Obama'nın bu ilk denizaşırı ziyaretinin son durağı olan Türkiye'de verdiği mesajlardan biri ise TBMM'de alkışlarla karşılanan, terör örgütü PKK'nın eylemlerinin asla kabul edilemeyeceği oldu.

ABD'de George W. Bush yönetimi sırasında kabul edilen ''üzerinde eyleme geçilebilir istihbarat'' konusuna da adını söylemeden değinen Obama, PKK'ya karşı ne tür işbirliği yapılıyorsa, bu desteğin sağlanmasına devam edileceğini özellikle vurguladı.

Obama, ABD'nin sağladığı desteğin geçen bir yıl içinde meyvelerinin toplandığını ve saldırıların azaldığını hatırlattı.

KÖPRÜ VE MESAJLAR

Diğer önemli mesaj, Doğu ile Batının birleştiği ''köprü'' konumundaki Türkiye'nin hem Avrupalı ve laik kimliğe sahip olması ve Müslüman kimliği aynı zamanda taşıması, hukuk kurallarına saygılı, demokratik bir ülke olmasına yapılan vurgu oldu.

Obama, ''Hristiyanlığın ağır bastığı bir ülke olan ABD'' ile medeniyetlerin buluştuğu bir kavşak noktasında bulunan, nüfusu Müslüman ağırlıklı Türkiye'nin, özellikle Orta Doğu başta olmak üzere, dünyada barışı sağlamada birlikte rol oynayabileceğine de işaret etti. ''Hristiyan ABD ile Müslüman Türkiye'nin ortaklığı'' için ''model ortaklık'' tanımını kullanan Obama, yeni bir açılım da ortaya koymuş oldu.

Türkiye'nin bütün zenginlikleri içinde barındıran eşsiz bir örnek olduğuna ve belli bir tarafa gitmesi gerekmediğine inandığını kaydeden Obama, ''Türkiye'nin büyüklüğü her şeyin merkezinde olmasında yatıyor. Türkiye, bölündüğümüz değil, bir araya geldiğimiz bir yer'' mesajını da vurguladı.

ERMENİ OLAYLARI

Obama, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nde yaptığı görüşme ve öğle yemeğinden sonra düzenlenen ortak basın toplantısında, Amerikalı bir gazetecinin sorusu üzerine görüşlerini açık bir biçimde ifade etti.

Daha önce senatörü olduğu Illinois eyaletinin gazetesi Chicago Tribune muhabiri Christy Parsons'a ilk soru sorma hakkını veren Obama, ''Senatör olarak Ermeni asıllı Amerikalı toplumun yanında durdunuz ve Türkiye'yi, Ermeni soykırımını tanımaya çağırdınız. Size sorum şu, görüşünüzü değiştirdiniz mi ve Cumhurbaşkanı Gül'den soykırımı adıyla tanımasını istediniz mi?'' sorusuyla karşılaştı.

Barack Obama, seçim kampanyası sırasında ortaya koyduğu görüşlerini kabul etti ve kayıtların ortada olduğuna işaret etti. Cumhurbaşkanı Gül'ün liderliğinde Ermenistan ile Türkiye arasında söz konusu mesele de dahil çeşitli konularda birçok görüşmenin gerçekleşmekte olduğunu vurgulayan Obama, ''çok yakın zamanda meyve verebilecek bu müzakereler sırasında mümkün olduğu kadar cesaret verici olmak istediğinin'' altını çizdi. Obama, şu sırada kendi görüşlerine değil, Türk-Ermeni halkının görüşlerine odaklanmak istediğini vurguladı ve Türkler ile Ermeniler bu ''zorlu ve trajik tarih'' ile başa çıkarken bir şekilde ilerleyebilirse, bütün dünyanın da onları cesaretlendireceğini kaydetti.

Gül ile konuşmasında, ''mümkün olduğu kadar cesaretlendirici ve yapıcı'' olmak istediğini ve bu sayede Türkiye ile Ermenistan arasındaki görüşmelerin ilerlemesinin sağlanabileceğini söylediğini belirten Obama, kendi hissiyatına göre bu sürecin çok hızla ilerlediğini ifade etti.

