CHP İBB Meclis Üyesi M. Berke Merter hazırladığı yazılı soru önergesinde Yedikule Bostanlarının son durumunu sorguladı ve Başkan Kadir Topbaş’a şu anlamlı soruları sordu: “Kasım 2014’te Kadir Topbaş İBB Meclisi’nin kabul ettiği Yedikule planını tekrar görüşülmek üzere iade ederken “Yapılacak çalışmalara ışık tutması için tarihçiler, bilim adamları, mahalle sakinleri ve ilgililerin katılacağı bir çalıştay düzenlenmesinin faydalı olacağı düşünülmektedir” ifadesini kullanmıştır. Bu kapsamda konu ile ilgili herhangi bir çalıştay düzenlenmiş midir? Düzenlediyse ne zaman nerede düzenlenmiştir ve kimler katılmıştır? Bölgenin kendine özgü özellikleri düşünüldüğünde İBB’nin kendi uzmanları konu ile ilgili bir çalışma yürütmüş müdür? Böyle bir çalışma varsa neden kamuoyu ile paylaşılmamıştır? Dünyanın en eski şehir içi ekili alanı olan bu bölgenin yine dünyanın ilk şehir içi ekolojik tarım turizm merkezi olarak düzenlenmesinin var olan projeye göre her yönden daha faydalı olacağı fikrine katılıyor musunuz? Moloz dökülerek devre dışı bırakılan 30 dönümlük alanı temizleyerek yeniden tarım faaliyetlerinin yürütülebileceği bir alana çevirecek misiniz? Yedikule Bostanlarına yapılacak rekreasyon alanları kapsamında kaç bina yapılacaktır ve bu binaların kaç tanesinde ticari faaliyet yürütülecektir? Söz konusu projeyi uygulamanız halinde bölgede faaliyet gösteren bostancıların zararlarını karşılamak amacıyla herhangi bir çalışma yürütecek misiniz? Yedikule Bostanlarında bulunan tescilli Osmanlı yapıları ile ilgili bir çalışmanız var mıdır? Taksim Gezi Parkının bulunduğu alana “Ecdad Mirası” diyerek Topçu Kışlasını yeniden inşa etme konusunda ısrarını sürerken Ecdad Mirası olan Yedikule Bostanlarını korumak yerine inşai faaliyete açmanızın nedeni nedir? Bahse konu bostanların 1985 yılında Dünya Kültür Mirası listesine alınmış olan İstanbul Kara Surları ile ayrılmaz bir bütün olduğunu düşünüyor musunuz? 
 
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Meclisi 2016 yılı Aralık ayı Meclis toplantılarında İBB Meclisi CHP Üyeleri M. Berke Merter, Esin Hacıalioğlu, Hasan Tapan, Seyitali Aydoğmuş, Zeynel Yılmaz ve İsmail Koç’un imzaları ile meclis başkanlığına sunulan, oy birliği ile Başkanlık Makamına havale edilen önergesi: 
 
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ MECLİS BAŞKANLIĞINA
 
Konu: Yedikule Bostanları Hakkında
8 Aralık 2016 tarihli gazetelerde “Tarihi Yarımadayı Yok Edecek Karar” manşetiyle yayınlanan habere göre İstanbul 2.İdare Mahkemesi Yedikule Bostanlarının da bulunduğu alana yapılması planlanan açık spor ve rekreasyon alanlarının iptaline dönük CHP’li İBB Meclis Üyeleri tarafından yapılan başvuruyu reddetmiş ve projenin uygulanabilirliğinin önünü açmıştır. Oysa Temmuz 2015 tarihinde yine aynı mahkeme tarafından verilen yürütmeyi durdurma kararına bakıldığında Yedikule’den Ayvansaray’a dek uzanan alanda yapılacak projenin “Kara surlarının tarihsel kimliğiyle çelişecek olması” nedeniyle bu kararın verildiği görülmektedir17 ay içinde aynı mahkemenin aldığı aralarında uçurum olan iki karara bakıldığında; bize şaşırmak kalıyor, aradan geçen bu kısa zaman zarfında ya kara surları tarihsel niteliğini yitirmiş olabilir mi?
 
