Türkiye Jeofizik Kurumu Derneği Onursal Başkanı Prof.Dr. Ahmet Ercan, İstanbul'da meydana gelecek olası bir depremde en çok Avrupa Yakası'nın etkileneceğini, insanların yüzde 98'inin yapılardan sağ olarak çıkacağını söyledi. Türkiye Jeofizik Kurumu Derneği Onursal Başkanı Prof.Dr. Ahmet Ercan, İstanbul’da olası bir depremin Küçükçekmece ile Silivri arasında olacağını ve 6.5’in üzerinde bir deprem beklediklerini belirtti. Prof.Dr. Ercan, İstanbul’un asla bir Gölcük gibi olmayacağını açıklayarak, “Deprem Gölcük’ün altında olmuştur. İstanbul’un altında olmayacaktır. İstanbul’dan yaklaşık 15 kilometre uzaklıkta bir deprem olacak ve İstanbul depremden etkilenme bölgesi içinde olacak. İnsanların yüzde 98’inin yapılardan sağ olarak çıkacağını düşünüyoruz” dedi. Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nin, 12 Kasım 1999 depreminin 10'uncu yılı nedeniyle Kültür Merkezi’nde düzenlediği ve 2 gün sürecek Ulusal Deprem Sempozyumu’na konuşmacı olarak aralarında Prof.Dr. Ahmet Ercan, İstanbul Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr. Oğuz Gündoğdu’nun da bulunduğu deprem konusunda uzman bilim adamları katıldı. Sempozyumun ilk oturumunda Deprem Mühendisliği Derneği Genel Sekreteri Dr. Oktay Ergünay, Prof.Dr. Ahmet Ercan, Doç.Dr. Oğuz Gündoğdu konuştu. Bolu Valisi Halil İbrahim Akpınar, Rektör Prof.Dr. Atilla Kılıç, Afet İşleri Genel Müdürlüğü’nden uzmanlar, Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü yetkilileri, sivil savunma uzmanları ve çok sayıda öğrenci bilim adamlarını ilgiyle dinledi. AVCILAR, YEŞİLKÖY, YEŞİLYURT UYARISI İlk oturumun soru cevap kısmında Marmara’da meydana gelebilecek olası bir depremin hangi bölgeleri etkileyeceği yönündeki soruya depremin Küçükçekmece ile Silivri arasında olacağını belirten Prof.Dr. Ercan, “Her ne kadar bilim adamları arasında fikir ayrılıkları olsa da bu depremin büyüklüğü 6.5’in üzerinde olacaktır. Bu şiddette bir deprem bekliyoruz. Kırılış yönü doğu-batı doğrultusunda olacaktır. En büyük ivme doğu-batı doğrultusunda gidecektir. 1999 depreminin ardından yapı yoğrulmaları yüzde 15’ler civarındadır. Bu mikro kırıkçıklar nedeniyle. 1999 depremi öncesi yapılan yapılar artık yorgun yapılardır. Avcılar’da bulunan yapılar depreme karşı 9’uncu raunddan çıkmış bir boksör gibi. Yeşilköy, Yeşilyurt da öyle. En sağlam yapılar 1999 depreminden sonra yapılan binalar, daha sağlam binalar ise 2007 yönetmeliğinden sonraki yapılardır” dedi. İSTANBUL, GÖLCÜK GİBİ OLMAYACAK İstanbul’da 1 milyon 300 bin bina olduğunu ve İstanbul’un asla bir Gölcük olmayacağını söyleyen Prof.Dr. Ercan açıklamalarına şöyle devam etti: “Deprem Gölcük’ün altında olmuştur. İstanbul’un altında olmayacaktır. İstanbul’dan yaklaşık 15 kilometre uzaklıkta bir deprem olacak ve İstanbul depremden etkilenme bölgesi içinde olacak. İnsanların yüzde 98’inin yapılardan sağ olarak çıkacağını düşünüyoruz. Binalar göçmeyecek. Gölcük’te binaların göçme oranı yüzde 6 iken İstanbul’da bu oran yüzde 2 olacak. Bölge ölçeğinde ise en çok Avrupa yakası etkilenecek. Çünkü en genç yapılar Avrupa yakasında. Asya yakasının yüzde 35 daha az etkileneceği kanaatindeyiz” "BİNALAR MAKYAJLANIYOR" İstanbul Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu, “Depremlerin ardından binalar sadece makyajlanıyor. Bunun bedeli sonra ağır olur” dedi. “Ulusal Deprem Sempozyumu”na katılan Doç. Dr. Gündoğdu, gazetecilere yaptığı açıklamada, 1999'da meydana gelen depremlerin ardından hasar gören binalarla ilgili gerekli çalışmaların tam anlamıyla yapılmadığını söyledi. Zeytinburnu ve Konya'da yıkılan binaları hatırlatan Gündoğdu, “Binalar kendiliğinden yıkılırken siz binaların iyi olduğunu, depreme hazır olduğunu söyleyebilir misiniz?” diye konuştu. “Depremlerin ardından binalar sadece makyajlanıyor. Bunun bedeli sonra ağır olur” diyen Gündoğdu, depremlerin önceden tespit edilmesi için birçok çalışma yaptıklarını, 6-7 yıldır veriler topladıklarını ve “tahminlerinin yüksek olduğunu” bildirdi. Marmara'daki muhtemel depremle ilgili son günlerde yapılan açıklamaları değerlendiren Doç. Dr. Gündoğdu, şunları kaydetti: “Bazı hocalarımız açıklamalar yapıyor. Nüfus dağılımı ve binaların yapısıyla ilgili veriler olmadan tahminde bulunmak doğru değil. Süre ilerledikçe insanlar soruyor, 'Ben hasar oluşacak bölgede miyim değil miyim' diye. Buna cevap verebilmek için elinizde sağlam veriler olması gerekiyor.” Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Bolu Valisi Halil İbrahim Akpınar ise idareciler olarak sağlam ve sağlıklı yapılar yapıp, depreme hazırlıklı olmaları gerektiğini söyledi. Türkiye'deki binaların orta şiddette depremlerde bile yıkılıp hasar gördüğüne dikkati çeken Akpınar, şunları kaydetti: “Yıllardan beri memleketimizde her depremden sonra klişeleşmiş sözler söylenir. Yıkılan binalar yapılacak, ölenlerin ailelerine yardım edilecek, devlet yaraları saracak. Ama bu sürekli böyle tekrar edip gider. Sürekli afet, sürekli ölüm sürekli aynı sözler. Bunu değiştirmek lazım. Bunun için hem vatandaş hem devlet hem belediyelerin işini daha iyi yapması gerekiyor. Bunu yapmayanlara da en ağır müeyyide uygulanmalı.” Yarın sona erecek sempozyuma, alanında uzman birçok konuşmacı katıldı.
Editör: TE Bilisim