Bu bir tesadüf mü ? Yoksa bütün bu kan ve gözyaşının İslam ülkelerinde olması Müslümanların Kur’an-ın ruhuna göre yaşamadıklarından mı kaynaklanıyor, yada bütün gayrimüslimler  Müslümanlar aleyhine birleşmişlerde Müslümanlar bunun farkında mı değil ?

İstanbul Times Haber Merkezi / Mehmet Osmanoğlu

Müslümanlar artık sirkinmeli bu kadar acı ve göz yaşı neden sadece bizim coğrafyamızda oluyor sorusunu kendilerine sormaları gerekir

Eskiden İslam alimleri başlarına bir musibet geldiği zaman hatayı veya suçu başkalarına atmak yerine acaba biz nerede hata yaptık ki bu musibet başımıza  geldi diyerek kendilerine sordukları güzel ve haklı sorunun cevabını buldukları için kısa sürede başlarına gelen musibetten kurtuluyorlardı. Bugün ise Müslümanlar aynı hataya defalarca yaparak adeta kendi sonlarını hazırladıklarını Irak ,Libya, Mısır, Suriye, Yemen, Filistin ile birlikte kan  ve gözyaşının eksik olmadığı ne kadar İslam beldesi varsa derin bir inceleme yaptığınız zaman gayrimüslüm ajanların ortalığı karıştırmalarının yanında devlet idarecilerinin de ilm-i siyaset ile hareket etmediklerini net bir şekilde görmek mümkün.

İslam alemi Ramazan’ın yüzü suyu hürmetine artık birlik olmalıdır

Batı dünyası adı konulmamış bir şekilde birer birer İslam ülkelerini zayıflatıp yok ederken Müslümanların kendi içlerinde paramparça olmalarının en önemli nedeni kendi idarecilerinin basiretsizliği sayesindedir. Küfür tek millettir sözünü kulaklarına küpe etmeyen İslam devletlerinin idarecileri birer birer batılı siyonistlere teslim olmaktadır. Saddam zalimdi kendi halkına kötülük ediyordu bunu kabul ediyoruz ama demokrasi getireceğiz diyen ABD de ölüm, kan ve gözyaşlından başka bir şey getirmedi.

Birliğimize vesile olmasını dilediğimiz Ramazan Ayı Ve Önemi  

Ramazan, kelime olarak yüksek dereceli sıcaklık veya güneşin şiddetli hararetiyle yerin ve taşların ısınması ve kızması anlamlarına gelmektedir. Bu ayda, tutulan orucun verdiği açlık ve susuzlukla yanma veya oruçla günahların yanıp silinmesinden dolayı yakma anlamı ile ilgili olarak Ramazan adı verilmiştir.

Kur'an-ı Kerim'de ve hadis-i şeriflerde adı geçen ramazan, İslâm takviminin dokuzuncu ayıdır. Ramazan ayı, eşsiz faziletlerle dolu çok şerefli bir aydır. Kur'an-ı Kerim bu ayda indirilmiştir.

RAMAZAN AYI ORUÇ AYIDIR

Ramazan ayı, oruç ayıdır. Allah Teâlâ, mü'minlere bu ayda oruç tutmayı emretmiştir, yani farz kılmıştır. Allah  Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurmuştur:

Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki (oruç tutmak suretiyle kötülüklerden) korunursunuz."

“Ramazan ayı girdiği zaman cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur."

ORUÇ CEHENNEMDEN KORUR

Allah Teâlâ'nın rızası gözetilerek, ihlas ve samimiyetle tutulan oruç, sahibini Cehennem ateşinden korur.

ORUÇLUNUN DUASI KABUL OLUR

Allah Teâlâ, oruçlu Müslüman'ın duasını kabul eder. Bu bakımdan, Müslüman oruçlu olduğu zaman Allah'tan dünya ve ahiret saadeti istemeli; yeryüzündeki bütün müminler için, bilhassa sıkıntı ve çile içerisinde olan kardeşlerimiz için dua etmelidir.

RAMAZAN AYI NASIL GEÇİRİLMELİDİR ?

Ramazan ayının gündüzlerini oruçla, gecelerini de namaz, zikir, dua, tevbe ve istiğfarla geçirmeliyiz. Gecenin bir kısmında uyumalı, bir kısmında da ibadet etmeliyiz. Ayrıca, Kur'an-ı Kerim'i çok okumalıyız. Okuduklarımızı anlamaya çalışmalıyız. Anladıklarımızı da hayatımızda yaşamaya gayret göstermeliyiz.

ORUÇLU KİMSENİN ÖZELLİKLERİ

Oruçlu Müslüman şu özelliklere sahip olmalıdır. Aslında bu özellikler, her Müslümanın özelliğidir:

Oruç tutan bir Müslüman yalan, hile, kötü söz ve kötü davranışlardan uzaklaşacaktır. Orucunu bütün varlığı ile ve yalnız Allah rızası için tutacaktır. Yalan, hile, kötü söz ve davranışlar; orucun ruhunu kaybettirdiği gibi, yaratılmışların en üstünü olan insanı, insanlık şerefi ve sıfatından da uzaklaştırır. Gerçek oruç, sahibini kötü fiil ve davranışlardan koruyan oruçtur. Yoksa oruç sadece yemeyi ve içmeyi terk etmek değildir.

