Bakırköy Belediyesi ve Yerel Gündem(YG)-21 Bakırköy Kadın Meclisi tarafından dün akşam Bakırköy Belediyesi Yunus Emre Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Atatürk’ün İslamiyete Bakışı” konulu Yrd. Doç. Dr. Meltem Ünal Erzen’in moderatörlüğünde gerçekleşen panele katılan Prof. Dr. Şahin Filiz, Mustafa Kemal Ulusu ve Sinan Meydan yaptıkları konuşmalarda Atatürk’ün dinsiz değil aksine dinini çok iyi bildiğini hatta dindar olduğunu açıkladılar.
 
 
    Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen, Bakırköy Garnizon Komutanı Albay İhsan Bursalı, Atatürk’ün manevi kızı Ülkü Adatepe ve salonu tamamen dolduran yaklaşık 500 kişinin katıldığı panelin açılış konuşması yapan YG-21 Bakırköy Kadın Meclisi Başkanı Meltem Ünal Erzen,” Atatürk’ün İslamiyete Bakışı” konusu hassas olduğu kadar önemli bir konudur. Bazı çevreler bu konuda, bilinçli olarak bir bilgi kirliliği yaratmaktadır. Bu yaratılan bilgi kirliliği, son yıllarda çıkan bir çaba değil, Cumhuriyetin ilk yıllarından beri süregelen, ancak alenen ortaya konmadan bilinç yıkma metodu ile önce küçük gruplarda başlatılan çalışmalardır. Bu panelle bazı çevrelerin yarattığı bilgi kirliliğe karşı dezenfektan işlevi görecektir. Atatürk’ün dini toplumsal hayattan çıkarmak ya da dinin özüne dokunmak gibi bir amacı hiçbir zaman olmamıştır. Atatürk, gerçek dindara karşı değildi. Atatürk’ün mücadelesi; kendi çıkarları yararına, dini sömürenlerle ve araç olarak kullananlarlaydı.  Atatürk’e göre;Türkiye Cumhuriyeti’nde herkes Allah’a, istediği gibi ibadet edebilir. Hiç kimseye, dini inanışlarından dolayı müdahale edilemez. Ama onun mücadelesi dini, özellikle siyasi ve dünyevi bir çıkar aracı olarak kullanmak isteyen zihniyetin temsilcilerine karşıydı.”dedi.
 
   
    Eski Futbol Federasyonu Başkanı Mustafa Kemal Ulusu da 1926-1938 yılları arasında Atatürk’ün Özel Kalem Müdürlüğü Yardımcılığını ve Kütüphaneciliğini yapan babası Nuri Ulusu’nun hatıralarıyla yola çıkarak yaptığı konuşmada,” Babam 12 yıl boyunca Atatürk’ün yurt dışı da dahil hep yakınında bulunmuştu. Atatürk’ün dinsiz ve mason olduğunu söyleyenler maalesef Atatürk’ün köşkte Hafız Yaşar’a okuttuğu Kuran-ı Kerim den sonra duygulanıp gözyaşlarıyla ağladığını bilmezler. En büyük Allahtır, Kuran’a inanmayan kafirdir dermiş. Hatta tarihteki en önemli savaşın Bedir Savaşı olduğunu hep yakınlarına söylermiş. Ramazan geceleri Köşkte hafızların Kuran okuduğunu herkes bilir. Özellikle Kuran’ı anlamak için Türkleştirilmesine bizzat emek vermiştir. Allahın emirlerini anlamamız için Kuran-ı Kerim’in Türkçe olmasını savunuyordu. Sabahladığı günlerde manevi kızı Nebile’ye ezan okuttuğuna babam defalarca şahit olmuştur.”şeklinde konuşarak Atatürk’ün dini yönü kuvvetli olduğunu vurguladı. 
 

