Mehmet Ali Birand önceki gün Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ ile arasında geçen "fışkırma" diyaloğuna açıklık getirdi. Birand o diyaloğu 'fırçalama' olarak veren yayın organlarına sitemlerini iletti ve "Hayatımda hiç fırçalanmadım" dedi.

Birand "Günlükler Araştırılmadan Olmaz" başlıklı yazısında şunları söyledi.

"Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ’un basın toplantısı sırasında benim bir soruma itiraz ederkenki uslubu, bazı yayın organlarında “fırçalama” olarak yorumlandı. Çok şaşırdım. Doğrusu o konuşmayı ben hiç fırçalama diye üzerime alınmadım. Ayrıca şimdiye kadar hiç fırçalanmamış, kim tarafından olursa olsun fırçalanmaktan hoşlanmayan ve fırçalandığı yerde de kalmayan bir insanımdır.

BAŞBUĞ DA ÜZÜLMÜŞ

Dün sabah, bambaşka bir konuyu görüşmek üzere yine Genelkurmay’a davet edilmiştim. Org. Başbuğ da yazıları okuyunca şaşırmış. “Aman söz konusu değil. Eğer sizde öyle algıladıysanız üzülürüm” dedi. Bende “normal bir tartışmaydı” diye yanıtladım. Gerçek fikrim de bu...

FIŞKIRMA KONUSUNDA ISRARLIYIM

Ayrıca “topraktan silah fışkırması” ile ilgili söylediklerimde hala da ısrarlıyım.
Org. Başbuğ kabul etmese dahi kamuoyundaki algılama ne yazık ki böyle.
Fışkırma” bir metafordur ve biz gazeteciler metafor kullanabiliriz.

Genelkurmay Başkanı, benim bu kelimeyi kullanmamı sevmedi, ancak işin doğrusu da bu. Son dönemlerde nereyi kazsanız silah veya cephane çıkıyor.
Kabul ediyorum, son derece karışık bir konu. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Bulunanların bir bölümü askere ait değil. Ancak, hepsi de öyle mi, yoksa sadece Poyrazköy’den çıkanlardan mı söz edildi, tam anlayamadım.
Geriye kalanların nereden geldiğini, kime ait olduğunu sorduğumuzda da “Orası bizi ilgilendirmez, savcılık ve mahkeme bulsun” yanıtını aldık.
Ortada bir dağınıklığın olduğu apaçık belli. Başbuğ da bunu bildiğinden dolayı, denetimleri arttırdıklarını açıkladı. Özetlemek gerekirse, ülke içinde elden ele dolaşan silahlar konusu, sadece polis ve savcılara bırakılamayacak kadar önemli bir sorundur.

Editör: TE Bilisim