Aynen başlıkta belirtiğim gibi bu sabah rüyamda hocaefendiyi gördüm. Geçen yıl yine hoca efendiyi rüyamda görmüş ve bana çocukluğumun en güzel meyvesi olan “Dut” ikram etmişti. O rüyadan sonra ondan daha lezzetli bir rüya gördüm ki; burada anlatmam mümkün değil, çünkü ömrümün sonuna kadar o lezzetten mahrum kalırım diye korkuyorum. Aynı şekilde 2005’de de başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan rüyamda elimden tutarak beni götürüp o lezzetin yanında bırakmıştı. Bu yüzden ikisinin de takvalı insanlar olduğundan zerrece kuşkum yok.

Muhterem Fethullah Gülen gönüllülere; “Kalbiniz de herkesin oturabileceği bir sandelye bulunsun.” Demesine rağmen, bazı ağabeyler kardeşlerini dahi rencide ediyor. Şöyle ki; FGulencomTR twitter adresinde bloklandığımı fark ettim, beni bloklamaya götüren sebepleri geçmişten bu güne kadar twette yazdıklarıma bakarak idrak etmeye çalıştım. Kendim dâhil milyon hayranı bulunan muhterem Fethullah Gülen hoca efendiye hâşâ hakaret mi etmiştim. Ağzıma dahi almak istemediğim bu cümleyi bana kim kurdurtuyor.


HİZMETLE ALAKALI NEDEN TWİT ATIYORDUM!...


Ben aylar önce; “Hizmet mensubu gibi gözüküp, hizmetti siyasi parti gibi lanse edenlerin varlığına işaret etmiş ve bunun için Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı üst düzey bir yöneticisini 21 Mart günü aramıştım ve ulaşabildiğim birkaç kişi ile daha görüşmüş ve hizmeti “siyasallaştırma” amacı güdenleri ve bunların tehlikesini aktarmıştım.

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı yöneticisi “Ne alaka canım, falan falan bizi ne ilgilendirir...” gibi bir yaklaşımda bulunmuştu. Tanıdığım bazı isimler de tıpkı siyasetçiler gibi telefonlarına bakmıyor, asistanları telefona cevap veriyordu, dolayısı ile iletmek istediğim mesajları iletemiyordum.

Belki birisi; “Kardeşim bundan sana ne, sen bu konunun memuru musun?” diyenler olacaktır. Evet ben böyle bir misyon ile görevli değilim, memurda değilim, bunun için kimseden de maaş almıyorum ama bunca güzelliklere imza atmış gönüllüler hareketinin bu kadar “siyasallaşması” bana acı veriyor.

Bu yüzden ulaşabildiğim her abiye bunu aktarıyordum. Hiçbir tedbir alınmadığı gibi Önder Aytaç, Emre Uslu, Mehmet Baransu vs gibi kişiler aylarca ve halen hizmeti “Siyasallaştırma” gayretleri devam ediyor. Bu şahısların hizmeti STK olmaktan çıkarıp, siyasalaştırma gayretleri yetmezmiş gibi birde Gezi olaylarında bu gayretleri Zaman Gazetesi yazarları zirveye çıkardılar.

İhsan Dağı, Ahmet Turan Alkan, Şahin Alpay, Abdulhamit Bilici vs daha da sayacağım onlarca isim mevcut. Bende ağabeylere bas bas bağırıp duyuramadığım bu tehlikeyi son çare olarak twitter üzerinden yazmaya başladım ama dokunuyorsa madem bundan sonra ne haliniz varsa görün!!!


HOCAEFENDİ SOSYAL MEDYA YÖNETİCİLERİNDEN HABERDAR MI ?


Elbetti bloklamayı yapan o sayfanın yöneticileri, yoksa koskoca bir Âlim Hekimoğlu Süleyman’ı bloklayın demiş olamaz. Onun sosyal medya ile uğraşacak zamanı da yok... Onun derdi ve tasası “İslam dünyasının tüccar olduğu acılar.” Peki, hoca efendiye ait bu twettir hesabını yönetenlerin beni bloklaması altında yatan asıl etken nedir? İşte o etken yukarıda belirttiğim bazı abiciklerin hatasını gündeme getirmem idi. Gezi olaylarına açıktan açığa destekleyen belirttiğim o isimleri eleştirmem ve bu ismi kopyalayıp o adrestekilerin görmesini sağlamamdı. Evet, olay aynen bundan ibaret, çünkü o abicikler geziden bir tık ileri gidip Mısırda gerçekleşen darbeyi işaret ederek onursuzca twitler ve köşe yazıları bile yazdılar.


