“Beyaz Türkler” deyimini icat ettiler. 
 
Beyaz Türk’ü kabul ederseniz karşısında “Zenci Türkler” deyimini de kabul etmiş olacaksınız. 
 
Almanya’da Hitler beş milyonun üzerinde insanı ırkçılık hastalığına yakalandıkları için fırınlarda yaktılar. Hitler ruhunu yaşatmaya çalışan dazlaklar da bir kaçı aynı yolda yürüyerek yakmaya devam ediyorlar. 
 
Amerika’da Beyaz Saray’ın temellerinde 25 milyon Kızılderili’nin kanının sarsıntısıdır Amerikan şehirlerinde halkı sokaklara döken ve bugünlerde zencileri öldürdü diye meydanları inleten siyahilerin sesinin içinde Kızılderili kanının sıcaklığı artırıyor ortamın ateşini. 
 
Filistin’de Yahudi ırkçıları hem kan akıtıyorlar hem kanları akıyor. 
 
Doğu Türkistan’da Türklere yapılan işkencelerin yankısını kapatacak tedbirler alan Çin, işkencelerinin sesini Vietnam’dan Tayland’dan duymaya başladı. 
 
Türkiye’de hâlâ ırkçılıkla bir yerlere varılabileceğine inanan insanlarımız var. 
 
Kırk yılda kırk bin insanımız bu yolda öldü hâlâ ders alınamadı. 
 
Sevgili Peygamberimiz, Arafat dağında verdiği hutbesinde: 
 
Ey insanlar, İlahınız bir, atanız Adem bir. Hepiniz Adem’densiniz, Adem ise topraktandır. Allah katında en değerliniz takvada en ileri olanınızdır” buyurmuş. (Vakıdi, Meğazi, Ebu Davud, Sünen, K. Edeb, Babüttefahur) 
 
Her şeyi söylemek kolay, yapmak zor. 
 
Aslında edebli insanlar için söylemek yapmaktan daha zordur. 
 
Çünkü sözü onun kimliği gibidir. 
 
Kimliğini kaybetmemek için yapamayacağı sözü söylemezler. 
 
Söylediğinin gülünü koklatmaya, dikeninin acısını tatmaya hazırdırlar. 
 
Sevgili Peygamberimiz bu sözü söylediğinde Bilal-i Habeşi’ye devesi kadar değer vermeyen Ebucehil’in Müslüman olan oğlu İkrime, kardeşi gibi bildiği Bilal ile birlikte dinliyorlardı bu hutbeyi. 
 
Amerika’da zenci Müslümanların çoğunluğunun adını Bilal olması, Afrika’da Bilal isminin en çok koyulan isimlerden olması, söylenenin yapılmasının gücünden kaynaklanır. 
 
İstanbul’un Selatin camilerinde hâlâ Müezzinler, Bilal-i Habeşi’ye rahmet okumaya Fatihalar göndermeye devam ediyorlar. 
 
Ardından İmam efendi namazda “Tebbet yeda ebi lehebin/Elleri kurusun Ebu leheb’in” diye okumaya başlıyor. 
 
Yani peygamber amcası olmak kişiye fayda vermez. 
 
Ebu leheb’in peygamber amcası olması, Azer’in İbrahim aleyhisselamın babası olması, Nuh aleyhisselamın oğlu, Lut aleyhisselamın hanımı  olmak onlara fayda vermedi. 
 
Sevgili Peygamberimizin amcası Ebu Talib de Müslüman olmadı ama İslam düşmanlığı da yapmadığı için saygı içinde yaşadı ve öldü. 
 
Müslümanlara zarar vermeyen, onlara düşmanlık yapmayan kâfirlerin durumu Mümtehıne süresinde ve diğer birçok ayette düzenlenmiş. 
 
Hiç bir kimseye dini, dili, ırkı, kıtası, bölgesi, ülkesi nedeniyle zarar vermek, haklarını gasb etmek şöyle dursun onların haklarını korumak Müslümanların görevleri arasındadır. 
   
25 Aralık 2014, Perşembe
Editör: TE Bilisim