Zorluklar beraberinden bir sürü şikayeti getirse de kendine has atmosferiyle İstanbul insanı içine çekiyor. Denize çıkan sokakları şehrin güzelliğine güzellik katıyor. Bütün zıtlıkları içinde barındıran İstanbul’da tarih kokan birbirinden değerli, sayısız yer bulunuyor. Geçmişin izlerini hala korumaya çalışan bu yerler her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret ediliyor. Adım attığınız her sokakta farklı bir hikaye ile karşılaşacağınız İstanbul eşsiz bir gezi deneyiminin kapılarını sizlere açıyor.

Ayasofya

İstanbul gezinize nereden başlayacağınıza karar veremiyorsanız rotanızı Ayasofya’ya çevirmenizi öneriyoruz. İstanbul’un fethinin ardından Fatih Sultan Mehmet’in ilk uğradığı yer olan Ayasofya’nın her köşesinde tarihin tozlu sayfaları karşınıza çıkıyor. Dünyanın en gözde mimari eserleri arasında ilk sıralarda yer alan ve yapımına 360 yılında yapımına başlanan Ayasofya’nın tarihi Konstantin’e kadar uzanıyor. Yıllar içerisinde sayısız olay atlatan Ayasofya için İmparator I. Justinianos restore çalışmalarına başlamaya karar veriyor ve bu çalışmalar için İsidoras ve Antemios isminde iki mimarı görevlendiriyor. Restore çalışmalarında Efes ve Artemis’ten Ayasofya için malzemeler getiriliyor ve beş yıl süren restorasyonun ardından Ayasofya bugünkü görünümüne kavuşuyor. 1453 yılının Mayıs ayında Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetmesiyle Ayasofya’da bazı değişiklikler yapılıyor; bu değişikliklerden sonra Ayasofya Camii adıyla kullanılmaya başlıyor. Yıllarca cami olarak hizmet veren Ayasofya, Mustafa Kemal Atatürk döneminde ise kullanıma kapatılarak müzeye dönüştürüldü.

Galata Kulesi

Bizans zamanında Büyük Kule olarak anılan Galata Kulesi yıllar içerisinde birçok restore çalışması ile günümüze ulaşmayı başaran İstanbul yapılarından sadece biri. İstanbul’da romantik dakikalar yaşamak isteyenlerin ilk adreslerinden olan bu tarihi yapının yüksekliği tam tamına 69,90 metre. Yıllarca hakkında sayısız hikaye anlatılan Galata Kulesi’nin akıllarda en çok kalan hikayesi ise Hezarfen Ahmet Çelebi’nin kanatlarıyla Galata Kulesi’nden Üsküdar’a kadar uçması şüphesiz. Beyoğlu’nda her göreni kendine hayran bırakan Galata Kulesi misafirlerine nefes kesen bir İstanbul manzarası sunuyor.

Topkapı Sarayı

İstanbul’un Fatih semtinde bulunan Topkapı Sarayı’nın inşası Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetmesinin ardından; 1460 yılında başladı. Yapının inşası yaklaşık 18 yıl sürdü ve I. Bayezid ve I. Selim dönemlerinde de devam etti. Uzun yıllar boyunca Osmanlı yönetimine ev sahipliği yapan Topkapı Sarayı 1924 tarihinden itibaren müze olarak meraklılarını bekliyor.

İstiklal Caddesi

İstanbul denince akıllara ilk gelen yerlerden biri olan İstiklal Caddesi için günün her saatinde kalabalık denilebilir. Beyoğlu’nun ana caddesi olan İstiklal Caddesi trafiğe kapalı bir alan. Caddeyi ikiye bölen kırmızı tramvay İstiklal Caddesi’nin olmazsa olmazı elbette. 19. yüzyıl sonlarına doğru cadde boyunca inşa edilen binalar geçmişin izlerini gözler önüne seriyor. Grand Rue de Pera ismiyle anılan İstiklal Caddesi’nin arka sokaklarında hala daha bazı kiliseler hizmet vermeye devam ediyor. İstanbul’u doyasına yaşamak isteyenlerin İstiklal Caddesi’ne mutlaka uğramasını öneriyoruz.

Gülhane Parkı

Nazım Hikmet’in şiirlerine konu olan Gülhane Parkı İstanbul’da şehir hayatından uzaklaşmak isteyenleri ağaçları ve birbirinden güzel çiçekleri ile karşılıyor. Doğal güzellikleriyle görenleri kendisine hayran bırakan Gülhane Parkı Osmanlı İmparatorluğu zamanında Topkapı Sarayı’nın alt bahçesi olarak kullanılıyordu. Tarihi yerlere yakınlığı ve insana nefes aldıran güzellikleriyle Gülhane Parkı İstanbul gezisi sırasında mutlaka mola verilmesi gereken bir yer olarak karşınıza çıkıyor.

Süleymaniye Cami

1551 yılında Mimar Sinan tarafından yapımına başlanan Süleymaniye Cami İstanbul’un en önemli yapıları arasında yer alıyor. Kanuni Sultan Süleyman adına yapılan ve inşanın sonucunda muhteşem bir yapı olarak dillere destan olan Süleymaniye Cami’nin yapımı sayısız işçinin seferber olmasıyla yaklaşık 6 yıl sürüyor. Kapsamlı bir kurum olarak hizmet veren caminin içerisinde sağlık hizmetlerinden sosyal yardımlaşmalara kadar uzanan birçok iş Osmanlı zamanında yapılıyor, eğitim destekleniyor ve insanlar ağırlanıyordu.

Sultanahmet Cami

Sultan I. Ahmet’in emri üzerine Mimar Sedefkar Mehmet Ağa’ya yaptırılan Sultanahmet Cami’nin tarihi 1609 yıllarına dayanıyor. Genellikle Osmanlı yapılarında kullanılmaya çalışılan sadelik Sultanahmet Cami’nde bulunmuyor. Oldukça gösterişli bir şaheser olarak karşınıza çıkan Sultanahmet Cami klasik dönemin son görkemli eserlerinden biri olarak kabul ediliyor. Dünyada 6 minareye sahip tek cami olma özelliğini taşıyan Sultanahmet Cami İstanbul’un önemli eserleri arasında yer alıyor.

Yerebatan Sarnıcı

Bizans İmparatorluğu zamanında çevreye su ulaştırmak amacıyla yapılan Yerebatan Sarnıcı İstanbul’un fethinin ardından Osmanlı’nın kullanımına sunuluyor. İslam’da içmek için akan suyun tercih edilmesi nedeniyle yalnızca Topkapı Sarayı’nın bahçesine su vermek amacıyla kullanılıyor. Yerebatan Sarnıcı’nın mimari yapısı ise kesinlikle görülmeye değer. İstanbul tarihine ışık tutan Yerebatan Sarnıcı, şehir turunuzun unutulmazlarından olacak.

İstanbul’u gezmeyi düşünüyor ve İstanbul dışında yaşıyorsanız otobüs – uçak bileti almak için linkten faydalanabilir, İstanbul içi ulaşım konusunda İETT sitesinden bilgi alabilirsiniz.

Kaynak: İstanbul Times Haber Ajansı (İTHA)

Editör: TE Bilisim