Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?

İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü mezunuyum. Uzun yıllar çeşitli özel kurumlarda felsefe grubu öğretmenliği ve rehber öğretmenlik yaptım. Halen İstanbul Zeytinburnu İhsan Mermerci Anadolu Lisesi’nde rehber öğretmen olarak çalışmaya devam ediyorum. Bunun dışında eğitimle ilgili araştırmalar yapıyorum ve eğitimle ilgili konularda çeşitli web siteleri için yazılar yazıyorum ayrıca konferanslar veriyorum. 

Hocam şiddet nedir, şiddet olan ve şiddet olmayan davranışlar nasıl ayırt edilir?
İnsanın kendisine veya başka bir canlıya ruhsal veya bedensel açıdan zarar veren her türlü kontrolsüz ve öfke eseri eylemine şiddet diyebiliriz. Kimseye maddi ve manevi açıdan zarar vermeyecek şekilde cansız bir nesneye vurmak, örneğin yastığı yumruklamak şiddet sayılmaz. Ayrıca sınırları ve kuralları net olarak çizilmiş ve kontrol altındaki ortamlarda ve öfkelenmeden kullanılan şiddet  -örneğin bir boks müsabakasında rakibini yumruklamak- şiddet sayılmaz. Burada kilit ifadeler canlıya yönelik olması, zarar verici olması, kontrolsüz olması ve öfke eseri olmasıdır.
Peki, insan niçin zarar vermek ister?
Şiddetin temelinde şiddet var. Duygusal ve sözel şiddete uğrayan, kendisine haksızlık yapılan, engellenen, makul talepleri karşılanmayan kişiler öfkelenir ve şiddet uygular. Yani kişinin kendisi daha önce bir şekilde zarar görmüşse intikam almak istiyordur, adaleti tesis etmek istiyordur. Bunun dışında bazı kişilerde ağır tahrik altında ani olarak şiddet içeren tepkiler ortaya çıkabilir. Stresli işi olanlar ve işsizler gibi... Ayrıca yine ani gelişen fakat her zaman zarar verme niyetinde olmayan şiddetler de vardır. Örneğin, küçük çocuklar, sarhoşlar, akıl hastaları gibi davranışlarının sonuçlarını öngöremeyen kişilerin şiddet uygulaması...
Şiddetin sadece fiziksel boyutundan mı bahsediyoruz?
Şiddetin çok fazla türü var. Tabii herkes şiddetten ilk başta fiziksel şiddeti anlıyor. Fiziksel şiddet, diğer şiddet türlerinin son aşamasıdır. Gözlemlenmesi kolay olduğu için kolayca gündem oluyor. Diğer şiddet türleri gibi iyi saklanamıyor. Diğer şiddet türleri; duygusal, sözel, toplumsal, cinsel, ekonomik ve siber şiddettir.
Bu durumda en tehlikeli şiddet türünü belirlemek çok zor diyebiliriz galiba?
Elbette. En tehlikeli şiddet türü duruma göre değişebiliyor. Eşine bağırıp çağıran biri sözel şiddet uygulamış olur. Bağırmak, alay etmek, lakap takmak, aşağılamak, küçümsemek gibi davranışlar yerine göre sözel ve duygusal şiddet olur. Erken yaşta evlendirmek toplumsal ve cinsel şiddet olur. Örnekleri çoğaltabiliriz. Bu durumların hepsi de ciddiye alınmalı. Eşine vuranın şiddet uyguladığını söylüyoruz ama çalışmayan eşe yetersiz miktarda para verilmesi de aslında ekonomik bir şiddettir. Yani cinsel ve fiziksel şiddet gibi ekonomik şiddeti de ciddiye almak gerek. Yine ekonomik şiddetten örnek vermek istiyorum. Bir insanı yetersiz ücretle çalıştırmak da ekonomik bir şiddettir. Çocuklar ve gençler ise ekonomik şiddete veya siber şiddete maruz kalıyorlar.
Siber şiddet derken?
Koray Bey, internet çağında yaşıyoruz. Her işimizi internetten görüyoruz, her şeyimizi internetten paylaşıyoruz. Çocuklar internet ortamında savunmasızlar. Siber şiddet de diğer şiddet türleri gibi özellikle tanıdıklardan gelmektedir. Biliyorsunuz ki belli yaştaki çocukların üzerinde internette var olma, popüler olma ve beğeni alma baskısı var. Bir çocuğun internette paylaştığı resimle ilgili dedikodu çıkarmak, onun hakkındaki olumsuz fikirleri yaymak, çevrimiçi ortamlarda dalga geçmek gibi davranışlar siber şiddettir diyebiliriz.  
Peki, şiddetin özellikle ülkemiz için anlamı nedir, bizi biz yapan değerler arasına girdi diyebilir miyiz?
Çok doğru. Bu konuda kapsamlı öz eleştiriler yapmamızın zamanı geldi de geçiyor. Koray Bey; şimdi “erkek terörü” “trafik terörü” “futbol terörü” veya “bahşiş terörü” gibi kelimeler Türkçe dışında başka hangi dillerde var bilmiyorum.
“Avrupa’da şiddet bizdeki kadar büyük bir problem değil”
Avrupa’da şiddet daha mı az?
Bazı araştırmalar en küçük bir şiddet olayının bile rakamlara dâhil edilmesi dolayısıyla Avrupa’da şiddetin bizden çok olduğunu iddia edebiliyor. Şimdi biz, kendimize Avrupa’yı örnek alan bir ülkeyiz. Avrupa Birliği standartlarında demokrasi için uğraş veriyoruz. Yani şöyle cevap vereyim, rakamlar ne söylerse söylesin sonuç olarak Avrupa’da şiddetin bizdeki kadar büyük bir problem olmadığını gözlemliyoruz.  Bunun nedeni orada genel olarak daha adil bir sistemin var olması. Bir de bakın size ilginç gelebilir ama ben bir ülkede şiddetin az veya çok olmasını sorun etmiyorum, kaç tane şiddet olayı yaşanırsa yaşansın hepsinde de şiddet uygulayan kişiler  hak ettikleri cezayı almışlar mı buna bakmak lazım. Çünkü caydırıcı ceza varsa ve kanunlar uygulanıyorsa şiddet olayları eninde sonunda azalıyor.
Şiddeti caydırıcı cezalar önler diyorsunuz galiba?
Evet, önler. Tabi ki sadece ceza ile olacak iş değil. Bakın “Elinizdeki tek alet çekiç ise her şeyi çizi zannedersiniz” Şiddet uygulayarak iş yaptırıyoruz, ödev yaptırıyoruz, yemek yaptırıyoruz, ülke düzenini sağlıyoruz. Yani şiddetten vazgeçemeyiz, çünkü işimize yarıyor. Ancak şiddetin yerini alacak alternatif yöntemler gerekli. 
Editör: TE Bilisim