Çanakkale harbinin Türk tarihinin dönüm noktalarından birisi olduğu genel kabul görmüş bir olgudur.
Hatta İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy bu harbi İlk İslam devleti için var veya yok olma açısından önem arz eden BEDİR harbine benzetmesi da önemini ortaya koyar.
FETÖ’nün kolay palazlanmasının en önemli nedeni dini vecibelerini yerine getirmeye çalışan Müslümanların ON YILLAR boyunca kamudan uzak tutulmasıdır.
Cumhuriyetin ilk yıllarından başlayıp FETÖ’nün çalışmaya başladığı döneme kadar alnı secde gören Rütbeli Asker, Polis, Öğretmen ve diğer kamu kurumlarında üst düzeyde yönetici bulmak çok zordu.
Gülen’in vaazlarında dini konularda bahsetmesi ve Müslümanlarında devlet kurumlarında olması gerektiği ile alakalı sözleri ve eylemleri sistemden dışlanan ve ezilen Müslümanlar tarafından destek gördü.
FETÖ’ nün çalışma alanı bulmasında son yüz yılda İnançlı Müslümanlara karşı yapılan haksızlıkların payı çok büyük. Hatta 28 Şubat sürecinde getirilen katsayı adaletsizliği ile aynı soruya cevap vermelerine rağmen Üniversite imtihanlarına giren İmam Hatip Lisesinde okuyan öğrencilere daha düşük bir yöntem ile puan hesaplaması yapmaları başta olmak üzere yapılan haksızlıklar ve adaletsizlikler malum yapının kamunun her kurumuna yandaşlarını yerleştirmesini kolaylaştırdı. Bazılarının iddia ettiği gibi FETÖ konusunda hükümetlerde suç aranacaksa bu suçluları yüz yıl geriye götürmek mümkün.
Tarihimiz darbelere yabancı değil ama bu darbe değil adi bir işgal hamlesi idi
Demokrasiye ve insan haklarına yakışmazsa da ne yazık ki ülkemizde darbe geleneği vardı. Ancak Hiçbir darbe de halkın Meclisi uçaklarla bombalanmamıştı. Halkın üstüne hedef gözetilmeksizin bomba ve kurşun yağdırılmamıştı. Tanklar üstüne sürülmemişti. Halka yakın mesafede kurşun sıkılmamıştı.
Bugüne kadar ülkemizde yapılan darbelere az da olsa halkın desteği vardı ve toplumun önemli kesimi Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) emir komuta zinciri içinde yapılan darbelere karşı sert ve canını ortaya koyarak öleceğini bile bile bombalara, tanklara ve kurşunlara vücudunu siper etmiyordu.
Peki 15 Temmuz’da halk neden canını ortaya koydu ?
Bunun bir çok nedeni var. Ama biz burada belli başlı olanları açıklamakla iktifa edeceğiz.
1-Hükümet darbe gerektirecek icraatler yapmamıştı. Aksine halkın hayatını kolaylaştıracak bir çok tesisi hayata geçirmişti.
2-Hükümet halkın yararına olan milli politikalar etrafında çalışıyor (du)
3-Görünürde yapılanın darbe olduğu söylense de asıl olanın işgal olduğu ortada idi
İşte bu üç neden bile halkın ipi başkalarının elinde olan ve TSK içine sızan FETÖ militanlarının niyetini çok iyi bildiği için işgal’e izin vermedi. Çünkü bu hareket hükümete karşı değil bütün halka karşı yapılacaktı ve halkımızda bunu gördü ve biz bunlara müsaade edersek yarın çok geç olabilir dedi 15 Temmuz 2016 gecesi ve 16 Temmuz ‘da canını dişini takarak FETÖ militanlarına karşı koyarak ülkeyi iç savaşa sürükleyecek hain darbe girişimine müsaade etmedi.
MaazALLAH 15 Temmuz başarılı olsaydı neler olurdu ?
Halkın kıt kaynakları ile ödediği vergilerinden yapılan kesinti ile alınan Uçaklar,Tanklar, Toplar, Tüfengler kullanılarak yapılmaya kalkışılan 15 Temmuz 2016 hain işgal girişiminin bir an başarılı olduğunu düşünmek bile insanın saçlarını dim dik ediyor.
Darbenin ilk saatlerinde gözlerini kırpmadan 248 vatandaşımızı şehit eden 2 binden fazlasını da yaralayan bu hainler eğer başarılı olacaklarına inansalardı bir gecede on binlerce kişiyi şehit edeceklerinden zerre kadar ŞÜPHEM yoktur.
