İki nehrin arasında kalan Mezopotamya’yı kapsayan ve sınırları Filistin’den başlayarak Suriye’ye, Diyarkakır’dan Zağros dağlarına kadar uzanan verimli topraklara Bereketli Hilal deniyor.

Binlerce yıldır bu topraklar el aleme mahçup etmedi kadim halkları...

Ama bugün Bereketli Hilal kan ağlıyor.

Güneş ilk buradan doğmuştu...

Adem ile Hava burada yaşamıştı.

Tufanda, Nuh Peygamber gemisine burada bulunan her canlıdan ikişer adet koyarak yaşamın devamlılığını sağlamıştı.

Kabe'yi inşa eden Halil İbrahim buradan gitmişti...

İlk kent devletleri, ziyaretler burada kurulmuştu.

Sümer, Babil, Akkad  burada yaşamıştı.

İlk kez koyun, keçi burada evcilleştirilmişti.

Sulama kanalları, tahıl üretimi burada başlamıştı.

Buğday ve arpa burada doğal ortamda yetişmişti ve hala devam etmekte... (Siyez buğdayı: Triticum monococcum)

İlk yazı gene burada geliştirilmişti.

Ferhat ile Şirin , Leyla ile Mecnun burada hayat bulmuştu.

Ozanlar en güzel türkülerini burada söylemişti.

Mertliği, yiğitliği bu topraklarda insanlar bu topraklarda görmüştü...

Adalet, hak hukuk kanunları ilk önce burada yazılmıştı.

İlk üniversite burada kurulmuştu.

Bu bereketli topraklar, bu nedenlerle binlerce yıldır hep farklı kavimlerin işgaline ve göçlerine sahne olmuştu.

Bereketli Hilal’de bugün artık ölüm var, acı var, gözyaşı var.

Göklere yükselen top mermilerinin dumanından hilal görünmüyor!

Yıkılan, tahrip edilen kültürel mirastan bütün insanlık zarar görüyor.

Dağlarından, yaylalarından koyun, kuzu gezmiyor!

Buğdaylar ekilip biçilemiyor.

Yollarında güvenle gidilemiyor.

Bereket bu diyarlarda; tarladaydı, bağdaydı, bahçedeydi, dağdaydı.

Bereket bu diyarda inançtaydı, renkteydi, dildeydi.

Yetmiş iki dil bu bereketli hilaldaydi...

Virane olmuş yurtlarda duman tütmüyor.

Dağlarında çobanlar hayvanlarını güdemiyor.

Kekliğin sesi, ceylanın nefesi, lalenin her renklisi yok artık.

Bereketli Hilal ateşte yanıyor...

Kirmenşah'tan gelen al kuşakların, tespihlerin, Halep'ten gelen kumaşların satıldığı bereketli pazarlar artık yok.

Artık pazarda silah var, mermi var, ölüm var, gözyaşı var...

Bugün Mezopotamya halkları kan ağlıyor!

Çocukların çığlıkları yürekleri dağlıyor.

Dicle ve Fırat Bereketli Hilal'in gözyaşı olmuş.

Bereketli Hilal bugün bereketsiz, sevdasız , yetim ve kan ağlıyor...

Nurettin Aydın

Deri, Kürk ve Saraciye Meslek Komitesi Başkanı

Editör: TE Bilisim