Bildiğiniz üzere bundan üç sene önce (İkitelli) Başakşehir ilçe sınırlarını çok kötü etkileyen ve onlarca vatandaşımızı kaybettiğimiz sel felaketinin hemen ardında İstanbul’un şehremini olarak şöyle bir söz sarf etmiştiniz “Ayamama deresi interlandında yer alan ne kadar yapı var ise ruhsatlı olup olmadığına bakmaksızın hepsini yerle bir edeceğiz. Bunu yapmak için de yargı kararlarını beklemeyeceğiz demiştiniz”.
 
O günden bu yana hep acaba bu dere yatağında ki işyerleri ne zaman yıkılacak diye beklerken bir de ne görelim. Holding veya paraya para demeyen onlarca şirket dere yatağında bina yapmaya başladı.
 
Hele Killer Holding’in sel felaketinde kuyu gibi çukurların açıldığı bir yerde Rezidans yapmak için izin alması mahalle sakinlerini çileden çıkardı. Halk 15.04.2012 de kalabalık bir şekilde Killer Plazaya izin veren herkesi demokratik bir yürüyüş ve basın açıklaması ile protesto etti.
 
Kendi gözlerimle hayatlarını kaybeden insanlar ve kağıt gibi ezilen TIRLARI gördüğüm yerin yanı başında Ebubekir Aydın isimli tüccar on binlerce m2 lik inşaat yapıyor. İBB.başkanı olarak bu inşaatın yapıldığı yeri incelediniz mi hiç ?
 
Dere yatağına yapılan binaları görseydiniz hiç birisine izin vereceğinizi sanmıyorum.
 
Kadir abi,
 
Siz de çok iyi bilirsiniz ki bir şeye vesile olan onu yapan gibidir. Siz veya ilçe belediyesi bu binaların ruhsatını verdiği için Allah korusun yarın öbür gün aynı şiddette yağacak herhangi bir yağmurda gelecek sel felaketinde hayatını kaybeden insanların hayatlarını tekrar kendilerine verebilir misiniz ?
 
Özellikle Kiler Rezidans’ın yapılacağı  dere yatağına,Gül İnşaatın yaptığı iş batı projesine, Ebubekir Aydın tarafından yapılan devasa bina başta olmak üzere onlarca bina için nasıl ruhsat verildiğini öğrenmek isterim ?
 
İşte bir şey olmaz canımmm anlayışından dolayıdır ki bir bakıyorsunuz köprü çükmüş onlarca vatandaşımız hayatını kaybetmiş,bir bakıyorsunuz yeterli can güvenliğini almayan işçilerimiz saatlerce yardım beklerken donarak,boğularak gözlerimizin önünde hayatını kaybediyor…
 
Dere yatağında bu kadar binaya izin verildiğine göre şunların yapılmış olması gerekir ;
 
-Bir daha aynı şiddette yağmur yağmayacağı garantisi mi alınmış ?
-Dere ıslah mı edilmiş ?
-Haşa Cenab-ı hak ile aynı derece de yağmur yağmayacağına dair bir sözleşme mi imzalanmış ? 
 
Bir basın mensubu olarak bu üç şıkkın yapıldığı ile alakalı emin değiliz. İstanbul’un en üst düzey yöneticisi olarak bu konuda bizi aydınlatabilir misiniz ?
 
Prof.Dr.Sadettin Öktem’in bir söyleşisinde söylediği Sözlerinden minik bir alıntı yapmak istiyorum.
 
“İnsan hariç hiçbir canlının tabiatı değiştirme kabiliyeti yoktur.İnsan tabiatı değiştirme ameliyesinde taşı taşın üzerine koyarken nâzik olacak.
 
Allah’ın çizdiği sınırlara riayet edecek. Biraz daha açalım isterseniz; meselâ gökdelen yapmayacak. Neden? Nispet bozuluyor çünkü.
 
Allah’ın koyduğu bir nispet var. İnsanın ortalama bir boyu var, nispeti belli. Yine hayvanların, ağaçların bir nispeti var.
 
Yaratılmış her ne varsa hepsinin bir nispeti var. İşte bu nispeti insandan başka hiçbir canlı bozma kabiliyetinde değil.
 
İnsana bu yeteneğin verilmesi emanetin başlangıç noktasını teşkil eder. Âyette; “Doğrusu biz, emaneti göklere, yere, dağlara sunmuşuzdur da onlar bunu yüklenmekten çekinmişler ve ondan korkup titremişlerdir.  
Pek zâlim ve çok câhil olan insan ise onu yüklenmiştir” (Ahzâb, 33/72) buyurulduğu gibi.İşte o, gökdelen yapıp nispeti bozduğu için zâlim ve câhil oluyor.
 
Şehri yaşanmaz hale getiriyor. Her insanın semâya bakma, göğsünü rüzgâra açma ihtiyacı vardır. Bütün bunları üst üste koyduğunuzda evler, bahçeler, binalar bunların hepsi bir nispet meselesidir…
 
Osmanlı toplumunda bu kurallar geçerliydi ve buna göre bir cemiyet yapısı oluştu. Uzun asırlar böyle devam etti. Daha sonra Batı toplumunda farklı bir anlayış ortaya çıktı. Kapitalist düşünce sanayi devrimini gündeme getirdi, teknoloji oluştu ve yeni bir insan tipi zuhur etti. Bu insan tipiyle Osmanlı’nın barışması mümkün değildir. Çünkü temel kabuller farklı. Hayatı yönlendiren yola çıkış noktaları birbirinden farklı. 

