Tüm Mühendisler ve Mimarlar Birliği Platformu (TMMBP) Genel Başkanı Mimar-Ekonomist Remzi Kozal, deprem dolayısıyla İstanbul'da 10 milyon kişinin can güvenliğinin tehlikede olduğunu söyledi.

Geçen yıllarda, özellikle İstanbul'da yoğunlaşan kaçak inşaat patlaması yetkilileri, mühendisleri-mimarları kara kara düşündürdüğünü söyleyen Remzi Kozal, "Bu binalar yıkılsın mı, yoksa daha önceki dönemlerde olduğu gibi göz mü yumulsun? Bu, verilmesi ve uygulaması oldukça zor bir karar. Galiba bu işi yine Allah'a havale edip bekleyeceğiz. Bir deprem olunca bir sel olunca nasıl olsa her şey kökünden halledilmiş olacak. Depremlerden hiç ders almadık. Bu kaçak yapılaşmalar, yaşadığımız depremlerden, sellerden hiç ders almadığımızı gösteriyor. 'Tarih tekrardan ibarettir' sözü maalesef kulaklarımızda çınlıyor. Evet, tarih yine tekrar edecek ve belki de milyonlarca insanımız enkaz altında kalacak. ama biz yine alelacele, yangından mal kaçırır gibi binalar inşa etmeye devam edeceğiz. Sonrada mesken diye inşa ettiğimiz o binaların altında kalıp can vereceğiz. İnsanın ölümünün, kendi elinden olması ne kadar acı ve hazin bir olay" dedi.

"İSTANBUL BÜYÜK RİSK ALTINDA"

İstanbul'da 3 milyon dolayında bina bulunduğunu, bu binaların yüzde 75'inin proje müellifi bulunmadığına dikkat çeken Kozal, "Yani bu binalar, öngörülen şartnamelere göre hazırlanmış projeler ve teknik kontroller altında inşa edilmemişlerdir. Yine, İstanbul'daki binalarda betonarme malzemesi olarak yaygın bir şekilde tuzlu deniz kumu-çakılı kullanılmıştır. Kullanılan inşaat demirleri de çoğu zaman istenen niteliklerden oldukça uzak bulunmaktadır. Diğer taraftan, doğru dürüst temel dahi atmadan, teknik şartnamelere uyumdan uzak, seçim dönemlerinde gece karanlığında inşa edilen binaların; depreme dayanıklı sağlam binalar olması mümkün değildir. Böyle bir yapı stokuyla İstanbul, 7 ve üzerindeki bir depremle karşı karşıya kalırsa, milyonlarca insana mezar bir şehir konumuna gelir. Yine bu durum göstermektedir ki, 12 milyon dolayında insanın yaşadığı İstanbul'da 10 milyon kadar insanımızın can güvenliği tehlikededir. Böyle bir vahim durum karşısında sessiz kalmayı bırakın, devlet-vatandaş, bir topyekun seferberlik başlatarak, geceli-gündüzlü, çalışmak zorundayız" diye konuştu.

"ÇARESİZ BEKLEMEK DOĞRU DEĞİL"

Elimiz kolumuz bağlı, çaresiz bir şekilde beklemek doğru olmadığı gibi, üstüne üstlük hala alelacele kaçak yapılar inşa etmek, yangına benzin dökmekten başka bir şey olmadığını ifade eden mimar-ekonomist Remzi Kozal, "Bu cahillikten de öte kendi geleceğimize kastetmektir. Bu gidişe, bu aymazlığa dur demeli, vatandaşın önüne de çözümler, güzel örnekler konmalıdır. Özellikle hükümetimiz başta olmak üzere yetkililer hiç beklememelidirler ve süratle çözümler üretip hayata geçirmelidirler. İstanbul'daki depreme çok hassas bölgelerdeki yerleşimler süratle kaldırılmalı ve daha güvenli bölgelere kaydırılmalıdır. İşin en kritik noktası burasıdır. Bu işlem yapılırken, aynı zamanda bir deprem anında İstanbul'a acil yardım sağlayacak yerleşim yerleri oluşturulmalıdır.

İstanbul'daki birinci derecede sakıncalı bölgelerdeki nüfus bir deprem anında İstanbul'a acil yardım sağlayacak şekilde yeni bölgelere yerleştirilmelidir. Böylece, İstanbul'da herhangi bir zaman diliminde meydana gelebilecek depreme karşı adım adım hazırlık yapılmış olacaktır. Her adım atıldığında, İstanbul daha bir güvenli konuma gelmiş olacaktır. İstanbul için en uygun yeni yerleşim yeri 4. dereceden deprem kuşağı içerisinde yer alan Çatalca-Terkos Gölü'nden, Edirne-Uzunköprü ilçesine uzanan hattın kuzeyi. Bu da bu bölgeye rast gele yerleşilsin demek değildir. Tabii ki, çevreye azami hassasiyetin gösterilmesi, tarım arazilerine yerleşim yapılmaması, su kaynaklarının kirletilmemesi gibi konulara dikkat edilmelidir.

Kırklareli'ne doğru İstrancalar'ın yer aldığı, tarıma elverişsiz, hafif eğimli kıraç araziler uygun yerleşim yerleri olmakla birlikte teknik incelemeler ve yapılacak planlama ile işe başlamak doğru bir adım olacaktır" şeklinde konuştu.

Bu adımın, özellikle Karadeniz kıyıları ile Trakya bölümünün düzenlenmesini ve bir proje dahilinde turizme kazandırılmasını gündeme getireceğini belirten Kozal, açıklaması şöyle tamamladı: "Yine, İğneada gibi limanların aktivitesini artıracak ve Türkiye ekonomisine olumlu katkıları olacaktır. Bir başka önemli konuda, nüfus ve sanayi önemli ölçüde Kırklareli bölgesine doğru kaydırılırsa İstanbul'daki riskler de büyük ölçüde azalmış olacaktır. Karayollarındaki ulaşım ve boğazlardaki tehlikeli trafikte böylece belli oranlarda azalacaktır. İstanbul, daha güvenli ve daha çağdaş-yaşanabilir bir şehir konumuna gelecektir."

Editör: TE Bilisim