2013 senesinden beri dönem dönem kepçelerle girilen, üzerine moloz dökülen ve çiftçilerinin binbir emekle ürettikleri sebzelerin üzerinde ağır iş makineleri gezdirilen Yedikule Bostanları, 2005 yılında çıkarılan ve gibi kültürel devamlılığı olan yerleri rant amaçlı olarak dönüştürmek olan 5366 sayılı kanun kapsamına alınmıştır. Bu kanun kapsamında olan Sulukule, Emek Sineması, Tarlabaşı gibi yerlerin başına gelenler düşünüldüğünde Yedikule Bostanları için öngörülen kaderi de anlamak mümkündür.
 
Tarihi, İstanbul’un Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkenti ilan edildiği döneme dek uzanan bostanlar, hem Bizans Dönemi hem Osmanlı Dönemi hem de Cumhuriyet Döneminde asıl işlevini sürdürmüş ve günümüze kadar gelmiştir. M.S. 10 yüzyılda yazılan ve Geponica adı ile bilinen ve İstanbul’da yetiştirilen ürünler hakkında bilgi veren eserde resmedilen sebzeleri bugün dahi bostanlarda görmek mümkündür.
 
İstanbul’un fethinin ardından bu gelenek aynı şekilde devam ettirilmiş hatta tarım alanları daha da genişletilmiştir. 18. Yüzyıla ait bir kefil defterine göre İstanbul Surları içinde 344 bostan ve 1381 bostancı bulunmaktadır. Bu bölgedeki bostancılık geleneği günümüze dek devam etmiş ve geçen zaman içinde kara surları ile bostanları ayrılmaz bir şekilde birbirine bağlamıştır.
 
1985 yılında UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilen İstanbul Kara Surları etrafında yer alan bu bostanlar bir bakıma Kara Surları için de koruma bandı işlevi görmektedirler. Marul, biber, nane, turp, pancar, semizotu, domates gibi sebzelerin yetiştirildiği bu alanlar literatürde  “Manevi Kültür Mirası” olarak tanımlamaktadırlar. Şehrin devamlılık arz eden tarım kültürünün en eski örneği olduğu gibi aynı zamanda dünyanın n eski şehir içi ekili alanıdır.
 
2013 yılının Temmuz ayında Dünyanın farklı üniversitelerinden 20’nin üstünde Osmanlı Tarihçisi adına basın açıklaması düzenleyen Harvard Üniversitesi’nden Profesör. Cemal Kafadar, Şehir Üniversitesi’nden Profesör Günhan Börekçi, Boğaziçi Üniversitesi’nden Profesör Çiğdem Kafesçioğlu ve Profesör Ahmet Ersoy Yedikule Bostanları ilgili yaptıkları basın açıklamasında özetle şunları söylediler:
 
“Bu mirası hatırlamak, korumak, bostanı tarihi ve bugünkü kullanımı ile mahallenin ve şehrin gündelik hayatı içerisinde yaşatmak istiyoruz. Belediyenin rekreasyon projesini tadil ederek bu değerli kültürel mirasa sahip çıkabileceğini düşünüyor, park tasarımının sur dibinde var olan tarihi dokuyu da koruyacak şekilde yeniden ele alınmasını öneriyoruz. Yedikule bostanları olarak anılan kent içi tarım alanının İsmail Paşa bostanının ve yakınında, tasarlanan park alanı içinde kalan diğer küçük bostanların, işlevlerini sürdürerek benzersiz bir eğitim alanı ve kültürel değer olabileceğine inanıyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı’nın başlatmayı planladığı çevre derslerinin öğretilebileceği ve uygulanabileceği en güzel laboratuvarlar bu tür yerlerdir. 

