KARMAŞA – BİR KEREDEN BİR ŞEY OLMAZ

Bir kereden bir şey olmaz diye başladılar sonra mecliste akladılar. LUT KAVMİNE minnet okuttular. Kanun önünde iyi halden tecavüzcüleri korudular. Yöneticilerin TÜRKİYE CUMHURİYETİ VATANDAŞLARINI düşündüğü yok. EY HALKIM ÇOCUKLARINIZA SAHİP ÇIKIN!

Mustafa Kemal ATATÜRK`ün dediği gibi “ORDUSU (T.S.K) yok edilmiş milletleri koyun gibi kesecekler.” Bilginize… Bugün yaşananları 31 TEMMUZ 1920 AFYONKARAHİSAR`DA komutanlara verdiği söylevden bugüne ışık tutmaya devam ediyor.

Bu iş bitmiş RUHLARIMIZI ZEHİRLİYORLAR GDO`LU ürünler, hastalıklı hayvan ithalatı, domuz eti serbestliği… Bu “DİNSİZ DİNDARLAR BELİMİZİ BÜKTÜ” derken Hz ALİ (ALLAHÌN SEVGİSİNİ KAZANMIŞ KULU) sanki bugünü anlatıyor. Din imanla geldiler çocuklarımıza tecavüz ettiler. Diyanet işlerinin fetvası ile çocuk evliliğini İslam öncesi kanunlarını din diye bize yutturuyorlar…

DİZİLERDE AİLE KAVRAMINI KİN NEFRET AŞILAYAN, İŞİNİ KURTARAN KAPTAN EDASI İLE YALANA, İFTİRAYA, KALLEŞLİĞE VE MADDEYE KUL KÖLE EDİYORLAR.

SENİN EDERİN NE VE NE KADAR İLERİ GİDEBİLİRSİN? Sorusunu dizide kahramanlara sorarken aslında TÜRK TOPLUMUNUN KENDİSİNE SORUYORLAR FARKINDA MISINIZ?

Bunu kim ve niye yapar? Bir dış gücün içerideki egemen sınıfla işbirliği yapıyorlar. Ülkenin eğitim ve kültür politikalarını milletin aleyhine değiştirerek, ulusal kimliğinden uzaklaştırma, kendi toplumuna ve kültürüne yabancılaştırma, bilinçsizleştirme ve sömürüye açık hale getirmektedir. Daha sonra da yardım ediyormuş kanaati yaratarak toplumun zihnini yeniden kurgulayıp sömürgecilerin zihinsel kölesi durumuna getirmek için milleti kendi değerlerine düşman etmeyi anlatan SOSYO-KÜLTÜREL BİR TOPLUMSAL MÜHENDİSLİK ÇALIŞMASIYLA KARŞI KARŞIYAYIZ. Bu süreçten geçenlere MANKURT (MANKAFA) denir.

Yayılmacı istilacı EMRERYALİZM, SİYON PROTOKOLLERİ 24 Maddesi bugün TÜRKİYE`DE VEDÜNYADA UYGULANIYOR. Bunları kısaca MANKURTLAŞMA (MANKAFA) Kişiler ve topluluklar oluşturmak için birçok yöntemler geliştirmiştir. Aşağıda bunları kısaca başlıklar halinde gösterirken; bunu yaşayan bizler geçmişinize ve bugüne kadar yaşarken nelere maruz kaldığınızı bir kontrol edin? Bizi yönetenler kime hizmet etmiş bir düşünün ALLAH AŞKINA..!

ALKOL VE UYUŞTURUCU BAĞIMLILIĞI OLUŞTURMA,

KÜLTÜRSÜZLEŞME VE CAHİL BİR SINIF OLUŞTURMA,

YABANCI DİLDE EĞİTİM YAYGINLAŞTIRMA, KENDİ EĞİTİM SİSTEMİNİ KÖTÜ GÖSTERME,

CİNSELLİĞİN YOZLAŞTIRILMASI VE YAYGINLAŞTIRMASI HAYVANSAL İSTEKLERİN ÖNE ÇIKARILMASI VE CEZASIZ BIRAKILMASI. YAPANIN YANINA KAR KALMASI,

İDEOLOJİK VE KAVRAMLARIN SAPTIRILMASI VE İÇİNİN BOŞALTILMASI,

BİLİMSEL BİLGİLERDEN UZAKLAŞTIRILMA, CAHİL EĞİTİM SİSTEMİ VERİLMESİ YAP-BOZ

DİNCİLİK VE SAHTE DİN ANLAYIŞININ YAYGINLAŞTIRILMASI, DİNSİZ DİNDARLARIN FETVASI,

YAPAY GÜNDEMLERLE TOPLULUKLARI OYALAMAK,

TARİHİ SAPTIRMAK, KİMLİĞİNİ İNKÂR ETTİRMEK, TOPLUMU BİRBİRİNE DÜŞÜRMEK İÇİN SOY VE ETNİK KİMLİKLERİ ORTAYA DÖKEREK İNSANLARIN AHLAK DEĞERLERİ VE YAPTIKLARININ ÖNEMİ OLMADIĞINI KAN BAĞININ ÖNE ÇIKARILARAK FAŞİST IRKCI HAREKETLERİ ÖNE ÇIKARMA VE ÇATIŞMA ORTA MI YARATMA…

BÜTÜN BUNLARI EŞ ZAMANLI OLARAK GÜÇ, PARA VE TERÖRİZM İLE KARIŞTIRMA VE SİNDİRME POLİTİKALARI İLE TAMAMLIYORLAR.

