Regaib, arapça bir kelimedir ve "reğa-be" kökünden gelmektedir. "Reğa-be", kelime olarak, herhangi bir şeyi istemek, arzulamak, ona karşı meyletmek ve onu elde etmek için çaba sarf etmek demektir. "Reğîb" kelimesi ise, "reğabe"'den türemiş olan bir isimdir ve kendisine rağbet edilen, arzulanan, taleb edilen şey demektir. Müennesi, "reğîbe"dir. "Reğîbe"nin çoğulu da "reğâib" dir. Kelime olarak "Regâib'in aslı budur.

Receb ayının ilk Cuma gecesine Regaib gecesi denir. Bu geceye Regaib gecesi ismini melekler vermişlerdir. Her Cuma gecesi kıymetlidir. Bu iki kıymetli gece bir araya gelince, daha kıymetli oluyor. Allahü teâlâ (c.c) bu gecede, Müminlere, ragibetler (ihsanlar, ikramlar) yapar. Bu geceye hürmet edenleri affeder. Regaib gecesi'nde yapılan dua kabul olur, namaz, oruç, sadaka gibi ibadetlere, sayısız sevaplar verilir.


İslam âleminin heyecanla beklediği mübarek üç aylar, Regaip Kandili ile taçlanacak. Regaib Kandili'nde neler yapılmalı, bu mübarek gece nasıl değerlendirilmeli?

* Kur'ân–ı Kerim okunmalı; okuyanlar dinlenmeli; uygun mekânlarda Kur'ân ziyafetleri verilmeli; Kelamullah'a olan sevgi, saygı ve bağlılık duyguları yenilenmeli, kuvvetlendirilmeli.

* Peygamber Efendimiz (sas)'e salât ü selâmlar getirilmeli; O'nun şefaatini ümit edip, ümmetinden olma şuuru tazelenmeli.

* Kaza, nafile namazlar kılınmalı; varsa o geceye ait nakledilen namazlar, onlar da ayrıca kılınabilir; kandil gecesi, özü itibariyle ibadet ve ibadette ihsan şuuruyla ihya edilmeli.

* Tefekkürde bulunulmalı; “Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, Allah'ın benden istekleri nelerdir” gibi konular başta olmak üzere hayatî meselelerde derin düşüncelere girmeli.

* Geçmişin muhasebe ve murakabesi yapılmalı; ve şimdinin ve geleceğin plân ve programı çizilmeli.

* Günahlara samimi olarak tevbe ve istiğfar edilmeli; idrak edilen geceyi son fırsat bilerek nedamet ve inabede bulunulmalı.

* Bol bol zikir, evrad ü ezkarda bulunulmalı.

* Mü'minlerle helalleşilmeli; onlarla irtibatımız cihetinden rızaları alınmalı.

* Küs ve dargın olanlar barıştırılmalı; gönüller alınmalı; kederli yüzler güldürülmeli.

* Kişi kendine ve diğer Mü'min kardeşlerine hattâ isim zikrederek dualar etmeli.

* Üzerimizde hakları olanlar aranıp sorulmalı; vefa ve kadirşinaslık ahlâkı yerine getirilmeli.

* Yoksul, kimsesiz, öksüz, yetim, hasta, sakat, yaşlı olanlar ziyaret edilip, sevgi, şefkat, hürmet, hediye ve sadakalarla mutlu edilmeli.

* O gece ile ilgili âyetler, hadîsler ve bunların yorumları ilgili kitaplardan ferden veya cemaaten okunmalı.

* Dini toplantılar, paneller ve sohbetler düzenlenmeli; va'z ü nasihat dinlenmeli;

* Kandil gecesinin akşam, yatsı ve sabah namazları cemaatle ve camilerde kılınmalı.

* Sahabe, ulema ve evliya türbeleri ziyaret edilmeli; hoşnutlukları alınmalı; ve manevî iklimlerinde vesilelikleriyle Hakk'a niyazda bulunulmalı.

* Vefat etmiş yakınlarımızın, dostlarımızın ve büyüklerimizin kabirleri ziyaret edilmeli; iman kardeşliğine ait sadakati yerine getirilmeli.