 

 

Atatürk’ün İslamiyeti yönetici elitin ideolojisi olmaktan çıkarmak için mücadele ettiğini vurgulayan  Prof. Dr. Şahin Filiz,” Atatürkçüler ile 2. Cumhuriyetçiler arasındaki temel fark da buradan kaynaklanıyor. Atatürk, dinin Allah’la kul arasında kalması gerektiğini söylüyordu ve eylemlerinde de bunu ortaya koymuştur. 10 yüzyılda evrim tartışılırken günümüzde Tubitak kapaktan çıkartıyor. Atatürk, sağlıklı bir dindarlığı yaşamasına rağmen Atatürk’ü dinsiz göstermeye çalışanlar siyasi arap milliyetçiliğinin uzantılarıdır. Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nde her yetişkin dinini seçmede özgürdür derdi. Siayasal din, Türk geleneğine aykırı din yaratmıştır. Tekke, zaviyeler ve tarikatları kapatan Atatürk’ü dinsiz gibi göstermeye çalışanlar aslında O’nun dini ne kadar iyi bildiğini görmemezlikten geliyorlar. Aksi taktirde kendini peygamber yardımcısı olarak gören insanlardan geçemezdik. Atatürk,İslam dinini rasyonel bir din olarak görüyor ve akılcı bir şekilde dini yaşamalıyızı savunuyordu. Alın olmadığı yerde dinde olamaz derdi. Atatürk dini, siyasal ve hukuksal eylem olmaktan çıkardı. Atatürk, İslam rönesansını Türkiye Cumhuriyeti’nde nasıl yaşatırım bunun peşindeydi.”dedi.  

    Keşke Atatürk ile Allah arasına girmeseydik diyerek konuşmasına başlayan Tarihçi Sinan Meydan ise ,” Atatürk 15 yıl süren araştırmalarım sonucunda gördüğüm şekliyle Atatürk sanıldığı gibi dinsiz değildir. Atatürk, din,Allah ile kul arasındaki bağlılıktır diyordu. Allah ile kul arasına girmenin yanlış olduğunu söylüyordu. Atatürk’ün din anlayışını konuşmak aslında beni üzüyor.  Özellikle 1950’den sonra Atatürk düşmanlığı yapanlar hep onun dinsiz olduğunu vurguladılar. Atatürk düşmanlığının içeride ve okyanus ötesinde uzantıları vardır. Vatandaşları Atatürk’ten uzaklaştırmaya çalışıyorlar ve en hassas nokta olarak da dinden girilmiştir. Öncelikle Mustafa Kemal’in dine bakışı nasıl şekillendi ona bakmak gerekiyor. Mustafa Kemal’in hem annesinin hem de babasının babaları da din adamıydı. Bu yüzden anne ve babası Mustafa Kemal’i bu yönde yetiştirmişlerdir ve Mustafa Kemal çocuk yaşta Kuran’ı öğrenmiştir. Hatta annesi de onun din adamı olmasını istiyordu. Mustafa Kemal’in dinle ilişkisi olmadığının suratına ilk vurulacak cevap budur. Atatürk din üzerine 200 kitap okumuş ve dinlerin mantığını kavramaya çalışmıştır. Kurtuluş Savaşı öncesi ve Kurtuluş Savaşı sırasında din adamlarıyla beraber olmuştur. Cephede akşamları hafızlara Kuran okuttuğunu biliyoruz. Atatürk bir devrimcidir ve neyi nerede nasıl yapması gerektiğini çok iyi biliyordu. Atatürk gizli dünyasını sergilememiştir. Atatürk din adamlarından kurul oluşturarak dinde öze dönüş projesini başlatmıştır. 1926-1935 yılları Elmalı Hamdi Yazar başkanlığındaki kurula Kuran-ı Kerim’in Türkçe tercümesini yaptırmıştır. Ama Atatürk dinin devlet işlerine karıştırılmasına kesinlikle karşıydı. “ dedi. 

Editör: TE Bilisim