Eğitim uzmanı Sadık Gültekin çok tartışılacak bir öneri getiriyor: “Biz eğitim işini başaramıyoruz. Milli Takım gibi milli eğitimi de yabancılara teslim edelim!”

Mehmet Tezkan SBS kaldırıldıktan sonra, “Meğer oğlum öğrenci değil kobaymış” diye bir yazı yazdı. Çocuklarımızı kobay olmaktan nasıl çıkarırız?

Sadık Gültekin: Milli Eğitim’in amacı ve kişiliği yok. Siz sınava mı öğrenci yetiştiriyorsunuz, hayata mı? Biz ne yazık ki ikisini de yetiştiremiyoruz. Hani desek ki, amacımız bütün dünyada derece yapan çocuklar yetiştirmek. Tamam, bunu da kabul ederiz ama bu da yok ortada. Dolayısıyla hayat bizden şunu istiyor; bir alanda derinlemesine bilgin olacak ama yanlamasına da bilgilerin olacak. Sanattan  da, spordan da, sosyalden de anlayacaksın. Her şeyin bir şeyini, bir şeyin de her şeyini bileceksin. Biz her şeyden ufacık ufacık bir şeyler bilen ama hiçbir şeye yar olmayan bir model yetiştiriyoruz, kişilik yok. Aynı şey üniversite eğitimi için de geçerli... Orada da bir kişilik yok. Hepsi alıyorlar öğrenciyi, yüksek lise olarak yetiştiriyorlar ve salıyorlar. Ne için yarattık bu çocukları, neye ilaç olacaklar? O belli değil...

Turgay Polat: Biz birey değil, kul yetiştirmek istiyoruz. Okullara bakın, tek tip elbise, askeri düzende sıraya giren çocuklar... Nutuk atan müdürler... Sizin eğitim sisteminde farklı düşünen birey yetiştirmek gibi bir derdiniz yok ki! Kaçınızın farklı düşünceye tahammülü var ki?

Sadık Gültekin: Üstelik ne SBS ne ÖSS, Türkiye’nin sosyal, kültürel ve ekonomik olarak tüm bölgelerine hitap eden sınavlar değil. Kazananlara bakın, sadece Batı kesimidir. Arada tesadüfen bireysel başarılar var ama kitlesel başarı yok. Siz Hakkari’ye de, Ağrı’ya da bu sınavı uyguluyorsunuz. Yazıktır, günahtır, bunların sınav için paralarını almayalım...

Ne kadar sınav ücreti?

10 liradır, 20 liradır ama toplama baktığınızda; 1 milyon kişiyle çarptığınızda iyi bir gelir kaynağıdır Milli Eğitim Bakanlığı için. KPSS yapıyorsunuz para alıyorsunuz, SBS’yi 3’le çarpıyorsunuz, üniversite sınavını 6’yla çarpıyorsunuz... Yazıktır günahtır zaten bunlar fakir insanlardır, hiçbir beklentileri de yoktur, başarıları da yoktur ve olmayacaktır da... Birisinin bunları bağırması, söylemesi lazım. Daha dakika bir, gol bir siz o çocukları başarısız kılarak eziyorsunuz ve o şekilde de itaat edecek bir toplum yaratıyorsunuz. Diyeceğim, biz belirli bir zümreye bu sınavı yapıyoruz, belirli bir zümreyi sevindiriyoruz ve belirli bir yere getiriyoruz. Biz eğitim öğretim işini yapamıyoruz. Biz bir tek şeyde çok başarılıyız; sınav yapma konusunda. Bu işi yabancılara bırakalım. Almanlar mı olur, Amerikalılar mı, o tartışılır. Biz de başka ülkelerin sınavlarını mükemmel şekilde yapabiliriz. Çünkü eğitim öğretim kısmı hariç sınav cambazlığını çok iyi yapıyoruz, uzman olduğumuz konu bu. Haddimizi bilelim, işin öbür tarafını, eğitim öğretimi başkasına yaptıralım. Milli Takım’ın başına biz yabancı antrenör getirmiyor muyuz? Niye? Görgüsü, tecrübesi, tekniği fazladır. Peki, eğitim sisteminde biz niye bunu yapmıyoruz? Aa, milli eğitim sistemimizi yabancılara mı teslim edeceğiz? Ee, millimizi teslim etmişiz! Son sözüm budur.
Editör: TE Bilisim