Oyuncu kadrosunun yanı sıra çekim kalitesiyle de dikkat çeken dizi, İstanbul’un en zengin çocuklarının gösterişli, sıra dışı ve çarpıcı yaşamlarını konu alıyor.

Sinem Kobal: Bu dizi şaşırtacak meraklandıracak ve heyecanlandıracak

Dizinin baş karakteri Su’yu siz canlandırıyorsunuz. Su’dan biraz bahseder misiniz bize?


- Su, İstanbul’un en zengin ailelerinden birinin kızı. 18 yaşında ve lise son sınıfta okuyor. Babaannesiyle birlikte yaşıyor. Ailesine çok bağlı. En belirgin özelliği, doğal bir kız olması. Kimse için kötülük düşünmüyor, sürekli çevresindekilere yardım ediyor. Kitap okumayı ve hayal kurmayı çok seviyor. Modayı yakından takip ediyor. Yetişkin olma yolunda ilerleyen Su’yu ailesi ve çevresindeki insanların ne yönde etkileyeceğini zamanla göreceğiz. Şu anda sadece Su’yun her şeye rağmen içindeki iyiliği kaybetmemeye çalışacağını söyleyebilirim.

Bu projeyi kabul etmenizi sağlayan unsurlar nelerdi?

- Ben çok küçük yaştan beri bu piyasanın içindeyim ve bugüne kadar birçok projede yer aldım. Bir oyuncuyu en çok heyecanlandıran şeyin, farklı karakterler canlandırması olduğunu düşünüyorum. Bundan önce “Selena” dizisinde fantastik bir karakteri oynadım. “Romantik Komedi” filminde de deli dolu, çılgın, patavatsız ve çapkın bir karakteri canlandırdım. “Küçük Sırlar”ın senaryosunu bir solukta okudum, hikaye beni çok heyecanlandırdı. Su, bugüne kadar canlandırdığım karakterler arasında bambaşka bir yerde. Bu yüzden beni öncelikli olarak karakterin kendisi, yani Su etkiledi diyebilirim.

“Küçük Sırlar”ın diğer gençlik dizilerinden farkı ne?

- Dizimiz zengin çocukların yaşamlarını ve aralarındaki küçük sırları konu alıyor. Sürükleyici bir hikaye. Çok şaşaalı görünen bir hayatın içindeki karakterlerin aslında neler yaşadıklarını yansıtıyor. İzleyicinin heyecanını zirvede tutacak, her zaman şaşırtacak ve meraklandıracak bir dizi bu...

Su’yun yaşadığı çevreye rağmen içindeki iyiliği kaybetmemeye çalıştığını söylediniz. Sizin korumaya en çok özen gösterdiğiniz değerleriniz neler?

- 13 yaşımdan beri bu sektördeyim. Bu zamana kadar hep özümü kaybetmemeye, doğrularımı korumaya çalıştım. Kendimi geliştirmek ve daha iyiye gitmek için çabaladım. Yolumda ilerlerken de hiçbir zaman kendimden ödün vermedim.

Burak Özçivit: Yok böyle bir dizi! 

Siz dizide kimi canlandırıyorsunuz Burak Bey?

- Çet’i yani Çetin’i. 18 yaşında ve okuldaki en zeki öğrencilerden biri. Babası, Türkiye’nin en zenginleri listesinde altıncı sırada. Ancak Çet’le babasının arası pek iyi değil, hep sürtüşüyorlar. Ailede sevgi görmediği için sevgiye inanmıyor Çet. Deli dolu biri, hayatı çapkınlık ve oyunlar üzerine kurulu. Ayşegül’le birlikte dizinin en sivri karakteri...

Bu diziden teklif geldiğinde sizi en çok heyecanlandıran ne oldu?

- Çet’i ve hikayeyi sevdim. Orijinal bir proje “Küçük Sırlar”. Yapım şirketinin hazırlık aşamasını ve projeye çok inandığını da görünce, heyecanlandım. Senaryomuz usta ellerin imzasını taşıyor. Kast olarak da böyle bir gençlik dizisi yok!

Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

- Bu projeye evet dedikten 2,5 ay sonra çekimlere başladık. O süre zarfında her gün sekiz saat karakterlere ve sahnelere çalıştık. O nedenle seyirciler bu işi başka dizilerle kıyaslamasın.

Birkan Sokullu: Yüksek sosyete farkı

Sizi hangi rolde izleyeceğiz?

- Ben Demir’i canlandırıyorum. Kız kardeşi ve annesiyle yaşıyor. Babası olmadığı için evin sorumluluğu onun omuzlarında. Yaşına göre ağır başlı, olgun bir karakter. Burslu okuyor ve onun hayatı okuldaki diğer zengin grubun yaşam tarzından çok uzak. Demir, kız kardeşinin de o gruba dahil olmaması için çaba gösteriyor.

