BB Meclisinin CHP’li Üyesi Dr. Ümit Yurdakul İBB Meclis kürsüsünde gerçekleştirdiği gündem dışı konuşmasında “Tıp Bayramı Haftası” nedeni ile AKP Hükümetlerinin mevcut sağlık sistemini gözler önüne sererek İBB Meclis gündemine taşıdı. CHP’li Yurdakul’un dile getirdiği AKP Hükümetlerinin Sağlık Politikasının Özeti: Bozuk bir sağlık sistemimiz var. Birkaç iyi örneğin dışında bu sistemin olumsuzluklarını rakamları vermek istiyorum. Son 10 yılda hastaneye giden insan sayısı 8 kat arttı. Gittikçe hastalanan bir toplum olduk. Devlet hastanelerindeki ölüm oranı yüzde 40 arttı. Devlet hastanelerinde 2010 yılında 83 bin kişi hayatını kaybederken, 2015 yılında 114 binin üzerinde kişi hayatını kaybetti. Neden? Çünkü… Durumu kritik olan hastalar özel’den devlete sevk ediliyor, böylece bu ağır istatistikler oluşuyor. Acil Servislerine başvuran insan sayısı 100 milyon. Ülke nüfusundan fazla. Dünya da böyle bir örnek yok. Nüfusundan fazla acil.  Çünkü… Acil servise gidince fark ödemiyorsun. İnsanlarımız iki lira üç lira farkı bile ödeyemeyecek durumda olduğu için, acil servislere yığılıyor. Kadının çocuğu ateşleniyor, farkı ödeyebilecek durumda olmadığı için mecburen akşamı bekliyor, acil servise götürüyor. 2002 yılında 769 milyon kutu ilaç satıldı. 2014 yılında 1 milyar 970 milyon kutu ilaç satıldı. En çokta psikiyatri ilaçları. 2002 yılında bu ülkede 2 milyon kişi ameliyat olmuştu. 2014 yılında kaç kişi ameliyat olmuş? 14 milyon kişi! Hükümet, performans adı altında, doktorlara hastanelere ameliyat karşılığı para ödüyor, parasız sağlık hizmet sadece acillerde var demiştik. Özel hastanelere giden vatandaşlar yüzde 200 fark ödüyor. Hastanede yer bulabilmek için, ameliyat olabilmek için torpil bulmak birilerini araya sokmak için verilen uğraşlarda cabası? Katkı payı, katılım payı, reçete parası gibi çeşitli yollarla fark ücreti alarak, hasta vatandaşları müşteri konumuna getiren bir sistem. Piyasacı sağlık hizmetiyle anne ve bebek ölüm hızları arttı. TÜİK rakamlarına bakabilirsiniz. Önümüzdeki günlerde Şehir hastanelerini çokça konuşacağız bu mecliste. Devlet eliyle zenginlik bu olsa gerek. Arsayı devlet buluyor. Binayı kişi yapıyor. Yol, su, elektriğini devlet götürüyor. O kişiye devlet bir de kira veriyor. 49 yıllığına anlaşma, yüzde 70 doluluk garantisi veriyorlar, doktoru hemşireyi devlet veriyor,  maaşını devlet veriyor, hastanenin gelirinin büyük kısmını ise o kişi alıyor, binadaki kafeterya, kuaför gibi işletmeler de onun. Bir devlet hasta garantisi nasıl verebilir. Hasta olmasınlar diye düşünmek yerine. Üstelik bu hastanelere yurttaşlarımızın sadece %25’ i gidebilecek 75’ i yabancı hasta. Şehir hastaneleri, kamu-özel ortaklığı kisvesi altında, kamu adını kullanarak, küresel sermayeye kaynak yaratıyor. Halkın sağlığı, yandaş işadamlarına pazarlanıyor. Sağlık çalışanlarının özlük hakları verilmiyor. Fazla mesaiye zorlanıyor. İtiraz edenler sürülüyor, taciz ediliyor. Altı bin doktor istifa etti. Şu anda devlet hastanelerinde kritik ameliyatları yapacak doktor bulunamıyor. Her dört sağlık çalışanından biri taşeron. Böyle giderse bunun acı sonuçlarını gün gelir, herkes sevdikleriyle öder. Sağlık personeli mutsuz, bıkkın ve isteksiz. Üstüne üstlük bir de dayak yiyen doktorları, sağlık personelini düşünürseniz 14 Mart bayram değil sorunların dile getirilebildiği bir gün olabilir ancak.
           
Bağcılar Belediyesi ve İBB Meclis CHP Üyesi Dr. Ümit Yurdakul’un “Tıp Bayramı Haftası” konulu İBB Meclis kürsüsünde Mevcut sağlık sistemini gözler önüne serdiği gündem dışı konuşmasının metni; 
 
Sayın Başkan, Değerli Meclis Üyeleri; Bende önceki gün hain saldırıda ölen yurttaşlarımıza Allahtan rahmet, yaralılara acil şifa ve yakınlarına sabır diliyorum. Dileğim bundan sonra konuşmalarımız başsağlığı dilekleri ile başlamasın. Haziran cenneti yaşayacağımız ülkemizde bahar cinneti geçirmeyelim.Değerli arkadaşlarım, bazı tarihler yıllar geçse de anlamını hep korur. 8 Mart kadınlar için, 23 Nisan çocuklar için, 1 Mayıs işçiler için, 19 Mayıs gençler için ne kadar önemli ise 14 Mart ta doktorlar için o kadar önemlidir. Geçen gün onların bayramıydı ama yine kutlayamadılar bayramlarını. Gözümüz onlardaydı. Hain bir saldırının patlayan bombaların parçaladığı hayatları toparlıyorlardı Ankara da.
 