Obama, Türkiye ve Ermenistan aralarındaki konular üzerinde çalışırken ABD'nin de mümkün olduğunca yapıcı sonuçlar elde edilmesi için destek sağlayacağını ve ABD'nin bu müzakerelerin gidişatını belli bir yöne kaydırarak, yararlı görüşmelerden saptırmak istemediğini belirtti.

ABD Başkanı, seçim kampanyası sırasında defalarce Ermeni asıllı Amerikalılara, Başkan olursa Ermeni iddialarınrı tanıma sözü vermişti. Obama'nın, 24 Nisan'da her yıl ABD başkanlarının yaptığı geleneksel açıklamada ''soykırım'' sözünü kullanıp kullanmayacağı merakla bekleniyor.

Türkiye ziyaretinde sarfettiği sözlerden sonra Obama'nın, ''en azından bu yıl'', Ermeni tezlerini destekler bir açıklama yaparak Türk-Ermeni yakınlaşmasını baltalamak istemediği ortaya çıktı.

ABD Başkanının TBMM konuşmasında da Ermeni meselesiyle ilgili ilginç vurgular vardı. Obama, Amerikan tarihinden örnekler vererek, ülkenin kölelik geçmişini hatırlattı ve ülkelerin kendi tarihleriyle barışmalarının önemine işaret etti. Çok da eski olmayan bir zaman önce, kendisi gibi görünen bir kişinin ABD Başkanı olma şansının bulunmadığını hatırlatan Obama, herkesin hataları bulunabileceğini belirtti ve ''Hepimiz değişmek zorundayız. Ve geçmişimizle nasıl yüzleştiğimiz önemli'' mesajı verdi. Obama, aynı şekilde, ABD'nin hatalarına gönderme yaptı ve Guantanamo üssünün kapatılması kararına ve işkencenin yasaklanmasına işaret etti.

Türkiye'nin reform çabalarından da övgüyle bahseden Obama, Kürtçe devlet televizyonundan ve Kürtçe üzerindeki yasağın kalkmasından bahsetti.

''HUSSEIN OBAMA''

Obama'nın Türkiye ziyaretinde, genellikle pek kullanılmayan ''Hussein'' adıyla duyurulması, ABD Başkanının kendisinden bahsederken de ''Barack Hussein Obama'' olarak bahsetmesi dikkati çekti.

Barack Obama, Türkiye'nin AB üyeliğine de desteğini, ilk Avrupa ziyaretinde kuvvetle vurguladı. Prag'daki ABD-AB zirvesi sırasında, Türkiye'nin AB'ye üyeliğinin, Müslüman dünyası için kuvvetli bir mesaj olacağı yönünde sözler söyleyen Obama, Türkiye ziyaretindeki konuşmalarında da bu konuya özellikle vurgu yaptı.

ABD Başkanı, konuşmasında ayrıca, Türk-Amerikan ilişkilerinin daha önce askeri boyutunun ön plana çıktığını belirtirken, bundan sonra ilişkilerin ekonomik ve ticari yönünün geliştirilmesine özel önem verileceği mesajını da verdi.

Obama, Amerikan Profesyonel Basketbol Ligi NBA'de oynayan Türk oyuncular Hidayet Türkoğlu ve Mehmet Okur'dan da övgüyle bahsetti. Barack Obama'nın, TBMM konuşması sırasında, Türkiye ziyaretiyle bir mesaj mı vermek istediğini soranların bulunduğuna işaret etti ve Türkçe ''Evet'' kelimesini kullanarak soruyu yanıtlaması üzerine, salonda alkışlarla karşılandı.

Barack Obama, Türkiye ile ABD ilişkilerinin 2003 yılında gerildiğini, ancak o günden bu yana yavaş yavaş toparlandığını ve hiçbir zaman iki ülke arasındaki dostluk ve müttefikliği değiştirecek aşamaya kadar gerilemediğini söyledi. Obama, o dönemde arada güven kaybı ortaya çıktığına işaret etti, ancak Müslüman inancının bulunduğu birçok ülkeyle ABD'nin ilişkilerinin aynı dönemde zedelendiğini de söyledi ve ''ABD İslam ile hiçbir zaman savaş içinde olmamıştır, olmayacaktır'' dedi.

Editör: TE Bilisim