Bugün ABD`nin, Büyük İsrail hayallerinin hesabına Kıbrıs ve İzmir`i NATO üssü yapmak istiyorlar. İlk ayak İzmir zaten NATO`nun merkezi adı altında geçmişteki gibi YUNANLILARIN işgali gibi fakat yumuşak bir şekilde kimsenin ruhu duymadan tereyağından kıl çeker gibi koşar adım geldiler. Bu işin ikinci ayağı Kıbrıs ise bugünlerde bu oyunun hayata geçirilmesi ve dozajını arttırarak devam ediyor.
Askerlerimiz üslerden çekiliyor. Maaşlar ödenmiyor.
Bugünlerde KKTC Hükümeti istifa ediyor.
Manavgat suyu KKTC adı altında İsrail`in hizmetine sunuluyor.
Kıbrıs`ın nüfus yoğunluğu değiştiriliyor. İnanmayanlar araştırabilir. “Bu KIBRIS ne YUNAN`A NE DE TÜRK`E KALIR” gerisini var sen düşün eğer aklını işletirsen tabi ki…!
Kumarhaneleri Türkiye`de yasaklayarak hem Türk Hükümeti iyi iş yaptı gösterildi hem de İsrail`in oraya yoğunlaşması bu kumar bahanesi ile üstü örtülüyor. İnanmayan Yahudilerin Kıbrıs`ın tamamında söz sahibi olacağını şimdiden söyleyelim.
Yeni yerleşim yerleri oluşturuluyor. İngiltere, ABD ve İsrail firmaları cirit atıyor. Neden acaba?
Kıbrıs`a sahip olan Akdeniz`e sahip olur. Denizin ortasında doğal bir gemi olarak karşımızda duruyor.
“Çözümsüzlük çözüm olamaz” siyaseti ile ben çözerim diyen Recep Tayip ERDOĞAN`a bakın Fatih ALTAYLI o zamanlar ne yazıyor;
“Yıllarca küçümsediğimiz “Kasımpaşalı” Diş işlerine güvenerek kendi sıcak tavrını da ekleyerek ve hepsinden önemlisi “cesaret ederek” büyük iş başardı. Bence, bu yılın Nobel Barış ödülü, Tayip ERDOĞAN`ın hakkıdır.” diyor.  
Ne güzel elma şekerlerim var. Yiyen yok mu? Yiyeyim de sonunda sapı kalıyor beyler bayanlar… Ben hatırlatayım da…
Başka bir hatırlatma; Bahçeli ve Ecevit hükümeti zamanında “Türkiye ve Yunanistan`ın birlikte katılmadığı herhangi bir ortaklığa KIBRIS giremez”şeklinde 1960 Londra antlaşması maalesef, yok saymak ve Helsinki zirvesine katılıp onaylamak suretiyle, Güney Kıbrıs`ın tek taraflı AB`ye girmesinin yolunu açmışlardır. Sonrası malum ANNAN PLANI`na “HAYIR” diyen YUNANİSTAN VE Güney Kıbrıs AB`ye alındı. “EVET” diyen KKTC ve TÜRKİYE elma şekerinin sapını elinde buldu. Ne güzel elma şekeri yiyorduk değil mi?
Bu arada rahmetli Rauf DENKTAŞ`ı dışlayan, itibarlaştıranları hatırlıyorum. Bir de Rauf Denktaş`ın ne söylediğini;
“Ey halkım, sakın ha AVRUPA tuzağına kapılıp bu ANNAN Planına evet diyerek geleceğinizi karartmayın.”  Diyen KKTC Kurucu başkanı yok sayıldı. Onun yerine Siyonist rejisörlerin sahneye koyduğu ANNAN tiyatrosunda figüranlık yapanlar, övünüp göklere çıkarılmadı mı?
Rauf Denktaş`ın ve KKTC eski başbakanı Derviş EROĞLU`nun “KIBRIS ELDEN GİDİYOR!” feryatlarına bu topraklarda kulak tıkanmadı mı?
Yunan Başbakanı bu zafer sarhoşluğu ile, Emine ERDOĞAN`ın yanaklarından öperek Yunanistan`dan uğurlamadı mı?