Bu onların sadece işi değil tarihten gelen sorumluluklarıydı aynı zamanda. O yüzden 14 Mart önemlidir zaten. 14 Mart 1919 da İstanbul’u işgal eden kuvvetlere karşı ilk mücadeleyi verdikleri için aynı zamanda yurtseverdirler. Bozuk sağlık sisteminin hava alma delikleridir. Son zamanlarda 14 Martlar bayram değil sorunların konuşulduğu günler olarak kutlanıyor artık ülkemizde. Bozuk bir sağlık sistemimiz var. Birkaç iyi örneğin dışında bu sistemin olumsuzluklarını rakamları vermek istiyorum. Son 10 yılda hastaneye giden insan sayısı 8 kat arttı. Gittikçe hastalanan bir toplum olduk. Devlet hastanelerindeki ölüm oranı yüzde 40 arttı. Devlet hastanelerinde 2010 yılında 83 bin kişi hayatını kaybederken, 2015 yılında 114 binin üzerinde kişi hayatını kaybetti. Neden? Çünkü… Durumu kritik olan hastalar özel ’den devlete sevk ediliyor, böylece bu ağır istatistikler oluşuyor.
 
Acil Servislerine  başvuran insan sayısı 100 milyon. Ülke nüfusundan fazla. Dünya da böyle bir örnek yok. Nüfusundan fazla acil. Çünkü… Acil servise gidince fark ödemiyorsun. İnsanlarımız iki lira üç lira farkı bile ödeyemeyecek durumda olduğu için, acil servislere yığılıyor. Kadının çocuğu ateşleniyor, farkı ödeyebilecek durumda olmadığı için mecburen akşamı bekliyor, acil servise götürüyor.
 
2002 yılında 769 milyon kutu ilaç satıldı. 2014 yılında 1 milyar 970 milyon kutu ilaç satıldı. En çokta psikiyatri ilaçları. 2002 yılında bu ülkede 2 milyon kişi ameliyat olmuştu. 2014 yılında kaç kişi ameliyat olmuş? 14 milyon kişi! Hükümet, performans adı altında, doktorlara hastanelere ameliyat karşılığı para ödüyor, parasız sağlık hizmet sadece acillerde var demiştik. Özel hastanelere giden vatandaşlar yüzde 200 fark ödüyor.
 
Hastanede yer bulabilmek için, ameliyat olabilmek için torpil bulmak birilerini araya sokmak için veriler uğraşlarda cabası? Katkı payı, katılım payı, reçete parası gibi çeşitli yollarla fark ücreti alarak, hasta vatandaşları müşteri konumuna getiren bir sistem. Piyasacı sağlık hizmetiyle anne ve bebek ölüm hızları arttı. TÜİK rakamlarına bakabilirsiniz. Önümüzdeki günlerde Şehir hastanelerini çokça konuşacağız bu mecliste. Devlet eliyle zenginlik bu olsa gerek. Arsayı devlet buluyor. Binayı kişi yapıyor. Yol, su, elektriğini devlet götürüyor. O kişiye devlet bir de kira veriyor. 49 yıllığına anlaşma, yüzde 70 doluluk garantisi veriyorlar, doktoru hemşireyi devlet veriyor, maaşını devlet veriyor, hastanenin gelirinin büyük kısmını ise o kişi alıyor, binadaki kafeterya, kuaför gibi işletmeler de onun.
 
Bir devlet hasta garantisi nasıl verebilir. Hasta olmasınlar diye düşünmek yerine. Üstelik bu hastanelere yurttaşlarımızın sadece %25’ i gidebilecek 75’ i yabancı hasta. Şehir hastaneleri, kamu-özel ortaklığı kisvesi altında, kamu adını kullanarak, küresel sermayeye kaynak yaratıyor. Halkın sağlığı, yandaş iş adamlarına pazarlanıyor. Sağlık çalışanlarının özlük hakları verilmiyor. Fazla mesaiye zorlanıyor. İtiraz edenler sürülüyor, taciz ediliyor. Altı bin doktor istifa etti. Şu anda devlet hastanelerinde kritik ameliyatları yapacak doktor bulunamıyor. Her dört sağlık çalışanından biri taşeron. Böyle giderse bunun acı sonuçlarını gün gelir, herkes sevdikleriyle öder. Sağlık personeli mutsuz, bıkkın ve isteksiz. Üstüne üstlük bir de dayak yiyen doktorları, sağlık personelini düşünürseniz 14 Mart bayram değil sorunların dile getirilebildiği bir gün olabilir ancak. Kadir Has Üniversitesi Sosyal Siyasal Eğilimler Araştırması; Soru sağlık sisteminden memnun musunuz? %51 hayır...
 
Sayıştay Raporları 2012; Türkiye kamu hastaneleri kurumu genel bütçe mali tabloların tam ve doğru olmadığı birbirlerini doğrulamadığı hesap kayıtlarının gerçeği yansıtmadığı görülmüştür. İstedikleri ne? Can güvenliği, iş güvencesi, gelir güvencesi, mesleki bağımsızlık ve sağlık hakkı. Bu kötü şartlarda dahi mesleğini özveriyle yapan Tüm sağlık camiasının tıp bayramını ve tıp haftasını kutluyor saygılar sunuyorum.
Ümit Yurdakul (Bağcılar Belediyesi/İBB Meclis Üyesi) 
Editör: TE Bilisim