Müslümanın görevi, oruç ibadetini kötülüklere karşı bir kalkan olacak şekilde yerine getirmektir. Müslüman; elini, ayağını, gözünü, kulağını dilini, kalbini ve gönlünü haram olan fiil ve davranışlardan korumalıdır.

1-Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuşlardır:

"Biriniz bir gün oruç tutacak olursa kötü söz sarf etmesin, bağırıp çağırmasın. Birisi kendisine yakışıksız laf edecek veya kavga edecek olursa "ben oruçluyum!" desin (ve ona bulaşmasın).

"Kim kötü söz ve davranışları bırakmazsa, Allah'ın onun yemesini ve içmesini terk etmesine ihtiyacı yoktur."

"Nice oruçlu vardır ki; orucun ona açlıktan başka faydası yoktur..."

O halde, Müslüman orucunu bütün varlığı ile tutacak, İslâmiyet'e uygun olmayan her çeşit davranışlardan uzak olacaktır.

2) Oruçlu Müslüman, başına gelen belâ ve musîbetlere karşı sabredecektir. Sabır, kurtuluşun kaynağıdır. Sabır; felaketleri önler. Sabır, başarının sırrıdır. İlimde, ticarette, savaşta, ibadette sabır, sahibini zafere götürür. Peygamber Efendimiz (s.a.s.): "Oruç, sabrın yarısıdır." buyurmuşlardır.

3) Oruçlu Müslüman, başkalarına karşı şefkat ve merhamet sahibi olacaktır. Oruç tutmak sureti ile açlık ve susuzluk ızdırabını tadan kimse; aç ve susuz kalanların hallerini düşünmeli, onlara şefkat ve merhamet elini uzatmalıdır.

ORUCUN HİKMET VE FAYDALARI

Orucun dinî, ahlâkî, ruhî, sosyal, ekonomik ve pedagojik (eğitim) pek çok hikmetleri ve faydaları vardır. Ancak, ibadetler Allah'ın emri olduğu için ve yalnız Allah rızası için yapılır. Orucun hikmet ve faydalarından bazılarını şöyle özetlemek mümkündür:

1) Oruç, Allah'a itaat ve ibadetin alâmetidir: Oruç tutan bir Müslüman, öncelikle Allah'a itaat ve ibadet etmiş olur. Böylece "Takva" sırrına erer. Allah'a teslim olma, Allah'a sığınma ve yalnız Allah'a güvenme; kısaca Allah'a kul olma hazzını tadar. Allah'ın nimetlerine şükretmiş olur. Sınırsız sevaba ulaşır. Bunun içindir ki; oruçla ilgili ayet-i kerimelerin sonunda: "Umulur ki, takvaya ulaşırsınız (korunursunuz); umulur ki, şükredersiniz" buyrulmuştur.

2) Oruç, bedenlerin zekatıdır: Zekatın malı temizlediği gibi, oruç da vücutları temizler. Hadis-i şerif de: "Her şeyin bir zekatı vardır. Bedenin zekatı da oruçtur." buyrulmuştur.

3) Oruç bedenlerin sıhhat kaynağıdır: Çalışan her varlığın dinlenmeye ihtiyacı olduğu gibi, midenin ve diğer iç organların da dinlenmeye ihtiyacı vardır. Oruç, bu dinlenmeyi sağlamak suretiyle vücut organlarına sıhhat kazandırır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuşlardır: "Oruç tutunuz ki sıhhat bulasınız."

4) Oruç nefsi terbiye ederek ahlâkı güzelleştirir: Oruç, nefsanî, şehevî ve şeytanî arzuları kırarak kötülüklere engel olur. Kötülüklerden uzak kalan bir kimsenin de ahlâkı güzelleşmiş olur. Bunun içindir ki, Allah Rasulü (s.a.s.) Efendimiz; "Evlenmeye gücü yetmeyen gençlere oruç tutmayı tavsiye etmiştir."

5) Oruç, sabır alışkanlığı kazandırır: Oruç, ruhlara sabır alışkanlığı kazandırır. Allah sabredenlerle beraberdir ve sabredenleri sever.

6) Oruç, şefkat ve merhamet duygularını geliştirir: Oruç tutan bir Müslüman, açlık ve susuzluğun acısını nefsinde tadarak; fakir ve yoksulların halini daha iyi anlamış olur. Böylece fakir ve yoksullara acır ve onlara yardım elini uzatır.

7) Oruç, dünya ve ahiret saadetine ulaştırır: Oruç, müminlere Allah'ın rahmet ve mağfiretini kazandırır. Böylece onların dünya ve ahirette saadete erişmelerine vesile olur. Çünkü oruç, bir sabır ve kulluk imtihanıdır. Bu imtihanı başarıyla vererek hakikî anlamda oruç tutabilenler, Allah Teala'nın sevgi ve rızasına ulaşırlar. Cennet'e girmeye de hak kazanmış olurlar. Ne mutlu bu gerçeği kavrayabilenlere!..

Kaynak: İstanbul Times Haber Ajansı (İTHA)

Editör: TE Bilisim