* Hayattaki manevî büyüklerimizin, anne ve babamızın, dostlarımızın ve diğer yakınlarımızın kandilleri bizzat giderek veya telefon, faks yahut e–mail çekerek tebrik edilmeli; duaları istenmeli.

* Bu kandil gecelerinin gündüzlerinde mümkün olduğunca oruç tutulmalı

Peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a.v)' ın Ramazan ayından sonra en çok oruç tuttuğu ay Receb ayıdır. Bu Receb ayında oruç tutmanın muazzam, muhteşem sevabları var.

Bir de bu ayda sevablar kulların defterlerinin sevab hanelerine, bol bol dökülmesi dolayısıyla da recebül esabb denmiştir. Yâni, sevabların bol bol, şarı şarıl, gürül gürül döküldüğü ay demektir... Sabbe, Arapçada dökmek demek... Nehrin de böyle dağlardan çağlayarak şaldur şuldur akıp da döküldüğü yere münsab derler; o da aynı kökten... Receb-ül esabb; Allah'ın rahmetinin cûşa gelip, ikram ü ihsanâtının şarıl şarıl, güldür güldür kullara geldiği ay demektir.

Arifler ve din alimleri kitaplarında yazmışlar ki, bu ay ekim, ekme, ziraat ayıdır. Sevaplı işler, oruç tutmak, tevbe etmek vs. güzel şeyler yapılır. Bir mahsulün ekilmesi gibi ziraat, ekim ayıdır. Şa'ban bakım ayıdır. Ramazan biçim ayıdır, yâni mahsulün alındığı aydır demişler. Demek ki Receb ayı, bizi Ramazan ayına hazırlayan bir mevsimin ilk adımı olmuş oluyor.

Onun için, "Receb ayı tevbe ayıdır." demişler. Yâni kul ne yapacak?.. "Yâ Rabbi! Ben anlayamamışım, hatâ etmişim, bilememişim, suçluyum, kusurluyum; beni affet..." diyerek hatâsını itiraf edip, hatâsından dönerek, Cenâb-ı Hakk'ın yoluna girecek.

Asrı Saadet büyüklerinden bir büyük anlatıyordu:
Mukatil Allah Ondan Razı Olsun mukaddes üç ayların önemini anlatma edabında şöyle buyuruyordu.

Sema'nın Yedinci Katında Kaf dağı şeklinde bir yer vardır. Burası gümüş gibi beyaz bir alan. Yeryüzünden yedi kere daha büyüktür. Tıklım tıklım meleklerle dolu. O kadar ki, bir iğne düşşe şüphesiz ki meleklerden birine saplanır.

Her birinin elinde "La İlahe illallah, Muhammeden Resülullah yani ( Allahtan başka ilah yoktur, Muhammed aleyhisselam S.A.V onun kulu ve elçisidir)" yazılı bir sancak olduğu halde bütün melekler, Recep ayının her cuma gecesi toplanır ve ümmeti Muhammed'in kurtuluşu için yalvarıp yakarırlar. Ve şöyle dua ederler: " Ey Rabbimiz!.. Muhammed Ümmetine rahmet et onları azaba çarpma" Böylece, sabaha kadar dua ve istiğfar ederler.

Bunun üzerine Yüce Allah (c.c.) meleklerine şöyle seslenir:

Ey meleklerim! Ululuk ve yüceliğim hakkı için Muhammed ümmetini affettim."

Yarabbi Nasıl Recep Şaban ve Ramazan Aylarını mukaddes kılmışsan öylece o aylara layık amellerle geçirmeyi nasip eyle.

Şa'ban ayı ibadetlere devam etme ayıdır. Ramazan da mükâfatlarını alma ayıdır. Böyle çeşitli kelimelerle bu ayların birbirleriyle irtibatlı olduğu beyan edilmiştir.

Ramazan ayının muhteşemliğinin öneminide Hz peygamberimizin S.a.v hadisi ile anlaşılıyor.

Peygamberimiz (s.a.v) Buyurur ki...

Ramazan Ayının İlk On Günü Rahmet Daha Sonraki On Günü Mağfiret, Son On Günü de Cehennemden Kurtuluş Günleridir.

Editör: TE Bilisim