Teve2’de Armağan Çağlayan’ın hazırlayıp sunduğu Hepsi Bugün Oldu Programı’na konuk olan Op. Dr. Betül Görgen, şehit ve gazi eşleriyle yaşadığı duygulandıran diyalogları ve yoğun ilgi gören önerisinin detaylarını canlı yayında anlattı:

“Bunu gündeme getirmek istedim, çünkü toplumun her kesimi, hepimiz bu insanlara borçluyuz. Şu an burada rahat oturabiliyorsak, dolaşabiliyorsak o insanlar sayesinde. Pek çok kişi, bu olaylar yüzünden evinden barkından ayrı kalıyor, geri dönülmeyecek yaralanmalar oluyor. Ben bir hareket başlatmak arzusundayım. Mesela şunu önermek isterim. Daha ayrı bir statü olsun. Tamam, devlet çocuk sahibi olamayanlara üç kere hak tanıyor ama bu kişilere ayrıcalık tanınmalı. Devlet desteği almaları kolaylaştırılmalı.

‘BEN BİR ASTSUBAY EŞİYİM, EŞİMLE BİR ARAYA GELEMİYORUZ’

Bu konu gündeme geldikten sonra çok sayıda asker eşi ve polis eşi benimle temasa geçti. Hatta bir tanesinin mesajını okurken gözlerimin dolduğunu hissettim. Dedi ki, ‘yazınızı ağlayarak okudum. Ben bir astsubay eşiyim. Eşimle biraraya bile gelemiyoruz. Tam bir tedaviye başlıyoruz, eşim göreve gidiyor.’ Eşi sanıyorum özel kuvvetlerde görevli. Her tedavi yarım kalıyor. ‘Bugün olmadı, yarın diyerek tam 36 yaşına geldim. Artık anne olabilir miyim bilmiyorum?’ Çok yazık. Bu sadece bir örnek.

Bunun yanında genital bölge yaralanmaları olanlar var, merkezi sinir sistemine ait yaralanmalar geçirenler var. Bu insanlar evli ve doğal yollardan çocuk sahibi olamayacaklar.

GÜVENLİK GÜÇLERİNİN ÖZEL STATÜSÜ OLSUN

Ben diyorum ki, bir kere bu kişilerin özel bir statüsü olsun. Bu tedaviyi ücretsiz yaptırmaları kolaylaşsın. Belki üç deneme yeterli değil. Bu sayı daha da artırılabilir. Bunun kararını tabi ki hekimlerin de bulunduğu bir komisyon verebilir.. Bir de bu tarz özel göreve gideceklere ya da gitme olasılığı olanlara (bekar ya da evli fark etmez) üreme hücrelerini dondurma hakkı tanınsın. Çünkü o an için sperm sayısı ve cinsel fonksiyonları yeterli olabilir, fakat radar ve elektronik sistemlerin oluşturduğu manyetik alanların getirdiği sperm üzerine olan negatif etkiden dolayı yarın öbür gün evlenip çocuk sahibi olmaya karar verdiklerinde, belki bunu doğal yollardan yapamayabilirler. Bu gibi durumlar ön görülerek önlem alınabilir. Belki çok ciddi bir yaralanma sonucu üreme organları tümüyle zarar görecek ve tüp bebek haklarını bile , kullanamayacaklar. Doğal yolla gebe kalamayacak eşleri.

SPERMİNİ DONDURDU AMA YA ŞEHİT OLURSA ?

O zaman zaten spermler kullanılamıyor. Bu şekilde spermini donduran kişi vefat ettiği zaman eşi onun spermini kullanamaz, imha edilir. Çünkü kendi rızasının olması lazım.

ÇOCUK HAYATA BAĞLIYOR

Ben de bir asker kızıyım. Artık can kayıpları, fiziksel ve ruhsal zarar görenler o kadar arttı ki... Çocuk insanı hayata bağlayan bir şey, adeta doğal bir psikolojik tedavi. Aile birliği açısından önemli, o kişinin belki daha sonra sosyal hayata katılımı açısından önemli. Ruh sağlığı açısından da bu insanlar etkileniyorlar. Ama çocuk sahibi olmak hayata döndürüyor, olumsuzluklarla mücadele gücünü artırıyor. Çok daha uyumlu bir aile hayatı sağlıyor. O yüzden de bu isimsiz kahramanların, eski hayatına dönebilmesi için bunu çok gerekli görüyorum. Bu haklarını korumaya almak bir hekim olarak benim arzum.

Mesele para, pul, ev vermek değil. O kişileri eski hayatlarına olabildiğince döndürebilmek ve yeniden topluma kazandırmak sonuçta mutlu olmasını sağlamak en önemli şey. Bu konunun gündeme gelmesi belki daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlar. Umarım karşılık bulur....”

OP. DR. BETÜL GÖRGEN’İN ÖNERİSİ

ABD’de Irak ve Afganistan’da yaralanarak üreme fonksiyonlarını tamamen kaybeden gazilerden sonra askerler için sperm dondurma programı oluşturulduğunu belirten Op. Dr. Betül Görgen, ayrıca tüp bebek masraflarının da tümüyle devlet tarafından karşılandığını söylemişti.

Op. Dr. Betül Görgen, yüksek sesle dillendirilmeyen bu önemli konu hakkındaki görüşlerini şöyle dile getirmişti:

“Terör ve terörle mücadele hem ülke sınırlarımız içinde hem de dışında yıllardır sürüyor. Hemen her gün kahraman askerlerimizin ya da polislerimizin şehit haberleriyle yüreklerimiz yanıyor, içimiz kan ağlıyor. Ne yazık ki hayatını kaybedenlerin yanında, hayatta kalmalarına sevindiğimiz ama belki de hayat boyu sakatlıkla sonuçlanacak yaralanmalarla kurtulan kahramanlarımız var.

Bu yaralanmaların bir kısmı uzuv kaybı olmakla beraber bir kısmı idrar-üreme yollarına ya da sinir sistemine ait yaralanmalar. Özellikle üreme ve merkezi sinir sistemine ait yaralanmalar o kişinin üreme kapasitesini ve aile kurmasını olanaksız kılabiliyor. Beraberinde getirdiği psikolojik sorunlar da cabası.

HEM ONLARI HAYATA BAĞLAYACAK HEM DE AİLE BİRLİĞİNİN DEVAMINI SAĞLAYACAK

Toplumsal yapımız nedeniyle bu sorunlar pek dile getirilmiyor ve konuşulmuyor.

Üremeyi kısmen ya da tamamen etkileyen bu olumsuzluklar, terör kurbanı gencecik insanların aile kurmasına mani olabileceği gibi evliliklerin bitmesine de neden olabilir. Kişi toplumdan soyutlanarak, kendini atıl ve işe yaramaz hissedebilir.

Çocuk sahibi olmak, hem onları hayata bağlayacak hem de aile birliğinin devamını sağlayacak en önemli unsurdur. Ben üreme sağlığıyla uğraşan bir hekim olarak bu hayati konuda gazilerimize nasıl bir destek veriliyor ya da bu konuyla ilgili nasıl bir yol izleniyor merak ediyorum?

Çünkü dünyada özellikle Amerika'da bu konuda hem siyasi hem de kamuoyu yönünden tam bir destek sözkonusu.

Hem tüp bebek masrafları devlet tarafından karşılanıyor hem de üreme hücrelerinin dondurularak saklanmasına izin veriliyor.”

Editör: TE Bilisim