Bunu uygulayan YAYILAMACI İSTİLACI EMERYALİZM; kesinlikle karşı koyuşları kabul etmediği gibi ilan ettiği bugün bütün dünyaya açık olarak ilan ediyorlar. Önüne çıkan bütün ULUS, MİLLİ, VATANSEVER, ÖZ GÜÇLERİ önce fark ettirmeden, sissice bir virüs gibi, içteki yumuşak noktaları, azınlıkları destekleyerek kendi doğrultusunda yönlendirerek daha sonra ise yardım adı altında desteklerini arttırarak ilerlemeye devam ediyorlar. Sistemi yöneten gerçek sahiplerini ortadan kaldırarak kendi adamlarını yerleştiriyor. Bundan sonra uzun bir süre bütün birimleri kendi kontrolüne alana kadar yapı devam ediyor. Ne zaman ki kendi yapısını bozmaya çalışan güçler çıktığında ise, güç, para, kendi yönetimdeki adamlarını kullanıyor. En son çare ise terörü kullanarak EMPERYALİZMÌN DORUKLARINA çıkıyor. Bunu o toplumun çocukları ise kendilerini esas oğlan sanarken; ASLINDA BİRER MANKURT (MANKAFA) olduklarından habersiz emperyalizmin uşakları oluyorlar…

Siyonizmin 24 PROTOKOLÜ kısaca anlatmak gerekirse yine kendileri çok güzel anlatmıştır. Bakın BEN RUBİN BUNU BİZE NASIL ANLATIYOR:

“TOPLUMLARI MADDE SAHASINDA DESPOT, FİKİR SAHASINDA ANARŞİST YAPARKEN; EKONOMİ ALANINDA BİZLERİ HİZMETÇİ, FİKİR ALANINDA KURBAN YAPAN BİR YAPI OLARAK BİZİ HAYVANLAŞTIRMAK İSTİYORLAR.” SADECE KENDİNDEN OALNLARI İNSAN OLARAK GÖRÜYORLAR. DİĞER İNSANLARI (HAYVANLARI)ÖLDÜRMEYİ KENDİLERİNDE BİR HAK OLARAK GÖRÜYORLAR. TECAVÜZ ETMEK İSE GÜNAH OLARAK GÖRMÜYORLAR…

Bugün TÜRKİYE`de yaşadıklarımızı bu okuduklarımızdan sonra bir kez daha düşünün…

Bir kereden bir şey olmaz diye başladılar ve KARMAŞA – KAOS BAŞLIYOR… NASIL MI?

“Bir sabah kalktığınızda elektrikler kesildi. Bütün ülkede, aynı anda! Halk önce bunun geçici bir kesinti olduğunu düşündü, birkaç saat sonra geleceğinden emin olarak işlerine devam ettiler. Ancak zaman geçip arıza giderilmeyince homurdanmalar başladı. Alışılmış olduğu üzere devlet yetkilileri becerisizlikle suçlandı, tepkiler yüksek sesle dile getirildi.

Günün sonunda bu can sıkıcı duruma çözüm bulunamamış olsa da hayat devam ediyordu. İnsanlar acil işlerini halledebilmek için alış-veriş merkezleri gibi jeneratörü olan yerlerden faydalandılar. O güne kadar 24 saat elektrik kesintisi yaşamamış olan toplum hazırlıksız yakalanmıştı. Telefonların şarjı bitmeye başladığında iletişim kopukluğu bir anda elektriksizlikten daha önemli bir sorun oldu. Herkes yetkililerden bir açıklama bekliyor, ama tatmin edici bir haber gelmiyordu. (bir kereden bir şey olmaz, tecavüzler var fakat ses yok fakat telefon için isyan var.)

İkinci ve üçüncü günlerde artık jeneratörler de bir bir tükenmeye başlayınca bazıları durumun ciddiyetini anladı. Marketlerden temel ihtiyaçlarını zamanında karşılayanlar daha şanslıydı. Saatler, günler geçtikçe ülke tam bir karanlığa gömülüyordu. Ne asansör, ne televizyon, ne de bir başka cihaz çalışmıyordu. Sular çoktan kesilmiş, ulaşım durmuştu, insanlar kelimenin tam anlamıyla şoktaydı. Artık devlet ve hükümet görevlilerinden de bir haber alınamadığı için herkes kendi başının çaresine bakmak zorundaydı.

