İstanbul gecelerinin korkulu rüyası haline gelen 'hayalet otolar' bir buçuk yılı aşkın süredir başta iş yeri hırsızlığı olmak üzere kent genelinde birçok suça karıştı.

Polis, sahte plakalı siyah renkli lüks araçları kullanan soyguncuların profesyonel yöntemler kullanan bir çete olduğunu düşünüyor. Araçlar ele geçirilemediği için de, mağdur başvuruları dışında, polisin elinde çeteye dair resmi bir delil bulunmuyor.

Bir buçuk yılı aşkın bir süredir İstanbul gecelerinin 'suç makineleri' haline gelen, 'hayalet otolar' bir türlü yakalanamıyor. Lüks araç kullanan çeteyi, kullandıkları otomobillerin teknik açıdan gelişmiş olması yüzünden yakalamak ise şu ana kadar mümkün olmadı. Son yaşanan olaylardan birindeyse siyah bir araç, önce Beykoz'da bir marketi, saatler sonra ise bu ilçeye yaklaşık 50 kilometre mesafedeki Küçükçekme ilçesindeki bir işyerinin soyulması olayına karıştı. Onlarca polisin çalışmasına ve saatler süren kovalamacaya rağmen araç yakalanamadı.
Diğer bir olayda ise polis ekipleri tarafından takip edilen araç, D-100 Karayolu Beşiktaş sapağından önce ters istikamete girdi, ardındansa yolu kesen bir polis aracına çarparak kayıplara karıştı.

HABER BÜLTENLERİNİ TAKİP EDİYOR, KONTROL NOKTALARINI ÖNCEDEN TESPİT EDİYORLAR

Söz konusu hırsızlık çetesi profesyonel yöntemler kullanıyor. Polise göre, hava durumundan, o gece İstanbul genelinde herhangi bir etkinliğin olup olmadığına kadar birçok konu çete üyeleri tarafından önceden araştırılıyor. Örneğin polis; şimdiye kadar kent genelinde polis yoğunluğunun fazla olduğu 'bir devlet adamının İstanbul'a gelmesi gibi' durumlarda herhangi bir araçla yapılan hırsızlık ihbarı almadı. Emniyet güçleri, şahısların polis telsizine bile sahip olabileceklerini düşünüyor. Şahıslar bazen haftalarca trafiğe çıkmıyor, kimi zamansa aynı hafta içinde 3 gün suça karışıyorlar.

İstanbul genelindeki polis araçlarının teknik bakımdan yetersiz olması ise polisin işini zora sokuyor. İstanbul'da ekip otosu olarak kullanılan araçların büyük bir kısmı, kamyonet sınıfına giren ticari araçlardan oluşuyor. Hızları saatte 150 km'yi bile geçemeyen polis araçlarıyla, teknik bakımdan bir hayli donanımlı lüks araçların takibi mümkün olamıyor.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde görevli bir emniyet amiri konuyla ilgili verdiği bilgide, "Ekiplerimiz onlarca kez söz konusu araçları sıkıştırdı. Ancak şahısların kullandıkları otomobiller teknik açıdan bir hayli gelişmiş modeller. Araçların saatte kaç kilometre yaptıklarından tutun da manevra kabiliyetlerine kadar birçok unsuru, neden olarak sayabiliriz. 'Polis yakalayamıyor' diye bir şey yok. Söz konusu araçların yakalanamama nedenleri tamamen teknik sebeplerden. Mesela, Amerika Birleşik Devletleri'nin herhangi bir eyaletindeki polis gücünün bünyesinde bile helikopter var. Bizim de elimizde bir helikopter olsa bu şahısları suça karıştıkları gece alırız" dedi.

POLİSİN ELİNDEKİ ARAÇLAR ŞEHİR İÇİ TRAFİĞİNE UYGUN MODELLER, HELİKOPTER SAYISI İSE YETERSİZ

İstanbul Emniyeti envanterinde lüks sınıfa giren otomobillerden, kamyonet sınıfına girenlere kadar yüzlerce kalem araç bulunuyor. Teknik bakımdan donanımlı araçlar daha çok Bölge Trafik Müdürlüğü'nde ve Koruma Şube Müdürlüğü'nde kullanılıyor.

İstanbul Emniyeti Havacılık Şube Müdürlüğü bünyesinde bulunan helikopterler ise genellikle toplumsal olaylarda ve çeşitli operasyonlarda kullanılıyor ve bu yüzden ihtiyacın tamamını karşılamıyor. İstanbul Emniyeti, araç envanterindeki ilk farklı uygulamayı geçtiğimiz aylarda gerçekleştirdi. Borusan'ın desteklediği proje kapsamında alınan 'Mini Cooper' marka araçlar, Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne teslim edildi.

Küçüklükleri ve hızlı olmaları ile bilinen bu araçlar, trafiğe kapalı olan ve dar sokakları bulunan İstiklal Caddesi'nde görev yapıyor.

Suç ve suçlularla ilk teması yapan bölge ekiplerinde ise genellikle kamyonet sınıfına giren, hız ve seri manevra kabiliyetleri düşük araçlar bulunuyor.

Editör: TE Bilisim