Erzurum'da, akşam namazı dışındaki diğer vakit ezanlarından sonra okunan ''sala'' geleneği, Türkiye'de tek olma özelliğini taşıyor.

Palandöken İlçe Müftüsü Mustafa Baytar, salanın manasının dua olduğunu, Hazreti Muhammed için methiye ve onun şefaatini isteme gibi manalara geldiğini belirterek, Erzurum'da başlangıç tarihi tam olarak bilinmeyen, ezanların ardından okunan ''sala'' geleneğinin de bu temele dayandığını söyledi.

SALANIN TARİHİ

Müftü Baytar, vakit ezanlarından sonra okunan salanın çok eskiye dayandığını belirterek, 1300 yılında Memlük Sultanı El Melikün Nasır Muhammet Bin Kalavun'un iradesiyle Cuma namazından önce, 1389 yılında ise El Meliküssalih Bin Eşref Zeynüddin'in ikinci haccı döneminde, akşam ezanı dışındaki bütün ezanların ardından sala verme usulünün konulduğunu ifade etti.

Selahattin Eyyubi döneminde de farklı şekillerde minarelerde sala okunduğunu anlatan Baytar, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Salanın birçok farklı türü de vardır. Sabah salası, cenaze salası, cuma salası bunlardan bazılarıdır. Özellikle Cuma ve cenaze salası toplumumuzda yaygındır. Ülkemizde bazı bölgelerde ise ramazan ayında, imsaktan önce vaktin bitirileceğini anımsatmak için salalar verilir.''

SALA GELENEĞİ NE ZAMAN BAŞLADI?

Baytar, Erzurum'da ''1001 Hatim''de olduğu gibi salada da bölgeye mahsus özellikler bulunduğunu belirterek, ''Ezanlardan sonra okunan sala bu özelliklerin başında gelir. İlimizde bu uygulamaya ne zaman başladığı konusunda kesin bir bilgi yok'' dedi.

Bir rivayete göre Yavuz Sultan Selim'in Mısır seferinde sala okuttuğunun ve o tarihten sonra bu bölgede sala okutulmaya başlandığının rivayet edildiğini anlatan Baytar, salanın bu şekliyle ezanlardan sonra kullanımının
Türkiye'nin hiçbir ilinde ve dünyanın hiçbir İslam beldesinde Erzurum'daki gibi süreklilik arz etmediğini belirtti.

Editör: TE Bilisim