Park projesi planlandığı şekliyle uygulanırsa İstanbul’un tarihsel mirasının önemli bir unsurunun son izi de bizzat şehrin yönetimi tarafından yok edilmiş olacaktır. Bunun sorumluluğu da tarihsel olarak şimdiki yöneticilerin üzerinde kalacaktır. Unsurunun son izi de bizzat şehrin yönetimi tarafından yok edilmiş olacaktır. Bunun sorumluluğu da tarihsel olarak şimdiki yöneticilerin üzerinde kalacaktır.”
 
Kasım 2014’te İBB Meclisi’nde kabul edilen Yedikule Planı, Belediye Başkanı Kadir Topbaş tarafından tekrar görüşülmek üzere meclise geri gönderilmiştir. Başkan Kadir Topbaş iade gerekçesinde şunları söylemiştir: "Yedikule Mahallesi'ndeki söz konusu alanın asli niteliğinin korunması ve geleceğe taşınması için daha kapsamlı bir çalışmaya imkan sağlamak amacıyla ilgili plan tadilatı kararı İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'ne iade edilmiştir. Yapılacak çalışmalara ışık tutması için tarihçiler, bilim adamları, mahalle sakinleri ve ilgililerin katılacağı bir çalıştay düzenlenmesinin faydalı olacağı düşünülmektedir.” Kadir Topbaş’ın bu açıklamasına rağmen konunun asli muhatabı bostancılarla yapılan görüşmede bostancılar, böyle bir çalıştaya dair ne bilgi sahibi olduklarını ne de davet edildiklerini belirtmişlerdir.
 
Öte yandan 1/5000 Ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı’nda ve Tarihi Yarımada Yönetim Planı’nda bulunan “Parklar ve Dinlenme Alanları’nda Tarihi Yarımada ve İstanbul ile özdeşleşen bitki ağaç türleri ile peyzaj kalitesi zenginleştirecek, mevcudiyetini devam ettiren tarihi bostan alanlarının tarımsal karakteri korunacaktır” ifadesine rağmen Temmuz 2013’ten beri yapılan uygulamalarla yaklaşık 30 dönüm bostan alanı moloz dökmek ve iş makinelerini bostan alanlarına sokmak suretiyle tarım yapılamayacak duruma getirilmiştir. Ayrıca Sur içinde yapılacak tüm işlemler müze devre dışı bırakılmıştır.
 
İstanbul gibi binlerce yıllık geçmişe ve köklü bir kültüre sahip olan bir şehirde Sur içinde var olan turizmi Sultanahmet’le sınırlandırmamak ve Suriçinin tamamına yaymak amacıyla faydalanılabilecek en önemli araçlardan biri de yine bu bostanlardır. Dünyada son yıllarda oldukça popüler ve hızla yaygınlaşmakta olan ekolojik tarım turizmi olarak adlandırılan yöntemle belirlenen ücreti ödeyen turistler tarım alanlarında çapa sallayıp ürün toplayabilmekte ve oluşturulan atölyelerde topladıkları ürünleri salça, konserve, turşu yapmayı öğrenmektedirler. Özellikle Japon, Hollandalı ve Alman turistlerin ilgi gösterdiği bu turizm biçimi en karlı turizm yöntemlerinden biri haline gelmiştir. Özellikle kırsal kesimlerde yaygın olan bu turizm biçimini üstte de belirtildiği gibi dünyanın en eski şehir içi ekili alanı olan Sur bostanlarında uygulamanın, turizmin zor günlerden geçtiği bu dönemde nefes aldıracağı ve ilgi uyandıracağı muhakkaktır. Dönemin Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’in belirttiği gibi “Kültürün kaynağı agriculture, yani tarımdır” Dolayısıyla bu alanda yapılacak olan turizm faaliyeti de Kültür Turizmi kapsamına girecek ve 1500 yıllık tarım faaliyetinin devamlılığını sağlayarak hem bostancılarımıza hem de bölgeye gelir imkanı sunacaktır.
 
