNDÜZ
 
  
Editör: TE Bilisim