Size, “Ben de bu projede olmalıyım” dedirten ne oldu?


- Çok iyi yazılmış bir senaryo, sürükleyici bir hikaye, özenle oluşturulmuş bir oyuncu kadrosu, başarılı bir yapım şirketi... Tüm bu faktörler bir arada olduğu için “Ben de bu projede olmalıyım” dedim ve olduğum için de çok mutluyum.

Sizce “Küçük Sırlar” bugüne kadar izlediğimiz gençlik dizilerinden çok mu farklı?

- Görsel açıdan seyirciyi çok tatmin edeceğimize inanıyorum, bizi diğer gençlik dizilerinden ayıran başlıca unsur da bu. Ayrıca yüksek sosyetenin yaşamını anlatıyor olmamız da bizi farklı kılıyor.

Merve Boluğur: Ayşegül şımardı!


Siz “Acemi Cadı” dizisinde Ayşegül’ü canlandırıyordunuz, bu dizide de yine aynı isimle karşımıza çıkacaksınız. İki Ayşegül arasında ne gibi farklar var?

- Bu dizideki Ayşegül de “Acemi Cadı”daki gibi çok renkli bir karakter ama değişken bir ruh hali var. Hayattan zevk almıyor, sürekli bir arayış içinde. Onun için şımarık ve tatminsiz diyebiliriz. Beyni sürekli entrika ve kötülük üretiyor ama o bu halinden çok memnun.

Sizi “Küçük Sırlar” dizisine çeken ne oldu?


- Senaryo, yapım şirketi, kanal, oyuncu kadrosu ve canlandırdığım karakter beni bu diziye çekti. 

Diğer gençlik dizilerinden farkınız ne?

- Oyuncu kadrosu, senaryosu, kostümleri, mekanları, kısacası her şeyiyle bambaşka bir dizi “Küçük Sırlar”...

İpek Karapınar: Dudak uçuklatacak kadar zenginler


Hangi karakteri canlandırıyorsunuz?

- Ben Su’yun en yakın arkadaşı Arzu’yu canlandırıyorum. Arzu, çok akıllı, kendine güvenen, gösterişten uzak, kendi halinde ve aynı zamanda eğlenceli bir kız. Annesi Biricik’le yaşıyor ama annesi Arzu’dan çok farklı bir karaktere sahip. Bu nedenle ilişkileri pek sağlam değil...

“Küçük Sırlar”ın diğer gençlik dizilerinden farkı ne sizce?

- Bu dizideki gençler dudak uçuklatacak kadar zengin. Ulaşamayacakları hiçbir şey yok. Dolayısıyla onların sevgileri, arzuları, hırsları, öfkeleri, yani duruşları ve bakış açıları şimdiye kadar izlediklerimizden çok farklı...

Kadir Doğulu:Oyunculuk çocukluk hayalimdi

Dizide hangi karakteri canlandırıyorsunuz?


- Ali karakterinin canlandırıyorum. Lise son sınıf öğrencisi. Varlıklı bir ailenin çocuğu. Okulun en popüler çocuğu.

Sizi, “Küçük Sırlar”a evet demenizi sağlayan unsurlar neler oldu?

- Senaryoyu çok beğendim ve beni heyecanlandırdı. Hem eğlenceli hem de sıra dışı. Farklı bir gençliğin hayatı anlatılıyor. Ayrıca yönetmen, yapımcı ve diğer oyuncuları da öğrenince bu projede olmalıyım dedim. Çünkü hepsi çok başarılı.

“Küçük Sırlar”ın diğer gençlik dizilerinden farkı ne olacak?


- Sanırım Türkiye’de bu sosyo ekonomik sınıftan gençlerin hayatı daha önce de anlatıldı. Fakat bu kadar cüretkâr biçimde ele alınmamıştı. ızleyiciler için de bunun merak uyandırıcı olacağını düşünüyorum. Bu çocukların hepsi 18 yaşında ama yaşadıkları hayat, sahip oldukları imkanlar yaşıtlarına göre hatta birçok yetişkine göre standartların çok üstünde. Bu da onları fazlasıyla olgunlaştırmış.

Bu diziyle birlikte oyunculuğu da adım atıyorsunuz. Nasıl karar verdiniz oyunculuk yapmaya?

- Çocukluğumdan beri hayalimdi oyunculuk. Kardeşlerimle kendi yazdığımız küçük hikayeleri tüm aile önünde oynardık. Ama şartlar başka şeylere yönelmeme sebep oldu. Son birkaç senedir çeşitli dizi projeleri geliyordu. En son böyle harika proje gelince fırsatı kaçırmak istemedim.

Editör: TE Bilisim