Ey Makam Sahipleri;

Sizleri o makamlara sahip kalmak için göndermedik. Halkın adına o makamlarda geçici olarak doğru işler yapmanız, vatan ve milletine hizmet etmeniz için yetki verildi.

Sizler bizlerin “SİYASET İŞÇİLERİMİZSİNİZ…”

MAKAMLARI KORUMAK İÇİN DEĞİL, HAKKINI VERMEK İÇİN ORALARDASINIZ…

Anayasa masa-yasa, başkanlık diye bir sorunumuz yok… İşin ehli olmayanların yönetimlere talip olması ve yetki alması sonucu o makamların hakkını verememe sorunumuz var.

Oynanan oyun çok büyük beyler ve bayanlar…

Halka gerçekleri anlatmak yerine önümüze konulan “BAŞKANLIK VE YENİ ANAYASA” tartışmaları ve açıklamaları bizi götürmek istedikleri bataklığa bir adım daha yaklaştırıyor.

Kim ki bu değirmene su götürüyor bil ki onlardandır…

Halkın elinden T.C`ler alınırken; yerine koyma eylemi niye yapılmıyor?

Anayasa T.C`le başlar beyler bayanlar farkında mısınız?

Ana – babalar el yazısı ile yazmanın sonu ARAPÇA…! Ne bekliyorsunuz eylemi neden yapılmıyor?

Anayasa “TÜRKÇE GİDERSE, TÜRKİYE GİDER.” Beyler bayanlar farkında mısınız?

Anayasa  masa –yasa sorunu yok… Değerlerimize sahip çıkmama sorunu var…

T.C, Müslümanlığımız, ahlakımız, namusumuz, şerefimiz, insanlığımız, özgürlüğümüz ve Mustafa KAMAL ATATÜRK gibi bir lider varken; başka lider veya yeni rejim aramaya gerek yok…

1938`den beri Cumhuriyeti işletmemek için toplu iğne ile kazanlar bugün kepçeyle ülkeyi yok oluşa götüren 78 yıllık karşı bir devrim ile karşı karşıyayız…

Devletin kamu şirketleri havuz sistemi niye devam ettirilmedi?

Kendi içinde faizsiz borç alma sistemi sayesinde denk bütçe oluşturulurken; 28 ŞUBAT asker üzerinden yapmış gibi göstererek “ASİMETRİK SAVAŞ” yapanlar… daha sonrasında bu halk uyanmadan bütün kamu kuruluşlarını özelleştirdiler…

Şimdi devlet elektriğe bile sahip çıkamıyor hale gelen vergilerini toplayamadığı için dolaylı vergiler, trafik cezaları, yol geçiş paraları ile yolardaki araba park ücretleri, fahiş akaryakıt ücretleri ile halkın ümüğünü sıkarak devlet yönettiğini sanan bir yapı ile karşı karşıyayız…

Çünkü kayıt dışı ekonomi kayıt içi ekonominin yerine geçti. Artık bu güç de devlette benim, hükümette benim ve her şeyi ben belirlerim diyor…

Bu yüzden kendilerine bizi köle gördükleri için itaat etmemiz için kölesine eline verdiklerini alarak onu korkutuyor. Köle ise verilen kırıntıları kaybetmemek için itaat ediyor… Masada oturup adam gibi yemek yemek varken; yapılanları kabul ederek masanın altındaki kırıntılara tamah ediyor.

Bizler “TÜRKİYE CUMHURİYETİ VATANDAŞLARI” olarak buraların sahibi kimin olduğunu dosta düşmana göstermek gerekmez mi? Bize yakışan da bu değil midir?

Kimin malını kimden saklıyorsun? Buna izin verecek miyiz?  Devletin ve hükümetin eli kolu bağlı demek biz gerçek sahiplerine yakışmaz…

Tabiî ki her şey özelleşince adamı böyle oynatırlar… Halkın malını satanlar ve aldatılanlarla bu kadar oluyor… Bu noktada halk sahip çıkarsa gerçek devlet olacağız…

Bu noktada partiler ne işe yarar?

Nerde “ATATÜRK GENÇLİĞİ” emanetine sahip çık… Bu görev senden başkasına verilmedi bilesin!