Eğer darbe (İşgal) başarılı olsaydı başımıza neler gelirdi:
-Ülkemiz iç karışıklıklar ve ölümler konusunda Suriye, Irak ve Libya ’dan beter olurdu
-İç savaş çıkar kardeş kardeşi vuracaktı
-İslam Ülkelerinin sınırları değişecek 27 yeni devletçik daha türetilecekti (Böl parçala yönet)
-Mekke ve Medine Kafirlerin ayakları altında inim inim inleyecekti
-Ülkede yüz binlerce kişi katledilecekti
-Sesini Çıkaran FETÖ militanlarının dediğini yapmayanlara yaşam hakkı verilmeyecekti
-Kur’an ayetleri dinler arası diyalog yalanı ile tahrif edilecekti. Adeta FETÖ Kur’anı diye İncil vari yeni yeni Kur’anlar üretmeye çalışacaklardı (ALLAH DİNİNİ KIYAMETE kadar koruyacak ama bunlar da boş durmayacaktı kafa karışıklığına neden olacak çalışmalar yapacaklardı.)
-Milli olarak kalan ne var idiyse Haçlı zihniyete devşireceklerdi
Özetle Türkiye’nin paramparça olması için ne kadar olumsuzluk var ise hepsi bu işgalin başarılı olmasının ertesi günü yaşanacaktı.
Peki şu an FETÖ tehlikesi geçti mi ?
160’dan fazla ülkede var olan bu ihanet şebekesinin ALAMETİ FARİKALARI sayılan kazanmak için her türlü yalan ve riya caizdir diyen ve kendini her şekilde gizleme başarısı olan bu yapı bitti demek için çok saf ve iyi niyetli olmak lazım.
Bunların çirkin ve hain emellerini gerçekleştirmek için yapmayacakları çılgınlık yoktur.
Buna karşı halkın bilinçlenmesi sağlanmalı.
Devletin elinde olan bilgi ve belgeler ULUSAL güvenliğimizi tehlikeye atmayacak derecede olanlarının paylaşılması gerekir.
Özetle hiçbir kimse bu tehlike tam manası ile bitti diyemez. Zaten de devlet yetkililerimiz başta olmak üzere kimse bitti de diyemiyor.
Halkımız, Hükümetimiz ve yetkili kurum ve kuruluşlarımızın gözü kulağı daima açık olmalıdır.
Mücadele eden herkes Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi samimi ve korkusuz olmalıdır ki yeni bir maceraya girişme hevesinde olanların hevesleri yerle bir olsun.
FETÖ yapılanması SİYONİST bir özellik taşıyor
Peygamberler tarihini incelediğiniz zaman Yahudi halkı ile FETÖ üst düzey yöneticilerinin bir çok benzerliği olduğu ortaya çıkıyor.
Bu benzerlik nedir denilirse hemen şu cevabı vermek mümkün. “Zoru gördükleri zaman riyakar bir şekilde itaat ederler,zor dönem geçince de hemen isyanlarına ve bölücülüklerine devam ederler. Kazanan tarafta olmak veya kazanmak için her türlü yalan ve yanlışın içinde olurlar”. Bu iki özellik peygamberlerine dahi isyan eden Yahudilerde de var ne yazık ki öğrencinin zekisi iş adamının zengini diyerek her şeye materyalist bir gözle bakan Paralel Yapının üst düzeyinde var.
Yahudiler ki Çölde aç kaldıkları bir sırada Allah onlara Bıdırcın eti ve kudret helvası ikram ediyor ve bu ikramın her gün taze taze geleceğini biriktirmemelerini söylediği halde bu halk ALLAH’ın vaadine güvenmeyip biriktirme gafletine düşüyor.
Aynı şekilde Cumhurbaşkanı Erdoğan biz sizin hayırlı işler yaptığınızı düşündüğümüz için ne istediyseniz verdik dediği halde bankanız, okullarınız, hanlarınız ,hamamlarınız kısaca bir çok kişide olmayan sayısı nimetin hepsi sizde var olmasına rağmen ne diye Devlet yönetimini ele geçirmek için Darbe girişiminde bulunuyorsunuz ? demek gerekir bu yapının ihanet kısmına.
