İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) bağlı birimler ile bazı ilçe belediyelerinde çalışan Belediye-İş Sendikasına üye işçiler, grev kararını İBB'nin Saraçhane'deki hizmet binasına astı.

2010-2012 dönemi toplu iş sözleşmeleri kapsamında işveren ile 5 aydır devam eden görüşmelerde anlaşmaya varılamaması üzerine, Belediye-İş'e üye çok sayıda işçi, “grev kararı ilanını” asmak amacıyla Edirnekapı'dan, İBB'nin Saraçhane'deki hizmet binasına, ellerindeki sarı kartlarla sloganlar atarak ve “vuvuzela” çalarak yürüdü.

Saraçhane'deki basın açıklamasında bir konuşma yapan Belediye-İş Genel Başkanı Nihat Yurdakul, grev kararı ilanının yasal bir gereklilikten kaynaklandığını belirtti.

"BİZİM DERDİMİZ YOKSULLUK"

Grev kararı ilanına mecbur bırakıldıklarını dile getiren Yurdakul, işçilerin alın terlerinin karşılığını istediklerini ifade etti.

Yurdakul, “Bizim derdimiz, grev kararı asmak değil. Bizim derdimiz, İstanbul halkına hizmet etmek, çocuklarımızı namerde muhtaç etmeme mücadelesidir. Türkiye'de yoksulluk sınırı 2 bin 712 TL. Bizim derdimiz yoksulluk” dedi.

Nihat Yurdakul, İstanbul'da toplu iş sözleşmelerini tamamlayan belediyelerin bulunduğunu kaydederek, bazı kesimlerin bu durumu popülizm olarak değerlendirdiğini, ancak işçiye hakkını vermenin popülizm olmadığını söyledi. İnsanların köle gibi çalıştırılmaması gerektiğini dile getiren Yurdakul, “Ülke barışını tesis etmek, demokrasiyi ve özgürlükleri arttırmak istiyorsak, sendikalaşmanın önündeki engelleri kaldırmak gerek” diye konuştu.

Konuşmanın ardından Yurdakul ile beraberindekiler İBB'nin hizmet kapısına “grev kararı ilanını” astı. Geniş güvenlik önlemleri altında açıklamalarını tamamlayan işçiler, İBB'nin karşısındaki parkta yarına kadar kalacak olan “grev uyarı çadırını” kurdu. Grev kararı ilanının asılmasından sonraki 60 gün içerisinde, işveren ile işçiler arasında anlaşmaya varılmaması durumunda işçiler greve gidebilecek.

Editör: TE Bilisim