Anayasa T.C`ler yerine koymakla başlar… Belediye, kaymakamlık, valiliklerle devam eder…

“T.C giderse TÜRKİYE gider…”

Ağzıyla ahkâm kesenler T.C`lere neden sahip çıkmıyorsunuz? Emanete ihanet edenler bizden değildir…

T.C`lerin yerine asılması bir emirdir. Mustafa KAMAL ATATÜRK

ATATÜRK GENÇLİĞİ SAHAYA GÖREV SİZİ BEKLER… GERİSİ TEFFERRUATTIR.

Eğer bugün bu topraklara sahip çıkmazsak burası yolgeçen hanına döner… Bir bakarsın ki kabının önünde kendini bulursun… 3 milyon Suriyeli topraklarımıza zorla tehcir edildi… Acaba bu oyunu oynayanlar ve bunlara yardım edenler…

“TARİH BİLMEK, VAR OLMAK DEMEKTİR” diyenlerdeniz…

Bizi yönettiğinizi sanıyorsunuz fakat eğer SURİYE`den gelenler Ermeni kökenli ARAPLAR ise şaşırmayın…! Çünkü OSMANLI, 1915 yıllarında savaş sırasında yaşadığı eşkıyalık, hainlik ve düşman orduları ile birlikte hareket eden “MİLLETİ SIDIKALARIMIZ” olan ERMENİLERİ TEHCİRİ sırasında o zaman yaklaşık 500.000 ERMENİ`Yİ savaş dışı olarak SURİYE`ye göndermiştir.

Ey bizi yönettiğini sananlar kime hizmet ettiğinizin farkında mısınız?

Ey halkım TÜRK`ü düşünen bulamazsınız, boşuna aramayın!

Bizler ırkçı değiliz… Ev sahipliğimizi öyle güzel yaparız ki;

 “Gelen misafir kendini ev sahibi sanarak gerçek ev sahibi “TÜRKLERİ” kendi evlerinden kovmayı hor görmezler. Bir de kendilerinde bu hakkı görüyorlar…” Bu ne kendini bilmezlik ve bu ne ahde vefasızlıktır…

Bizler saygıdan eğilmesini bildiğimiz gibi ayağa kalkıp hakkımızı almasını da biliriz…

Bizler bütün milletleri severiz en çokta kendi milletimizi severiz… Kandırılmayı ve aldatılmayı hiç sevmeyiz…

Bir de dinini, milliyetini gizleyeni hiç sevmeyiz… Çünkü insan dininden, milliyetinden, ırkından, dilinden, kültüründen, ahlakından ve insanlığından, yaptığı işten ve aldığı diplomalardan onur duyar ve bunu gönül rahatlığı ile dosta düşmana gösterir…

Bir insanın bu saydığım değerleri gizlemesi ve içimizde “TRUVA ATI” gibi dolaşması hainliğinin, münafıklığının ve kahpeliğinin kesin kanıtıdır. Bunu ortaya çıkarmayan ve kendilerine yetki verilenler ise bu “TRUVA ATLARINA” hizmet etmeniz daha büyük bir “bunu okuyucularıma bırakıyorum”...

Bugün bu topraklarda kan akıyorsa ve yıllardır bitmiyorsa bunun sebebini dışarıda aramayın…

Hırsız dışarıda değil içimizdedir… İstediğin kadar kilit vur… DEDE KORKUT ATAMIZIN dediği gibi

 “KİLİT DAYANMAZ VE KİLİTİN SUÇU YOKTUR.”

Suçlu onu içimizde barındıran ve ormanı kesen baltanın sapı da ağaçtır, uçundaki demire destek olandır…

Sevgi ve saygılarımla… İçinizden birisi “TÜRKİYE CUMHURİYETİ VATANDAŞI” OLMAKTAN OLUR DUYUYORUM… GÖREVİMİ İSE GERÇEKLERİ YAZARAK YAPIYORUM…

NE MUTLU TÜRK`ÜM DİYENE…

NE MUTLU MÜSLÜMAN`IM DİYENE…

NE MUTLU MÜSLÜMAN TÜRK`ÜN DİYENE…

NE MUTLU İNSANIM DİYENE… Ata mirası ulus… Murat Akbaş