FETÖCÜ’lerin yaptığı kusursuz planlara rağmen her seferinde duvara toslamaları karşısında ALLAH bu ülkeyi kesin bir şekilde koruyor izlenimi herkeste hakim oldu
FETÖCÜLER Recep Tayyip Erdoğan’ın Ameliyata gireceği bir sırada kendi mensuplarından oluşan çok sayıda Polis ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın kapısına dayanıp gel mahkemede ifade ever diler. Hakan Fidan o an Erdoğan’ ı aramayıp ifade vermeye gitseydi ALLAH’u alem kendi savcıları, hakimleri Erdoğan’ ın Hastanede yatağa kelepçelenmiş bir iki fotosunu gösterip PKK ile Oslo da yapılan görüşmeleri bahane edip Fidan’a Erdoğan VATAN’a ihanetten tutulandı. Sen işimize yarayacak ifadeler verirsen senin için hafifletici nedenleri kullanacağız diyerek hükümeti düşürüp yerine kukla bir hükümet kurup ülkeyi perişan edeceklerdi.
Erdoğan Allah’ın inayeti ile büyük oyunu gördüğü için Hakan Fidan’a kesinlikle mahkemeye gitme beni, bekle geliyorum deyip Fidan’ı o ablukadan kurtardı ve hemen kısa sürede yasa değişikliği yaparak bu oyunu bitirdi. İşte Bu oyun Erdoğan’ ın bu yapının iyi niyetli olmadığını anlaması bakımından dananın kuyruğunun koptuğu önemli bir kırılma noktası oldu.
FETÖ’cüler devletin içine sızdırdıkları adamları daha doğrusu militanları ile hükümetin yıkılmasının kendileri için zor olmadıklarına inanmışlardı. İBB’nin Gezi Parkı yerine Taksim kışlasını yapacağız talebi karşısında ilk başta samimi ve çevreci duyarlığı olan bir kısım insanın Gezi Parkında minik çadırlar kurarak ağaçların kesilmemesi için başlattıkları nöbet sırasında FETÖ’cü polislerin bir şafak vakti çadırları yakması ile olaylar çığırından çıkartıldı. Hükümet günlerce idaresinden çıkan Taksim’e giremedi. Daha sonra bunun da PARALELCİLERİN bir oyunu olduğu ortaya çıktı. Peki Allah’ın izni, Hükümetin basireti ve halkımızın gayreti ile bu badirede atlatıldı bu GÜRUH vaz mı geçti dersiniz ? Kesinlikle vaz geçmediler.
Pek ne yaptılar ? İlk başta sanki kendileri çok dürüst ve temizler gibi 4 bakanın genç evlatlarının yaptıkları yanlış ve hataları dinlemeler sayesinde takip edip hepsini bir araya getirerek amirlerine dahi haber vermeden 17 Aralık’ta gece yarısı baskın yaparak bakan çocuklarını göz altına aldılar. Bakan ve çocuklarının hataları ve yanlışları çok onları savunacak değilim ama bu ÇETE’nin amacı yolsuzluk ile mücadele değildi tek amaçları vardı o da halkın tepkisi ile hükümeti düşürmekti. Bu oyunları da çok profesyoneldi. Çünkü askeri ücrete çalışmak için bile iş bulamayan milyonlarca insanın olduğu ülkemizde ilk başta vay bey neler yapmışlar diyerek hükümeti suçladık.
Recep Tayyip Erdoğan bu art niyeti gördüğü için başlangıçta sanki yolsuzluk yapan bakan ve evlatlarına sahip çıkıyor izlenimi halkın bir kısmında belirmiş olsa da zaman ilerledikçe halkımız bunun da Paralelcilerin bir oyunu olduğunu gördü.
Peki bu yapı 17 Aralık’tan sonra vaz mı geçti ? Hayır bu sefer de 25 Aralık’da daha korkunç bir şey yaparak Türk ekonomisine yön veren yüzlerce şirketin üst düzey yöneticisine yönelik tutuklama eylemine girişmek üzere iken Erdoğan bu hain hamleyi de fark ederek yaptığı yerinde çıkışlar ile bunu da atlatmayı bildi. Her seferinde yaptığı kusursuz planlarına rağmen duvara toslayan bu yapı öyle bir şey yapmalıydı ki sonucu kanlı ve kesin olsun.
