Kemal Kılıçdaroğlu'nu erken kongreye gitmeye zorluyorlar. Bu durum sadece parti içi hesaplaşmalar ile tarif edilemez. Zorlamanın nedeni Kılıçdaroğlu'nun yeni CHP kavramının arkasında durma gayretidir. Bugüne kadar eleştirdiğim Kemal Kılıçdaroğlu'nun yeni CHP'nin arkasında durması, Türkiye'nin normalleşeceği konusunda beni umutlandırdı.
Seçimi geride bırakmanın rahatlığı ile yazı yazmak ve bir hafta boyunca siyaseten uzak olmak istemiştim, ama bırakmadılar. İnsan avazı çıktığı kadar; "Susun, kesin sesinizi..." diye haykırmak istiyor. Birçok konuda artık rahat edeceğiz derken, eski alışkanlıklarından vazgeçemeyenler sahneye atlıyor. Tıpkı Altın Kelebek yarışmasında Hülya Avşar'ın avukatlığına soyunan Tuğba Ekinci gibi... Tarkan her ne kadar mütevazi olmaya çalışsa da, veda ederken yaptığı el hareketi pek manidardı.
Bende eski alışkanlıklarından vazgeçemeyen Türk siyasetçilere aynı hareketi yapmak istiyorum. En az Tarkan kadar haklı olduğumu düşünüyorum. Davetsiz misafirler daima beni rahatsız etmiştir. Tarkan'ı rahatsız ettiği gibi...
Türkiye hiç olmadığı kadar demokratik bir seçim dönemini geride bıraktı. Birkaç ufak tefek sıkıntı harici, gözle görülür bir olay yaşanmadı. Başbakanın meşhur balkon konuşması bazılarını tatmin etse de, bazıları bundan tatmin olmadı. CHP'nin ve diğer muhalefet partilerinin de açıklamaları sürece olumlu katkı yapacağını umuyorum; BDP'nin tahrik edici birkaç cümlesi haricinde. Gerçek şu ki; görüşülüp ve tartışılarak aşılmayacak hiçbir sorun yok. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun yeni anayasa için; "Kapımıza gelenleri geri çevirmeyeceğiz" demesi çok anlamlı.
Peki, bu açıklamalardan sonra ne oldu? Neden ortam gerildi? Yine öküz altında buzağı aradığımı düşünenler olacaktır. Hangi "Yiğidi öldür ama hakkını ver?"me. Bu konularda haksız mıyım, haklı mıyım finale kadar sabredin.

SEÇİMİN KAZANANI KİM?
Bu seçimin kazananı başta BDP olmak üzere bütün Türkiye'dir. Öte yandan üç seçimde üst üste kazanma başarısını göstererek hatrick yapan AK Parti'dir. Oylarını yüzde 6 oranında yükselten CHP'dir. Kaset olaylarına rağmen barajı aşan MHP'dir. Bu da gösteriyor ki gerilimli bir seçim ortamında kaybedenin olmadığı. Çünkü seçim bu dört parti üzerinden değerlendiriliyordu. Sonuç olarak karşımıza kazananlar olarak onlar bu dörtlü çıkıyor. Gönül isterdi ki; SP, Has Parti, DP, DSP, TKP, TP ve adını sayamadığım onlarca parti de baraja takılmayıp meclise temsilci gönderebilseydi. Ama malumunuz seçim barajı buna engel. Nitekim iki milyon sekiz yüz bin kişinin oyunu alan BDP, bağımsız listelerle seçime girmiş olmasaydı bu gün meclis dışında olacaktı. Ben bu konuda yaptıkları büyük organizasyondan dolayı kendilerini kutluyorum. İnsanlara bağımsız adayları tanıtmak ve onlara doğru yere tercih yaptırmak ve oyları bazı yerlerde altıya böldürmek, üçe böldürmek zor bir iş olsa gerek.

ESKİ SİYASETÇİLER NEDEN ORTAYA ATLADI?
Kürt halkının bu dönem BDP'den beklentisi Terör ile arasına set çekmesidir. Türkiye'nin feda edeceği kırk bin genci yok. Bu iki millet "Türkler ve Kürtler" artık "kardeşkanı akıtılmasın" düşüncesin de birleşti. Bu dönem BDP'nin sebep olacağı ölümlerin faturası ağır olacaktır. Çünkü halk demokratik çözümün adresi olarak TBMM gösterdi. BDP' de bu fırsatı iyi değerlendirmeli ve olmayacak duaya âmin dememeli.
Ortaya atlayıp zehir zemberek açıklama yapan ve eski alışkanlıklarından vazgeçmeyen siyasetçilerin amacını anlamak pek de güç değil. Makam ve mevkii deyip işin içinden çıkmak en kolayı ama olay bu kadar basit değil. Burada ki ehemmiyetini arz etmek istediğim meseleler daha vahim ve daha derin. Kaset operasyonu ile alaşağı edilen Deniz Baykal şimdi aynı güç tarafından devreye sokuluyor. Bunun sebebi ise tek başına yeni anayasayı yapacak gücü olmayan AK Parti'yi köşe sıkıştırmak. Çünkü Kemal Kılıçdaroğlu meydanlarda verdiği ılımlı mesajların arkasında duracağını "Yeni anayasa için kapımıza gelenleri geri çevirmeyeceğiz." sözleri ile gösterdi. Oy için her şey mubah mantığını alt-üst edeceği gözüktü. İşte bundan rahatsız olan çevreler, muhalifleri devreye soktu. Şimdi Kemal Kılıçdaroğlu'nu erken kongreye gitmeye zorluyorlar. Bu durum sadece parti içi hesaplaşmalar ile tarif edilemez. Bu duruma neden olan Kemal Kılıçdaroğlu'nun yeni CHP kavramının arkasında durma gayretidir. Bu güne kadar eleştirdiğim Kemal Kılıçdaroğlu yeni CHP'nin arkasında durması, Türkiye'nin normalleşeceği konusunda beni umutlandırdı. Umarım CHP'li delegeler de bu hususu göz önünde bulundurur ve ona göre kongreye gidilmesi için toplanmak istenen imzalara alet olmaz. Çünkü oyunu yüzde 6 oranında artıran yeni CHP'ye hayat lazım. Henüz yumurtadan yeni çıkan civcivin üstü örtülmesi haksızlıktır. Bu yeni CHP kavramını ortadan kaldıracak ve Kemal Kılıçdaroğlu ile gelen olumlu rüzgârı tersine çevirecektir. Ey CHP'liler; "Yiğidi öldürün ama hakkını verin". Benden söylemesi.