Bunun dışında kuşkusuz konunun bilimsel boyutları da vardır. Bölge, arkeolojik verilerin yanı sıra Osmanlı Dönemi tarım teknolojilerine dair de veri sunmaktadır. Genel görüş Osmanlı Dönemi’nde tarımsal faaliyetlerin yüzlerce yıldır aynı şekilde sürdüğü yönünde olsa da bostanların bulunduğu alanda bulunan kuyular, su havuzları ve bölgenin topografyası tarım sürecinde teknolojik bir ilerlemenin olduğunu göstermektedir. Ayrıca bölgede Koruma Kurulu tarafından tescillenmiş Osmanlı evi ve ahırı da bulunmaktadır. Her ne kadar bostanların bulunduğu bölge kamusal alan olarak planlansa da geçmişte ki örneklerde gördüğümüz gibi buranın da kamusal alan statüsünü kaybetme riski bulunmaktadır; Örneğin 2010 yılında inşa edilen Yedikule Konakları’nın bulunduğu alandaki bostanlar önce futbol sahasına çevrilip kamusal alan haline getirilirken daha sonra ranta açılarak konut alanına çevrilmiştir.
Bütün bu bilgiler ışığında:
1)  Bahse konu bostanların 1985 yılında Dünya Kültür Mirası listesine alınmış olan İstanbul Kara Surları ile ayrılmaz bir bütün olduğunu düşünüyor musunuz?
2)  Kasım 2014’te Kadir Topbaş İBB Meclisi’nin kabul ettiği Yedikule planını tekrar görüşülmek üzere iade ederken “Yapılacak çalışmalara ışık tutması için tarihçiler, bilim adamları, mahalle sakinleri ve ilgililerin katılacağı bir çalıştay düzenlenmesinin faydalı olacağı düşünülmektedir” ifadesini kullanmıştır. Bu kapsamda konu ile ilgili herhangi bir çalıştay düzenlenmiş midir? Düzenlediyse ne zaman nerede düzenlenmiştir ve kimler katılmıştır?
3)  Bölgenin kendine özgü özellikleri düşünüldüğünde İBB’nin kendi uzmanları konu ile ilgili bir çalışma yürütmüş müdür? Böyle bir çalışma varsa neden kamuoyu ile paylaşılmamıştır?
4)  Milli Eğitim Bakanlığı’nın başlatmayı düşündüğü çevre dersleri kapsamında metropolde yaşayan öğrenciler için bu bostanların en iyi laboratuvar olabileceği fikrine katılıyor musunuz?
5)  Dünyanın en eski şehir içi ekili alanı olan bu bölgenin yine dünyanın ilk şehir içi ekolojik tarım turizm merkezi olarak düzenlenmesinin var olan projeye göre her yönden daha faydalı olacağı fikrine katılıyor musunuz?
6)  Moloz dökülerek devre dışı bırakılan 30 dönümlük alanı temizleyerek yeniden tarım faaliyetlerinin yürütülebileceği bir alana çevirecek misiniz?
7)  Yedikule Bostanlarına yapılacak rekreasyon alanları kapsamında kaç bina yapılacaktır ve bu binaların kaç tanesinde ticari faaliyet yürütülecektir?
8)  Söz konusu projeyi uygulamanız halinde bölgede faaliyet gösteren bostancıların zararlarını karşılamak amacıyla herhangi bir çalışma yürütecek misiniz?
9)  Yedikule Bostanlarında bulunan tescilli Osmanlı yapıları ile ilgili bir çalışmanız var mıdır?
   10) Taksim Gezi Parkının bulunduğu alana “Ecdad Mirası” diyerek Topçu Kışlasını yeniden inşa etme konusunda ısrarını sürerken Ecdad Mirası olan Yedikule Bostanlarını korumak yerine inşai faaliyete açmanızın nedeni nedir?
Editör: TE Bilisim