Dükkânlar ve benzin istasyonları kasalar çalışmadığı için kapılarına kilit vurunca panik başladı. Evine gıda götürme derdinde olan anne-babalar çocukların ağlamaları karşısında çaresizdi. Yapacak bir şey yoktu, su ve yiyecek temini için marketler yağmalandı. O güne kadar nezaket örneği olan en saygın kişiler bile saldırganlaşmış, aç ve susuz kalma korkusu adeta herkesin içindeki canavarı uyandırmıştı.

Sokaklar koşuşturma ve çığlıklarla mahşer yerine dönerken, arada bir yaşlılara, çocuklara yardım etmeye çalışanların gayreti fazla sürmeyecekti. Yardıma ihtiyacı olan güçsüzler binlerceydi, hepsine el uzatmak mümkün değildi. Daha bir hafta önce pek merhametli ve medeni görünenler bile ölüm-kalım mücadelesi veren savaşçılara dönüştü. Devletin düzeni sağlaması olanaksızdı, sonuçta polis ve asker de insandı. Onlar da evlerine, çocuklarına yiyecek bulma telaşındaydı. Herkes aracındaki son yakıt ile yakınlarına ulaşıp bir çözüm bulmak umudundaydı ama telefonların çalışmaması tam bir kargaşaya neden oldu. Kimse akrabalarından haber alamıyor, nerede gideceğini ne yapacağını bilemiyordu.

İkinci hafta sonuna yaklaşırken yağmalama ve kavgalar yerine cinayetlere bıraktı. Hayatta kalabilmek için tek yol vardı; ÖLDÜRMEK! Marketler ve işyerleri çoktan boşalmış olduğundan tek umut evlerdi. Güçlü olanlar, kapıları kırıyor aile, çocuk demeden biraz su veya bir parça ekmek için çekinmeden karşı koyanları katlediyordu.

Bir zamanlar, görkemli gökdelenleriyle ışık saçan şehirler, medeniyetiyle övünen metropoller artık karanlık mezarlıklara dönüşmüştü. Gece pencereden bakmak bile korkutucuydu. Sokaklar ürkütücü bir karanlığa gömülürken gökyüzünde bu kadar çok yaldız olduğunu ilk defa fark edenler şaşkındı.

Kimse böyle bir KARMAŞA (KAOS) beklememişti. O güne kadar insanın hayal edebildiği ön kötü ihtimal dünya savaşıydı. En ölümcül silahlarla birbirine saldıran ülkeler ne kadar ağır hasar verse de, savaş sonrası her şey tekrar inşa edilir ve eski hayata dönülürdü. Kimse bundan daha kötüsüne hazırlıklı değildi. İnsanoğlu kendi eseri olan teknolojiye esir olduğunu çok geç fark etmişti. İcat etmekle övündüğü cihazları kullanırken, bir gün teknolojiye bağımlı olmanın bedelini ağır ödeyeceğini düşünemezdi.

Doğaya bir kere daha kazandı. İnsanlar kendi yasalarına göre değil, tabiatın düzenine göre yaşamaları gerektiğini anladığında artık çok geçti…”

Bir kereden bir şey olmaz dediler mecliste tecavüzcüleri akladılar, yasalarla canileri korudular, yöneticilerle cahilliğin eğitimini öğrettiler, GDO`lu tohumlar ve ithal ürünler cennetine çevirdiler hiç sesleri çıkmayanlar bir telefon ve teknoloji elinden alınınca elektriksiz kalınca;

TECAVÜZDEN DAHA DEĞERLİ OLDUĞUNDAN İSYAN ETTİLER… MADDEYE TAPIYORUZDA HABERİMİZ YOK… İNSAN OMAYI UNUTTUK… ROBOTLAR GİBİ ENERJİMİZ ÇEKİLİNCE ÇALIŞAMIYORUZ…

“GÜÇ SENİNLE - YILDIZ SAVAŞLARI” İLE TANRININ YERİNE NELER KOYDUKALRINI ANLADINIZ MI? ALLAH BİZİMLE DE SİZ KİMİNLESİNİZ?

“MAYMUNLAR CEHENNEMİ – SAVAŞ” İLE DÜNYADA SAVAŞ BAŞLADI… Farkında mısınız?

Sevgi ve saygılarımla… “ELİN KILICINI KUŞANAN, ONUN OYUNUNDA YOK OLUR.” Ata mirası ulus…

Murat akbaş

Kaynakça: GÜN OLUR ASRA BEDEL – CENGİZ AYTMATOV – ÖTİKEN YAYINLARI

MUSTAFA KEMAL`İN SIRRI – N. FEVZİ BİLİR – DURAK YAYINEVİ