2002 den beri tek başına yönetenler şimdi de kadın üniversitesi açacaklarını belirttiler.

Cumhurbaşkanı Erdoğan gittiği Japonya gezisinde gördüğü kadın üniversitelerinden sonra Türkiye’ye dönüp ilk işi:

“G20 zirvesinde Japonya’daydım, Japonya’da 800 üniversite var.

Yüzde 10’u yani 80 tanesi kadın Üniversitesi. Sadece kızlardan oluşan üniversite... Nitekim bu üniversite şahsıma fahali doktora verdi.

Tabii 80 üniversitenin bu şekilde olması ta kreşten alıp; ilk, orta, lise ardından da üniversite olmak üzere çok farklı yapıyı Japonya’da oluşturmuş durumdalar.

Ve bütün bunlarla beraber atılan adımların bizler için önem arz ettiğini şu anda YÖK başkanına hatırlatıyorum, çalışmanı da ona göre yap.

 Türkiye’de benzer adımı ona göre atmalı. Zira şöyle lise yıllarımız da ülkemizde de kız liselerinden tutun erkek liselerine varıncaya kadar onların hepsi yok muydu vardı.

Sonra bunların hepsini karıştırdılar birbirlerine bir değişik hale getirdiler. Şimdi yeniden bunları toparlama dönemine girmiş bulunuyoruz.” demek oldu.

Kreşten üniversite ye kadar kadın ve erkeğin ayrı okuyacağının müjdesini de şimdi almış olduk!

Japonların kadın üniversitesi acaba bizim için neden önem arz etsin, hiç kimse sorgulamıyor mu?

*

YÖK başkanı:

“Çalışmanı da ona göre yap!”

Başka alternatif yok galiba.

*

Toparlama dönemi geldi çattı demek.

Peki, bunu kaç kişi istiyor?  Kaç kadın buna izin veriyor?

Asıl sorun ne biliyor musunuz?

Erkek ile kadının sıralardan ayırmak yerine, eğitim sisteminin temelini atabilmek...

Japonların örnek alınacak teknolojisi, iş ahlakı vb. Bir sürü konusu varken ‘ Kadın Üniversitesi’ni örnek almak çok ilginç.

Bu kadın ve erkeği eğitimde ayrıştırmak, yok saymaktır.

Haydi, eğitimin iyiye gitmesi için herhangi bir şeyler sağlanamıyor, ayrıştırıcı fikirden önce kadın istismarının, erken yaş evliliklerinin önüne geçin de ondan sonra bu tarafa gelin.

Kadın Üniversitesi kurulunca:

Kadına şiddet bitecek mi?

12 yaşında kızların evlendirilmesine son verilecek mi?

Çok gülen kıza edepsiz denilmekten vazgeçilecek mi?

Hani derlerdi ya her şey üniversite de olmuyor, insanın önce kendini geliştirmesi lazım. Evet, insan önce fikrini ve zikrini değiştirmesi lazım.

Eşinin çalışmasının yeterli olduğu düşünülen bir ülkede de kadın üniversitesi açılarak kadının düşünülmesi de yine inandırıcı gelmiyor.

Biz kadınlar sadece kadınlardan oluşan üniversiteden önce erkek egemenin olmadığı bir toplumda bizim de ön plana bir tık da olsa çıkabildiğiniz, emeğimiz değer gördüğü, erkek egemenliğinden sıyrıldığımız günler istiyoruz.

 

İstanbul Kadıköy kız öğrenci yurdu güvenlik görevlisi Nurcan Hanım ile bu konuya ilişkili kısa bir konuşma yaptım. Kendisi Marmara Üniversitesi İlahiyat mezunu.  Bu durumunda dinsel ögeler ile bütünleştirildiğini savunarak düşüncelerini söyledi:

 “ Kadın ile erkeği ayırdığı zaman insanlar birbirleriyle iletişim kuramaz hale geliyor. Muhafazakâr yetişen kesimin iletişim kuramadığı gibi, özellikle ilahiyat mezunu insanlar başta olmak üzere ifadesiz bir nesil geliyor. Şimdi ayırdın diyelim toplumda ne zaman buluşacaklar?

Gençlerin yüzünü ifadesizlik bürümüş durumda, yaşanmışlık izleri yok. İletişim yoksunluğundan süre gelen nesil var. Böyle yaparak bunun artmasına destek olacak. Sınıfta sesini duyacak diye yoklama olan hocaya ‘namahrem’ diye ses vermeyen kadın tanıyorum.

Ne olacak böyle? Din bunu mu dayatıyor. Soyutlamayı mı?

İslam dini toplumu soyutlasaydı Hz. Hatice ticaret yapmazdı.” Dedi.

Evet, her cümlende haklısın. Sen ve senin gibi düşünenlerin olduğunu gördükçe umut sönmüyor. Her geçen gün alevlerini yineliyor.

Her şeyden önce ahlaklı bireyler yetiştireceksin, o da ayırarak ya da ayrıştırarak olacak iş değil. Hele ki Japonya’nın 149 ülke arasında cinsiyet eşitsizliğinde 110. Sırada olduğunun bile bile özenmek hiç değil… 

Ve bize faali doktora veren yönünün de bu olması…

Gerisini siz düşünün!

En gülüncü de bu değil mi?

Ee haydi o zaman, kadınlar şu tarafa!