Elbette. Fiziksel nispet bozulduğu zaman önce sizin zihinsel nispetiniz bozulur. O kalbe tesir eder. Çok katlı bina sahibi olmak, sizde bir gurur vesilesi haline gelir. Fazilet sahibi, merhametli, iffetli olmak, mütevazı olmak bir şükür vesilesi iken bu defa plazada oturmak bir gurur vesilesi olur.
 
İşte kalp bozuldu gitti. Eskiden, “Bak filanca teyzeye, ne güzel hizmete koşuyor, hiç yüzünü ekşitmiyor” denirken şimdi, “Şu sitede oturuyor, diploması da var, cip de sürüyor” deniliyor. Bunlar erdem halini aldı. Hâ bunlar fena şeyler değil ama ötekinin önüne geçince olmuyor.”
  
Dere yatağında dev inşaatlar yapan firnalar kim ?

1-Killer Holding Sular Vadisi içinde  Plaza yapacak halk 15.04.2012 saat 11.00 da ciddi Bir eylem
    yapacak. Bu proje yapılırsa sel suları altında hayatlarını kaybeden 30 dan fazla vatandaşımızın 
    kemikleri sızlayacaktır
.

2-
Onlarca TIRIN kağıt gibi ezildiği tır garajının 300 metre ilerisinde Ebubekir Aydın tarafından yapılan
    on binlerce metre karelik dev bina ..

3-Ali Ağaoğlu’nun 212 AVM.nin yanında yaptığı gökdelen.

4-Capital Tower basın Ekspres yolu Sabri Özer fabrikası yanında Mutlu inşaatın projesi

5-Basın Ekspres yolu Evkur’un yanındaki Üçer Bijuteri ve tabelası olmayan UCUBE bina,

6-Hürriyet Gazetesi yanında Yükselen İnşaatın projesi,

7-Eski LCW.nin yanında yapılan bina

8-İSTWEST Projesi 

9-Fatih Koleji

10-Gül İnşaat dere yatağının göbeğinde iş merkezi

11-Mall Of İstanbul

Bunlar sadece ilk etapta aklımıza gelen ve yapımcıların tamamı paraya para demeyen firmalar tarafından yapılan projelerdir.

Bu hafta ki sayımzıda habere konu olan bina Ebubekir Aydın tarafından değil de ekonomik durumu iyi olmayan başka bir vatandaş tarafından yapılıyor olsaydı aynı şartlarda izin verirler miydi ? Cevabı da vereyim elbette ki hayır. Ne yazık ki haklar para karşılığı alıır satılır olmuş. Bu da kıyametin alametlerinden birisidir.

Ülkenin pratik,inisiyatif alan idarecilere ihtiyacı var 

Kısa bir süre önce Haber ihbar hattımıza bir okurumuz mail atmış.Mailinde özetle şunlar yazılıydı " 15 Yıldır Zeytinburnu vergi dairesinin mükellefiyim. Diremize gelen her müdürün veya müdirenin bir şeyler yapmak istediğinden şüphem yok.Ancak son iki aydır Zeytinburnu vergi dairesinde temizlik dahil bir çok yeni çalışmanın gözle görüldüğünü ve buna vesile olanları gazetenizde haber yaparsanız bu tür idarecilerimizin sayısı artar" diyordu.

Biz de "Marifet iltifata tabidir müşterisiz meta zayidir" düsturu gereği eğer söylenen doğru ise biz de bu güzelliklerin yaşanmasına vesile olanlara teşekkür etmek babında bir kaç kelam yazmak istedik.

Gelen mailin konusu olan Zeytinburnu Vergi dairesine bir ziyaret yaptım.Söylenenlerin doğru olup olmadığını teyit etmek için tebdili kıyafet ile (yeni gazeteci olduğumuzu söylemeden) minik bir araştırma yaptım. Bizim de mükellefi olduğumuz vergi dairemizin müdürü veya müdiresi kim diye sorduğumda iki ay önce Fatih Vergi dairesinden Zeytinburnu'na atanan Şükran Yağmur'un olduğunu öğrendim. Müdiremiz gerçekten tamirat ve dadilat olmaksızın kadın elinin değdiği ciddi bir temizlik harekatına girişmiş. Bu başarılarından dolayı müdiremizi kutlamak gerek.

Kanımca bir an önce buraya bir tahisat ayrılıp daireye ışıklandırma ve tadilat yapılsa memurların çalışma azmi daha iyi olur. Gerekirse binanın bir iki katı boşaltılarak masraflar da kısılabilir kullanılan katlar daha verimli hale getirebilir. Müdire hanım'a bütçe verilirse bunu en iyi şekilde yapabileceğini düşünüyorum. İlçemize geldiniz Şükran müdire
m diyor başarılarının devamını diliyorum.


İ
stanbul Times / Hüseyin Çetiner