Türkiye Cumhuriyeti Muz Cumhuriyetinden çıkıp hukuk devletine adım atmasının üzerinden 10 yıl geçti. İlk kez insanca yaşama ortamı oluştu. Diyaliz makinesine giren insanlara özel araçlar tashih edildi. Hayati tehlikesi olan acil hastalara Helikopter ambulans gidiyor, bu durum Muş’tan Edirne’ye kadar hiçbir ayrım gözetilmeksizin sağlandı/sağlanıyor. Yılardır “Özürlü” denilen yurttaş ilk kez “Engelli” olarak anıldı. Engeli insanlara her türlü olanak sağlandı. Engelli insanlarımız sporda, sanatta ve değişik alanlarda kendini göstermeye başladı. Eşi vefat eden hanımlara “Dulluk Maaşı” bağlandı. Eskiden ise eşin SSK’sı ya da Bağkur’u olması şartına bağlıydı bu maaş! Ayrıca engelli vatandaşa da bu maaş bağlandı. Ayrıca engelli vatandaşı evde bakan annesine bakıcı parası ödeniyor. İşin esası yardıma muhtaç herkese sosyal devlet gereği bütün olanaklar sağlandı. Yollar adeta bir havaalanı gibi, köprüler inşa edildi. Her ilde bir üniversite, her ilde bir havaalanı, kentsel dönüşüm, garip gurebaya ev verildi. Peki tüm rağmen ne oldu da bu gençler sokağa döküldü/döktürüldü? 

FAKİR BİR GÜNDE TRİLYONLUK OLDU



Toki’den kendisine ev çıkan ve evini bana satan İzzettin Bey Ümraniye sahilinde mısır satarak geçimini sağlayan bir Vanlı, kiracısıydım evini bana satı ve benden aldığı para ile Van depreminden sonra göl kenarında bir arsa almış. Beni yılar sonra arayıp teşekkür etti. Hayırdır abi dedim. Oda; “Allah razı olsun, iyi ki evimi sana sattım, şu an o para ile aldığım arsam 1 milyon 250 Türk lirası değere uzlaştı” dedi. Bende; “Bana değil aslında Civanmert Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a Teşekkür et, Rabbine de şükret!” dedim. Evet, Toki’den ev alıp trilyonluk olan bir garibanın hikâyesi bu, isteyen her tv kanalına bu adamı çıkartırım. Hani Başbakan sadece yandaşa veriyordu. Oysa bu adam Ak Partili bile değildi. Hayal bile edemediği zenginlik gerçek oldu. Çalıştı mı, sömürdü mü hayır sadece sosyal devlettin gereği kendisine yapılan ile şahlandı. Kim şahlandı, gariban şahlandı, kim şahlandı, Türkiye şahlandı, kim şahlandı, Halk şahlandı. İşte Tüm bunlara hem içerden hem dışarıdan itiraz geldi. Ama bu itiraza Atatürk Hava limanında spontane olarak toplanan halk dur dedi. Akabinde de Recep Tayyip Erdoğan gittiği her noktada 10 binler, yüz binler, milyonlar destek verdi ve yanındayız dedi. Ama insanı adeta çıldırtan bu alçak medya, Gezidekini halk, başbakanı karşılayanı yok saymaya devam ediyor. Halk olmak için; “yakmak, yıkmak, küfür etmek ve küfür edenlere para vermek mi gerekiyor!” Dağıtığınız o şampanyalar da, o içkiler de boğulacaksınız! 

ÜSLUP TARTIŞMASI



Ayrıca sağ gibi gözüken camiaların Recep Tayyip Erdoğan’a üslup üzerinden yüklenmesi kimlerin kucağında olduklarını göstermektedir. Yaklaşık 25 yıldır hatip 40 yıldır da siyaset yapan başbakan Recep Tayyip Erdoğan ‘ı halk bu üslup ile bağrına basmıştır. Her ne hikmetse 25 yıldır tartışma konusu olmayan “hatiplik ve üslup” bu gün bilinçli bir biçimde tartışma konusu yapılmaktadır. Bizzat bazı gazetelerinin genel yayın yönetmenleri, genel yayın yönetmen yardımcıları bunu özelikle gündem de tutmaktadır. Bunların emeli ise diz çöktüremedikleri başbakana menfaatleri doğrultusunda diz çöktürmek istemesidir. Ama avucunu ve ayağımın altını yalarlar. Madem bu konu da samimi iseniz, böyle bir ortamda neden basın yolu ile yapıyorsunuz?!

ERDOĞAN’IN BM YAPISINA İTİRAZI VE YATIRIMLAR



Başbakan BM genel kurulunda artık BM’nin bu yapısı ile dünyaya adil bir biçimde hizmet edemeyeceğini belirtmesinin üzerinde bir ay geçmeden, her ne hikmetse ülkemiz de iç karışıklıklar için düğmeye basıldı. Bu iç karışıklığı çıkarmak isteyenler ve bunların içerde ki kuklaları devreye girdi. Ama hevesleri kursağında kalır. Artık Recep Tayyip Erdoğan sayesinde Dünya da bir şey yapılınca “Türkiye ne der bu konuda” denilmeye başlandı. Ayrıca son yatırım hamlesi ise başta İngiltere, Almanya ve AB ciddi bir biçimde rahatsız ediyor. Almanyanın Türkiyede 2600 insana ajanlık maaşı ödediği iddiası bu durumu daha da vahimleştiryor. Gezide ki bazı gençler ile müzakeremizde, olanları anlatığımızda gençler; “İçimizde Alman, yabancı vs yok” diye kendini savunması ise hiçbir şeyin farkında olmadıklarını ispatlıyor. Genç kardeşim bu ajanlar bizzat bizden “sen ben” gibi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan satılmış kimselerdir. Konumuza tekrar dönersek “Türkiye’deki son yatırımlar ve şu an ki Türkiye’nin ulaştığı güç” bu uluslar arası camiayı ciddi bir biçimde rahatsız ediyor. İşte tüm bu rahatsızlıklarını içerdeki kuklalarını devreye sokarak başbakana diz çöktürmeye çalışıyorlar. Doğa sevgisi ile oraya giden gençler bu oyunu bozacaktır. Türkiye Cumhuriyeti savcıları ve polisi “masum genci” bir yana bırakıp asıl Çıban Başlarını, “Provokatörleri, Finansmanları ve Ajanları”hukuk önüne çıkarmalı ve kamu oyuna deşifre etmelidir. Gençler ise acilen evlerine dönmeli, Marjinal gruplar, illegal örgütler ve ajanlar meydanlarda çıplak kalmalıdır. Özelikle Sosyal Medya da yumurta kafalar ile hesap açılıp iki tarafa küfür edenlerin, aynı grup ve aynı kimseler olduğu ortadadır. Temel amaç kutuplaşma oluşturup halkı birbirine kırdırmaktır. Nitekim bütün darbelerin malzemesi “İç Çatışmadır” gelin bir olalım, iri olalım, diri olalım ve oyunları bozalım. Polisin ilk gün ki aşırı güç kullanması adına ben sizden milyon kez özür diliyorum, çünkü ülkemiz her şeyin üstünde, dedelerimiz kardeşçe yaşayalım diye yan yana koyun koyuna can verdi, bizler için şehit oldu. O şehitler hürmetine kendimizi oyuncak etmeyelim...

İstanbul Times / Hekimoğlu Süleyman Özcan