İşte halkın ve Devletin birliğine kast eden Hain 15 Temmuz İşgal Girişimi
Zahmetli Kenan Evren ve arkadaşlarının emir komuta zinciri içinde 12 Eylül 1980 de yaptığı askeri darbe zamanında ilkokul 4.sınıfa giden bir çocuktum. Bu tarihten sonra 28 Şubat 1997 de Post modern bir darbe ile Erbakan Hükümeti yıkıldı ama bu bizim alışık olduğumuz darbeler gibi olmadığı için klasik darbelerden saymadık
1997’de Erbakan’ın yaptığı güzel çalışmalara rağmen Müslüman olduğunu söyleyen FETÖ’nün beceremedin çek git diyecek kadar arsızlaşmasına şahit olduk.
Ne yazık ki Erbakan Hoca bu zatın ve diğer oyuncuların oyunlarını gördüğü halde siyasi tecrübesi olmayan Tansu Çiller’in vekillerine sahip olamaması ile sonuçları 1000 yıl devam edecek denilen 28 Şubat süreci ile Hükümet yıkıldı.
FETÖ diğer şeytanlıkları ve oyunlarının bir şekilde Recep Tayyip Erdoğan Tarafından bozulduğunu görünce Ordu’daki adamları da pasifize edilmeden darbe yapayım ve Erdoğan gitsin dedi…
15 Temmuz Saat 21.00 sularında evimde televizyon izlerken üst üste telefonum çaldı. Açınca bir okurum Boğaziçi Köprüsünde askerler araçları ile köprüyü kapatmış siz gazetecisiniz haberin var ne oluyor dedi. Doğrusunu söylemek gerekirse darbe için oraya geldikleri aklıma gelmedi. O gelen bit çok telefona muhtemelen terör örgütleri köprü üzerinde eylem yapacaklardır Polis’te askerden destek istedi o maksatla önlem almış olabilirler başka bir şey aklıma gelmiyor dedim.
Kısa bir süre sonra başbakan Bin Ali Yıldırım henüz net bir şey yok ama askeri içinde bir takım askerin kalkışmasına benziyor deyince tüylerim diken oldu. Hemen Haber merkezi ekiplerimize talimat verdim Demokrasi ve seçilmiş hükümet LEHİNE her türlü haberlere yer vermeleri ve darbecileri kınamaları gerektiğini söyledim. Bu görev 15 Temmuz 2016 gecesi Saat 21.30 da başladı 16 Temmuz 2016 Saat 0.6 ya kadar devam etti.
Bu saatte arabama atlayıp Atatürk Havalimanına gittim. Orada halk tarafından darbecilerden alınan Tankların yanında nöbet tutmaya başladım.
Daha sonra gazete merkezine gederek durum değerlendirmesi yaptık. 15 Temmuz Cuma Akşama başlayan Darbe 17 Temmuz Pazar günü Marmaris’te Cumhurbaşkanını yakalamaya giden ekip başta olmak üzere çok sayıdaki firari asker hariç darbe girişiminin halkımız tarafından 248 şehit ve 2 binden fazla yarlı vererek bertaraf edilen ana kadar Demokrasi ve Milli iradeden yana yayın yaptığımız için kendimizi mutlu hissettik.
İstanbul’ un birçok noktasındaki demokrasi nöbetlerine katıldık ve GAZETEMİZİN Manşetinden ve makalelerimizde FETÖ/PDY ile alakalı gerçekleri okurlarımıza duyurduk.
FETÖ/PDY nin yurt dışındaki gazeteci, siyasetçi ve kanaat önderlerine verdiği ciddi para karşılığı yaptığı kulis çalışmalarından dolayı bir çok devlet 15 Temmuz’da ülkemizde Milli iradeye karşı yapılmak istenen Hain ve Rezil darbe girişiminde nerede ise bunu engelleyen halkımıza neden bunu engellediniz diye çıkışacak izlenimi almak beni üzüyor.
Halkımız canını ortaya koyarak rezil bir kalkışmayı önleyerek tarihin altın sayfalarına geçecek bir büyük olaya imza attı.
Batı ve diğer gelişmiş ülkeler halkımızın bu kahramanlık arını er yada geç yazacaklardı.
Bir gazeteci olarak 15 Temmuz 2016 Milli iradenin yanında yayın yapan medyadaki arkadaşlarımın dik duruşu ve halkımızın kahramanlığı ile Cumhurbaşkanımızın korkusuz ve dik duruşunu ömrümdeki en önemeli anlardan birisi olarak hep hatırlıyor olacağım.
15 Temmuz şehitleri ister benden büyük olsun isterse küçük hepsinin önünde saygı ve hürmetle eğiliyorum . Gazilerimizin de ellerinden öperim.
Hüseyin ÇETİNER