Hükümet, Tsk, meclis, KKTC halkı ve halkımız bunca olanlara bakıp ders çıkaramıyorsa ve bunlara izin veriyorsa daha sonra yaşayacaklarımıza kimsenin ses çıkarmaya hakkı yoktur. “perşembenin gelişi çarşambadan belli olur.”
Artık iç siyaset dış siyaset ayrı bakamayız. Adamlar koşarak geliyorlar
Kürdistan kuruluyor, ( Suriye ve Irak) ayakları.
Ege`deki adacıklar Yunanistan el koyuyor kimseden ses yok.
Kıbrıs İsrail`in yeni oyuncağı olarak “BÜYÜK İSRAİL HAYALİNİ” gerçekleştirmek için ayan-beyan yaşıyoruz.
Batı Trakya`da soydaşlarımız vatandaş sayılmıyorken; Türkiye`de adamlar okullarını, ev kiliselerini (4000 – 6000) ve misyoner faaliyetlerini “kedilerin olmadığı yerde fareler çirit atar” sözünü yerine getirir gibi dalga geçiyorlar.
Türkiye`de bombalar patlaması ile birileri dediğimizi yapmazsanız daha kötü olur diyorsa;
Türkiye
 `nin bir tarafında iç savaş oluşması için kendi elimizle açılım yaparak bugünü hazırlamak ve yaşamak bile bile… Valiler askerleri kışlalara hapis etsinler. Terörü dağdan şehirlere inmesine izin verin sonra aldatıldık, kandırıldık diyebilme cüretinde bulunabilmek “ne güzel memleket” değil mi? Artık bundan sonra dünya da ve ülkemizde yeni bir savaş başlıyor. “ŞEHİR SAVAŞLARI” benden söylemesi gerisini sen düşün.
“Cemaatte ne istedinizse vermedik” de sonra bu tarafa yine aldatıldık, kandırıldık  “ne güzel memleket” zaten millet seni oraya ne diye seçti veya sen halka beni hükümet yapın en iyi ben yönetirim demedin mi? Yoksa ben çok güzel aldatılırım, çok güzel kandırılırım… Bunu çocukta yapar beeee….!
Suriyelileri kontrolsüz alarak girişlerini ve onların güvenliğini sağlarken; kendi güvenliğimizi ve sistemimizi yok saymak nasıl bir yönetim şeklidir anlamış değiliz. Sen bu zeminin hazırlanmasına izin ver, görmezden gel, sonra bombalar neden patlıyor değil mi?
Azerbaycan Ermenistan arasında Karabağ Savaşı ayrı bir muamma olarak karşımızda duruyor. Allah yardımcımız olsun. Nerede olursa olsun oyunTÜRKLERE oynanıyor beyler bayanlar görüyor musunuz? Dünyayı yönetenler kafayı bize takmışlar da biz ne yapıyoruz? Artık birleşme zamanı “atı alan Üsküdar`ı geçiyor.”
Geldiğimiz nokta 21/22 Haziran 1919 – AMASYA GENELGESİDİR.
1.Vatanın tamamı ve milletin istiklali tehlikededir.
2.Mevcut hükümet yüklendiği sorumlulukların gereklerini yerine getirmekten acizdir. Bu durum milletimizi bitmiş ve tükenmiş ve teslime hazır hale gelmiş göstermekte ve dış güçlere cesaret vermektedir.
3.Milletin istiklalini ( birlik, bağımsızlık ve bekasını) yine, milletin azim ve kararı kurtaracaktır.
4.Milletin (Durumunu ve sorununu ortaya koyup, değerlendirmek) ve (temel hak ve hürriyetlerini içeren sesini ve isteklerini bütün dünyaya iletmek için her çeşit dış etkilerden ve güç merkezlerinin kontrolünden uzak Milli bir Meclis ve Hükümetin kurulması mutlaka gereklidir.)
Ey halkım bu bildirge Atatürk`ün Amasya tamimi tarihi bir ihtilal uyarısı ve mevcut teslimiyetçi iktidara karşı bağımsız ve milli bir direniş çağrısı değil de nedir. Bugün demokrasi ve barış adı altında ülkemizi elimizden almaya çalışıyorlar.
EY HALKIM BUNA İZİN VERECEK MİYİZ?
Sevgi ve saygılarımla nereye kadar beyler bayanlar… atamirasıulus… muratakbaş