İşkence sonucu hayatını kaybeden Engin Çeber davasının bugün görülen duruşmasına, infaz koruma baş memuru Nihat Kızılkaya’nın avukatı Recep Onaran, “Mahkumların iddia ettiği gibi müvekkilim Engin Çeber’e 2 tokat dahi atmış olsa bile bu işkenceye girmez. Bir avuç içiyle tokat vurmak ölüme neden olamaz" diyerek müvekkilinin tahliyesini talep etti. Dosya mütalaa vermesi için savcıya gönderilerek duruşma ertelendi.

Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın duruşmasına, tutuklu sanıklar Murat Çise, Nihat Kızılkaya, Sami Ergazi, Fuat Karaosmanoğlu, Selahattin Apaydın ve Yavuz Uzun ile bazı tutuksuz sanıklar katıldı. Mahkeme heyeti başkanı, duruşma savcısının bir yakınının ölümü üzerine mazeret izni aldığını anlatarak, bu nedenle duruşmaya başka bir savcının çıktığını dile getirdi. Duruşmada görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı, dosyanın incelenmek üzere tarafına gönderilmesini ve sanıkların suçun niteliği bakımından tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini istedi. Çeber ailesinin avukatları da, dava dosyasına kapsamlı olarak çalıştıklarını dile getirerek, yaşadıkları çalışma zorluğu nedeniyle mahkemeden süre talep etti.

CEZAEVİ MÜDÜRÜ 15 GÜN ÇALIŞMIŞ
Duruşmada söz alan tutuklu cezaevi 2’inci müdürü Fuat Karaosmanoğlu’nun avukatı Çetin Karagül, müvekkilinin cezaevinde toplam bir buçuk ay süren bir görevde bulunduğunu belirterek, vardiyalı çalışması nedeniyle çalıştığı sürenin yaklaşık 15 gün olduğunu belirtti. Olaya ilişkin hazırlanan müfettiş raporunda Karaosmanoğlu’nun kusuru olduğuna ilişkin bir nokta bulunmadığını anlatan Karagül, rapora göre müvekkilinin yalnızca kınama cezası alması yönünde bir talep bulunduğunu öne sürdü. Avukat Karagül, müvekkilinin sabit ikametgah sahibi ve devlet memuru olduğunu belirterek tahliyesini talep etti.

AVUÇ İÇİ TOKAT ÖLÜME NEDEN OLAMAZ
Tutuklu sanık infaz koruma baş memuru Nihat Kızılkaya’nın avukatı Recep Onaran ise, Çeber’le aynı koğuşta kalan mahkumların müvekkilinin Çeber’e vurduğuna dair ifade vermediklerini belirterek, “Sanık Yılmaz Aydoğdu müvekkilim Nihat Kızılkaya’nın Çeber’e, ’iki tokat attığı’nı iddia etmiştir. Sanık Aydoğdu, kendisine yöneltilen suçlamalardan kurtulmak için müvekkilime yönelik iddiada bulunmuştur. Bir avuç içi ile tokat vurmanın işkence olması, ölüme neden olması mümkün değildir. İşkence suçunun oluşması için eylemin sistematik ve sürekli olması gerekir. Böyle bir durum söz konusu değildir" dedi. Avukat Onaran, müvekkilinin Sabit ikametgah sahibi olduğunu belirterek tahliyesini talep etti.

BAŞ ARKASINDAKİ YARA ADLİ TIP RAPORUNDA YOK
Sanık infaz koruma memurlarının avukatı Gonca Karderin ise, müvekkillerinin işkence suçundan yargılandığını ancak isnat edilen suçun unsurlarının oluşmadığını iddia ederek, “Hazırlık aşamasında toplanan deliller kanuni değildir. Raporlarda müvekkillerimin eylemi yaptığı iddia edilen tarihle ölüm tarihi çelişiyor. Tanık ve müştekiler tarafından müvekkillerime atfedilen baş arkasında bir yara olduğuna dair iddia, Adli Tıp ve otopsi raporunda yoktur" diye konuştu.

Mahkeme, müdahil avukatlarına süre verilmesine ve suçun niteliği göz önüne alarak tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına hükmetti.

Duruşmaya gelmeyen tanıklar hakkında zorla getirme müzekkeresi çıkarılmasına karar veren mahkeme, duruşmayı 12 Nisan’a erteledi.

Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, duruşmayla ilgili olarak, “Bugünkü celsede eksik tanık ifadeleri tamamlanamadı. Çünkü tanıklar hazır edilmemişti. Yine mahkemenin beklediği bazı usuli işlemler ve savcımızın geçici olarak duruşmaya çıkmış olması nedeniyle, önemli bir ilerleme kat edilemedi. Hem bu dosya sürecini, hem de ülkemizde işkenceye karşı mücadelede gelinen aşamayı, bu kapsamda esas hakkında görüşümüzü sonraki duruşmada mahkemeye sunmayı planlıyoruz" dedi.

KİMSENİN HUKUK AŞIĞI OLMADIĞINI GÖRDÜK
Kozağaçlı, Çağdaş Hukukçular Derneği adına okuduğu basın açıklamasında, son günlerde yargıda yaşanan krize değinerek şunları söyledi: “Yargıda yetki ve usul tartışmamsı görünümünde bir güç savaşının su yüzüne çıktığı günlerden geçiyoruz. Engin Çeber’in işkenceyle katledilmesine ilişkin bu dava, bu güç savaşının taraflı olarak görülen Yargıtay’ın, HSYK’nın, özel yetkili savcılığın ve mahkemelerin, siyasal iktidarın, ordu gibi aktörlerin hiçbirisinin, ‘hukuk aşığı’ olmadığını hepimize en açık haliyle gösteriyor. Çeber, basın açıklaması yapma ve toplanma hürriyetini kullandığı için gözaltına alındı. Gözaltında, yasal bir basın açıklamasını, korsan bir gösteri olarak gösteren polisin, orantılı ve kademeli müdahale altında işkencesine maruz kaldı. Siyasal iktidar işkencecilerden hesap soracağına, sadece nasihat vermekle yetindi. Engin Çeber, tam 9 gün, 47 gardiyan ve 3 müdürün sistematik işkencesine maruz kaldı. Tüm hapishane işkenceyle onu katletti. Engin Çeber hala adalet bekliyor. Hiçbir gücün, katilleri cezasız bırakmasına izin vermeyeceğiz." Duruşma öncesine adliye önüne gelen halk cephesi üyesi yaklaşık 30 kişi, “Ferhat’ı vuranlar, Engin’i katledenler cezalandırılsın, adalet istiyoruz" pankartı taşıyarak protesto gösterisi yaptılar. Gösteriye, polis kurşunuyla Bahçelievler’de vurulan Ferhat Gerçek de katıldı.
Editör: TE Bilisim