ERDOĞAN VE HOCAEFENDİYE BAKIŞ

Her ne kadar bu dairede bulunursam bulunayım, milli iradeye yönelik eleştirilere tahammül etmem söz konusu değil. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’da Fethullah Gülen hoca efendide benim rızkımı vermiyor, benim rızkımı veren Cenab-ı Allah’tır. İkisi ile beni bağlayan tek unsur ise “İslam kardeşliği ve büyüklerimin olmasıdır” Biri benim Ulul Emir olarak kabul ettiğim başbakanımdır.

Diğeri ise “Peygamber sevdalısı ve Allah aşığı” olarak bildiğim Ulema ve Âlim Muhterem Fethullah Gülen’dir. Aylar önce de belirttiğim gibi bu gün de belirteyim. Takvaca kimin üstün olduğunu ancak Allah bilir ama biz yinede Âlim ve Ulema olarak gördüğümüz Muhterem Fethullah Gülen’i üstün sayıyoruz. Muhterem hocaefendinin siyaset üstü bir kişilik olduğunu, cemaatinde STK olduğunu kabul ediyoruz. STK’ların iktidardan beklentilerine hak vermekle beraber, iktidara ayar vermesini asla doğru bulmuyorum.

Bir STK’nın iktidarı ele alma, iktidarı ele geçirme gibi bir amacı olamayacağını, cemaatinde böyle bir amacı olmadığına inanıyorum. Bu yüzden bilgi kirliliği ve cemaat üzerinde şaibe oluşturan isimlerin disipline edilmesi gerektiğine inanıyorum. Aksi halde bu büyük güzelliklere imza atan gönüllüler hareketinin yara alacağını düşünüyorum. Çünkü tabanda ve Anadolu insanında bu rahatsızlığın tavan yaptığını görüyor ve duyuyorum. Toplum başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a karşı girişilen itibarsızlaştırma propagandasını cemaatin başını çektiğini belirtiyor.

Hal böyle olunca doğrudan Hocaefendiye ulaştıramadığım bazı bilgileri twet yolu ile yazıyordum ve cemaat ile ilgili şikâyetlerimi ilk kez bu kadar aşikâr gündeme getiriyorum ve bunu bir tık ileri götürüp bir yazı kaleme alıyorum. Bu yazıyı yazmamı tetikleyen başta beni bloklayan hoca efendinin “sosyal medya yöneticileridir” Ayrıca gördüğüm rüya ve tabir edenin bu yönde tavsiyesinin yaptığı etkidir.


GELELİM RÜYAMA

Rüyada büyükçe bir salona giriyordum, salonun ortasında bir ağaç vardı ve o ağacın altında daha önce de tanıdığım bir abi duruyordu. O abi üstü çok uygunsuz idi, nedir bu halin diye sordum. Cevap verecek yüzü yok gibi başını öne eğiyordu. Biraz sonra bir diğer abi yanımıza geliyor ve o abiyi azarlıyordu.  Azarlarken de; “Utanmıyor musun “Selat ve Selam” salonun da hoca efendi seni izliyor” diyordu. O abi başını öne eğerek hiç konuşmadan yanımızdan uzaklaşıyordu.


Sonra ben o sözü edilen “Selat ve Selam” salonuna farz namazını eda etmek için geçiyordum. Orada birçok önde gelen abi ve hoca efendinin hizmetinde bulunan kişiler vardı. Farz namazından önce sünneti eda etmek üzere namaza durduk. İkinci rekâtı eda ediyorduk ki; tertemiz giyimiyle ve kahverengi takım elbisesi, krem rengi gömleği ile Muhterem Fethullah Gülen Hoca efendi salona girdi, namazın üçüncü rekâtına kalkmamıza rağmen benle beraber iki kişi dışında tüm ağabeyler hoca efendiye yakın durmak için namazı bozuyorlardı. Hoca efendinin olduğu yöne gidiyorlardı. Sonra hoca efendi farz için bize imamlık yaptı ve farzı eda ettik. Uyanınca hayretler ve şaşkınlıklar içinde kaldım. Salonun ismi “Selat ve Selam” olması bu hayretimi artırdı.

Bu sıradan bir rüya olamaz düşüncesine kapıldım. Hoca efendi ile evvelden bağı olduğunu bildiğim ve rüya tabir eden Âlim bir büyüğümüzü aradım. Kendilerine rüyamı aynen anlattım. Onun yorumunu şöyle idi; “Rüyan hayırlı olsun, sakın istikametini bozma, fakat o rüyada gördüğün namazı bozanlar madde ve menfaat için o mecliste bulunuyorlar. Var bu rüyanı hoca efendiye de gönder” dedi.

Bende; “Hocam bu mümkün değil!” dedim. Hoca; “Neden?” dedi. Bende geçen yıl oraya giden abi ile beraber gönderdiğim mektup dahi kendisine verilmediğini söyledim. Oda; “Öyle ise köşende yaz” dedi. Bunun üzerine yazdım. İnşallah hayırlara vesile olur. 


İstanbul Times  / Hekimoğlu Süleyman Özcan