Her ay birbirinden farklı isimleri ağırlayan Gültepe Kültür Merkezi'nin bu seferki konuğu Prof.Dr. Ekrem Demirli oldu. Farklı yayınevlerinden bugüne kadar toplam beş kitabı bulunan Demirli ''İbnü-l Arabi ve Tasavvuftaki Yeri'' adlı bir söyleşi gerçekleştirdi.

‘’Bu coğrafyada kalabilmemizin sebeplerinden biri İbnü-l Arabi’dir’’

Türk ve islam kültürünün Anadolu topraklarına gelerek yerleşmesinin sebebi İbn-ül Arabi değildir ama burada kalabilmesinin sebebi İbn-ül Arabi’dir diyen Erdemli; ‘’Bir milletin veya devletin yaşayabilmesi için askeri güç önemlidir ama bu sizi uzun bir süre yaşatmaz. Asıl önemli olan nokta kültürünüzün olabilmesidir. Moğollar müthiş bir askeri güçle zamanında buralara geldi ama daha sonra barınamadan çekip gittiler, biz binlerce yıldır bu topraklardayız buraya gelmemizin değil ama burada kalmamızın en önemli sebeplerinden biri İbnü-l Arabi ve onun ortaya koyduğu felsefedir.’’ Dedi. Yunus Emre, Mevlana, İbnü-l Arabi gibi islam alimlerinin tek rehberinin Hz.Muhammed olduğunu belirten Erdemli; ‘’Hz. Muhammed veda hutbesinde bahsetmemiş olsaydı, Mevlana; ‘Ne olursan ol yine gel’ diyebilir miydi? Ya da Yunus Emre; ‘Yaradılanı severiz yaradandan ötürü diyebilir miydi?’ Bu tüm düşünürler aslında Hz. Muhammed’in hadislerinin farklı bir yorumunu ortaya koymuşlardır, biz de bu bakış açısıyla yaklaşmalıyız.’’ Dedi.

''İbnü-l Arabi ile birlikte İslam düşüncesi en parlak evresine ulaştı.''

İbnü-l Arabi ve onun ardından gelen Konevi tasavvufu ile birlikte İslam düşüncesinin en parlak evresine ulaştığını belirten Demirli; ''İbnü’l-Arabi ve ardından gelen Konevi tasavvuf düşüncesi bütün bilimlerin merkezine alınarak bir metafizik olarak inşa edildi. Bu husus maalesef hem Türkiye’de hem de dünyadaki İbnü’l-Arabi çalışmalarında bir türlü doğru anlaşılamadı. Halbuki İslam düşüncesinin en önemli merhalelerinden birisi İbnü’l-Arabi ve Konevi’yle birlikte tasavvufun ve İslam düşüncesinin geçirdiği bu değişimdi. '' dedi.

''Bu düşünceler Cumhuriyet dönemine kadar uzandı.''

Günümüzdeki ilahilerden hikayelere, türkülerden nefeslere kadar bütün edebiyatımızda yer alan bir çok tema ve düşüncenin bu gelenek sayesinde bir çerçeveye yerleştirildiğini aktaran Demirli; '' İslam düşüncesinin en verimli dönemlerinden birisi bu dönemde ortaya çıktı. İbnü’l-Arabi sayesinde  daha sınırlı ve kabule dayalı bir düşüncenin ‘evrensel’ yorumuyla karşılaştık. İnsan meselesi, insan-Allah ilişkisi, tabiat, cemiyet ilişkileri gibi pek çok husus yeniden yorumlandı. Dini düşüncenin evrensel imkanları ortaya konuldu. Farklı gelenekler uzlaştırıldı, düşünce yeni bir yön ve derinlik kazandı. Bu düşünceler sınırlı bir şekilde de olsa Selçuklu-Osmanlı üzerinden Cumhuriyet devrine kadar uzandı, şairler vasıtasıyla bu düşünceler güncelleştirilmeye çalışıldı.'' dedi.

                                                

 

 

 

Editör: TE Bilisim